27-02-2009, 18:53
Benim Hayatım
Sıvaları dökülen bir merdiven boşluğu gibi hayatım..Aşım tutmuş ateşim yükselmiş..kirpiklerime kadar terlemiş olmalıyım ki kendimi bulamıyorum.Anneme soruyorum, o da duymazdan geliyor beni.Hüzünle karışık o kararsız sevinçlerin kavşak noktasında arandım da arandım.Yağmur pervazlarımı çürütmüş, nem tutmuş duvarlarım ve yüzümde mutluluk eskisi bir gülümseme…Üzerimde balkonlardan sarkıtılmış çamaşır ıslaklığı,ve gözlerimde güneş sararığı bir perde var.
Vakit sabahın en derin alacası. Ben arandıkça şehir arkamdan geliyor.Yeni bir ülke bulamazsam diye mahrumiyetimin arkasına sığınıp el açıyorum.Belki de yine aynı mahallede kır düşecek saçlarıma kim bilir.
Adımlarımdan geriye ayak izlerim arasında oluşan kısa mesafeler kalıyor.Gülemeden içlenmeden sürükleniyorum hep bana ait sert bir tabakada.Kimse bilmez orayı.Ağaçlar ıslak,yol kaygandır.Her kişinin yolculuğuna müsait değildir ortam.
Ve ben gözbebeklerimde platonik bir aşk yorgunluğu, dizlerimde bana yüklediğin sevginin takatsizliğiyle yürüyorum. Dilimin ucunda belli belirsiz bir kelime?
Soğuk bir kış gecesinin ayazı gibi hayallerimin üstüne düşen umutsuzlukla ürkütücü bir gök gürültüsü arasında başımı zehirli bir yılanın yastığına kuşatıyorum.
Şehrin tüm ışıkları sönüyor yine; ve senin yüzüne olan şairane bakışlarım sabahsız kalıyor.Güneşim nerede diye soramıyorum.İçimden el açıp “Amin” diyorum.
Aslında ben hüzünlü bir delikanlıyım, süslenen cümlelerim utangaç bir yüzüm var; oysa sen, ben arandıkça camdan bir merdivende yolu hep uzanan imkânsız bir sevgili gibisin.Korkuyorum.Yine kendimi bulamayacağım.Saatlerim döndü yaşım büyüdü.Yaşımla yaş taş oldum.
Kalbimde hala bir kristal parlaklığı belli.Bir gölge bekliyorum,utangaç sözlerini sevdiğim serinlikte bir gölge.Bedeninin arkasına gizlenmeden hayatımı kurtaracak bir gölge.
Artık susuyorum. Dudaklarımdan dökülen sessiz harflerime dönüyorum.Bu halimi göz kapaklarımı titretecek kadar kıskanıyorum.Yalnızca ismimin baş harfini üçüncü sayfada bir habermiş gibi görmeye dayanamıyorum.Gün geçtikçe harflerim ambulans sirenlerinde kaybolacak.Yine korkuyorum.
Diğer tüm kelimeleri unutarak susmaktan çatlayan dirençsiz dudaklarımın arasından sessizce kendime yükleniyorum.
Nerdesin? Ben ölüyorum…
Murat BAŞAR
Sıvaları dökülen bir merdiven boşluğu gibi hayatım..Aşım tutmuş ateşim yükselmiş..kirpiklerime kadar terlemiş olmalıyım ki kendimi bulamıyorum.Anneme soruyorum, o da duymazdan geliyor beni.Hüzünle karışık o kararsız sevinçlerin kavşak noktasında arandım da arandım.Yağmur pervazlarımı çürütmüş, nem tutmuş duvarlarım ve yüzümde mutluluk eskisi bir gülümseme…Üzerimde balkonlardan sarkıtılmış çamaşır ıslaklığı,ve gözlerimde güneş sararığı bir perde var.
Vakit sabahın en derin alacası. Ben arandıkça şehir arkamdan geliyor.Yeni bir ülke bulamazsam diye mahrumiyetimin arkasına sığınıp el açıyorum.Belki de yine aynı mahallede kır düşecek saçlarıma kim bilir.
Adımlarımdan geriye ayak izlerim arasında oluşan kısa mesafeler kalıyor.Gülemeden içlenmeden sürükleniyorum hep bana ait sert bir tabakada.Kimse bilmez orayı.Ağaçlar ıslak,yol kaygandır.Her kişinin yolculuğuna müsait değildir ortam.
Ve ben gözbebeklerimde platonik bir aşk yorgunluğu, dizlerimde bana yüklediğin sevginin takatsizliğiyle yürüyorum. Dilimin ucunda belli belirsiz bir kelime?
Soğuk bir kış gecesinin ayazı gibi hayallerimin üstüne düşen umutsuzlukla ürkütücü bir gök gürültüsü arasında başımı zehirli bir yılanın yastığına kuşatıyorum.
Şehrin tüm ışıkları sönüyor yine; ve senin yüzüne olan şairane bakışlarım sabahsız kalıyor.Güneşim nerede diye soramıyorum.İçimden el açıp “Amin” diyorum.
Aslında ben hüzünlü bir delikanlıyım, süslenen cümlelerim utangaç bir yüzüm var; oysa sen, ben arandıkça camdan bir merdivende yolu hep uzanan imkânsız bir sevgili gibisin.Korkuyorum.Yine kendimi bulamayacağım.Saatlerim döndü yaşım büyüdü.Yaşımla yaş taş oldum.
Kalbimde hala bir kristal parlaklığı belli.Bir gölge bekliyorum,utangaç sözlerini sevdiğim serinlikte bir gölge.Bedeninin arkasına gizlenmeden hayatımı kurtaracak bir gölge.
Artık susuyorum. Dudaklarımdan dökülen sessiz harflerime dönüyorum.Bu halimi göz kapaklarımı titretecek kadar kıskanıyorum.Yalnızca ismimin baş harfini üçüncü sayfada bir habermiş gibi görmeye dayanamıyorum.Gün geçtikçe harflerim ambulans sirenlerinde kaybolacak.Yine korkuyorum.
Diğer tüm kelimeleri unutarak susmaktan çatlayan dirençsiz dudaklarımın arasından sessizce kendime yükleniyorum.
Nerdesin? Ben ölüyorum…
Murat BAŞAR