Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: imanla Ahirete gönderme Hakkında Gavsı Sani Hz.Soohbeti
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
BUNLAR BİR SÜRÜDÜR.BU SÜRÜNÜN SAHİBİ PEYGAMBARİMİZDİR.BİZDE ACİZANE BU SÜRÜNÜN ÇOBANIYIZ.BİZDE HİÇBİRİNİN ZAYİ OLMAMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ.YORULURSAK SIRTIMIZDA TAŞIRIZ,O HASTA OLURSA İLAÇ VERİRİZ İYİLEŞTİRİRZ.İLLA ÖLECEKSE MUNDAR GİTMESİN DİYE KESERİZ.ÇOK ŞÜKÜR BU POSTA OTURDUĞUMUZDAB BERİ KURDA KAPTIRMADIK.İMANSIZ GÖNDERMEDİK.''(GAVS_I SANİ K.S.A)
__________________
İlahi ente maksudi ve rizaike matlubi
Gavs-ı Sani Hz....son Nefeste Imanla ölme Hakkındaki Sözleri
Biz Ümmeti Muhammedin imanını kurtarmak için elimizden geleni yapıyoruz.
İnsana enlazım olan şey imandır.En mühhim olan husus imandır.Ve insanın en mühim meseleside sekeratta imanla gidebilmesidir.İnsan imanla gittikten sonra ahirette işi kolaydır.Çünkü cenabı hakkın yüz merhameti vardır.Dünyaya bir rahmetini,ahirete doksan dokuzunu saklamış.Bu dünyadaki rahmetini tüm kullarına varmiş mümin fasık kafir hatta onu inkar edenede ,ama doksan dokuz rahmetini mümin kullarına saklamıştır.İnsan mümin olarak imanla göçerse orada işi kolaydır.Takva İmanı korur ameli salihde onu kuvvetlendirir.Sekerat zordur.Ölüm anı tülbent nasıl dikenler üzerinden alınmak istendiğinde nasıl ona gerer ona onu defome eder aynen öylede ruh vicuttan çıkarken insan ızdırap eder acı çeker sıkıntı duyar.Buda yetmiyormış gibi şeytan son nefeste ona insana musallat olur.En sevdiğinin kılığında gelir.Vefat etmiş olanlardan ,insan telkinde bulunur.Derki bak seni nasıl sevdiğimi biliyorsun .Ben senden önce gittim orada gördüm.Orda geçerli din yahudilik dinidir.Gel sen o dine geç perişan olma .Onu kandırmaya çalışır .İkna edemezse hristiyanlığı teklif eder.Eğer yinede kandıramassa elinde bir bardak su sekerattaki o acı çeken insana onu gösterir.O lisanı haliyle ondan bana su ver diye talep ettiğinde veririm ama başınla bana bir secde et diye onu imansız götüemeye çalışır.Neuzibillah içte bu sıkıntı ve şeytanın musallat olduğu esnada insan kalbinde iman hakikatleri ile ilgili bir nebze şüpheye düşse ,tereddüte düşse ,inkara düşse bu hal üzere ölürse imansız gider.Bütün hayatı boşa gider.

Bu tasavvuf,bu sadatı kiramın en büyük faydası son nefestedir.Sadatı kiram,onların ervahı Cenabı hakkın izniyle sekeratı mevtanın başına gelir.Omekanı şeytan terkeder kaçar ve insan iman üzere ölür Cenabı hakkın huzuruna varır.

'' Kim o sadatın elini tutarsa ,sekiz şartı yaparsa ilahi noterde bunlara vekalet vermiş oluyor.İlahi noterde o sadata vekaletname veriyor.Son nefeste ölürken imanla ölme vekaletnamesi ,şeytana karşı yardım vekaletnamasi,kabirde sual melekleri gelince yardım vekaletnamesi,mahşerde şefaat vekaletnemesi,sırattan geçerken yardım vekaletnamesi.O vekaletnameyle ozaat gelir şeytan kaçar,melekler neden geldin dediğnde de Allah(c.c)onun vekaleti var ,ben kabul ettim ona karışmayın der.O şakilde gerek son nefeste,gerek kabirde,gerek mahşerde,gerek sıratta o vekalet nameyle gelirler.Ümmeti muhammede yardım ederler.Şart değil ama bukadarda faydası var nedersiniz buyurmuşlar.

BUNLAR BİR SÜRÜDÜR.BU SÜRÜNÜN SAHİBİ PEYGAMBARİMİZDİR.BİZDE ACİZANE BU SÜRÜNÜN ÇOBANIYIZ.BİZDE HİÇBİRİNİN ZAYİ OLMAMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ.YORULURSAK SIRTIMIZDA TAŞIRIZ,O HASTA OLURSA İLAÇ VERİRİZ İYİLEŞTİRİRZ.İLLA ÖLECEKSE MUNDAR GİTMESİN DİYE KESERİZ.ÇOK ŞÜKÜR BU POSTA OTURDUĞUMUZDAB BERİ KURDA KAPTIRMADIK.İMANSIZ GÖNDERMEDİK.''(GAVS_I SANİ K.S.A)
__________________
NAKŞİBENDİ BEYAZDIR LEKE KABUL ETMEZ (Gavs-ı Sani Hz.lerinden )





Size gelenlerin anlattıklarına karşı tarafı dinlemeden hüküm vermeyin.Dinleyin kızmayın üstünlük taslamayın.

Ne is yaparsanız yapın niyetinizde rızası olsun.
Kalbinizde 'ın rızasını yerleştirin yaptığınız her işte bu olsun.Sizleri tenkit edenlerin ellerini öpün.Onları anlamaya çalışın.

Size gelenlerin anlattıklarına karşı tarafı dinlemeden hüküm vermeyin.Dinleyin kızmayın üstünlük taslamayın.Her iki tarafı dinleyin öyle karar verin.
Sabırlı mantıklı olun hepberaber istişare yaparak karar verin...
Yaptığınızı rızası için sevdiğiniz zat'ın hatırı için yapın.
Nakşibendi beyazdır leke kabul etmez (Gavs-ı Sani Hz.leri)
Sohbetin birinde vekillerden biri anlattı
Gavs-i Sani Hz: buyuruyorlar:
Hatme,rabıta ve vird bizim yolumuzun esaslarıdır.
Bunlardan birini yapan
kapımızın önündedir.
İkisini yapanın eli elimizdedir.
Üçünü yapanın eli ,
cebimizdedir ne isterse alsın.
GAVS-I SANİDEN İNCİLER
Yüce in rahmeti çok genistir. O, bu rahmetini kullarina vermek istiyor, bunun için ufak bir bahane ariyor. Siz bu rahmete ermek için
bir bahane bulun. Küçük-büyük demeden rizasi için önünüze gelen
hayirli isleri yapin. Önceki büyükler zamaninda söyle bir hadise anlatilir:
Ibn-i Asfur diye birisi vardi.Bu zatin hayirli ameli azdi. Bu zat birgün
bir kusu yakalayip onunla oynayan bir çocuk gördü.Çocuk kusla oynuyor,
oynarken de kusa eziyet ediyordu. Bu zat, rizasi için su kuşu çocu-
ğun elinden kurtarayim diye niyet etti. Biraz para çikardi,çocuga verdi.
Çocuk parayi görünce kusu ona verdi. Ibn-i Asfur da kusu salip azat etti.
Bu zat bir zaman sonra vefat etti. Bunun dostlarindan bir komsusu
vardi. Bu veli bir gün onun kabrine gitti. Ona dua ve istigfar etti. Sonra gözlerini yumdu, murakebeye girdi. Yüce tan onun kabirdeki halini
göstermesini istedi. Yüce onun kabir halini bu veliye gösterdi.
Adam evliyalar gibi güzel bir haldeydi. Ona,  bu halin ne güzel,bu hali
nasil elde ettin,sana ne muamele edildi? diye sordu.
Adam:  Bu ise ben de sasirdim fakat çok memnunum. Bana, sen bizim
rizamiz için gücün yetti bir kusu azat ettin; biz de seni günahlarindan azat
edecegiz, bizim de buna gücümüz yeter. Sen bizim rizamiz için o çocugu
ve kusu sevindirdigin gibi, biz de seni sevindirecegiz, dendi ve iste bu güzel nimetler bana verildi. dedi
&
Sen niyetini için yap, gerisi güzel gelir. kuluna kafidir.
 Benim in rizasindan baska bir derdim ve Rasulullah ( Aleyna Ve Aleykum Selam)
in sünnetini ihyadan baska bir isim yoktur.
Ey iman edenler! tan korkun ve sadiklarla beraber olun.
ayetini okuyarak basladigi bir sohbetinde buyurdu ki : Sadiklarla
beraber olan kimse,onlarla birlikte hasretilir. Baksaniza,Ashab-i
Kehfin köpegi necisül ayn oldugu halde onlarla birlikte bulunmasi
bereketiyle cennete girecektir. Insan ne olursa olsun sadik kullarla
kamil mürsitlerle birlikte bulunmalidir.Zahiren beraber olamayan
kimseler manen (kalb ve hayali ile) onlarla birlikte olmaya çalismalidir.
Gavs hz. leri buyurdu ki : iki gün hirsizla gezersen üçüncü gün sen de hirsiz olursun. Bunun için Rasulullah(Aleyna Ve Aleykum Selam) :  Kisi arkadasinin dini ( hal
ve gidisati) üzeredir. buyurmustur.
 Baskalarina hizmet etmek isteyenler, kendilerini islah etsin yeter.
Çünkü nefsini islah eden kimse baskalarina fayda verebilir ve güzel
seyleri temsil edebilir.Sadat-i Kiram,nefislerini islah edip güzel ahlaki
elde ettikleri için yolunda insanlara büyük fayda vermislerdir.
En büyük hizmet,güzel ahlakli ve edepli bir insan olmaktir.
 Kalbin gidasi zikirdir.Günahlar ise, seytanin gidasidir.Kalbini diriltmek
ve beslemek isteyen kimse Yüce in zikrini çok yapmalidir.
Gavs-i Sani (k.s) virdi şöyle anlatmış: düşünün sobayı nasıl ki soba yanar sonra sobayı temızlemessenız ne olur bılırmısınız der sobayı yakmaya kalkarsanız soba tıkanır dumanı gerı teper ozaman bogulursunuz zehirlenir ölürsünüz gavs (k.s) devam edıyor virdi cakmasenız kalbe Allah cc nuru gelmezAllah ın nurunun gelmedıgı kalp ne olur olur Allah cc anmayan kalp olur ve Allah ın nuru kalnbe gırmez o zam kalbe seytanın vesvesesı gırer ı unutmay kadar gıder vırdınızı cekın gafletsız dıyo sonra gavs hz gıdın hesap verın gorevlılere der. (c.c) Gavsı (k.s) basımızdan eksık etmesın inş
Tarikat Hastane Mürşid Doktor Zikir Eczanedir
İmam-ı Rabbani (ks) "siz vesvesyi kovmaya uğraşmayın, zikire devam edin. zira zikrin nuraniyeti arta arta vesvese azalır, sonra hakiki zikir olur" buyurdu.

Alaaddin Attar (ks) Hazretleri "Zikrin akışına, ateşine gazap, şehvet, kederlenmek engel olur." onun için vesveseyle de çekilse menfaatlidir. "Kederlenme, gam çekme ne olsa ikram eder. Her güzün bir yazı, her kışın bir baharı vardır derse, adamı kamil eder."

Abdurrahmani Tahi (ks) Hazretleri, "Her kim bir hafta letaif zikrine devam etse, zikir kalbinde nuraniyetle yayılır. Bütün arzu ve hayalleri siler" buyurur.

Gavs-ı Hizani (ks) Hazretleri, "Kim bir sene letaif dersini tam çekse zikir melek olur. Tarikattan düşmesine imkan kalmaz. İstikamet sahibi olur. Peygamberlerin ahlakına girer." buyurdu.

İşte Nakşibendiler zikir hususunda ittihaz ettikleri zikr-i hafi sayesinde, kalbin fethiyle enaniyet mikrobunu öldürüp, şeytanın emirberi olan nefs-i emmarenin başını kırmaya muvaffak olmuştur. Alimler bunun faziletini, Arifler hikmet ve neticesini bildiğinden tarikatta zikiri meslek etmişlerdir.

Tarikat Hastanedir, Zikir Eczanedir. Hastalığımızın adı nefis ve şeytandır. Hastalar avamdır. Mürşid doktordur. İşi, yolu meşrebi haktır. Mürşidin verdiği ilaç Hakk'ın zikridir
Nakşibendi-Haznevi'nin adapları hastahane gibidir. Bizler de bu hastahanenin hastalarıyız. Bizim hastalıklarımız manevi ve batını hastalıklardır. Bu hastalıklar, zahiri hastalıklardan daha önemlidir. Kişi tedaviye başlayınca doktorun sözünü dinlemeye mecburdur. Doktorun verdiği ilaçları kullanmalıdır. Manevi hastalıkların ilaçları: bu adaplar, Allah'ın zikri ve murakabesidir.

Seyh Muhammed El Haznevi K.s
Gavs-i Sanİ Hz.lerİnİn Samİmİyet Tavsİyesİ
köyde sabah namazı sonrasıydı. gavsımız sofilerini dinlerken gayri ihtiyari önümdeki sofiyle konuşmalarına kulak misafiri oldum.sofinin sıkıntısı samimiyetsizlikti. aslında çoğumuzun olduğu gibi.anladım ki bizim de duymamız gerekli olduğu için duyuruyorlardı.... ve gavsımız o sofiye aynen şöyle buyurdu:.......samimiyet zikirle olur..............
Evliyayı sevmenin faydası nedir?
Abdülaziz Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:

Cenab-ı Hakkın rızasına kavuşmak, şeytanın aldatmasından kurtulmak için, silsile itibariyle hocaları Resulullah efendimize dayanan bir evliyayı sevmek, onun tarafından sevilmek gerekir.

Hadis-i şerifte, (Evliyanın kalbi nazargah-i ilahidir. Böyle bir kalbde bulunana Hak teâlâ rahmet eder) buyuruluyor. Böyle bir kalbe girdikten sonra, maksadına kavuşmadan ölen kimse, kurtuluşa ermiş demektir.
Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen, (Allah ve Resulüne hicret etmek üzere evinden ayrılıp yolda iken ölen, maksadına varmış gibi mükafatlandırılır) buyuruluyor. (İmad-ül-İslam)

Kişi sevdiği ile beraber olur. Sevenler, sevdiklerini de beraberce götürürler. Bir kimse, Allahı ve Onun Resulünü ve evliyasını seviyorsa, bilsin ki onlar da kendisini seviyor demektir.

Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen, (Allah onları sever, onlar da Allahı sever) buyuruluyor. Allahü teâlâ, önce kendi sevgisini bildirmiştir. Yani sevilmeyen sevemez.

Şu halde sevilmeye layık olmak için de İslam âlimlerinin bildirdiği yolda bulunmak gerekir.
Kamil Mürşide gösterilen hürmet ve edeb, Allah ve Resulu için yapılmaktadır. Çünkü O, dini temsil etmekte, ilahi daveti yaymakta, nefsinin menfaatlarına değil, Allah ve Resulünün davasına sahip çıkmaktadır.
O dünyanın en önemli işini üstlenmiştir. Kamil Mürşid Allah Teala'nın dostudur, şahididr, halifesidir. Onlara hürmet, herkesi aziz eder. Allah için gösterilen tevazu ve edeb zillet değil, şereftir. Kibir ve Haset şeytanın ahlakıdır. Şeytan ise rahmetten mahrumdur.
Bakınız Rasulullah efendimiz (sav) ne buyuruyor;
" Büyüğümüzü yüceltmeyen, küçüğümüze merhamet göstermeyen, alimimizin kıymet ve edebini bilmeyen bizden değildir." (Ahmed, Müsned, 5\323; Hakim, Müstedrek, 1\132; Tirmizi, birr, 15. )
Allah Dostlarının Gönlü


Dervişin biri Beyazıd Bestami k.s'ye şöyle der:
-Beni Allah'a yaklaştıracak bir iş tavsiye et!
Beyazıd Bestami k.s ona şu öğüdü verdi:
-Allah'ın veli kulllarını sev Onların gönlüne girmeye çalış,Çünkü Allah her gün o ariflerin kalplerine 360 defa nazar eder.Bu nazarlar esnasında seni orada bulsun!


(semerkand dergisinden )
Allah Dostlarının Gönlü


Dervişin biri Beyazıd Bestami k.s'ye şöyle der:
-Beni Allah'a yaklaştıracak bir iş tavsiye et!
Beyazıd Bestami k.s ona şu öğüdü verdi:
-Allah'ın veli kulllarını sev Onların gönlüne girmeye çalış,Çünkü Allah her gün o ariflerin kalplerine 360 defa nazar eder.Bu nazarlar esnasında seni orada bulsun!


(semerkand dergisinden )
ALİMLERİN MÜRŞİDE İHTİYACI



SORU:

Şeri hükümler göre kendilerine uyulan mürşidlerin,kutup ve gavs derecesine vasil olsalar dahi,dört fıkhi mezhepten birini benimseyip,ona göre yaşaması farz-ı ayn olduğu gibi,ictihac derecesine ulaşmış olan imamlar ile sair alimlerin de bir şeyh ve mürşide muhtaç bulunmalarının sebebi nedir?

CEVAP:

Alimlerde söz,davraniş ve bilgilerinin kendilerine hal olması,kalblerindeki bazı değişikliklerin sukunet bulması,ilmel-yakin bildiklerini aynel yakin görebilmelerini sağlamak için ehil bir mürşide muhtaçtırlar.

Nitekim;Hz Ömer el-Faruk radiyAllahu anh enes ibn-i malik radiyAllahü anh2in huzurunda diz çöküp mütevazi bir edaiçinde oturdu ve:
-Ya enes siz yıllarca resulullah sAllahü aleyhi ve sellemin hizmetinde bulundunuz.Binaenaleyhi Onun huzur-ı saadetlerinde ömrünüzü geçirdiniz.Bu sebeble siz,münafıkların hallerini,kalblerinde nifak bulunup bulunmadığını çok rahat kestirebilirsiniz.benim kalbimdede nifak alemeti var mıdır?bakınızdiye rica ettiği zaman ,hazreti enes hüngür hüngür ağlamaya başladı.Hazret-i Ömer Hazret-i Enesin bu ağıt ve göz yaşlarını kalbinde nifak izleri taşidiğini hamdederek,onu bastırırcasına daha şiddetli ağlamaya başladında Hazret-i Enes:
-Ya Ömer!Lütfen susunuz ve sakin olunuz.Faruk olan siz bile nifak belesindan bu kadar korkmaktasınız.Bu yüce hassasiyetinize bakıyorum ve ve ben kendi başima yanıp ağlıyorum cevabını verdi.Bunun üzerine Hazret-i Ömer:
-Ya Enes! Nifak ve imtihandan ancak münafıklar emin olur.Allahın mekr ve imtihanından emin olma! buyurdu.Burada söylenen nifaktan maksatın şirk değil riya İle ilgili olduğu unutulmamalıdır.
İmam Kuşeyri meşhur Risale'sinde şöyle buyurmaktadır.:
Tarikat şeyhi durumunda bulunan sufiler,nakli,akli ve zahiri ilimleri ilmel yakin bilmekte,aynel yakin görme derecesine yükselmiş kimselerdir.Öyle ki,insanlar gaybi olan bir şey,onlar için apaçık ve gözleri önünde seyredebilir.Diğer insanlar taklid ve istdlal,onlarsa tahkik ve vuslat ehlidir.
Leyla,bizler senin güzeliğinde aydınlanmakta,insanlar ise karanlıkta kalmakta dır denilmiştir.Fahreddin-i Razi kiddise sirrehudan bu konuya ışık tutmak üzere şöyle bir rivayet anlatılmaktadır.

Bağdata gitmek üzere yola çıkmak isteyen Razi,şehrin girişine yakalştığı vakit,ihtiyar bir kadın dışında bütün yöre halkın kendisini karşilamak üzere beklediğini görür.kadını hayret verici bu haraketi Raziye haber verilince ,onun bu davranişı merakını celbetmiş ve ziyarte etmek maksadı ile yanına gitmiş,karşilamaya çıkmamasının sebebini sormuştu.Bunun üzerine kadın:
-sana tazim ve hürmet göstererek debdebe ile karşilamanın sebebi nedir? Ne özelliğin var ki böyle davranmak gerekiyor şeklinde cevap verdi.Razi ise:
-Ben Allahın varlığı ve birliğini binlercedelil ile isbata mukdedir bi ilim admıyım.O yüzden olsa gerek deyince yaşli kadın ibret verici ve düşündürücü şu cevabı lutfetti:
-Allah u Azimüşşan'ın bşir şüphe ve tereddütümüz yoktur.Dolasıyla Onu isbat için bir delil ve dayanak aramak ihtiyacı hissetimiyoruz.Zira biz Cenab-ı Hakkın tevhid denizinin dalgaları arasında garkolmuş,müşahe ve vuslat ehliyiz.siz ise taklid ve istidlal ehlisiniz

Fahreddin-i Razi kadının marifet ve irfan dolu bu cevabını gönülden tastik etti.

Sufi ne meşayih huzurunda mezhep imamları bile her zaman saygı ve hürmet hissi duymuşlar,onları kendi nefisleri üzerine tercih etmişlerdir.Eğer meşayihde cezp edici böyle meziyet bulunmasaydı,durumun tam tecelli etmesi gerekirdi.Kaldı ki İmamı Şafinin ümmi şeyh Şeyban-i Raiye gösterdiği saygı gözlerimizin önlerindedir.Bütün celal ,azamet ve büyüklüğüne rağmen Hazret-i Ömer el-Faruk radiyAllahu anh,Enes b. Malik radiyAllahu anhın önünde mütevazi bir şekilde diz çökerek oturu ve şöyle derdi:
- -Ya enes siz yıllarca resulullah sAllahü aleyhi ve sellemin hizmetinde bulundun.Muhakka ki Allah ve Celle ve Ala münafıkların durumunu ve iç görüntülerini size öğretmiştir.Nitekim Cenab-ı hakk.Kalblerinde hastalı olanlar ,yoksa Allahın kendilerine besleleri kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar Hem Hazret-i Peygambee hemde müminlere kin besleyen münafıklar kafirlere yardım ediyor ,buma karşilikiman ve cihad gibi ilahi hoşnutluğa sebeb olacak davranışlara yönelmiyorlardı.Bu yüzden görünürdeki amelleri boşa gitmişti.)Biz isteseydik onları sana gösterirdik de sen onları yüzlerinde tanırdın.andolsun ki,sen onarlı konuşma ve üslüblarından tanırsın.Allah bütün işlediklerini bilirBu ayetin nuzülündan sonra Hazret-i peygambere münafık gizli kalmadı.hepsini simalarından tanırıdı.Münafıların tanınan bir başka yönleride konuşmalarıydı.Çünkü onlar Rsulullah'ın huzurunda konuşurlarken Müslümanlar hakkında üstü kapalı ve incitici konuşmalar yaparlardı)Muhammed 29-30 buyurmuştur.
- Kalbime bak ey Enes ! İçerisind nifak alameti görebiliyormusun?deyince ;Hazret-i enes,halife Ömerin nifak karşisındaki bu hassasiyeti ve endişesinde hayretle kalıp ağlamaya başlayınca ,onun bu davranişinin kendi kalbindeki nifaktan kaynaklandığını hükmeden Haret-i Ömer daha şiddetli feeyat etmeye başladı .Bunun üzerine hazret-i Enes radiyAllahu anh:
- -ya Ömer Ağlama.Ben sizin nifaktan duyduğunuz korku ve endişenizin şiddetindenağlıyor sizin bile bundan emin olamamamnız yanıyorum deyince:Hazreti Ömer el Faruk radıyAllahu anh:
- -Ya Enes nifaktan ancak münafıklar emin olur.Allahın mekr ve imtihanından yalnızcahüsrana uğrayan münafıklar emniyette olurbuyurdu.Burada sözü edilen nifak şirk değil riya ile ilgili nifaktır.

Kaynak:Tasavvuf ve tarikartlarla ilgili fetvalar- "ömar Ziyauddin Dagistani -seha yayınları
__________________
Gavs Hz. Sohbetleri Sapanca Sohbeti


Tarikat şeriatın üstünde kurulmuş takva makamıdır. Şeriatsız tarikat olmaz. Bir evin yapımında temelde kullanılan demir beton eksik olursa bina sağlam olmaz, çabuk çöker. Tarikatın temeli de şeriattır. Temeli sağlam olmayan tarikat ehli de çabuk yoldan çıkar.

Yapılan hizmetlerde ve ibadetlerde niyet önemlidir. Niyet Allah rızası için olmalıdır. Biz 40 yıldır köyümüzde olanların ve sofîlerin fatihayı bildiklerini sanıyorduk. Gördük ki fatihayı eksik okuyorlar. O zaman namazları iptal oluyor. Bunda bizim de sorumluluğumuz var. Biz sofîler mahcup olmasın diye sormaya utandık. Tüm sofîler fatihayı öğrenmek zorundadır. Siz de bunun için çalışacaksınız. Bu işten sorumlusunuz. Namazlarda fatihalar ve diğer vecibeler eksik olmayacak.

Dünya melundur. İçindekilerle birlikte lânetlenmiştir. Yalnız Allah rızası için yapılan hariç.Bir kişi müslüman olması için ilk önce kelime-i şahadet getirmesi gerekir. Ondan sonra imanın şartlarını kabul etmesi gerekir ( amentü ) ondan sonra da İslâm'ın 5 şartını yapması lâzımdır. Bunlardan hac, zekât, oruç belli şartlara bağlanmıştır. Ama namaz akıl baliğ olan herkesin üzerine farzdır. Herkesin her şartta yapması gereken bir ibadettir. Yapılmazsa çok büyük cezası vardır. Bazı âlimlere göre 500 bazı âlimlere göre 70.000 yıl cezası vardır. Kişi hasta olsa hareket edemeyecek olsa bile ima ile de olsa namazını kılmak zorundadır. Kişi suda boğuluyor olsa sekerat anı gelmiş olsa o vaktin namazını eda etmek zorundadır. O vakit namazından sorumludur

Dünya melundur. İçindekilerle birlikte lânetlenmiştir. Yalnız Allah rızası için yapılan hariç.

Yaptığınız ibadet ve hizmetler Allah rızası için yapılmalıdır. Niyetlerimiz Allah rızası için olmalıdır. Dünya için bile çalışsak niyet Allah rızası için olursa ibadete çevrilir. Gavs Hz. şöyle nakletti.

Kişi sabah evden çıkarken ya rabbi sen rızkıma kefilsin ondan şüphem yoktur. Çoluk çocuğumun rızkını kazanmayı üzerime vacip kıldın. Bu vacibi üzerimden kaldırman için işe gidiyorum der ve o niyetle işe giderse akşam evine dönünceye kadar geçen süre sanki alnı secdedeymiş gibi ibadet yerine geçer.
__________________
Şah-ı Nakşibend: Kalplere Muhabbet Tohumu Ekeriz
Kim Allah-u Tealaya kavuşmayı isterse, Allah-u Teala da ona kavuşmayı ister. (Buhari, Müslim)
Ahirette En Mutlu Olanlar
Allah-u Zülcelali severek Ona ibadet ve kulluk etmek, Ondan dünya ve ahiret için iyilikler umarak bunu yapmaktan daha üstündür.
Ahirette en mutlu olanlar, bu dünya hayatında Allah-u Zülcelali en çok sevenlerdir. Çünkü bunlar Allah-u Zülcelali sevince, Allah-u Zülcelalde onları sever.
Allah sevgisinin aslı ve çekirdeği bütün müminlerde vardır. Çünkü bunların sahip oldukları iman, marifet ve sevgiden oluşan bir cevherdir. Marifet Allah-u Zülcelali tanımak, muhabbet ise Onu sevmektir. Bunları kemal derecesine ulaştırmak için çalışmak gerekir.
Allah-u Zülcelali tanımak ve bilmek lazımdır. Çünkü Onu sevmenin kuvveti, Onu tanımanın ve bilmenin derecesiyle orantılıdır. İnsan başka şeyleri tanıdıkça sevgisi azalır, Allah-u Zülcelali tanıdıkça da sevgisi artar. Bundan dolayıdır ki, Allah-u Zülcelali en çok seven, Onu en çok tanıyan ve bilen Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) olmuştur. Allah-u Zülcelali daha çok tanımanın ve bilmenin yolu ise daha çok tefekkür, zikir ve ibadet etmektir.
Seyda Muhammed Konyevi -ks-

Ey Allahın Velileri! Diye Çağırılacaklar

Kıyamet günü ümmetler Peygamberlerin adıyla çağrılacaklardır. Mesela; Ey Musanın, Ey İsanın ümmeti! diye sesleneceklerdir. Yalnız Allaha muhabbet edenlere: Ey Allahın velileri! Allah-u Tealaya buyurun. diye seslenilecek ve bunlar neşe ve heyecandan çıldıracak hale geleceklerdir.
Sırrı-i Sakati Hz. -ks-


Muhabbetullah

Dünyada iken günahlara pişman olup, kulluk vazifesini yaparak ahireti kazanmak lazımdır. İşte, bütün işin aslı budur. Sevgi ve muhabbet; Allah-u Teala'nın rızasını aramak ve kötü işleri terketmek, ahde vefa göstermek, emanete ihanet etmemek, kendi kusurlarını görüp, amelleri ile övünmemek, amellerini görmemek, daima Allah-u Teala'yı zikretmekle meşgul olmaktır.
Seyyid Emir Külal -ks-
Mürşidler Kalplere Onu Ekerler

Bizim sohbetimize girenlerin kalplerinde, muhabbet tohumu vardır. Kısaca bu yola; Ehl-i Sünnet vel Cemaat yolu denir. Bizim sohbetimize dahil olanların kalbine muhabbet tohumu atılmıştır. Fakat, Allah-u Teala'dan başka herşeyden alakasını kesmemiş olabilir. Bu durumda sohbetimize katılan kimsenin kalbinde, Allah-u Teala'nın sevgisinden başka neye bağlılık varsa, onu kalbinden temizleriz.
Kalbinde bize karşı meyli ve muhabbeti olanlara muhabbet tohumu ekip, gece gündüz onu terbiye etmemiz, bizim vazifemizdir. Muhabbet için uzakta olmak farketmez.
Muhammed Bahaeddin Nakşibend -ks-