01-07-2008, 22:43
Gülbahçesinin bülbülü,ne zaman uğrasa mekanina,gider konar gülün henüz açmiş yaprağina.Sendeler sonra o güzel kokudan,geçtim der sanki meyhane kapisindan.Bir figani var ki bülbülün,nağmesine dayanacak yok lakin nazi bir başkadir gülün.Bülbül gazel gazel şakisa,işve ile hali bir başkadir gülün.Gülün bahçevana zahmeti çoktur,bülbül neylesin onda ümitsizlik yoktur.
Güle renk veren bülbüldür.Bülbül,ihsan eylese güzel sözlerini,güle ar olur bu,kizarir,kirmizi kesilir o nesveyle.Bir gelin kesilir gül,telli duvakli,kinalar sanki yanağına yakilmis alımlı mı alımlı.Sonra bülbül,bu güzelliği görüp bayilir.O vakit işte gülün başka yapraGi bülbülden habersiz açilir.Vah bülbüle ki;göremez bu hali,döner Rabbine der''Ya Rab kimindir bu güzelliğin vebali''.Anda Rabbi hazanı getirir,solar sonra gül,çünkü çoktan ölmüştür güle râm bülbül.
Zaman yine muhabbet zamani,bahar gelmiştir.Bülbül gülşende,güle gönlü gitmiştir. Derken Muhibbi geçer yanlarindan sonra meydana gelir haber verir aşiklara gül ile bülbülden.
Bülbülü gülşende gördüm nâle vü efgân okur
Tez geçer der gül zamani defter-i hicran okur.
bu durumu işiten aşıklar Nâbî'ce söze söz katar,
Gonca gülsün,gül açilsin,cûy feryad eylesin
Sen sus ey bülbül,biraz gülşende yarim söylesin.
bunu hasbihal eden bülbül güle döner ve sonkez yalvarir Avnî'ce;
Firakinla cihandan rihletim bir âha kalmistir
Gel ey ruh-i revan gel kim isim Allah'a kalmistir.
Gül,bu naGmelere ilgisiz kalir ve Nâbi'ce der ki;
Gül,gülşeni terk eyledi,sohbet sana kaldi
Bülbül,yine meydan-i muhabbet sana kaldi.
Gülbahçesinde bülbül olmak kolay belki,lakin bülbül gibi şakımak filhakika her yiğidin harci değildir.Gülü,kadehte şaraba benzetebilirsiniz fakat bilin ki şaraba rengini veren ask ile çalişan şarabi şarap yapan bir masuğu vardir.
Bizler güle rengini sözlerimizle veremeyiz belki;fakat bari "gül veren el gül kokar" misali gül verelim,gül kokalim...selametle kaliniz...
Güle renk veren bülbüldür.Bülbül,ihsan eylese güzel sözlerini,güle ar olur bu,kizarir,kirmizi kesilir o nesveyle.Bir gelin kesilir gül,telli duvakli,kinalar sanki yanağına yakilmis alımlı mı alımlı.Sonra bülbül,bu güzelliği görüp bayilir.O vakit işte gülün başka yapraGi bülbülden habersiz açilir.Vah bülbüle ki;göremez bu hali,döner Rabbine der''Ya Rab kimindir bu güzelliğin vebali''.Anda Rabbi hazanı getirir,solar sonra gül,çünkü çoktan ölmüştür güle râm bülbül.
Zaman yine muhabbet zamani,bahar gelmiştir.Bülbül gülşende,güle gönlü gitmiştir. Derken Muhibbi geçer yanlarindan sonra meydana gelir haber verir aşiklara gül ile bülbülden.
Bülbülü gülşende gördüm nâle vü efgân okur
Tez geçer der gül zamani defter-i hicran okur.
bu durumu işiten aşıklar Nâbî'ce söze söz katar,
Gonca gülsün,gül açilsin,cûy feryad eylesin
Sen sus ey bülbül,biraz gülşende yarim söylesin.
bunu hasbihal eden bülbül güle döner ve sonkez yalvarir Avnî'ce;
Firakinla cihandan rihletim bir âha kalmistir
Gel ey ruh-i revan gel kim isim Allah'a kalmistir.
Gül,bu naGmelere ilgisiz kalir ve Nâbi'ce der ki;
Gül,gülşeni terk eyledi,sohbet sana kaldi
Bülbül,yine meydan-i muhabbet sana kaldi.
Gülbahçesinde bülbül olmak kolay belki,lakin bülbül gibi şakımak filhakika her yiğidin harci değildir.Gülü,kadehte şaraba benzetebilirsiniz fakat bilin ki şaraba rengini veren ask ile çalişan şarabi şarap yapan bir masuğu vardir.
Bizler güle rengini sözlerimizle veremeyiz belki;fakat bari "gül veren el gül kokar" misali gül verelim,gül kokalim...selametle kaliniz...