12-05-2008, 16:43
[/b][/color][/size][size=medium][color=#800080][b]
BU HESAP TUTMAZ!
/çarptım/
Kavurucu bir güneşin altında sabahlıyorum
İrin kokusu eşliğinde eriyen bedenim
Lime lime toprağa çakılıyor
Acı dilime ‘afiyet olsun’ kıvamında yoldaş
Dibi tutuyor tadımın, en yerle bir zamanlarda
Kovalanan ben değilim; sessizliğim
Dilim yirmi dokuz harf oluyor, hesabı tutmayan sayıların sırtlanlığında
Bu sayımdan da yırtıyoruz yani beraber
Harflerle rakamları çarpıyorum
Sonuç;
Yine ziyan…
/böldüm/
Kim demiş sabahları merhaba denir, akşamları elveda
Yine duman, yine yalan, yine bir ağlamak
Hoş geldin fasıllarında kalan yüreğimiz hatırına
Evvela yakalarını dikleştirin benliğimin
Uzanmaya çalışıyorum kısa boylu gençliğimin üzerinden,
Boynumu acıtan bu yaşama telaşına.
Bir filmde ağlayan kadının saçları ıslanıyor
Öylede güzel ki ‘kader’ deyip geçemiyor
Bir sahnede bölünüyor benzer kareler
Bu kadar mı kolaydı pay etmek alayını hüznün
Bir sana bir bana
Gerisi palavra…
/topladım/
Her yan darmadağın çığırtkan bir sokak kadını havasında
Dakikalar kırmızıya boyamış dudaklarını kimi kandırmakta
Söylesen/ eşlik edeceğim bu bitmez nakarata
Söyle desen/ toplayacağım bütün dağınıklığını aslımın
Yusuf’un kuyusu ziya kalabalığıydı oysa
Ekmek kokusu bilirdik aşkı, sol taraf sızısı bilirdik
Helaliyle doldurduğumuz aşımız, bir küçük yan bakışımız bilirdik
Uzaktan gelen bir tatlı rüzgâr bu şimdi esen,
Helalini de, cemalini de al da gel desem…
Ayaklarım kan revan yerinde saymaktan,
Bir tutsaklık ki sorma nazında mukabil/ yalan
Toplasam da etmiyor adamakıllı bir hesap
Bu yarayı kim saklayacak?
/çıkardım/
Gel diyor İSTANBUL, ah sen bir gelsen
Kanlıca güler, Eyüp yâd eder, Üsküdar küser
Çocuk ellerimde eriyen şekerleri kıskanan gözler
Sana en fiyakalısından naz-ı endam eder
Kalbimi bir gergefin içine sardım
Geceleri aldım, sabahları yokuş aşağı saldım
En delisinden karışan aklımın huzuruna
Ben bütün hesapları karıştırıp acı bir aş kıvamında
Kıyama zorlanan bir kız çocuğu havasında
Bütün evhamları başka bir bahara bıraktım
Biliyorum, söyleme bu sabah da erken
Gecelere yakışıyor en çok, bir ağlamak havası
Bilmeden nasıl sevilir bir ekmeğin sıcaklığı
Ya da
Bir anne beklerken ne kadar da güzel…
Bir rüzgâr esiyor takvimlerin yaprağından
Ayaza yoldaş saçlarım savruluyor zırdeli
İplik iplik bir ağlamak oluyor sesin
Tutmayan hesapların zehrini içiyorum
İdamlar, sevdiğim bu mevsimde bizim.
Çarptım böldüm topladım ve çıkardım
Kala kala yine kendime kaldım…
alıntıdır...
BU HESAP TUTMAZ!
/çarptım/
Kavurucu bir güneşin altında sabahlıyorum
İrin kokusu eşliğinde eriyen bedenim
Lime lime toprağa çakılıyor
Acı dilime ‘afiyet olsun’ kıvamında yoldaş
Dibi tutuyor tadımın, en yerle bir zamanlarda
Kovalanan ben değilim; sessizliğim
Dilim yirmi dokuz harf oluyor, hesabı tutmayan sayıların sırtlanlığında
Bu sayımdan da yırtıyoruz yani beraber
Harflerle rakamları çarpıyorum
Sonuç;
Yine ziyan…
/böldüm/
Kim demiş sabahları merhaba denir, akşamları elveda
Yine duman, yine yalan, yine bir ağlamak
Hoş geldin fasıllarında kalan yüreğimiz hatırına
Evvela yakalarını dikleştirin benliğimin
Uzanmaya çalışıyorum kısa boylu gençliğimin üzerinden,
Boynumu acıtan bu yaşama telaşına.
Bir filmde ağlayan kadının saçları ıslanıyor
Öylede güzel ki ‘kader’ deyip geçemiyor
Bir sahnede bölünüyor benzer kareler
Bu kadar mı kolaydı pay etmek alayını hüznün
Bir sana bir bana
Gerisi palavra…
/topladım/
Her yan darmadağın çığırtkan bir sokak kadını havasında
Dakikalar kırmızıya boyamış dudaklarını kimi kandırmakta
Söylesen/ eşlik edeceğim bu bitmez nakarata
Söyle desen/ toplayacağım bütün dağınıklığını aslımın
Yusuf’un kuyusu ziya kalabalığıydı oysa
Ekmek kokusu bilirdik aşkı, sol taraf sızısı bilirdik
Helaliyle doldurduğumuz aşımız, bir küçük yan bakışımız bilirdik
Uzaktan gelen bir tatlı rüzgâr bu şimdi esen,
Helalini de, cemalini de al da gel desem…
Ayaklarım kan revan yerinde saymaktan,
Bir tutsaklık ki sorma nazında mukabil/ yalan
Toplasam da etmiyor adamakıllı bir hesap
Bu yarayı kim saklayacak?
/çıkardım/
Gel diyor İSTANBUL, ah sen bir gelsen
Kanlıca güler, Eyüp yâd eder, Üsküdar küser
Çocuk ellerimde eriyen şekerleri kıskanan gözler
Sana en fiyakalısından naz-ı endam eder
Kalbimi bir gergefin içine sardım
Geceleri aldım, sabahları yokuş aşağı saldım
En delisinden karışan aklımın huzuruna
Ben bütün hesapları karıştırıp acı bir aş kıvamında
Kıyama zorlanan bir kız çocuğu havasında
Bütün evhamları başka bir bahara bıraktım
Biliyorum, söyleme bu sabah da erken
Gecelere yakışıyor en çok, bir ağlamak havası
Bilmeden nasıl sevilir bir ekmeğin sıcaklığı
Ya da
Bir anne beklerken ne kadar da güzel…
Bir rüzgâr esiyor takvimlerin yaprağından
Ayaza yoldaş saçlarım savruluyor zırdeli
İplik iplik bir ağlamak oluyor sesin
Tutmayan hesapların zehrini içiyorum
İdamlar, sevdiğim bu mevsimde bizim.
Çarptım böldüm topladım ve çıkardım
Kala kala yine kendime kaldım…
alıntıdır...