25-08-2008, 00:11
İzinsiz Zikir Olur mu?
SORU :
Bir şeyhe intisâb etmeksizin ve ondan izin almaksızın zikir ve fikirde bulunmak, evrâd-ı şerife okumak câiz midir?
CEVAP :
Câiz ise de böylesi bir zikir ve fikirle ma'nen mesâfe kat'edilemez. Terakki mümkün değildir. Silsilesi sahih yetkili bir şeyhin bereketi ve te'siri çoktur.
Şeyh ve mürşid edinmeksizin zikr ve fikretmek mümkün olmaz mı? diye sorarsan, âdâb, erkân ve usûlüne uymak şartıyla evet derim. Ancak ruhâni terakki ve ma'nevi yükseliş kolay olmaz. Kısır bir döngü içerisinde gözü kapalı olarak dönen ve döndükçe mesâfe aldığını zanneden insan gibi uzun yol kat'ettiğini sanır ama aynı çember içinde dönüp durduğundan haberi olmaz. Yetkili ve kâmil bir şeyhin izniyle başlatılan zikrin bereketi ve te'sîri çoktur.
Feyz ve bereket isteyen bir müridin, necât isteyen bir tâlibin kâmil bir şeyhe bağlanması gereklidir.Şeyhi olan ve irşâd edilmesini isteyen kimse kurtulmuş, şeyhi olmayan ve mürşidsiz kalan kimse de hüsrâna uğramıştır. Her hakikat tâlibine kâmil ve edib bir şeyh, nefsinin ayıplarını, nefsinin âfâtmı, amellerinin fesâdını, düşmanın kalbine nüfuz etme yollarını gösteren hâzık bir üstâd lâzımdır. Ona bir baba gibi ivazsız ve garazsız nasihat edecek ve doğru yolu gösterecektir. Böyle birini bulduğu zaman, onun sohbet ve zikir meclislerine devam etmeli, onun gösterdiği âdâb ile edeplenmelidir. Ki böylece bâtıni bir hâlden diğer bir hâle seyredebilsin. Yanan bir kandilden, yakılan diğer bir kandil gibi feyz alsın. Nefsânî irâdesinden tamâmen sıyrılsın. Böyle birine teslimiyet Allah'a ve Rasûlü'ne teslimiyettir.»
«Allah'ın Rasûlü'ne ita'at eden Allah'a itâ'at etmiş olur» âyeti gereğince silsile-i şerife Allah ve Rasûlüllah'ta son bulur. (Rûhü'l-beyân)
__________________
SORU :
Bir şeyhe intisâb etmeksizin ve ondan izin almaksızın zikir ve fikirde bulunmak, evrâd-ı şerife okumak câiz midir?
CEVAP :
Câiz ise de böylesi bir zikir ve fikirle ma'nen mesâfe kat'edilemez. Terakki mümkün değildir. Silsilesi sahih yetkili bir şeyhin bereketi ve te'siri çoktur.
Şeyh ve mürşid edinmeksizin zikr ve fikretmek mümkün olmaz mı? diye sorarsan, âdâb, erkân ve usûlüne uymak şartıyla evet derim. Ancak ruhâni terakki ve ma'nevi yükseliş kolay olmaz. Kısır bir döngü içerisinde gözü kapalı olarak dönen ve döndükçe mesâfe aldığını zanneden insan gibi uzun yol kat'ettiğini sanır ama aynı çember içinde dönüp durduğundan haberi olmaz. Yetkili ve kâmil bir şeyhin izniyle başlatılan zikrin bereketi ve te'sîri çoktur.
Feyz ve bereket isteyen bir müridin, necât isteyen bir tâlibin kâmil bir şeyhe bağlanması gereklidir.Şeyhi olan ve irşâd edilmesini isteyen kimse kurtulmuş, şeyhi olmayan ve mürşidsiz kalan kimse de hüsrâna uğramıştır. Her hakikat tâlibine kâmil ve edib bir şeyh, nefsinin ayıplarını, nefsinin âfâtmı, amellerinin fesâdını, düşmanın kalbine nüfuz etme yollarını gösteren hâzık bir üstâd lâzımdır. Ona bir baba gibi ivazsız ve garazsız nasihat edecek ve doğru yolu gösterecektir. Böyle birini bulduğu zaman, onun sohbet ve zikir meclislerine devam etmeli, onun gösterdiği âdâb ile edeplenmelidir. Ki böylece bâtıni bir hâlden diğer bir hâle seyredebilsin. Yanan bir kandilden, yakılan diğer bir kandil gibi feyz alsın. Nefsânî irâdesinden tamâmen sıyrılsın. Böyle birine teslimiyet Allah'a ve Rasûlü'ne teslimiyettir.»
«Allah'ın Rasûlü'ne ita'at eden Allah'a itâ'at etmiş olur» âyeti gereğince silsile-i şerife Allah ve Rasûlüllah'ta son bulur. (Rûhü'l-beyân)
__________________