06-02-2009, 20:45
İLEYHA I
Adresleri yutan mektuplardan sözümü kırıpta geldim. şimdi "kaldım!" diyebilme vakti İleyha!...
Kalemim acının odalarına çıkan yalnızlığın kapı koluydu, gözlerimin perdelerinde suskun sinema oynardı çocuklar... mutlanmaz bir kadın oturup evimin köşesine kirpiklerinle ağlayışımı tezyinlerdi... gözleri kör bir arıydım İleyha!, acının peteğine işledim balımı, çiçeğimin özünden bedenime keskin harfler biçtim, hayatın sol yanına sokup iğnemi seni intihar ettim İleyha!...
Sessiz çığlıklardan düşürdüm suskun ünlemlerimi, ardına sokakları yakan çocukların ağlayınca ayazlanan yanaklarına düştüm... en kalabalık yalnızlıklardan devşirdim sana yüzümün aynalarında çırpınan benliğimi... Eylül´ün ıslak paslı bakışından kanayıp göğün karnını yırtarak ağzına düştüm... vaktinde "amin!" denmemiş dualara açtım ellerimi... sen aklımın duvarlarına beni tükürünce kanayıp gözlerimden taştım..."gittin mi?"..."gitmedim" de İleyha!..."sus´amadım!" de,"kaldım!" de, de ki, içimde hüzünden büyüyen çocuğum düşük olmasın aşkıma!...
Sen sızlayan tarafımın üstüne geldi hırsızların en sevgilisi ve çaldı düşlerimi, kalakaldım içimin çöl fırtınalarına... aşk sesime merdiven dayadığından beridir yaralı yüzler ağlıyorum avuçlarıma, içine düştüğüm kan kraterlerinde "keşke!" diyorum..."belki!" diyorum... belki sen, bilmiyorum... şizofrenik harfler ağırlıyorum sayfalarımda, sesinden iki virgül öte kalıp gecelerime düşlerimi çiviliyorum... artık sende düş aşkın gözyaşı bergüzarına İleyha!... doğrulabileceğine inanıyorsan düşmeyi de göze al İleyha!, kalemime değdiğinde kanamayı da!...
Yüzünü güneşe yaslamış çocuklar durur aynanda, ağlayınca boyları kısalır hüzünden, ellerinde gidişine hazır harf bombaları vardır ve unuturlar beni kapında... hayatın salkımından çürüdükçe dökülen habbelerdir gel-gitlerin İleyha!... alnında şeytanın parantezlerine kapanan kaçışların vardır, küfre gider adımların... sesimden iki kalem daha öte gidersen aşk-ı şeytanım olursun İlayha!....
Büyük sancılar arifesinde yüreğime sokulur gözlerin yüklü bir gemi, adının E´sine yaslanmıştır omuzlarım... gözlerim, içimin boynu bükük başaklarının resmidir, gamzelerimin çukurunda boğulur tebessümüm... adının sus´una dilenir çocuklar, sözcüklerine paslı bıçak olurlar, aksayan yüreğim düşünce avuçlarına yarana tuz bırakırlar... ayrılık düşer yüzüne, ayrılık sıtmalı ağlayışların tavında dövülmüştür İleyha! hayatın acıdıkça bitlenmesi bundandır... içimin toplu mezar sözcükleridir gidişlerin, uçarı mavi bir S mezarlığıdır, şimdi yakışır mı bir ölüye mezarını terk etmek İleyha!...
Yorgunum İleyha! hayatın kalın harflerinin hamallığını yapmaktan, susuşunu susumla bir tutmaktan... yangınım İleyha! sevinin kusuruna seni kıvılcımlatmaktan... beni büyüt! beni öl! beni kır! dillerinin yasaklı şiirlerinde... Farabi´nin kuş aşkındaki bir kumru gibi kendimi yere çakmadan ellerinin düşüme intihar biçmesini bekliyorum İleyha!... sesimi ardına bitikleştirmekten yorgunum İleyha! adının geçtiği sokaklarda dizlerimi kanatmaktan, başladığım yere dönmekten yorgunum... gecelerimin yüzünü kemirdim, açım, gözyaşına doydum...doyduysam hayata artık acıyı yiyebilmeliyim... bırakıp gittiğin şehrim çocuk gibi gecelerini ıslatmakta İleyha!... hücreme seni anıtlatmaktan bitiğim, bir mutlanmaz şiir kadar yitiğim!...
Tutsak zamanlar öksürür kapılarım...sevdamın dilleri darağacım olur... duyularım suskunluk fermuarını kapatır çığlıma... yüreğim, keskin kaleminin bilelenmiş harfleriyle yine karşında, celladına gülümse İleyha!...
Beli dizlerini öpecek kadar bükülmüş bir kadındır sevincin, ellerinle işlediğin hüzün oyalı ceviz sandığı bu yüzden gelinliğini yitirmiştir ve yalnızlığın boyun büküklüğü ile şeytan taşlama portresidir şiirler, her seferinde sana taşlattırır kelimeleri... yükün aşktır İleyha! şehrin ölü bakışlı sokaklarını taşıttırır sırtında, bakışında dilime yaslanan çocuklar hep bu yüzden ağlaktır...
Hayat, hüzün yüklü bir gemidir omuzlarında İleyha!...
Yükün aşktır unutma!...
Adresleri yutan mektuplardan sözümü kırıpta geldim. şimdi "kaldım!" diyebilme vakti İleyha!...
Kalemim acının odalarına çıkan yalnızlığın kapı koluydu, gözlerimin perdelerinde suskun sinema oynardı çocuklar... mutlanmaz bir kadın oturup evimin köşesine kirpiklerinle ağlayışımı tezyinlerdi... gözleri kör bir arıydım İleyha!, acının peteğine işledim balımı, çiçeğimin özünden bedenime keskin harfler biçtim, hayatın sol yanına sokup iğnemi seni intihar ettim İleyha!...
Sessiz çığlıklardan düşürdüm suskun ünlemlerimi, ardına sokakları yakan çocukların ağlayınca ayazlanan yanaklarına düştüm... en kalabalık yalnızlıklardan devşirdim sana yüzümün aynalarında çırpınan benliğimi... Eylül´ün ıslak paslı bakışından kanayıp göğün karnını yırtarak ağzına düştüm... vaktinde "amin!" denmemiş dualara açtım ellerimi... sen aklımın duvarlarına beni tükürünce kanayıp gözlerimden taştım..."gittin mi?"..."gitmedim" de İleyha!..."sus´amadım!" de,"kaldım!" de, de ki, içimde hüzünden büyüyen çocuğum düşük olmasın aşkıma!...
Sen sızlayan tarafımın üstüne geldi hırsızların en sevgilisi ve çaldı düşlerimi, kalakaldım içimin çöl fırtınalarına... aşk sesime merdiven dayadığından beridir yaralı yüzler ağlıyorum avuçlarıma, içine düştüğüm kan kraterlerinde "keşke!" diyorum..."belki!" diyorum... belki sen, bilmiyorum... şizofrenik harfler ağırlıyorum sayfalarımda, sesinden iki virgül öte kalıp gecelerime düşlerimi çiviliyorum... artık sende düş aşkın gözyaşı bergüzarına İleyha!... doğrulabileceğine inanıyorsan düşmeyi de göze al İleyha!, kalemime değdiğinde kanamayı da!...
Yüzünü güneşe yaslamış çocuklar durur aynanda, ağlayınca boyları kısalır hüzünden, ellerinde gidişine hazır harf bombaları vardır ve unuturlar beni kapında... hayatın salkımından çürüdükçe dökülen habbelerdir gel-gitlerin İleyha!... alnında şeytanın parantezlerine kapanan kaçışların vardır, küfre gider adımların... sesimden iki kalem daha öte gidersen aşk-ı şeytanım olursun İlayha!....
Büyük sancılar arifesinde yüreğime sokulur gözlerin yüklü bir gemi, adının E´sine yaslanmıştır omuzlarım... gözlerim, içimin boynu bükük başaklarının resmidir, gamzelerimin çukurunda boğulur tebessümüm... adının sus´una dilenir çocuklar, sözcüklerine paslı bıçak olurlar, aksayan yüreğim düşünce avuçlarına yarana tuz bırakırlar... ayrılık düşer yüzüne, ayrılık sıtmalı ağlayışların tavında dövülmüştür İleyha! hayatın acıdıkça bitlenmesi bundandır... içimin toplu mezar sözcükleridir gidişlerin, uçarı mavi bir S mezarlığıdır, şimdi yakışır mı bir ölüye mezarını terk etmek İleyha!...
Yorgunum İleyha! hayatın kalın harflerinin hamallığını yapmaktan, susuşunu susumla bir tutmaktan... yangınım İleyha! sevinin kusuruna seni kıvılcımlatmaktan... beni büyüt! beni öl! beni kır! dillerinin yasaklı şiirlerinde... Farabi´nin kuş aşkındaki bir kumru gibi kendimi yere çakmadan ellerinin düşüme intihar biçmesini bekliyorum İleyha!... sesimi ardına bitikleştirmekten yorgunum İleyha! adının geçtiği sokaklarda dizlerimi kanatmaktan, başladığım yere dönmekten yorgunum... gecelerimin yüzünü kemirdim, açım, gözyaşına doydum...doyduysam hayata artık acıyı yiyebilmeliyim... bırakıp gittiğin şehrim çocuk gibi gecelerini ıslatmakta İleyha!... hücreme seni anıtlatmaktan bitiğim, bir mutlanmaz şiir kadar yitiğim!...
Tutsak zamanlar öksürür kapılarım...sevdamın dilleri darağacım olur... duyularım suskunluk fermuarını kapatır çığlıma... yüreğim, keskin kaleminin bilelenmiş harfleriyle yine karşında, celladına gülümse İleyha!...
Beli dizlerini öpecek kadar bükülmüş bir kadındır sevincin, ellerinle işlediğin hüzün oyalı ceviz sandığı bu yüzden gelinliğini yitirmiştir ve yalnızlığın boyun büküklüğü ile şeytan taşlama portresidir şiirler, her seferinde sana taşlattırır kelimeleri... yükün aşktır İleyha! şehrin ölü bakışlı sokaklarını taşıttırır sırtında, bakışında dilime yaslanan çocuklar hep bu yüzden ağlaktır...
Hayat, hüzün yüklü bir gemidir omuzlarında İleyha!...
Yükün aşktır unutma!...