07-07-2006, 16:26
Hakan ALBAYRAK
İsrail Terörü ve Erich Fried’in Şiiri
Batı Kudüs’ü, kurulduğu günden beri elinde tutan Siyonist terör devleti, 1967 yılında Doğu Kudüs’ü –yani Mescid-i Aksa’nın bulunduğu mıntıkayı-, Gazze’yi ve bütün Batı Şeria’yı –yani Nablus, Ramallah, El-Halil, Tulkarim, Beytullahim gibi şehirlerin bulunduğu geniş bölgeyi- de işgal etti. Birleşmiş Milletler bu işgali yasa dışı ilan etti ve İsrail’i Doğu Kudüs ve Batı Şeria’dan derhal çekilmeye çağırdı. Bu yönde bir sürü karar çıkardı Birleşmiş Milletler. Fakat bu kararları uygulatmak için İsrail’e yaptırım uygulamak kimsenin aklına gelmedi. Ambargonun “a”sı, boykotun “b”si bile telaffuz edilmedi. İsrail de işgalini gönül rahatlığıyla derinleştirdi. Uluslararası yasalara göre işgalci bir devlet, işgal ettiği yerlere nüfus transfer edemez. İsrail bunu da yaptı. Dünyanın dört bir yanından getirdiği Yahudileri, Müslümanlardan gasp ettiği topraklara yerleştirdi ve bunları silahlandırdı (yani bize “sivil yerleşimci” diye kakalanan adamlar aslında işgalcilerin milis kuvvetleridir). Dahası, 1980 yılında, Doğu Kudüs’ü topraklarına kattığını açıklayıp, birleşik Kudüs’ü “İsrail’in ebedi başkenti” ilan etti. Bu, Birleşmiş Milletler’e ve uluslararası hukuka eşsiz bir meydan okumaydı. Fakat yine kimse oralı olmadı. “Uluslararası hukuk”, “savaş hukuku”, “insan hakları” deyip duran Batılılar, İsrail vahşeti sözkonusu olunca dut yemiş bülbüle dönüyordu. İsrail, gayri meşru olduğunu kağıt üzerinde herkesin kabul ettiği işgalini muhkem kılmak için Gazze’yi, Batı Şeria’yı, Doğu Kudüs’ü kana bularken, binlerce Filistinli’yi hunharca katlederken de seslerini çıkarmadılar. İşkenceler, aç bırakmalar, ev yıkmalar zaten hiç umurlarında değildi. Filistin topraklarında yaşananlarla yakından ilgilenmeleri için, Filistin halkının şaha kalkması gerekiyordu. Filistin halkı şahlanıp işgal kuvvetlerine karşı destansı bir direniş sergilemeye başlayınca, Batılılar da ayağa kalktı; ama zalimlere karşı değil, haklarını arayan mazlumlara karşı! “Durun!” dediler mazlumlara, “Terör yapmayın!”. Türkçesi: Cellatlarınıza el kaldırmayın, kelleyi paşa paşa verin! Filistin topraklarındaki İslami direnişin organizatörleri seçimleri kazanıp Gazze ve Batı Şeria’daki özerk hükümeti ele geçirince, iyice kudurdular. İsrail’in işgal terörüne karşı kullanmaya yanaşmadıkları boykot ve ambargo silahını, bu terörle mücadele eden HAMAS’ın kurduğu hükümete yani Filistin halkına karşı kullanmaya başladılar. Öyle bir hava oluşturdular ki; mazlum ve mağdur tarafın Filistinliler değil İsraillilerin olduğu intibaı uyandı! Dünyanın dört bir yanından gelen Siyonist Yahudiler Filistinlilerin topraklarını işgal etmediler de, Filistinliler onların topraklarını işgal ettiler sanki! Filistinliler saldırıyor, İsrailliler direniyor sanki! Akıl almaz bir manipülasyon. İsrail zindanlarında işkenceden kırılan Filistinli savaş esirlerini yok sayıp, Filistinlilerin esir aldığı bir (1) İsrail askerine odaklanmak da akıl almaz bir şey. Hele o İsrail askerini kurtarmak için Gazze”yi bombardımana tutup yine bir sürü masum Filistinli’yi öldüren ve üstelik Filistinli bakanları ve milletvekillerini rehin alan İsrail’e tek kelime etmeden yine Filistinlilere ve sadece Filistinlilere yüklenmek!
Fransa’da, İtalya’da veya Yunanistan’da direnişçiler bir eylem yaptığında işgalci Naziler bunun acısını sivil halktan çıkarır, sivil halkı direnişçilere karşı koz olarak kullanırlardı. Psikiyatride “identification with the agressor” (saldırganla özdeşleşmek) diye bir şey var. Siyonistlerin ‘halet-i ruhiyesini’ böyle bununla açıklayabiliriz.
Onun için Yahudi kökenli Alman şairi Erich
Fried, “İsrail, dinle!” adlı şiirinde şöyle der:
Yok edilmek istenen bir halk olduğunuzda
Sizden biriydim ben
Şimdi siz başka bir halkı yok ederken
Nasıl sizden olabilirim?
Kaynak