Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: Dua nedir ve nasıl yapılmalıdır ?
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Dua nedir ve nasıl yapılmalıdır ?

Dua,kulun ümit dalı ve Rabbine bağlılığının en güzel ifadesidir.Dua,cennet yollarını açan,kalbe safa,ruha gıda veren ve ebediyyet serinliğini tattıran vecd halidir.Dua,mü'min için eşi bulunmaz bir silah,ümit gecesinde hayırlı bir sabah,bela,şiddet ve felaket çemberinden kurtuluş ve felahtır.Dua,yerde nur,gökte nur,sağda nur,solda nur ve kul için bir tükenmez huzurdur.Dua,Hak kapısının halkasını tutmak,çırpınan gönüllere ilahi rahmeti dilemektir.Dua,kulun şerefini artıran,iki alemde de yüzünü ak eden,bir güzellik bulutu halinde rahmet katrelerini gönül toprağına döken en hayırlı şeydir.

Nihayetsiz kudret ve sonsuz Rahmet sahibi Mevlamız buyuruyor ki:"Kullarım(Habibim)sana beni sorunca(haber ver ki)işte ben muhakkak yakınımdır.Bana o dua edenin da'vetine icabet ederim.(Bakara:186)

Hakka davet etmede seni sala ve Ezan,

Kul ol,duada bulun,güzel cenneti kazan !

Ashabın büyükleri,tabiin ve tebe-i tabiin; zikir,tesbih ve dulara büyük bir ehemmiyet vermişlerdir.Son zamanlarda bu vazife terk edilmektedir yahud da unutulmaktadır.Mesela ayet ve hadiste varid olan, özellikle ashab-ı kiram tarafından büyük bir ehemmiyetle zabtedilip bildirilen dualar terkedilmekte,ha bire karınca duası,kadeh duası..vs duası gibi bid'at olan,esassız,semeresiz,sun'i dualarla meşgul olunmaktadır.Bu ise vakti boşa harcamaktan başka birşey değildir.

Resulullah (s.a.v.)buyuruyor ki:"Dua ettiğiniz zaman,kabul olunacağına inanarak Allah'a dua edin.Bilmiş olunuz ki,gafil kalp(ile)yapılan duaları Allah kabul etmez."(Tirmizi)

Mü'minler annesi Hazret-i Aişe (Radıyallahü Anh)den nakil.Allah'ın Resulü (s.a.v.)geceleyin kalktığı vakit namazına şu dua ile başlardı:

"Allah'ım !

Ey Cebrahil,Mikail ve İsrafil'in Rabbi !

Göklerle ve yerin yaradanı,

Hazırı ve gaibi bilen Allah'ım !

Kullarına ihtilaf ettikleri şeylerde,

Onların aralarında ancak Sen hükmedersin.

İhtilaf edilen Hakk'a izninle beni hidayet eyle !

Çünkü dilediğini doğru yola ancak Sen hidayet edersin !"(Müslüm)

Nebiiy-i Alişan Efendimiz dua ederlerdi,fakat gece daha çok dua ediyorlar,herkez uykuda iken mübarek başını secdelere koyup yalvarıyorlardı.Bu da gösteriyor ki,gece edilen dualar daha makbuldur. Gecenin yarısı geştiği vakit ve insanların uykuda bulundukları bir demde Rabbi Teala nida eder:"Var mı Zat-ı ehadiyyetime dönüp tevbe edici,var mı benden isteyici,varmı mağfiret dileyici ?"

Yani kullarım benden istesin de onların ellerini eteklerini rahmetimle doldurayım,onların dileklerini kabul edeyim,onları rızama erdireyim denilmektedir.Bu ne güzel,ne hoş ikramdır...

Nihayetsiz olan Mülkün Seyyidi ve Kevser Havuzunun Sahibi buyuruyorlar ki:"Beş gece vardır ki,onlarda yapılan dualar geri dönmez.Yani kabul olunur:Receb'in ilk gecesi...Şabanın yarısı(berat)gecesi...Cuma geceleri...Ramazan Bayramı gecesi...Kurban Bayramı gecesi."

Şerefli vakitleri aramak da duanın adabındandır.O vakitlerde yapılan dualar makbuldüriÇünkü öyle vakitler her zaman ele geçmez.Onlarda şunlardır:

--- Sene içerisinde arefe günleri,

--- Aylardan Ramazan ayı,

--- Günler içinde Cuma günleri,

--- Gecelerde seher vakitleri...

Yine Cuma günü içinde bir saat vardır ki,bir kimse o vakte denk gelip dua ederse duası kabul olur.

Resulullah (s.a.v.)Efendimiz buyuruyor ki:"Kulun Allah'a (manen)en yakın olduğu hal,secdede bulunduğu halidir.Secde (esnasında)Allah'a çok dua edin."(Müslim)

Bir başka hadiste:"Dua,ezan ile kamet arasında reddolunmaz."(Ebu Davud)

Kalpte ilahi korku,gözlerde yaş olacak

Ma'rifet o ki sana Melek sırdaş olacak

Duanın kabulüne şart,nefs tezkiyesi ve kalb tasfiyesidir.Dua eden kişinin nefsi helal lokma ile gıdalanmış olmalıdır.Dua,gök kapılarının anahtarıdır.Fakat bu anahtarın dişleri helal lokmadır.

HUŞU:Yapılan dua huşu ile,Allah korkusu ile,aşk ve vecd ile olmalıdır.Yine duada kendi arzusunu değil,Cenab-ı Hakk'ın rızasını önde tutmalıdır ki netice alınsın.

Kul duaya,arzu ettiği şeyi hemen istemekle değil,Yüce Allah'ın adını anarak,onu zikrederek,onun güzel isimlerini söyleyerek başlamalıdır.Mesela:

"Ya Rahman,Ya Rahim,Ya Kerim,Ya Fettah;Ya Cebbar,Ya Gaffar,Ya Hayyu Ya Kayyum !"gibi... İbn Abbas Hazretlerinin nakline göre,yine Alemin Rahmeti ve varlığın Nuru dua ettiği zaman avuçlarını birleştirir ve iç kısmını yüzüne çevirirdi.

Görüldüğü üzere hem avuçları birleştirmek hemde ta koltuk altları görülünceye kadar elleri açmak sünnete uygundur.Çünkü her iki şekilde de Kainatın Efendisi dua etmişlerdir.

TEVBE İSTİFARuaya başlamadan önce tevbe istifar etmek gerekir.Kul manen kirlerden arınacak ki haceti hasıl olsun.Aslında bizim tevbemiz de yine bir tevbeye muhtaçtır.Yine müslüman bir kul duadan ve istifardan usanmamalılı,Duama karşılık bir şey elde edemedim diye mahsun olmamalıdır.Kul,kendisi için Rabbinin neler hazırladığını bilemez.Belki o duanın karşılığı Firdevs cennetidir.Belki bir belanın kalkmasıdır. Kainatın Efendisi ve Nebiler Nebisi buyuyorlar:"Her kim duasının kabul olmasını,gam ve kederinin açılmasını dilerse darlık çekene(karşı kerem alini)açsın."

MÜBAREK MEKANLAR:Arafat'ta Müzdelife'de,Minada ve Mescid-i Aksa'da yapılan dualar bir ok gibi hedefine varır.Alemin Rahmeti ve Allah'ın şerefli Resulü buyuruyorlar ki:"Şu dört yerde gök kapıları açılır ve dua makbul olur:Allah yolunda(cenk için)saflar karşılaştıkları zaman,yağmur yağarken,namaza dururken ve bir de Kabe görüldüğü vakit."

GİZLİCE DUA:Bilirsiniz ki gizli yapılan amellere riya kokusu bulaşmaz,riya ise amelleri ifsat eder.Bu sebeple gizlice ve kırık bir kalple yapılan dualar kabul olunmaya daha layıktır.Hadis-i Şerifte buyuruluyor ki:"Gizlice yapılan dua,açıkta yapılan yetmiş duaya denkdir."

Duanın sonunda kişi kendisi "Amin !"demelidir.O amin deyince melekler de aynı şekilde amin derler.Meleklerle,dua edenin amin demesi,birbirine denk düşünce fazileti bin kat artacak ve böylece dua aminle mühürlenmiş olacaktır.

HAMD,SENA VE SELAVATuaya Besmele ve Allah Teala'ya hamdederek,Resul-i Ekrem(s.a.v.)üzerine salat,ü selam getirerek başlanmalıdır.Ve yine duanın sonunda,Salat-ü Selam tekrar edilmelidir.Çünkü Nebiler Nebisine salat okumadan yapılan dualar perdelidir,menziline ulaşamaz.



Kerem yağmurunu dök,ver devlet bahçeme su,

Ey Rabbim ! Sender eser:Güneş,ay,gül kokusu !

* * *

Alemin Rahmeti ve Allah'ın sevgili Nebisi dualarında şöyle derlerdi:

İlahi ! Senin gadabından rızana sığınırım !

Senin azab ve ikabından affına sığınırım !

Senden(yine)sana sığınırım !
Kur'anda dua

Hak Teala buyuruyor ki:
"Ey Resûl-i Ekremim! Benim kullarım "Rabbi-miz uzakta mıdır, yakında mıdır?" diyerek sana beni sordukları zaman sen onlara cevap ver ki: Ben onlara pek yakınımdır. Bana duâ eden kulumun duasını kabul ederim. Duâ ettiğinde benden duâlarının kabulünü istesinler. Ve bana îman etsinler. Umulur ki onlar îmanları ve duâları sebebiyle doğru yola vâsıl olurlar ve irşâd olunurlar. "(Bakara Sûresi, 186)

Fahr-i Râzî, Kâzı Beyzâyi ve Hâzin'in beyânlarına göre ashâb-ı kiramdan bazı kimselerin: "Ya Re-sûlallah! Rabbimiz bize yakîn ise hafif sesle yahud gizlice duâ edelim. Eğer uzak ise yüksek sesle duâ edelim" demeleri üzerine bu âyet-i celîlenin nâzil olduğu mervîdir.

Başka bir rivâyette ise yahûdilerin: "Yâ Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-! Sen yer ile gök arasını pek uzak haber veriyorsun. Rabbimiz duâmızı nasıl işidir?" demeleri üzerine nâzil olduğu mervîdir. Bu sebeb-i nûzullere göre âyetin ma'nası şöyle olur:

"Ey Resûlüm! Benim kullarım sana benim evsâfımdan suâl edip Rabbimizin lutfu bize yakın mı? Duâmızı gizlice kendi içimizde mi yapalım? Yoksa uzakta mı? Duamızı yüksek sadâ ile yapalım? dediklerinde: "Sen onlara Benim tarafımdan cevâb ver. Ben onların gizli duâlarını işitirim. Zira Benim ilmim onlara pek yakındır. Binâenaleyh onların işlerini bilip sözlerini işiterek hallerine muttali' olduğumdan duâ eden kimsenin duâsı ihlâs üzere olursa icâbet ederim. Şu hâlde onlar benden icâbet talep etsinler. Ben de onlara icâbet ederim. Senin vâsıtan ile onları îmana davet etdiğimde derhal îman etsinler. Zîra ben onların duâlarına icabet edince onların da benim da'-vetime icabet ve emrime itaat etmeleri vâcibdir ve onlar davetime icabetle doğru yolu muhakkak bulurlar."
DUA ILE ILGILI AYETLER

BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHiM



2/186- Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler. ( BAKARA )

7/55- Rabbinize yalvara yalvara ve gizlice dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. (ARAF)

7/56- Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. O'na, korkarak ve rahmetini umarak dua edin. Muhakkak ki Allah'ın rahmeti, iyilik edenlere yakındır. (ARAF)

7/205- Sabah akşam demeden, kendi içinden, korkarak ve yalvararak, alçak sesle Rabbini an ve gafillerden olma. (ARAF)

7/206- Zira Rabbinin katında olanlar, Allah'a kulluk etmekten asla kibirlenmezler, O'nu tenzih eder, şanını ulularlar ve yalnızca O'na secde ederler. (ARAF)

13/14. Gerçek dua O'nadır. O'nun dışında yalvarıp durdukları ise onlara hiçbir şeyle cevap veremezler. Onlar olsa olsa ağzına su gelsin diye iki avucunu açana benzer ki, o, ona gelmez. Kâfirlerin duası hep bir sapıklık içindedir. ( RA'D )

28/28- Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma. ( KEHF )

32/16- Onların yanları yataklardan uzaklaşır, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayıra sarfederler. ( SECDE )

40/60- Halbuki Rabbiniz: "Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir." buyurdu. ( MÜ'MİN )
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
SELAMUN ALEYKÜM KARDEŞLER
Efendimiz dua ya çok önem verir di çünkü kulun Rabbine dua etmesi bir şey istemesi Rabbini mutlu edeceğini ona muhtaç olduğunu yani Rabbim ben sana muhtacım sen başka gidecek bir kapım yok sana geldim beni affet sana geldim rabbim dua mı kabul et sen den başkası benim derdime derman olamaz benim bu iman açlığımı yalnız ca sen doldura bilirsin böyle dualara etmek zorunda yız rabbimize çünkü ondan başka kimsemiz yok mesela efendimiz sevinçli iken hemen mescide koşarmış dua edermiş ve şükür namazı kılarmış ama mutsuz olduğunda da yine mescide gider ve rabbine sığınarak dua eder di yani efendimiz her zerresinde dua yı göre biliriz.
Efendimiz savaşa çıkacak iken çöl de secdeye vararak dua etmeye başlar o kadar çok secdede kalır ki bir an onun en sadık arkadaşı ebubekir i sıddık onu fark eder ve bakarki efendimiz yerde kendinden geçmiş durumda dua eder başını secdede o kadar bırakır ki başı kumlar arasına girer ve hz ebubekir onu ordan kaldırmak ister sarılır beline ya resulullah anam babam sana feda olsun nolur kalk efendimiz kalmaz hıçkırıklar arsında dua etmeye devam eder rabbim bizi bozguna uğratma bize hayırlısı nasip et diyerek dua sına devam eder ve hz ebubekir de ellerini yukarıya kaldırarak ya rabbim sen nekadar büyüksün ua çevrilmeyeceğini bildiği halde hala sana ağlayarak dua eden bu nebini nolur bozguna uğratma diye dua eder ve bir daha efendimiz kaldırmak ister ve kaldırır. işte dostlar görüyoruz burda en dua ya ne kadar bağlanmamızı Allah ım bize yardım etsin biz salih kulların dan eylesin inşaallah RABBİME EMANET OLUN VE ESSELAMET
Alıntı: ...başını secdede o kadar bırakır ki başı kumlar arasına girer ve hz ebubekir onu ordan kaldırmak ister sarılır beline ya resulullah anam babam sana feda olsun nolur kalk efendimiz kalmaz hıçkırıklar arsında dua etmeye devam eder...

O ki insanların en Şereflisi... O ki "SEN OLMASAYDIN BEN BU ALEMİ YARATMAZDIM" lafzının muhatabı...
O ki günahsız... O ki 18 bin alemin Peygamber...
O mübarek böyle dua ederse biz Günahkar acizler nasıl etmeliyiz..

Başımızı seçdeden hiç kaldırmamamız gerekir sanırımSmiley (25)Smiley (25)Smiley (25)Smiley (25)

ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞ

ruzgar1

Tevbe ve İstiğfar
Hâris bin Süveyd diyor ki:
Abdullah ibn Mes'ud -radıyallahu anh- bize biri Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-den, diğeri de kendisinden olmak üzere iki hadîs tahdîs etti. Nebiyy-i Ekrem'den olan hadîs-i şerîfi şöyle rivâyet etti:

"Mü'min günâhlarını bir dağ altında oturup da üzerine dağın hemen çöküvereceğinden korkan bir kimse gibi görür. Fâcir ise günâhlarını burnunun üzerine konup uçmuş bir sinek gibi görür."

Râvi diyor ki, Ebû Şihâb eliyle burnunun üzerini göstererek bu hadîs-i şerîfi rivayet etti.

Sonra Abdullah ibn Mes'ud diyor ki:

Muhakkak Allah Teâlâ Hazretleri kulunun tevbe-sinden şöyle bir kimsenin sevincinden daha fazla sevinir ki, bu kimse uzun bir yolculuk esnasında tehlikeli bir yerde konaklar. Üzerine bütün yiyeceğini içeceğini yüklediği bineği de yanındadır. Başını yere koymasıyla şöyle bir uykuya dalar. Uyandığında bineğini kaybolup gitmiş olarak görür. Üzerine sıcak basmış, susuzluğu son haddine varmış, yahud Allah dilediği kadar sıcağı ve onun susuzluğunu artırmış. Sonra o kimse devesini aramak için etrafa çıkmış, aramış, bulamamış, o dereceye gelmiş ki hararetten ve susuzluktan tâkati kesilmiş, ümîdi tükenmiş, böyle bir halde tekrar eski yerine dönerek uyuyakalmış. Sonra uyandığında biraz evvel kaybolan devesini başı ucunda bulur. "İşte bu adam ne derece ferahlanır ise Cenâb-ı Hakk -celle ve âlâ- Hazretleri de bir kulunun tevbesinden dolayı o devesini kaybedip de başı ucunda bulan adamdan ziyâde ferahlanır. Yani râzı olur. Tevbe edenin tevbesini kabul edip onu yüksek derecelere nâil eyler, demektir."