05-01-2009, 17:06
İsrail, bebek, çocuk, kadın demeden vuruyor... Gazze Şeridi'nde yaşayanlar, artık içinde bulundukları durumu tarif etmekte zorlanıyor. Her şeyin kırılma noktasında bulunduğu Gazze'de zar zor ulaşılabilen insanların sesi zorlukla çıkıyor ve "Nasılsınız" sorusuna tek cevap veriliyor: "Hala hayattayız..."
Gazze Şeridi'nde yaşayanlar, artık içinde bulundukları durumu tarif etmekte zorlanıyor. Her şeyin kırılma noktasında bulunduğu Gazze'de zar zor ulaşılabilen insanların sesi zorlukla çıkıyor ve "Nasılsınız" sorusuna tek cevap veriliyor: "Hala hayattayız..."
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneyine 10 gündür yoğun bombardıman altında, biraz sonra kendisine veya ailesine ne olacağını bilmeden bekleyen insanlar, aynı ortak "korkunun pençesinde..."
Yaklaşık 10 gündür elektriksiz, susuz olan ve gıda maddelerinden yoksun bulunan insanlar, telefonların devre dışı kalması yüzünden, birkaç kilometre ötedeki kardeşlerinden, yakınlarından haber alamıyor; gündüz ve gece devam eden ağır bombardıman altında onların "hayatta olup olmadığını" bilmiyor; yanıbaşında komşularına ait binanın vurulduğunu "duymasına" rağmen yardıma gidemiyor; evde oturup beklemekten öte birşey yapamıyor...
Cebaliye'den bir Gazzeli, evlerinde 10 gündür su ve elektrik olmadığını söyledi. Ev telefonlarının da kesik olduğunu belirtirken, "kimse tamiratla filan uğraşamıyor" diyen Gazzeli, "Siz nasılsınız" sorusuna genelde söylenen ortak yanıtla karşılık veriyor: "Durum korkunç... Şimdiye kadar hiç olmadığı kadar... Artık tarif edemiyorum...Ama biz hayattayız. Buna yaşamak denirse!"
Gazze'nin en büyük hastanesi Şifa'nın doktorlarından biri de, son iki gündür ambulans gelemediği için işine de gidemediğini anlatıyor.
Ambulanslar olmaksızın, doktorlar da işe gidemiyor. Ambulansla gitmek bile çoğu zaman tehlikeli... Dün akşam, vurulan bir ambulansta 3 sağlık görevlisi daha hayatını kaybetti. Sağlık görevlilerinin, EzZehra bölgesinde İsrail hücumbotlarından açılan bir ateşte vurulan bir evde yaralı bir kadın ile 4 çocuğunu hastaneye getirmek üzere almaya giderken vurulduğu öğrenildi.
Yine dün akşam Cebaliye'de 8 ev, 2 cami vuruldu. Bir kadın ile iki kızı, bir diğer aileden de bir erkek öldü, 4 kişi yaralandı. Ancak ambulanslar, ailelerin telefonla yardım istemelerine rağmen buralara gidemedi.
İsrail tanklarının Cebaliye yakınlarında konuşlanmış olması ve tank ateşi, evde ölüleri de bulunan yaralı aile üyelerine ulaşılmasını imkansız kılıyor.
"Hastalar Allah'a emanet"
Şifa hastanesi doktoru, "Artık ölü ve yaralı sayısını takip edemiyoruz" diyor ve ekliyor: "Sayı her an değişiyor..." Ambulansın niye gelmediği sorusuna da aynı doktor, "Evimizin biraz ilerisinde bir tepede çatışmalar var, duyuyoruz. Bunun için gelemediler, ben de hastaneye gidemedim" diye cevap veriyor. Kanserli hastalarla uğraşan doktor, hastaların durumuyla ilgili soru üzerine, "Allah yardımcıları olsun" demekle yetiniyor.
Doktorun verdiği bilgiye göre, kanserli hastalar için acil olarak gereken 105 değişik ilaç "yoklara karışmış" durumda... Doktor, "Önceden alabiliyorlardı bunları, ama yok artık. Radyoterapi görmesi gerekenlerse ya İsrail'e, ya Batı Şeria'ya gitmek zorunda, ama çıkamıyorlar. Bu da tedavilerini geciktiriyor. Ama elimizden gelen bir şey yok" diye konuşuyor.
"İsrail Hamas'ı değil, bizi yok ediyor"
Doktor, İsrail'e ve açıklamalarına da öfke duyarak, "Hamas'a karşı diye başladılar bu savaşa. Ama Hamas değil hedef. Bizi yok ediyorlar; geleceğimizi yok ediyorlar" diyor ve şöyle devam ediyor:
"İsrail, bizi de, bütün dünyayı da aptal yerine koyuyor. İki yıl önce Hamas darbeyi yaptı ve yönetimi aldı. O olaylar neredeyse birkaç saat içinde oldu. Madem Hamas'a karşıydılar, şimdi üzerimizde vızır vızır dolaşan uçaklar, pilotsuz uçaklar, bir Apaçi harekete geçebilir ve ufak bir müdahaleyle Hamas'ın yönetimi devralmasını engelleyebilirdi. Ama yapmadılar. İkincisi tüneller... Bu tüneller iki yıldır çalışıyordu, hiç engel olmadılar. İki senedir Hamas'ı bu tünellerle besledi İsrail. Şimdi bizim üzerimize tonlarca bomba atılıyor. Madem öyle, bu tünellere niye iki yıldır izin veriliyordu. Aslında Hamas'ı değil, bizi vuruyorlar. Şimdi sokaklarda iki Hamas mensubunu göremezsin. Ama sivil insanlar, kadınlar çocuklar göz göre göre öldürüyor. Biz aptal değiliz ve bunu görüyoruz..."
Doktor, "Birkaç saat önce bir patlama oldu. Komşumuzun evi vuruldu. Yaşlı bir adam... Biraz ötemizde oturuyorlar... Ölmediler, ama yaralandılar... Militan değiller; hepsi sivil... Dün Şati kampında bir aile yok oldu. Neymiş, Hamas'ı vuruyorlarmış" sözleriyle isyanını dile getiriyor.
Doktor, hastanelerin cerrahi bölümlerinde durumun çok kötü olduğunu belirterek, "O kadar çok yer vuruluyor, o kadar kişi ölüyor, o kadar çok yaralı taşınıyor ki, artık doktorlar yetişemiyor. Hastaneler de bu yükün altından kalkabilecek durumda değil. Hastaneler çökmek üzere" diyor ve ekliyor:
"Telefonumun şarjı bitmek üzere... Hastaneden arayabilirler. Belki ambulans gönderirler. Onun için artık kapatayım... Ancak hastaneye gidebilirsem telefonumu şarj edebiliyorum. 10 gündür elektriklerimiz yok, sularımız da... Evde içilebilecek suyumuz da tükenmek üzere,umudumuz da... Artık daha ne söyleyeyim? Herkes seyrediyor, Amerikan savaş filmi gibi!.."
Doktor, sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Netzarim'de (İsrail'in 2005'te terk ettiği Yahudi yerleşimi) kardeşim var... Hayatta olup olmadığını da bilmiyorum... Umarım hayattadırlar..."
http://www.cnnturk.com/2009/dunya/01/05/israil.gozlerini.kapadi/507605.0/index.html
Gazze Şeridi'nde yaşayanlar, artık içinde bulundukları durumu tarif etmekte zorlanıyor. Her şeyin kırılma noktasında bulunduğu Gazze'de zar zor ulaşılabilen insanların sesi zorlukla çıkıyor ve "Nasılsınız" sorusuna tek cevap veriliyor: "Hala hayattayız..."
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneyine 10 gündür yoğun bombardıman altında, biraz sonra kendisine veya ailesine ne olacağını bilmeden bekleyen insanlar, aynı ortak "korkunun pençesinde..."
Yaklaşık 10 gündür elektriksiz, susuz olan ve gıda maddelerinden yoksun bulunan insanlar, telefonların devre dışı kalması yüzünden, birkaç kilometre ötedeki kardeşlerinden, yakınlarından haber alamıyor; gündüz ve gece devam eden ağır bombardıman altında onların "hayatta olup olmadığını" bilmiyor; yanıbaşında komşularına ait binanın vurulduğunu "duymasına" rağmen yardıma gidemiyor; evde oturup beklemekten öte birşey yapamıyor...
Cebaliye'den bir Gazzeli, evlerinde 10 gündür su ve elektrik olmadığını söyledi. Ev telefonlarının da kesik olduğunu belirtirken, "kimse tamiratla filan uğraşamıyor" diyen Gazzeli, "Siz nasılsınız" sorusuna genelde söylenen ortak yanıtla karşılık veriyor: "Durum korkunç... Şimdiye kadar hiç olmadığı kadar... Artık tarif edemiyorum...Ama biz hayattayız. Buna yaşamak denirse!"
Gazze'nin en büyük hastanesi Şifa'nın doktorlarından biri de, son iki gündür ambulans gelemediği için işine de gidemediğini anlatıyor.
Ambulanslar olmaksızın, doktorlar da işe gidemiyor. Ambulansla gitmek bile çoğu zaman tehlikeli... Dün akşam, vurulan bir ambulansta 3 sağlık görevlisi daha hayatını kaybetti. Sağlık görevlilerinin, EzZehra bölgesinde İsrail hücumbotlarından açılan bir ateşte vurulan bir evde yaralı bir kadın ile 4 çocuğunu hastaneye getirmek üzere almaya giderken vurulduğu öğrenildi.
Yine dün akşam Cebaliye'de 8 ev, 2 cami vuruldu. Bir kadın ile iki kızı, bir diğer aileden de bir erkek öldü, 4 kişi yaralandı. Ancak ambulanslar, ailelerin telefonla yardım istemelerine rağmen buralara gidemedi.
İsrail tanklarının Cebaliye yakınlarında konuşlanmış olması ve tank ateşi, evde ölüleri de bulunan yaralı aile üyelerine ulaşılmasını imkansız kılıyor.
"Hastalar Allah'a emanet"
Şifa hastanesi doktoru, "Artık ölü ve yaralı sayısını takip edemiyoruz" diyor ve ekliyor: "Sayı her an değişiyor..." Ambulansın niye gelmediği sorusuna da aynı doktor, "Evimizin biraz ilerisinde bir tepede çatışmalar var, duyuyoruz. Bunun için gelemediler, ben de hastaneye gidemedim" diye cevap veriyor. Kanserli hastalarla uğraşan doktor, hastaların durumuyla ilgili soru üzerine, "Allah yardımcıları olsun" demekle yetiniyor.
Doktorun verdiği bilgiye göre, kanserli hastalar için acil olarak gereken 105 değişik ilaç "yoklara karışmış" durumda... Doktor, "Önceden alabiliyorlardı bunları, ama yok artık. Radyoterapi görmesi gerekenlerse ya İsrail'e, ya Batı Şeria'ya gitmek zorunda, ama çıkamıyorlar. Bu da tedavilerini geciktiriyor. Ama elimizden gelen bir şey yok" diye konuşuyor.
"İsrail Hamas'ı değil, bizi yok ediyor"
Doktor, İsrail'e ve açıklamalarına da öfke duyarak, "Hamas'a karşı diye başladılar bu savaşa. Ama Hamas değil hedef. Bizi yok ediyorlar; geleceğimizi yok ediyorlar" diyor ve şöyle devam ediyor:
"İsrail, bizi de, bütün dünyayı da aptal yerine koyuyor. İki yıl önce Hamas darbeyi yaptı ve yönetimi aldı. O olaylar neredeyse birkaç saat içinde oldu. Madem Hamas'a karşıydılar, şimdi üzerimizde vızır vızır dolaşan uçaklar, pilotsuz uçaklar, bir Apaçi harekete geçebilir ve ufak bir müdahaleyle Hamas'ın yönetimi devralmasını engelleyebilirdi. Ama yapmadılar. İkincisi tüneller... Bu tüneller iki yıldır çalışıyordu, hiç engel olmadılar. İki senedir Hamas'ı bu tünellerle besledi İsrail. Şimdi bizim üzerimize tonlarca bomba atılıyor. Madem öyle, bu tünellere niye iki yıldır izin veriliyordu. Aslında Hamas'ı değil, bizi vuruyorlar. Şimdi sokaklarda iki Hamas mensubunu göremezsin. Ama sivil insanlar, kadınlar çocuklar göz göre göre öldürüyor. Biz aptal değiliz ve bunu görüyoruz..."
Doktor, "Birkaç saat önce bir patlama oldu. Komşumuzun evi vuruldu. Yaşlı bir adam... Biraz ötemizde oturuyorlar... Ölmediler, ama yaralandılar... Militan değiller; hepsi sivil... Dün Şati kampında bir aile yok oldu. Neymiş, Hamas'ı vuruyorlarmış" sözleriyle isyanını dile getiriyor.
Doktor, hastanelerin cerrahi bölümlerinde durumun çok kötü olduğunu belirterek, "O kadar çok yer vuruluyor, o kadar kişi ölüyor, o kadar çok yaralı taşınıyor ki, artık doktorlar yetişemiyor. Hastaneler de bu yükün altından kalkabilecek durumda değil. Hastaneler çökmek üzere" diyor ve ekliyor:
"Telefonumun şarjı bitmek üzere... Hastaneden arayabilirler. Belki ambulans gönderirler. Onun için artık kapatayım... Ancak hastaneye gidebilirsem telefonumu şarj edebiliyorum. 10 gündür elektriklerimiz yok, sularımız da... Evde içilebilecek suyumuz da tükenmek üzere,umudumuz da... Artık daha ne söyleyeyim? Herkes seyrediyor, Amerikan savaş filmi gibi!.."
Doktor, sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Netzarim'de (İsrail'in 2005'te terk ettiği Yahudi yerleşimi) kardeşim var... Hayatta olup olmadığını da bilmiyorum... Umarım hayattadırlar..."
http://www.cnnturk.com/2009/dunya/01/05/israil.gozlerini.kapadi/507605.0/index.html