12-05-2008, 20:56
[color=#800080[/color]kolesterol ilaçlarının küçük yan etkisi: Kanser
Hayykitap’tan yeni çıkan “Bir Masalmış Kolesterol” kitabı tıp dünyasını sarsacak… Her sene üreticilerine 26 milyar dolar kazandıran kolesterol düşürücü ilaçlar hakkında gizlenen bazı gerçekleri yazıyor kitap. Mesela, yan etkileri şunlar: Hafıza kaybı, kalbi zayıflatma ve kanser… iyibilgi özel
Kolesterol ilaçlarının küçük yan etkisi: Kanser
Kitabın yazarı organik kimya uzmanı Shane Ellison kolesterol düşürücü statin ilaç grubunun, tedavi etmeyi vaad ettiği hastalıktan daha ölümcül olduğunu ifade ediyor. Yazara göre, ilaçların bu özelliği ders kitaplarında yer almalı. İşte yılın tıp kitabından çarpıcı bir bölüm:
“Statin grubu ilaçların gizlenen tehlikeleri
Statinle, “tedavi” hastalıktan daha ölümcül olduğu için ders kitaplarında yer alması gereken bir olgudur. Statin grubu ilaçların tehlikesi hakkında pek konuşulmaz, çünkü ilaç firmaları tehlikeleri hekimlere bildirmezler.
The British Medical Journal (BMJ), gözden geçirilen 164 statin deneyinden sadece 48’inde ilacın bir veya birden fazla yan etkisini gösterdiği hasta sayısının raporlandığını yazmıştır29. Aynı senaryo, FDA onaylı Baycol, Vioxx ve piyasadaki çoğu ilaç için de geçerlidir.
Amerika Birleşik Devletleri Genel Muhasebe Bürosu’nun 1990 tarihli raporuna göre, reçeteli ilaçların yüzde 51’inde, onay sürecinden önce saptanmamış olan yan etkiler mevcuttur30. The New York Times gazetesi kısa süre önce FDA üyesi David Graham’ın bu konuyla ilgili verdiği ifadeyi yayınlamıştır. Senato Finans Komitesi’ne ifade veren 20 yıllık FDA emektarı Graham, FDA’yı açıkça suçlayarak, “Bu ülkenin tarihindeki, hatta dünya tarihindeki en büyük ilaç güvenliği faciasıyla karşılaştık” demiştir31. USA Today gazetesine göre ilaçların yan etkileri 2004’te, tarih boyunca görülen en yüksek rakama ulaşmıştır32.
Kamuoyu ve çoğu hekim bilmez ama kolesterol düşüren ilaçlar yaşamı tehdit edebilir33. Prof. Dr. Uffe Ravnskov ve arkadaşları, İç Hastalıkları Arşivi Dergisi’nde yayınlanması için bir makale gönderdiler. Makalede, sağlıklı kişilerle yapılan üç deneyden ikisinde (EXCEL ve AFCAPS/TexCAPS), kolesterol düşürücü ilaç kullanılmadığında hayatta kalma şansının daha yüksek olduğunu göstermişlerdir34. Ancak makalenin dergide yayınlanması reddedilmiştir.
Statinlerin, konjestif* kalp yetmezliğine yol açacak şekilde CoQ10’yu düşürme yeteneklerinin de üzerinde durulması gerekir. Kalbimiz, nispeten güçlü kaslardan oluşmuştur ve görevini yerine getirebilmek için büyük miktarda enerjiye ihtiyaç duyar. CoQ10, kalpte bu enerjinin üretimini garantileyen yaşamsal bir maddedir. Ayrıntılı açıklarsak, kalbin kasılmak için harcadığı güç, yaklaşık olarak sizin tenis topunu sıkıştırmak için harcayacağınız güç kadardır. Sol ventrikül (karıncık) vücudun tümüne kan pompalamak zorunda olduğundan, duvarları kalındır, oysa atriumların (kulakçık) duvarları nispeten daha incedir. İnsan vücudunda yaklaşık 5 litre kan bulunur. Kalp bir saatte 280 litre kan pompalar. Bu da 24 saatte 7 bin 200 litre, yılda 2 milyon 688 bin litre demektir! Bu talebin bilinmesi, kalbin yeteri kadar enerjiye sahip olmasının önemini idrak etmemizi sağlayacaktır. Kalbin enerjisini statin kullanımıyla CoQ10 enzimlerini etkisizleştirerek düşürmek bir çeşit intihardır; ağır çekim bir intihar…
Düşük CoQ10 seviyesi, kardiyomiyopati olarak adlandırılan, kalp kasında güçsüzleşme nedeniyle konjestif* kalp yetmezliğine yol açar. Yani, statin kullanıcıları kalp krizi veya inme için mutlak risklerinde yüzde 3-4 azalma sağlarken belki de bu riski kardiyomiyopati riskiyle değiştirmekteler.
*Ç.N.: Konjestif kalp yetersizliği, kalbin yeterince kan pompalayamaz hale gelmesidir. Bunun sonucunda doku ve organlara giden kan miktarı azalır. Aynı zamanda kalbe toplardamarlardan kan dönüşü sağlanamadığından, kalbe dönen venlerde kan göllenir. Sol kalp yetersizliğinde ise kan akciğerlerde birikir.
Bu ölümcül yan etkiden kişinin CoQ10 desteği alarak korunabileceği öne sürülebilir. Ancak bu hipotezin statinlerin sebep olduğu kardiyomiyopatiden korunmak için etkin bir yöntem olduğu kanıtlanmamıştır. Bu konuda iddiaya girmek kalbiniz için zararlı olabilir. Kalple kumar oynamaya gelmez.
Statin grubu ilaçlar odaklanma ve hafızaya da zarar verir. Kolesterol, miyelin kılıfın (beyinde odaklanma ve hafıza için elektriksel mesajların taşınmasından sorumlu) bütünlüğünü sağlamada önemli bir maddedir. Kolesterol düşürülmesinin, dikkat ve hafıza üzerine olumsuz etkisinin olacağı mantıklı bir hipotezdir. Kolesterolde ciddi düşüşler yapan statin grubu ilaçların etkisini gözlediğimizde, yukarıda bahsedilen hipotezin doğru olabileceğini görürüz.
NASA astronotu, uçuş cerrahı, aile hekimi, ve “Lipitor- Hafıza Hırsızı”nın yazarı olan Dr. Graveline, 6 hafta Lipitor kullandıktan sonra hafızasını kaybettiğini iddia ediyor. İfadesinden, bir statin olan Lipitor’u kullandıktan sonra evini veya eşini tanıyamadığını öğreniyoruz. Hafıza kaybı bir keresinde altı saat sürmüş. İlacı kestikten sonra hafızasındaki bozukluk ortadan kalkmıştır.
Dr. Graveline bu tür deneyimler yaşamış tek insan değildir. Statin kullanmaktan kaynaklanan hafıza kaybı, CBS News televizyon kanalının dikkatini çekecek kadar yaygındır. CBS News, San Diego Kaliforniya Üniversitesi’nden Doç. Dr. Beatrice Golomb’un araştırma sonuçlarını yayınladı: “Düşünme yeteneğini [statin kullanımı nedeniyle] çok hızlı kaybeden insanlar görüyoruz. Hafıza kaybı o kadar hızlı ki, şirketlerde önemli bölümlerin başındaki kişilerin birkaç ay içinde çek defterini bile idare edemediğini ve işlerinden kovulduklarını görüyoruz”35.
Kolesterol düşürücü ilaçlar, kansere yakalanma olasılığını da arttırıyor gibi görünmektedir. Dr. Thomas B. Newman ve arkadaşlarının Amerikan Tıp Derneği Dergisi’nde yayınlanan çalışmalarına göre, tüm kolesterol düşürücü ilaçlar - hem ilk çıkan fibratlar (klofibrat, gemfibrozil) hem de daha yeni olan statinler (Lipitor, Pravachol, Zocor) - insanlarda kullanılan dozlara eşdeğer dozda, kemirgenlerde kansere yol açmaktadır36.
İlginç olan, hekimlere verilen referans kitabı PDR*’de bu gerçeklerin yansıtılmamasıdır. Örneğin PDR, “fibrik asit türevleri ve statinler ancak önerilen dozun 10 katı dozda alındığında yan etki olarak kanserin görülebileceğini” yazar.
(*PDR: Hekimlerin masaüstü referans kitabı. Hekim ve eczacıların başvuru kitabıdır, FDA tarafından onaylanmış ilaçlarla, onaylanmamış ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde belli izinler çerçevesinde satılan bitkisel ilaçlara ait prospektüs bilgilerini içerir.)
FDA’da Metabolizma ve Endokrinoloji Ürünleri Bölümü başkan yardımcısı olan Dr. Gloria Troendle, kolesterol düşürücü gemfibrozil’in, kullananlarda ölüm riskini arttırdığı defalarca gösterilmiş olan ilaçlar sınıfına dahil olduğunu ifade etmektedir. Dahası, Troendle FDA’nın uzun vadeli kullanım için gemfibrozil kadar kansere yol açan herhangi bir ilacı onayladığına inanmadığını ifade etti.
Gemfibrozil ile ilgili endişeleri başkaları da paylaşıyor. Dr. Elizabeth Barbehenn, bunu “Fibratlar insanlar için potansiyel kanserojen olarak değerlendirilmeli ve kanserojen potansiyeli, gemfibrozil’in yarar-zarar değerlendirmesinin bir parçası olmalı.” sözleriyle ifade ediyor.
Bu gerçekleri görmezden gelen, ilaç sektörünün finanse ettiği FDA, danışma kurulu üyelerinin çoğu aksi yönde görüş belirttiği halde, bu ilaçlara onay vermiştir! Daha açık bir ifadeyle, kurula kolesterol düşürücü gemfibrozil’in kalp hastalığını önlemede onay alıp almaması gerektiği sorulduğunda, sadece dokuz üyenin üçü lehte oy kullanmıştır. Maalesef, bu oylar sadece “danışman” oyudur ve FDA kuruldan çıkan oylara bakmaksızın gemfibrozil’in insanlarda kullanımı için onay verme kararı almıştır.
Kemirgenlerden insanlara kanser bulgusunun uyarlanması çok belirsizdir. Bu, kolesterol düşürücü ilaç taraftarlarının argümanıdır. Bu argüman, sadece insanlar üzerinde yapılan deneylerde de kanser oranında artış görülürse doğru kabul edilir. Aslına bakarsanız, bilim adamlarının gördüğü de tam olarak budur.
Lancet dergisinde yer verilen makalede Sheperd ve arkadaşları PROSPER deneyi hakkında şöyle yazıyor: “Yeni kanser olguları, pravastain (Pravachol) kullananlarda, plasebo (yani ilaç kullanmayanlar) grubundakilerden daha çoktu”37. Benzer bulgular CARE deneyinde de vardı. Deney sonuçlarına göre, Pravachol (Bristol-Myer Squib firmasının ürettiği kolesterol düşürücü ilaç) kullanan kadınlarda meme kanserinde belirgin oranda artış (göreceli riskte yüzde 1500 artış) görüldü38.
Kolesterol düşürücü ilaçların ne şekilde kansere yol açabileceğine dair bir mekanizma aydınlatılmıştır. Boston’daki Beth Israel Deaconess Tıp Merkezi’nden Dr. Michael Simons’un Nature Medicine dergisinde yayınlanan makalesi, statinlerin damar endotel büyüme faktörü (VEGF) adı verilen bir maddeyi taklit ettiğini göstermiştir. Biyokimyasal VEGF yeni damarların büyümesini (anjiyogenez adı verilen olay) teşvik eder. Yeni damar büyümesi arterlerin büyümesine yardım ederken, bu yarar kanserin ilerleme potansiyeli nedeniyle olumsuza dönüşür.
İngiliz Kanser Dergisi, VEGF’nin kolorektal kanser yayılımında önemli rol oynadığını bildirmiştir. Mevcut tümörü olanlarda, VEGF ve VEGF’yi taklit eden bileşikler hastanın hayatta kalma süresini ciddi olarak düşürür 39, 40.
Kolesterol düşüren ilaçların insanlarda kullanılan olağan dozlarda kansere yol açma potansiyeli hiçbir zaman temel bilgi olarak kabul görmeyecektir. İlaç firmalarının yürüttüğü kolesterol düşürücü ilaç deneyleri genellikle kısa süreli –yani 5 yıl veya daha kısa- planlanır.
Kanserin ortaya çıkması uzun zaman alır. Aşırı derecede fazla sigara içmek dahi 5 yıl içinde akciğer kanserine yol açmaz 41, ama yine de sigaranın akciğer kanserine neden olduğunu kabul ederiz. Statin deneyleri sadece 5 yıl sürdüğünden, bu yan etki “radar”dan kaçacaktır.
Danimarka Üniversitesi’nden araştırmacılar, 50 yaşın üzerindeki kolesterol düşürücü ilaç kullanıcılarının yaklaşık yüzde 15’inde, statin kullanımının doğrudan sonucu olarak sinir hasarı şikayetleri olacağını bildiriyorlar. 42
USA Today gazetesi “Statinler devletin itiraf ettiğinden çok daha fazla insanı öldürdü ve zarar verdi” diye yazdı.43
Kolesterol düşürücü ilaçların yan etkilerine ait liste, rabdomiyoliz ve erektil fonksiyon bozukluğunun, kolesterol düşürücü ilaç kullanımının olası sonuçları arasında olduğunu belirterek devam ediyor.
Neyse ki, kolesterol düşürücü ilaç kullananların yüzde 50’si olumsuz yan etkileri nedeniyle ilacı bir sene içinde bırakıyor. Hekimlerin statin deneylerini birincil bilgi kaynağı olarak kullandığını göz önüne alırsanız, kolesterol düşürücü ilaç kullanmaya devam eden diğer yüzde 50’nin, belki de kendilerinin de kurbanı olacakları ciddi yan etkiler hakkında bilgi sahibi olacağını düşünmek pek mümkün değildir.
Tehlikeleri görmezden gelen Forbes (bir yatırım dergisi olduğuna şaşırmamalı) dergisinde ise şöyle yazmaktadır: “En yüksek risk grubundaki hastalar daha agresif tedavi (statin) görmelidir, yani bu ilaçların daha yüksek, daha pahalı dozlarını” 44.
Bu tür ifadeler bana uzman kimliğine bürünmüş yüksek maaşlı uşakların 1970’li yıllarda kanseri önlemek adına sigara kullanımını nasıl teşvik ettiklerini hatırlatıyor:
“Eski bir atasözü değiştirilebilir: Günde bir paket sigara akciğer kanserini uzak tutar*”.
-Dr. Ian Macdonald, U.S.News&World Report’dan, Kaliforniya Tıp Başkanı.
*Ç.N.: İngilizce atasözü, “an apple a day keeps the doctor away” şeklindedir. Türkçe’ye “günde bir elma doktoru uzak tutar” şeklinde çevrilebilir.
Yukarıdaki bu ifade, “kalp hastalıklarını önlemek için kolesterolümüzü düşürmeliyiz” iddiası kadar saçmadır.
İlaç üreticileri ve istatistik canbazları göreceli risk azalmasını kullanarak hekimlerin ve hastaların gözlerini boyamaktadır. Kolesterol düşüren ilaçların yan etkilerine baktığımızda bunu çok daha belirgin olarak görürüz. Hiçbir koşulda yararlar risklerden ağır gelmiyor, o zaman bunu iddia edenler acaba hangi terazi ile tartıyorlar? Sakın ilaç firmasının terazisiyle olmasın?”
Referanslar:
http://www.forbes.com/healthcare/2004/07/12/cx_mh_0712mrk.htm
]
Hayykitap’tan yeni çıkan “Bir Masalmış Kolesterol” kitabı tıp dünyasını sarsacak… Her sene üreticilerine 26 milyar dolar kazandıran kolesterol düşürücü ilaçlar hakkında gizlenen bazı gerçekleri yazıyor kitap. Mesela, yan etkileri şunlar: Hafıza kaybı, kalbi zayıflatma ve kanser… iyibilgi özel
Kolesterol ilaçlarının küçük yan etkisi: Kanser
Kitabın yazarı organik kimya uzmanı Shane Ellison kolesterol düşürücü statin ilaç grubunun, tedavi etmeyi vaad ettiği hastalıktan daha ölümcül olduğunu ifade ediyor. Yazara göre, ilaçların bu özelliği ders kitaplarında yer almalı. İşte yılın tıp kitabından çarpıcı bir bölüm:
“Statin grubu ilaçların gizlenen tehlikeleri
Statinle, “tedavi” hastalıktan daha ölümcül olduğu için ders kitaplarında yer alması gereken bir olgudur. Statin grubu ilaçların tehlikesi hakkında pek konuşulmaz, çünkü ilaç firmaları tehlikeleri hekimlere bildirmezler.
The British Medical Journal (BMJ), gözden geçirilen 164 statin deneyinden sadece 48’inde ilacın bir veya birden fazla yan etkisini gösterdiği hasta sayısının raporlandığını yazmıştır29. Aynı senaryo, FDA onaylı Baycol, Vioxx ve piyasadaki çoğu ilaç için de geçerlidir.
Amerika Birleşik Devletleri Genel Muhasebe Bürosu’nun 1990 tarihli raporuna göre, reçeteli ilaçların yüzde 51’inde, onay sürecinden önce saptanmamış olan yan etkiler mevcuttur30. The New York Times gazetesi kısa süre önce FDA üyesi David Graham’ın bu konuyla ilgili verdiği ifadeyi yayınlamıştır. Senato Finans Komitesi’ne ifade veren 20 yıllık FDA emektarı Graham, FDA’yı açıkça suçlayarak, “Bu ülkenin tarihindeki, hatta dünya tarihindeki en büyük ilaç güvenliği faciasıyla karşılaştık” demiştir31. USA Today gazetesine göre ilaçların yan etkileri 2004’te, tarih boyunca görülen en yüksek rakama ulaşmıştır32.
Kamuoyu ve çoğu hekim bilmez ama kolesterol düşüren ilaçlar yaşamı tehdit edebilir33. Prof. Dr. Uffe Ravnskov ve arkadaşları, İç Hastalıkları Arşivi Dergisi’nde yayınlanması için bir makale gönderdiler. Makalede, sağlıklı kişilerle yapılan üç deneyden ikisinde (EXCEL ve AFCAPS/TexCAPS), kolesterol düşürücü ilaç kullanılmadığında hayatta kalma şansının daha yüksek olduğunu göstermişlerdir34. Ancak makalenin dergide yayınlanması reddedilmiştir.
Statinlerin, konjestif* kalp yetmezliğine yol açacak şekilde CoQ10’yu düşürme yeteneklerinin de üzerinde durulması gerekir. Kalbimiz, nispeten güçlü kaslardan oluşmuştur ve görevini yerine getirebilmek için büyük miktarda enerjiye ihtiyaç duyar. CoQ10, kalpte bu enerjinin üretimini garantileyen yaşamsal bir maddedir. Ayrıntılı açıklarsak, kalbin kasılmak için harcadığı güç, yaklaşık olarak sizin tenis topunu sıkıştırmak için harcayacağınız güç kadardır. Sol ventrikül (karıncık) vücudun tümüne kan pompalamak zorunda olduğundan, duvarları kalındır, oysa atriumların (kulakçık) duvarları nispeten daha incedir. İnsan vücudunda yaklaşık 5 litre kan bulunur. Kalp bir saatte 280 litre kan pompalar. Bu da 24 saatte 7 bin 200 litre, yılda 2 milyon 688 bin litre demektir! Bu talebin bilinmesi, kalbin yeteri kadar enerjiye sahip olmasının önemini idrak etmemizi sağlayacaktır. Kalbin enerjisini statin kullanımıyla CoQ10 enzimlerini etkisizleştirerek düşürmek bir çeşit intihardır; ağır çekim bir intihar…
Düşük CoQ10 seviyesi, kardiyomiyopati olarak adlandırılan, kalp kasında güçsüzleşme nedeniyle konjestif* kalp yetmezliğine yol açar. Yani, statin kullanıcıları kalp krizi veya inme için mutlak risklerinde yüzde 3-4 azalma sağlarken belki de bu riski kardiyomiyopati riskiyle değiştirmekteler.
*Ç.N.: Konjestif kalp yetersizliği, kalbin yeterince kan pompalayamaz hale gelmesidir. Bunun sonucunda doku ve organlara giden kan miktarı azalır. Aynı zamanda kalbe toplardamarlardan kan dönüşü sağlanamadığından, kalbe dönen venlerde kan göllenir. Sol kalp yetersizliğinde ise kan akciğerlerde birikir.
Bu ölümcül yan etkiden kişinin CoQ10 desteği alarak korunabileceği öne sürülebilir. Ancak bu hipotezin statinlerin sebep olduğu kardiyomiyopatiden korunmak için etkin bir yöntem olduğu kanıtlanmamıştır. Bu konuda iddiaya girmek kalbiniz için zararlı olabilir. Kalple kumar oynamaya gelmez.
Statin grubu ilaçlar odaklanma ve hafızaya da zarar verir. Kolesterol, miyelin kılıfın (beyinde odaklanma ve hafıza için elektriksel mesajların taşınmasından sorumlu) bütünlüğünü sağlamada önemli bir maddedir. Kolesterol düşürülmesinin, dikkat ve hafıza üzerine olumsuz etkisinin olacağı mantıklı bir hipotezdir. Kolesterolde ciddi düşüşler yapan statin grubu ilaçların etkisini gözlediğimizde, yukarıda bahsedilen hipotezin doğru olabileceğini görürüz.
NASA astronotu, uçuş cerrahı, aile hekimi, ve “Lipitor- Hafıza Hırsızı”nın yazarı olan Dr. Graveline, 6 hafta Lipitor kullandıktan sonra hafızasını kaybettiğini iddia ediyor. İfadesinden, bir statin olan Lipitor’u kullandıktan sonra evini veya eşini tanıyamadığını öğreniyoruz. Hafıza kaybı bir keresinde altı saat sürmüş. İlacı kestikten sonra hafızasındaki bozukluk ortadan kalkmıştır.
Dr. Graveline bu tür deneyimler yaşamış tek insan değildir. Statin kullanmaktan kaynaklanan hafıza kaybı, CBS News televizyon kanalının dikkatini çekecek kadar yaygındır. CBS News, San Diego Kaliforniya Üniversitesi’nden Doç. Dr. Beatrice Golomb’un araştırma sonuçlarını yayınladı: “Düşünme yeteneğini [statin kullanımı nedeniyle] çok hızlı kaybeden insanlar görüyoruz. Hafıza kaybı o kadar hızlı ki, şirketlerde önemli bölümlerin başındaki kişilerin birkaç ay içinde çek defterini bile idare edemediğini ve işlerinden kovulduklarını görüyoruz”35.
Kolesterol düşürücü ilaçlar, kansere yakalanma olasılığını da arttırıyor gibi görünmektedir. Dr. Thomas B. Newman ve arkadaşlarının Amerikan Tıp Derneği Dergisi’nde yayınlanan çalışmalarına göre, tüm kolesterol düşürücü ilaçlar - hem ilk çıkan fibratlar (klofibrat, gemfibrozil) hem de daha yeni olan statinler (Lipitor, Pravachol, Zocor) - insanlarda kullanılan dozlara eşdeğer dozda, kemirgenlerde kansere yol açmaktadır36.
İlginç olan, hekimlere verilen referans kitabı PDR*’de bu gerçeklerin yansıtılmamasıdır. Örneğin PDR, “fibrik asit türevleri ve statinler ancak önerilen dozun 10 katı dozda alındığında yan etki olarak kanserin görülebileceğini” yazar.
(*PDR: Hekimlerin masaüstü referans kitabı. Hekim ve eczacıların başvuru kitabıdır, FDA tarafından onaylanmış ilaçlarla, onaylanmamış ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde belli izinler çerçevesinde satılan bitkisel ilaçlara ait prospektüs bilgilerini içerir.)
FDA’da Metabolizma ve Endokrinoloji Ürünleri Bölümü başkan yardımcısı olan Dr. Gloria Troendle, kolesterol düşürücü gemfibrozil’in, kullananlarda ölüm riskini arttırdığı defalarca gösterilmiş olan ilaçlar sınıfına dahil olduğunu ifade etmektedir. Dahası, Troendle FDA’nın uzun vadeli kullanım için gemfibrozil kadar kansere yol açan herhangi bir ilacı onayladığına inanmadığını ifade etti.
Gemfibrozil ile ilgili endişeleri başkaları da paylaşıyor. Dr. Elizabeth Barbehenn, bunu “Fibratlar insanlar için potansiyel kanserojen olarak değerlendirilmeli ve kanserojen potansiyeli, gemfibrozil’in yarar-zarar değerlendirmesinin bir parçası olmalı.” sözleriyle ifade ediyor.
Bu gerçekleri görmezden gelen, ilaç sektörünün finanse ettiği FDA, danışma kurulu üyelerinin çoğu aksi yönde görüş belirttiği halde, bu ilaçlara onay vermiştir! Daha açık bir ifadeyle, kurula kolesterol düşürücü gemfibrozil’in kalp hastalığını önlemede onay alıp almaması gerektiği sorulduğunda, sadece dokuz üyenin üçü lehte oy kullanmıştır. Maalesef, bu oylar sadece “danışman” oyudur ve FDA kuruldan çıkan oylara bakmaksızın gemfibrozil’in insanlarda kullanımı için onay verme kararı almıştır.
Kemirgenlerden insanlara kanser bulgusunun uyarlanması çok belirsizdir. Bu, kolesterol düşürücü ilaç taraftarlarının argümanıdır. Bu argüman, sadece insanlar üzerinde yapılan deneylerde de kanser oranında artış görülürse doğru kabul edilir. Aslına bakarsanız, bilim adamlarının gördüğü de tam olarak budur.
Lancet dergisinde yer verilen makalede Sheperd ve arkadaşları PROSPER deneyi hakkında şöyle yazıyor: “Yeni kanser olguları, pravastain (Pravachol) kullananlarda, plasebo (yani ilaç kullanmayanlar) grubundakilerden daha çoktu”37. Benzer bulgular CARE deneyinde de vardı. Deney sonuçlarına göre, Pravachol (Bristol-Myer Squib firmasının ürettiği kolesterol düşürücü ilaç) kullanan kadınlarda meme kanserinde belirgin oranda artış (göreceli riskte yüzde 1500 artış) görüldü38.
Kolesterol düşürücü ilaçların ne şekilde kansere yol açabileceğine dair bir mekanizma aydınlatılmıştır. Boston’daki Beth Israel Deaconess Tıp Merkezi’nden Dr. Michael Simons’un Nature Medicine dergisinde yayınlanan makalesi, statinlerin damar endotel büyüme faktörü (VEGF) adı verilen bir maddeyi taklit ettiğini göstermiştir. Biyokimyasal VEGF yeni damarların büyümesini (anjiyogenez adı verilen olay) teşvik eder. Yeni damar büyümesi arterlerin büyümesine yardım ederken, bu yarar kanserin ilerleme potansiyeli nedeniyle olumsuza dönüşür.
İngiliz Kanser Dergisi, VEGF’nin kolorektal kanser yayılımında önemli rol oynadığını bildirmiştir. Mevcut tümörü olanlarda, VEGF ve VEGF’yi taklit eden bileşikler hastanın hayatta kalma süresini ciddi olarak düşürür 39, 40.
Kolesterol düşüren ilaçların insanlarda kullanılan olağan dozlarda kansere yol açma potansiyeli hiçbir zaman temel bilgi olarak kabul görmeyecektir. İlaç firmalarının yürüttüğü kolesterol düşürücü ilaç deneyleri genellikle kısa süreli –yani 5 yıl veya daha kısa- planlanır.
Kanserin ortaya çıkması uzun zaman alır. Aşırı derecede fazla sigara içmek dahi 5 yıl içinde akciğer kanserine yol açmaz 41, ama yine de sigaranın akciğer kanserine neden olduğunu kabul ederiz. Statin deneyleri sadece 5 yıl sürdüğünden, bu yan etki “radar”dan kaçacaktır.
Danimarka Üniversitesi’nden araştırmacılar, 50 yaşın üzerindeki kolesterol düşürücü ilaç kullanıcılarının yaklaşık yüzde 15’inde, statin kullanımının doğrudan sonucu olarak sinir hasarı şikayetleri olacağını bildiriyorlar. 42
USA Today gazetesi “Statinler devletin itiraf ettiğinden çok daha fazla insanı öldürdü ve zarar verdi” diye yazdı.43
Kolesterol düşürücü ilaçların yan etkilerine ait liste, rabdomiyoliz ve erektil fonksiyon bozukluğunun, kolesterol düşürücü ilaç kullanımının olası sonuçları arasında olduğunu belirterek devam ediyor.
Neyse ki, kolesterol düşürücü ilaç kullananların yüzde 50’si olumsuz yan etkileri nedeniyle ilacı bir sene içinde bırakıyor. Hekimlerin statin deneylerini birincil bilgi kaynağı olarak kullandığını göz önüne alırsanız, kolesterol düşürücü ilaç kullanmaya devam eden diğer yüzde 50’nin, belki de kendilerinin de kurbanı olacakları ciddi yan etkiler hakkında bilgi sahibi olacağını düşünmek pek mümkün değildir.
Tehlikeleri görmezden gelen Forbes (bir yatırım dergisi olduğuna şaşırmamalı) dergisinde ise şöyle yazmaktadır: “En yüksek risk grubundaki hastalar daha agresif tedavi (statin) görmelidir, yani bu ilaçların daha yüksek, daha pahalı dozlarını” 44.
Bu tür ifadeler bana uzman kimliğine bürünmüş yüksek maaşlı uşakların 1970’li yıllarda kanseri önlemek adına sigara kullanımını nasıl teşvik ettiklerini hatırlatıyor:
“Eski bir atasözü değiştirilebilir: Günde bir paket sigara akciğer kanserini uzak tutar*”.
-Dr. Ian Macdonald, U.S.News&World Report’dan, Kaliforniya Tıp Başkanı.
*Ç.N.: İngilizce atasözü, “an apple a day keeps the doctor away” şeklindedir. Türkçe’ye “günde bir elma doktoru uzak tutar” şeklinde çevrilebilir.
Yukarıdaki bu ifade, “kalp hastalıklarını önlemek için kolesterolümüzü düşürmeliyiz” iddiası kadar saçmadır.
İlaç üreticileri ve istatistik canbazları göreceli risk azalmasını kullanarak hekimlerin ve hastaların gözlerini boyamaktadır. Kolesterol düşüren ilaçların yan etkilerine baktığımızda bunu çok daha belirgin olarak görürüz. Hiçbir koşulda yararlar risklerden ağır gelmiyor, o zaman bunu iddia edenler acaba hangi terazi ile tartıyorlar? Sakın ilaç firmasının terazisiyle olmasın?”
Referanslar:
http://www.forbes.com/healthcare/2004/07/12/cx_mh_0712mrk.htm
]