Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: ABD yi Kimler Nasıl ve Niçin kurdu??
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
[Resim: 78abdpara5hm.jpg]


ABD´yi Kimler? Nasıl ve Niçin Kurdu?
Mustafa Yahya ÇOŞKUN - m.yahyacaskun@mynet.com

Kovboy filmlerinden hatırladığımız beyaz adamlar, Kuzey Amerikada boy göstermeye başladığında bugünkü ABDnin bulunduğu topraklar üzerinde yaklaşık 2.5 milyon Kızılderili, kabileler ve aşiretler halinde yaşamlarını sürdürüyordu. Kıtaya gelen İngiliz tüccarlar, medeni beyaz adamlar (!), Kızılderililerin ortaya çıkardıkları zenginliklere zorla el koyarak kısa sürede zenginleştiler. Kızılderililer müstemlekecilerin vatanlarını işgal etmesine karşı direniyor, topraklarından ayrılmak istemiyorlardı. Her ne kadar biz kovboy filmlerinde tam tersini seyretsek de; bir Kızılderili tutsağı ya da kafa derisi getiren herkese 40 İngiliz Sterlini verileceği ilan ediliyordu. Bu ödül 100 İngiliz Sterlini´ne kadar yükseltilirken aynı zamanda kadın ve çocuk kafatası derileri için de ödülün yarısı ödeniyordu.
Amerika kıtası, tarih boyunca insanoğlunun yaşadığı en büyük soykırım ve zulümlerden birine sahne oluyordu. Okyanuslar aşıp gelerek kıtayı istila eden müstemlekeciler, buranın tüm zenginliklerine el koymakla kalmıyor aynı zamanda yerli halkları köleleştirmeye de çalışıyor ve vatanını savunan yerli halkların direnişini soykırımla durdurmaya çalışıyorlardı. Özetle, "Beyaz adam" binlerce kilometre öteden gelmiş ve Amerikayı binlerce yıldır üzerinde yaşayan yerli halkın elinden zorla almıştı.


Yeni Dünyanın keşfi
Amerikanın 1492de keşfinden sonra İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve İngilizler, bu kıtada toprak sahibi oldular. İngilizler, Amerikadaki topraklarını genişlettikten sonra İngiltere başta olmak üzere çeşitli ülkelerden göçmenler alıp buralara yerleştirerek koloniler kurdu. 18. yüzyıl ortalarında, bu kolonilerin sayısı 13e yükseldi ve bu koloniler, ABDnin temelini oluşturdu.
İngilizlere bağlı olan koloniler, İngiliz Kralının tayin ettiği bir vali tarafından yönetiliyor ve bir de meclisleri bulunuyordu. Amerikada yaşayan bu insanların, İngilterenin özgür vatandaşlarından bir farkı yoktu. 1756-1763 yılları arasında İngilterenin Avusturya, Fransa ve Rusya ittifakıyla yaptığı savaşlar (Yedi Yıl Savaşları), İngiliz maliyesinin bozulmasına neden olmuştu. İngilterenin mali durumunu iyileştirmek amacıyla yeni vergiler koyması, Amerikadaki kolonilerin tepkisine yol açtı. 1774te toplanan 1. Philadelphia Kongresinde Amerikada yaşayanlar, İngiltere ile savaşa karar verdiler. 2. Philadelphia Kongresinde ise (1776) 13 sömürge, bağımsızlıklarını ilan etti. (Zaten ABDnin resmi kuruluş tarihi 4 Temmuz 1776dır.) Daha sonra bu kongre sırasında Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan Amerikan Bağımsızlık Bildirisi ve İnsan Hakları Bildirisi kabul edilerek onaylandı. İlk bildiride İngilterenin Kuzey Amerikada uyguladığı sömürge politikası kınanmış ve Amerikalıların bağımsız bir devlet kurma hakları savunulmuştu.
George Washington komutasındaki koloni güçleri tarafından yenilgiye uğratılan İngiltere geri çekilmiş ve 1783 yılında imzalanan Versailles Barış Antlaşmasıyla 13 koloninin bağımsızlığını kabul etmişti. Bağımsızlıklarını ilan eden koloniler, dahili işlerinde serbest olmak şartıyla 1787 yılında ABDyi (Amerika Birleşik Devletleri) kurdular.


Amerikanın kuruluşu
Dayanağı İncil ve ilk ilkeleri dini toleranslar olan bu devlete İngilizler; "Muhafazakarların kurduğu devlet" diyordu. Bunun nedeni 17. yüzyılın başında Amerikada "New England"a yerleşen ilk göçmenlerin Avrupadaki dini zulümlerden kaçan Püriten sığınmacılar olmasıdır. Püritenler İngiltereden göçlerine, Yahudilerin Mısırdan Çıkışı gözüyle bakıyordu. Onlar için İngiltere; Mısır, Kral; firavun, Atlantik Okyanusu; Kızıldeniz, Kızılderililer ise eski Kenanlılar idi. Onlar yeni bir Vaat Edilen Toprakta Tanrı ile yeni bir anlaşmaya giren yeni İsraillilerdi.
İlk kez 1621 yılında, kutlanan şükran yortusu, Yahudi Yom Kipuruna1 paralel olarak tasarlanmıştı. Gabriel Sivan, The Bible and Civilization (İncil ve Medeniyet) adlı eserinde şöyle yazar (sh.236): "Tarihteki hiçbir Hıristiyan cemaati, hayatını İbrani ulusunun Tevratsal dramının tekrarı olarak gören Massachusetts Bay Colonyye ilk yerleşenler kadar kendilerini Kitabın Ulusu ile özdeşleştirmemiştir... Bu göçmen Püritenler durumlarını, "Babil felaketi" ile yoldan çıkmış Kilisenin haklı artıkları şeklinde dramatize ediyor, kendilerini yeni uluslarını kurmak üzere seçilmiş bir halk olarak görüyorlardı"
İngilteredeki Püriten İsyanı (1642-1648) sırasında Püritenler2 İngiliz hukukunu Eski Ahit ile değiştirmeye çalışmış ancak engellenmişlerdi. Amerikada kolonilerin yasalarında Tevrat kanununu uygulamayı deneme özgürlükleri çok daha fazlaydı; ilk yerleşimcilerin yapmaya koyulduğu da tam olarak bu oldu. New Englanddaki kolonilerin ilk yasaları kutsal yazıları temel aldı. New Havenda 1639 yılındaki ilk mecliste John Davenport koloninin yasal ve manevi temeli olarak İncilin önceliğini açıkça belirtti. "Kutsal yazılar bütün insanların Tanrıya ve insanlara karşı bütün görevleri ile ailelerin ve ulusun Kilise konularında yönetimi için mükemmel kurallar içermektedir... Tanrının sözü burada hükümet işlerini organize etmede göz önüne alınacak tek kural olacaktır."
New Haven Meclis Üyeleri daha sonra 79 kadar hüküm içeren ve yarısı İncilden alıntılar -hemen hepsi Tevrattan- olan 1655 Yasasını benimsedi.


Yahudilerin eğitim üzerindeki etkisi
Harvard, Yale, William and Mary, Rutgers, Princeton, Brown, Kings College (daha sonra Columbia olarak bilinecek), Johns Hopkins, Dartmouth, vb. dahil çeşitli eğitim kurumunun kuruluşunda Tevrat merkezi bir yol oynadı. Bu okulların birçoğu resmi amblem veya mühürlerinde İbranice bir sözcük ya da cümleyi benimsemiştir.
Yale mührü Latince "Lux et Veritas"ı içeren bayrak, Columbianın mühründe Tanrının İbranice adı, ortadaki bayrakta ise meleklerden birinin İbranice ismi yer alır. Dartmouthun mühründeki üçgenin içinde "Her şeye kadir Tanrı" anlamına gelen İbranice sözcükler yazılıdır. İbranice 16. yüzyılın sonunda ve 17. yüzyılın başında öylesine popülerdi ki Yaledeki öğrencilerden çoğu ilk söylevlerini İbranice yapardı. Nüfusun büyük kısmı, Amerikanın kurucu atalarının önemli kısmı dahil, bu Amerikan Üniversitelerinden mezundu. Dolayısıyla bu siyasi liderlerin çoğunluğunun yalnızca Eski ve Yeni Ahitlerin içeriğini değil, bir miktar İbranice de bildiğinden emin olabiliriz.
Abraham Katsch The Biblical Heritage of American Democracy (Amerikan Demokrasisinin İncilsel Mirası) adlı eserinde şöyle yazar (sh.70): "Amerikan Devrimi sırasında İbranice öğrenmeye ilgi öylesine yaygındı ki meclisin bazı üyelerinin Birleşik Devletlerde İngilizce kullanımının resmen yasaklanmasını ve yerine İbranicenin geçmesini önerdiği söylentileri dolaşır."


Amerikada Yahudi sembolizmi
İncil eğitimleri Amerikanın kurucularının yalnızca din ve etik konularındaki tutumunu değil, politika alanındaki tutumlarını da etkilemiştir. Püritenlerin İncilsel görüşlerini siyasi nedenlerden de benimsediklerini görürüz. Örneğin eski İbranilerin kötü firavuna karşı mücadelesi, yerleşimcilerin İngiliz tiranlara karşı mücadelesini temsil eder onlarca. Kolonilerin siyasi mücadelelerinin nasıl eski İbranilerle özdeşleştirildiğini açıkça gösteren çok sayıda örnek bulunabilir. Birleşik Devletlerin Benjamin Franklin, John Adams ve Thomas tarafından 1776 yılında önerilen resmi mührünün ilk şekli, Kızıldenizi geçen İbranileri resmetmektedir. Mührün etrafındaki slogan ise "Tiranlara direnmek Tanrıya itaattir" şeklindedir. Philadelphiadaki Independence Halldaki Liberty Bellin üzerindeki yazı Levililerden (25:10) doğrudan bir alıntıdır: "Ülkede bütün yaşayanlar için özgürlük ilan edeceksiniz."
Bağımsızlık mücadelesi dönemindeki vatansever söylev ve yayınlar çoğu zaman İncilden bölüm ve alıntılarla doluydu. Amerikanın temel anayasası bile Amerikanın siyasi şekillenmesine İncilin etkisi ile Yahudi fikirlerinin gücünü yansıtır. Bağımsızlık Bildirisinin açılış cümlelerinde bu gayet açıktır: "Bütün insanların eşit yaratıldığı, Yaradanları tarafından, aralarında hayat, özgürlük ve mutluluk arayışı da bulunan, ellerinden alınamayan bazı haklarla donatıldıkları aşikar gerçeklerdir." Bu sözcükler kuşkusuz Aydınlatma Döneminin fikirlerini yansıtsa da, bu hakların Tanrıdan geldiği kavramı Tevrat kökenlidir. Yeni demokrasinin parası bile "Tanrıya inanıyoruz" diye ilan eder. Amerikanın değerleri üzerindeki Yahudi etkisi konusunda daha çok şey söylenebilir.


İlk Amerikan Yahudileri
Yahudilerin Amerikadaki tarihi Birleşik Devletlerin bağımsız bir ülke olmasından önce başlar. İlk Yahudiler Amerikaya Kristof Colomb ile 1492 yılında gelmiştir. Aslında o kadar çok sayıda Yahudi dönme Mexicoya geldi ki İspanyollar dört nesil öncesine kadar Katolik atalara sahip olduğunu kanıtlayamayanların göçünü engellemeyi kural haline getirdi. Engizisyonun bu Yahudi dönmelerin aslında sapkın olmadığından emin olmak için onları izlediğini ve yakılarak öldürülmenin Mexico Cityde yaygın hale geldiğini belirtmeye gerek yok. Kuzey Amerikada kayıt edilen Yahudi tarihi 1654 yılında, 23 Yahudi sığınmacının New Amsterdama (daha sonra New York olarak bilinecek) gelmesiyle başlar. New Amsterdam da Hollandalılara aitti ancak vali Peter Stuyvesant Yahudileri istemiyordu. Arthur Hertberg The Jews in America (Amerikadaki Yahudiler) adlı eserinde şöyle yazar (sh.21): "Geldiklerinden iki hafta sonra Stuyvesant yerel tacirlerden ve Kiliseden gelen Yahudilerin hemen hepsinin orada kalmak isteyeceği konusunda şikayetler duydu. Stuyvesant onları kovmaya karar verdi. Dini hakaret formüllerini kullanarak Yahudilere "iğrenç, hileci ve İsanın düşmanları ve ona küfredenler dedi. Stuyvesant yöneticilerine dostça bir şekilde gitmelerini istemelerini tavsiye etti." Yahudilerin kovulmamasının tek sebebi, Yahudi yatırımlarına çok bağımlı olan Dutch West Indian Companynın (Hollanda Batı Hindistan Şirketi) buna engel olmasıdır.


Yahudilerin bağımsızlıktaki rolü
1776 yılında ve Bağımsızlık Savaşı sırasında Amerikada tahmini 2 bin Yahudi (erkek, kadın ve çocuk) vardı ve bağımsızlığa katkıları önemliydi. Örneğin Charleston, South Carolinada yetişkin hemen her Yahudi erkek bağımsızlık için savaşmıştır. Georgiada öldürülen ilk mücadeleci bir Yahudi (Francis Salvador) idi. Ayrıca Yahudiler vatanseverlere önemli finansman sağlıyordu ve bu çok önemliydi. Finansmancıların en önemlisi Continental Congresse büyük miktarda para borç veren Haym Salomon idi. Savaşın son günlerinde Salomon Amerikan hükümetine 200 bin dolar verdi. Parası hiçbir zaman geri ödenmedi; öldüğünde iflas etmişti. Başkan George Washington ilk sinagog (adı Turo Sinagog olup Sefarad sinagogu idi) 1790 yılında açıldığında Yahudilerin katkılarını hatırladı. 17 Ağustos 1790 tarihli şu mektubu önemlidir: "Ülkede yaşayan Abrahamın çocukları diğer yaşayanların iyi niyetini hak eder ve yararlanır umarım. Herkes kendi bağının ve incir ağacının altında güvenle oturduğu sürece onu korkutacak hiç kimse olmayacaktır."
Bu mektuptaki "Bağ ve incir ağacı" sözcüklerine dikkat etmek gerek çünkü bu cümle Peygamber Michahın Mesihsel ütopya kehanetinde yer alır. Washingtonun bu sözcükleri seçmesi ilginçtir ama yukarıda belirtildiği gibi Tevratın seyyahlar ve yeni ulusun kurucu babaları üzerindeki büyük etkisinin ışığı dikkate alındığında, aslında bu hiç de şaşırtıcı değildir.3


Yahudi etkisi hiç bitmedi
Amerika, kurulduğu günden itibaren Yahudilerin ve masonların etkisinde kalmıştır. Nitekim Chicagodaki Amerikayı kuranlar anıtında da bu açıkça görülmektedir. Bu dev anıtta; ortada ABDnin ilk devlet başkanı Washington, solunda Yahudi banker Robert Morris ve sağında başka bir Yahudi Haym Salomon vardır. Amerika Başkanlarının çoğunun mason olduğu zaten aşikar: Benjamin Franklin, Abraham Lincoln, Andrew Johnson ve Rutherford Hayes en çok bilinen isimler…
Peki, Türkiye hür ve kabul edilmiş masonlar büyük locası resmi web sitesinin tarihçe bölümündeki şu cümleler nasıl yorumlanabilir? "İki doküman vardır ki, bunlar İnsan Hakları Tarihinin hazırlanmasında Masonların etkinliklerini ortaya koymaktadır. Sözü edilen bu iki doküman 4 Temmuz 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile 17 Eylül 1787 tarihli Amerika Birleşik Devletleri Anayasasıdır. Bağımsızlık Bildirgesini imzalayan 56 kişinin üçte biri, Anayasa Konvansiyonuna katılan 55 delegenin 13ü Masondur."4
Yahudi komitesinin 100. yıl kuruluşu, Bush ve diğer Amerikalı üst düzey yetkilinin katılımı ile kutlanmıştı. Söz konusu törene Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerinden bir çok üst düzey siyasi ve yönetim yetkilisi katılmıştı. Amerika Başkanı Bush Yahudi komitenin 100. yıl kuruluşu toplantısında yaptığı konuşmada, ülkesinin İsraili desteklemekteki yükümlülüğünün kalıcı ve sağlam bir yükümlülük olduğunu vurguladı. Bush çelişkili siyasetlerinin devamında bir taraftan insan hakları savunuculuğuna soyunarak, diğer taraftan Filistin halkının kesin oyu ile iktidar olan HAMAS hükümetini tanımayı, Filistin hükümetinin işgalci İsraili tanıması şartına bağlı kılıyor.
Bilindiği gibi Filistin direniş hareketi HAMAS, düzenlenen dürüst bir seçim sonucu ve ABD eski başkanlarından Carterin başkanlığındaki uluslararası gözlemci heyetinin denetiminde zafere ulaştı. HAMAS, Siyonist rejimin saldırılarına karşı Filistin halkını savunma, ve çiğnenmiş haklarını ihya etmek sloganı ile Filistin halkının oy çoğunluğunu kazandı.
Bush Yahudi komitenin 100. yıl kuruluşu toplantısında yaptığı konuşmada, Washington kararlarının, Siyonistlerin saldırgan girişim ve politikalarına binaen alındığını açıkça itiraf etti. Bir halkın kaderini belirlemesi için gerçekleşen serbest seçim, Siyonist rejimi destekleyen ABDnin siyasetleri ile çeliştiğinde, demokrasi ve özgürlük gibi sloganlar rahatlıkla ayaklar altına alınıp, hiçe sayılabiliyor.


Amerikanın İşgalleri
Amerikanın işgallerini anlayamayanlar ya da bu müdahalelerin demokrasi ve insan haklarını temin etmek için yapıldığına inananlar, eğer hala böyle olduğuna inanan varsa, Amerikanın kuruluşuna bakmalılar. Yapılan bir inceleme bütün bu işgallerin ve bundan sonra da olabileceklerin tamamen dini menşeli olacağını kanıtlayacaktır. Hala rasyonel izahlar arayanlara duyurulur…

anadolu gençlik dergisi sayı 78. http://www.anadolugenclik.com.tr/tr/default.asp?p=oku&id=93
adamların amaçları da belli zaten!! sözde vadedilmiş toprakları alabilmek!!! ama biraz zor alırlar!!
evet aynen oyle sozde vadedilmi$ topraklari alacaklarSmiley (5)
vaad edilmiş topraklarda canı çıksın bu vicdansız insanlık dışı varlıklarınRanting2Ranting2Ranting2Ranting2Ranting2