03-09-2008, 12:48
Ey Gül Yüzlü Sevdiğim, Gül yetimi yüreğimin sana bir maruzatı var;
Bir gün senin isminle yanaştı bir yabancı yanıma kadar, “Gül kokusu getirdim “ dedi mutaf diyarından sana… Ve o anda ALLAH biliyor ya; yıkıldım ayaklarıma…
Seherlerde mübarek gül kokunu kokladığım, sevgini yüreğime damıttığım anın hükmünden bu yana çıkmıyor aklımdan o kutlu sevdan...” Gözyaşlarımın duru durağı yok bilesin. Oysa bu hasreti zincirlemeyi ne çok isterdim... Ama özlemin biterse ben de biterim YAR…
Ezanlara beş vardı, benim gönlüm sana akardı, Tüm sevdalarım şaha kalkmış, isyanlardaydı. Serçelerin ötüşleri ile kendimi avuturken, selamımı meleklerle saldım yollarına, …Ulaştı mı kutlu divanına?
Can denizinin dalgası kıyılarıma vuruyor şimdi… Ne yıldız ne güneş, bana çare değildir. Ben ufkuma doğan ebedi güneşimin harında kavruluyorum an be an. Başka ne istenir ki EN BÜYÜK YAR’dan…
Ey GÜL KOKULUM; sar beni şefkatinle… Sana öksüzüm, sana yetimim, sana kimsesizim,
“Ümmetim” demiştin ya sen asırlar önce, ashabına… “Kardeşlerimi öyle çok özledim ki” demiştin henüz seni bilmeyen gönülleri kast ederek. Biz bilmiyorduk ama sen bizi biliyordun… Çünkü top yekün zamanın ve mekânın peygamberiydin... Sendeki bu Hasreti dindiremeyen ashab ta, gıpta etmişti bizlere o gün… Şimdi soruyorum büyük bir umutla sürekli nefsime. 'Kardeş olmak nasip olacak mı acaba bizlere… Alnında secde nişanıyla Ak bahtlı olmaya layık mıyım ben de diye...
Özledim, özledim, çok özledim seni YAR!
Sevdana talip olmuşum, Kevser havuzunun yanında buluşmaya kaç var…
Umut bu benimkisi... İnancımdan doğan umudum. Hani sen demiştin ya 'Mümin umutsuz olmaz'...O yüzden sabrımı çile yapıp sarıyorum kollarıma, giydiğim bu divanelik gömleğiyle beraber... Nefsimin temizlenmesi ve o ilahi nurun yansıması için başka kime yönlendirsem Kalbimi Ey Resulüm. Senden başka kimim var…
Sen ki cihana gelişinle Badiye Yaylasını bolluk ve berekete kavuşturan, “İstikbalin Şanlı Sultanı”. Bu yüzden mi seni andıkça gözyaşlarımın bereketinde boğuluyorum…
Şimdilerde yürek bahçemde açan güllere dikenler dolanır oldu. Çok şükür Rabbim, tövbem olan nedametimle Rü'yetine talip olduğumdan beridir ki, temizlemek zor değil bilirim ancak; ellerimdeki bu kan şefaatçi olur mu bana yarın huzur-u mahşerde...
Ben sevdayı sende tattım Ey Gül Kokulum… Sende öğrendim mum olup eriyişin mucizevî artımını… Şimdi bu küçük gibi görünen şeylerdeki sevindiren ve ağlatan manzaranın büyüsündeyim… Peteklerden damla damla sızan bal gibi sözlerinle, istikbalimi seninle şekillendirdim... Ruhum seninle tatlandı artık.
Sen “merhamet ancak cehennemlik kimselerde bulunmaz” dedin ya ben bununla öğrendim nefrete meylettikçe yüreklerin nasıl cendereyle sıkıldığını, bununla öğrendim kine mağlup oldukça suretlerin nasıl karardığını… Bununla öğrendim nefislerin adi bahanelerinin kulu nasıl perişan ettiğini...cehenneme odun da lazımmış.
RABBİM SEVGİLİME KAVUŞMAK ÜZERE ÖLÜMLE İFTAR EDİNCEYE KADAR DÜNYA İLE ORUÇLU OLMAYI NASİP ET BANA…
Külli sevda dururken cüzi sevdayla neden yetineyim
Aç gözlülüğümü bağışla Rabbim;
Ben bu sevdaya talibim...
ALINTI
Bir gün senin isminle yanaştı bir yabancı yanıma kadar, “Gül kokusu getirdim “ dedi mutaf diyarından sana… Ve o anda ALLAH biliyor ya; yıkıldım ayaklarıma…
Seherlerde mübarek gül kokunu kokladığım, sevgini yüreğime damıttığım anın hükmünden bu yana çıkmıyor aklımdan o kutlu sevdan...” Gözyaşlarımın duru durağı yok bilesin. Oysa bu hasreti zincirlemeyi ne çok isterdim... Ama özlemin biterse ben de biterim YAR…
Ezanlara beş vardı, benim gönlüm sana akardı, Tüm sevdalarım şaha kalkmış, isyanlardaydı. Serçelerin ötüşleri ile kendimi avuturken, selamımı meleklerle saldım yollarına, …Ulaştı mı kutlu divanına?
Can denizinin dalgası kıyılarıma vuruyor şimdi… Ne yıldız ne güneş, bana çare değildir. Ben ufkuma doğan ebedi güneşimin harında kavruluyorum an be an. Başka ne istenir ki EN BÜYÜK YAR’dan…
Ey GÜL KOKULUM; sar beni şefkatinle… Sana öksüzüm, sana yetimim, sana kimsesizim,
“Ümmetim” demiştin ya sen asırlar önce, ashabına… “Kardeşlerimi öyle çok özledim ki” demiştin henüz seni bilmeyen gönülleri kast ederek. Biz bilmiyorduk ama sen bizi biliyordun… Çünkü top yekün zamanın ve mekânın peygamberiydin... Sendeki bu Hasreti dindiremeyen ashab ta, gıpta etmişti bizlere o gün… Şimdi soruyorum büyük bir umutla sürekli nefsime. 'Kardeş olmak nasip olacak mı acaba bizlere… Alnında secde nişanıyla Ak bahtlı olmaya layık mıyım ben de diye...
Özledim, özledim, çok özledim seni YAR!
Sevdana talip olmuşum, Kevser havuzunun yanında buluşmaya kaç var…
Umut bu benimkisi... İnancımdan doğan umudum. Hani sen demiştin ya 'Mümin umutsuz olmaz'...O yüzden sabrımı çile yapıp sarıyorum kollarıma, giydiğim bu divanelik gömleğiyle beraber... Nefsimin temizlenmesi ve o ilahi nurun yansıması için başka kime yönlendirsem Kalbimi Ey Resulüm. Senden başka kimim var…
Sen ki cihana gelişinle Badiye Yaylasını bolluk ve berekete kavuşturan, “İstikbalin Şanlı Sultanı”. Bu yüzden mi seni andıkça gözyaşlarımın bereketinde boğuluyorum…
Şimdilerde yürek bahçemde açan güllere dikenler dolanır oldu. Çok şükür Rabbim, tövbem olan nedametimle Rü'yetine talip olduğumdan beridir ki, temizlemek zor değil bilirim ancak; ellerimdeki bu kan şefaatçi olur mu bana yarın huzur-u mahşerde...
Ben sevdayı sende tattım Ey Gül Kokulum… Sende öğrendim mum olup eriyişin mucizevî artımını… Şimdi bu küçük gibi görünen şeylerdeki sevindiren ve ağlatan manzaranın büyüsündeyim… Peteklerden damla damla sızan bal gibi sözlerinle, istikbalimi seninle şekillendirdim... Ruhum seninle tatlandı artık.
Sen “merhamet ancak cehennemlik kimselerde bulunmaz” dedin ya ben bununla öğrendim nefrete meylettikçe yüreklerin nasıl cendereyle sıkıldığını, bununla öğrendim kine mağlup oldukça suretlerin nasıl karardığını… Bununla öğrendim nefislerin adi bahanelerinin kulu nasıl perişan ettiğini...cehenneme odun da lazımmış.
RABBİM SEVGİLİME KAVUŞMAK ÜZERE ÖLÜMLE İFTAR EDİNCEYE KADAR DÜNYA İLE ORUÇLU OLMAYI NASİP ET BANA…
Külli sevda dururken cüzi sevdayla neden yetineyim
Aç gözlülüğümü bağışla Rabbim;
Ben bu sevdaya talibim...
ALINTI