12-12-2008, 23:38
Güllerin en güzeliyle rengini verdi , sevdamın mahrem bakışı,
Üzüntülerimin dertli sırdaşı gönlüm, sevdi ondan gelen nakışı,
Bilmediğim bir hal ile yonca taşıyan gözlerim, geceler gibiyken,
Aşinası seçti mutluluğu da vermedi beden mısrında bu ağlayışı.
Ömrünün baharında çiçek dermeden giden mahkum benim,
Zindanımı handan eden,gülşenimde gezinende yoktur yerim,
Bereket kılacak yağmurlar gibi sevda beklerken toprak toprak,
Bir güzelin suya akseden bakışlarında, parçalanır benim tenim.
Sessizliğin aşktan kalesinde, duygularım can veriyor birer birer,
Fakirin şükrü gibi aczimin fendine çıkan her yol, onsuzlukta şer,
Tutsam ellerini, bakamam gözlerine ne haya ki düşsem düşüne,
İncecik fikirleri gömsem mezar diye dibine, halimden bin beter.
Seni okurken bir öğrenci edasıyla sesli ve utangaç, kekeleyerek,
Kızaran yanaklarımda haya renk alıyor, sana uzattığım güle denk,
Gülüşünle mehtabı yürttüğüm harfler şahit, saçlarının nazlanışına,
Bakışında yakalarken kaçışları, tebessümümün rüzgarıdır ahenk,
Suya hasret sözcüklerimin toprağı olsaydı, kök salardı güzele,
Aşk adına söylediklerim hercai olup dalında döndü işte gazele,
Boynu bükük kuşların cıvıltısı kulağımda saba makamındayken,
Sevgimi taşıyordum karınca haysiyetiyle ben ezelden ebede…
Mahşer kuyularında susamışlığın resmini aşkın kalemiyle çizdim,
Çaresizliğin çatlak dudaklarında sudan mısralar yapıp gezdirdim,
Yaşanmışlığın fırtınasında savrulan ışıksız ruhumun cenazesinde,
Buluttan duaları kayık yapıp mavi gözlerinden kendimi aldırdım…
mehmedim
sevda ile kalınız...
Üzüntülerimin dertli sırdaşı gönlüm, sevdi ondan gelen nakışı,
Bilmediğim bir hal ile yonca taşıyan gözlerim, geceler gibiyken,
Aşinası seçti mutluluğu da vermedi beden mısrında bu ağlayışı.
Ömrünün baharında çiçek dermeden giden mahkum benim,
Zindanımı handan eden,gülşenimde gezinende yoktur yerim,
Bereket kılacak yağmurlar gibi sevda beklerken toprak toprak,
Bir güzelin suya akseden bakışlarında, parçalanır benim tenim.
Sessizliğin aşktan kalesinde, duygularım can veriyor birer birer,
Fakirin şükrü gibi aczimin fendine çıkan her yol, onsuzlukta şer,
Tutsam ellerini, bakamam gözlerine ne haya ki düşsem düşüne,
İncecik fikirleri gömsem mezar diye dibine, halimden bin beter.
Seni okurken bir öğrenci edasıyla sesli ve utangaç, kekeleyerek,
Kızaran yanaklarımda haya renk alıyor, sana uzattığım güle denk,
Gülüşünle mehtabı yürttüğüm harfler şahit, saçlarının nazlanışına,
Bakışında yakalarken kaçışları, tebessümümün rüzgarıdır ahenk,
Suya hasret sözcüklerimin toprağı olsaydı, kök salardı güzele,
Aşk adına söylediklerim hercai olup dalında döndü işte gazele,
Boynu bükük kuşların cıvıltısı kulağımda saba makamındayken,
Sevgimi taşıyordum karınca haysiyetiyle ben ezelden ebede…
Mahşer kuyularında susamışlığın resmini aşkın kalemiyle çizdim,
Çaresizliğin çatlak dudaklarında sudan mısralar yapıp gezdirdim,
Yaşanmışlığın fırtınasında savrulan ışıksız ruhumun cenazesinde,
Buluttan duaları kayık yapıp mavi gözlerinden kendimi aldırdım…
mehmedim
sevda ile kalınız...