28-02-2009, 18:32
[/align][/size]
SANA DAİR
Sana bu beyaz boşluğum.Zamanın hangi köşesinde olduğumu bilmeden bulanıklığı durulayan ufuktaki yalnız haberciyle müjdeleniyorum sana.Ve ben bu kez en nezih kelimelerimle İFADEM’e başladım.
Bu işime gelmeyen bir buluşma değil.Alışık olmadığım bir vakit belki;ama güzel.Ay ışıklarıyla yıkanıyor bu gece.Kulağımın arkasına fısıldıyor adını.Bunu işitirken bir kaşık suda boğulduğum denizleri almıyor artık hafızam.Eylül’ü büyütmüyor ilkbahara seviniyorum.
Biraz daha yukarıdan uzanmaya çalışıyorum, toprağına karışıp “VATANIM” diyorum , yüreğine.Çünkü gözlerime durulmayı öğrettim.Bensizliğin acısını senle olmanın sevincine gömdüm.Sokak aralarından aklımı geri topladım.
Şimdi bedenimi saran bu his, bir gece lambasının aydınlığından daha sıcak.Cebimde kimsenin göremediği bir duyguyu besliyorum sana.Çıkardığımda dağ bile dayanmaz ki sen nasıl dayanacaksın.
Her yaprağında bizim olduğumuz bir ağaç besleyelim.Sabahın ilk ışıkları akraba saatlerimiz olsun.ıslak kumlarda sevişircesine yanaklarımızdan süzülsün dolunay.Firak etsin kumsalın ateşi.Türküleri paylaşıp davetsiz misafirlerimizi uğurlayalım.Sürüklenenimiz aşk olsun.
Diyorum ya, yüreğimde karıncalanan sevimli bir yürüyüş var içimde.Bir çift tatlı sözle kendimi ellerimin okşayışına bırakıyorum.Yorgun bedenime müjdemi veriyorum.”Kal benimle”
Duvar arasında ezilen ruhumu,seni ve aşılmazlığı öğret bana.İmkansız oldukça tutkumuz artsın.Çocukluğumun arkasına gizlendiğim maskeden al beni…
Bedenleştirelim aşkı.Senin gözlerine, benim sana bakan yüreğime gömelim.İsimsiz korkularımız olmasın.Aşkın barınağında ölümün keskin kılcına gülelim.
Sesin içimde kırılırken nefesin boynuma dolansın.Her bir boşluk bir sonbahar sonu olsun seninle.Kırmızı düşlerimiz,mavi bekleyişlerimiz ve beyaz kağıtlarımız olsun duyguları pembe olan.
Kayıp bir çocuk resmi olmaktan azad eyle beni.Düşlerime çekip gideyim ya da bir sevda türküsü tutturalım,kırık bir tebessümü olan.Tek yönlü olmayan her şeye “evet” diyelim.
Varlığın yokluğuna özdeş olsun.Öyle ki seveyim seni.Rüzgarın ıslık sesinde, yağmurun demir parmaklığında özleyeyim seni.Fırtınaya sarılıp öylece üşüyeyim sana.Yüreğinden kopup dudaklarında biçimleneyim.
Şimdilerde titreyen ellerime adını verdim.İkimize uymayan bir şeye avuç açmadım.Buram buram sevgi kokladım sana.Ne kalbimin yaprakları sararacak ne de uzaklaşmalar bir dere gibi çağlayacak.Ben sana köpük olup geleceğim her dalgada ve gözlerime değdiğin ilk anı yağmur misali hatırlayacaksın.Ben de saçlarının renginin sonsuz mavilikte birleştiği noktada, serinliğine sığınıp gözlerimi kapayarak dört yanımda seni bulacağım.Notaların eksik kaldığı buluşmalarımızı fısıldayacağım sessizliğe. Mutlu haberlerini radyodan duyacağım.Yalancı bir varlığa bürünmeden gözlerimi senin nihayetine kapayacağım.
Ve ben her defasında en yoğun sevginin basit bir kalemi olacağım sana.
Murat BAŞAR
SANA DAİR
Sana bu beyaz boşluğum.Zamanın hangi köşesinde olduğumu bilmeden bulanıklığı durulayan ufuktaki yalnız haberciyle müjdeleniyorum sana.Ve ben bu kez en nezih kelimelerimle İFADEM’e başladım.
Bu işime gelmeyen bir buluşma değil.Alışık olmadığım bir vakit belki;ama güzel.Ay ışıklarıyla yıkanıyor bu gece.Kulağımın arkasına fısıldıyor adını.Bunu işitirken bir kaşık suda boğulduğum denizleri almıyor artık hafızam.Eylül’ü büyütmüyor ilkbahara seviniyorum.
Biraz daha yukarıdan uzanmaya çalışıyorum, toprağına karışıp “VATANIM” diyorum , yüreğine.Çünkü gözlerime durulmayı öğrettim.Bensizliğin acısını senle olmanın sevincine gömdüm.Sokak aralarından aklımı geri topladım.
Şimdi bedenimi saran bu his, bir gece lambasının aydınlığından daha sıcak.Cebimde kimsenin göremediği bir duyguyu besliyorum sana.Çıkardığımda dağ bile dayanmaz ki sen nasıl dayanacaksın.
Her yaprağında bizim olduğumuz bir ağaç besleyelim.Sabahın ilk ışıkları akraba saatlerimiz olsun.ıslak kumlarda sevişircesine yanaklarımızdan süzülsün dolunay.Firak etsin kumsalın ateşi.Türküleri paylaşıp davetsiz misafirlerimizi uğurlayalım.Sürüklenenimiz aşk olsun.
Diyorum ya, yüreğimde karıncalanan sevimli bir yürüyüş var içimde.Bir çift tatlı sözle kendimi ellerimin okşayışına bırakıyorum.Yorgun bedenime müjdemi veriyorum.”Kal benimle”
Duvar arasında ezilen ruhumu,seni ve aşılmazlığı öğret bana.İmkansız oldukça tutkumuz artsın.Çocukluğumun arkasına gizlendiğim maskeden al beni…
Bedenleştirelim aşkı.Senin gözlerine, benim sana bakan yüreğime gömelim.İsimsiz korkularımız olmasın.Aşkın barınağında ölümün keskin kılcına gülelim.
Sesin içimde kırılırken nefesin boynuma dolansın.Her bir boşluk bir sonbahar sonu olsun seninle.Kırmızı düşlerimiz,mavi bekleyişlerimiz ve beyaz kağıtlarımız olsun duyguları pembe olan.
Kayıp bir çocuk resmi olmaktan azad eyle beni.Düşlerime çekip gideyim ya da bir sevda türküsü tutturalım,kırık bir tebessümü olan.Tek yönlü olmayan her şeye “evet” diyelim.
Varlığın yokluğuna özdeş olsun.Öyle ki seveyim seni.Rüzgarın ıslık sesinde, yağmurun demir parmaklığında özleyeyim seni.Fırtınaya sarılıp öylece üşüyeyim sana.Yüreğinden kopup dudaklarında biçimleneyim.
Şimdilerde titreyen ellerime adını verdim.İkimize uymayan bir şeye avuç açmadım.Buram buram sevgi kokladım sana.Ne kalbimin yaprakları sararacak ne de uzaklaşmalar bir dere gibi çağlayacak.Ben sana köpük olup geleceğim her dalgada ve gözlerime değdiğin ilk anı yağmur misali hatırlayacaksın.Ben de saçlarının renginin sonsuz mavilikte birleştiği noktada, serinliğine sığınıp gözlerimi kapayarak dört yanımda seni bulacağım.Notaların eksik kaldığı buluşmalarımızı fısıldayacağım sessizliğe. Mutlu haberlerini radyodan duyacağım.Yalancı bir varlığa bürünmeden gözlerimi senin nihayetine kapayacağım.
Ve ben her defasında en yoğun sevginin basit bir kalemi olacağım sana.
Murat BAŞAR