08-11-2006, 13:01
Bu olay, Marmara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı
Bölümü'nü 1993 yılında bitiren Dilek isimli bir
kızın başından geçmiş.
> >> >>(Böyle anlatılıyor, soyadı yok) Dilek bir gün
> >> >>okuldan çıkmış, durakta
> >> >>minibus bekliyomuş. Yalnız korkunç yağmur
> >> >>yağıyormuş bu arada. Kızın önüne
> >> >>bir araba yanaşmış. İyi giyimli, temiz yüzlü bir
> >> >>genç, "yanlış anlamayın
> >> >>n'olur. Ben de yakın zamana kadar öğrenciydim.
> >> >>Islanmayın, gelin ben sizi
> >> >>uygun bi yere kadar bırakayım" demiş. Dilek, başta
> >> >>biraz tereddüt etmiş ama
> >> >>çocuğun iyi niyetine inanmış ve arabaya
> >> >>binmiş.Yolda sohbet filan etmişler.
> >> >>Hoslanmışlar birbirlerinden. Çocuk,
> >> >>lütfen izin verin sizi evinize bırakayım. Bakın
> >> >>yağmur da
> >> >>iyice hızlandı" demiş, Dilek kabul etmiş tabii.
> >> >>Sohbet
> >> >>iyice koyulaşmış. Kızın evine gelmişler, bu arada
> >> >>telefon değiş tokuşu
> >> >>yapmayı da ihmal etmemişler. Dilek çok etkilenmiş
> >> >>çocuktan. O hafta her
> >> >>telefon çaldığında yüreği hop etmiş, "Ay benimki mi
> >> >>arıyor?" diye telefona
> >> >>koşmuş. Ama arayan olmamış maalesef. Dilek yüzünü
> >> >>kızartıp çocuğu aramaya
> >> >>karar vermiş, "Belki numaramı kaybetmiştir,
> >> >>n'olucak ki ben arasam" deyip
> >> >>kandırmış kendini. Telefonu ağlamaklı bi kadın sesi
> >> >>açmış. Meğer teyze,
> >> >>bizim çocuğun annesiymiş ve hıçkıra hıçkıra,
> >> >>oğlunun trafik kazasında öldüğünü söylemiş.
> >> >>Anlattıklarından Dilek anlamış
> >> >>ki, çocuk onu bıraktıktan 5 dakika sonra yapmış
> >> >>kazayı. "Keşke eve
> >> >>bırakmasaydı. Benim bunun sorumlusu" diyerek hemen
> >> >>kendini suçlamaya
> >> >>başlamış. Suçluluk duygusundan kurtulmak
> >> >>için teyzeden adresi almış, "En azından
> >> >>başsağlığına gideyim bari" diye
> >> >>düşünmşü. Ziyaret ağlamaklı ve de yaşlı geçmis.
> >> >>Ayrılma vakti geldiğinde
> >> >>iyice havaya giren kız, "Bana oğlunuzdan bi hatıra
> >> >>verir misiniz? Onu
> >> >>gerçekten çok sevmiştim" demiş. Bunun üzerine anne
> >> >>içeriye gitmiş,
> >> >>döndüğünde elinde çocuğun kaza günü üzerinde olan
> >> >>gömlek varmış. Üstelik de
> >> >>hala kanlar içindeymiş gömlek. Dilek çok kötü
> >> >>olmuş, gömleğin niye
> >> >>saklandığı! ve niye ona verildiği anlamsızlığına
> >> >>rağmen yine de kadını
> >> >>kıramayıp almış kanlı gömleği. Ama eve gelir gelmez
> >> >>ilk işi gömleği yıkayıp
> >> >>ütülemek olmuş. Bütün gece gömleğe baka baka,
> >> >>ağlamış. Sürekli de, "Onu ben
> >> >>öldürdüm, onu ben öldürdüm" diye tekrar ediyormuş
> >> >>kendi kendine. Artık
> >> >>ağlamaktan bitap düştüğünde gömleği yastığıinın
> >> >>altına koymuş ve yatmış.
> >> >>Sabah uyandığında kendini daha iyi hissediyomuş.
> >> >>Ama yastığı kaldırdığında
> >> >>bir de görmüş ki gömlek yine kanlar içinde.
> >> >>İnanamamış bu duruma.
> >> >>"Herhalde dün o kafayla iyi yıkayamadım" diyerek
> >> >>yeniden yıkamış gömleği.
> >> >>Ama ertesi sabah da hiç bi değişiklik yokmuş
> >> >>gömlekte, yine kanlar
> >> >>içindeymiş. Bunun üzerine Dilek girdiği ruhsal
> >> >>çöküntünün de etkisiyle bir
> >> >>hocaya
> >> >>gitmeye karar vermiş. Çünkü başına gelen olayı
> >> >>mantıksal olarak bir türlü
> >> >>açıklayamıyormuş. Çevresinden edindiği bilgiyle
> >> >>değerli bir insan olan Rıza
> >> >>hocayı bulup olayı başından sonuna anlatmış. Rıza
> >> >>hoca uzun uzun dualar
> >> >>okuduktan sonra Dilek? e gömleği neyle yıkadığını
> >> >>sormuş. Dilek de tam iki
> >> >>kez deterjanla yıkadığını, ilk başta gömleğin
> >> >>temizlendiğini fakat sabah
> >> >>tekrar kanlar içinde olduğunu ağlayarak anlatmış.
> >> >>Bunu duyan Rıza hocanın
> >> >>gözleri faltaşı gibi açılmış ve ellerini Dileğin
> >> >>kafasına dokundurarak
> >> >>sorunun çözümünü söylemiş :
>
> >> >>
>
> >> >>
>
> >> >>
>
> >> >>
>
>
> >> >>"A benim salak kızım, hiç normal deterjanla kan
> >> >>lekesi çıkar mı?
> >> >>
> >> >>Hem renkli hem de renksiz çamaşırlarında ARİEL
> >> >>kullanmalısın!"
> >> >>
> >> >>hehehehehe...
> >> >>
> >> >>nasıl ama???
Bölümü'nü 1993 yılında bitiren Dilek isimli bir
kızın başından geçmiş.
> >> >>(Böyle anlatılıyor, soyadı yok) Dilek bir gün
> >> >>okuldan çıkmış, durakta
> >> >>minibus bekliyomuş. Yalnız korkunç yağmur
> >> >>yağıyormuş bu arada. Kızın önüne
> >> >>bir araba yanaşmış. İyi giyimli, temiz yüzlü bir
> >> >>genç, "yanlış anlamayın
> >> >>n'olur. Ben de yakın zamana kadar öğrenciydim.
> >> >>Islanmayın, gelin ben sizi
> >> >>uygun bi yere kadar bırakayım" demiş. Dilek, başta
> >> >>biraz tereddüt etmiş ama
> >> >>çocuğun iyi niyetine inanmış ve arabaya
> >> >>binmiş.Yolda sohbet filan etmişler.
> >> >>Hoslanmışlar birbirlerinden. Çocuk,
> >> >>lütfen izin verin sizi evinize bırakayım. Bakın
> >> >>yağmur da
> >> >>iyice hızlandı" demiş, Dilek kabul etmiş tabii.
> >> >>Sohbet
> >> >>iyice koyulaşmış. Kızın evine gelmişler, bu arada
> >> >>telefon değiş tokuşu
> >> >>yapmayı da ihmal etmemişler. Dilek çok etkilenmiş
> >> >>çocuktan. O hafta her
> >> >>telefon çaldığında yüreği hop etmiş, "Ay benimki mi
> >> >>arıyor?" diye telefona
> >> >>koşmuş. Ama arayan olmamış maalesef. Dilek yüzünü
> >> >>kızartıp çocuğu aramaya
> >> >>karar vermiş, "Belki numaramı kaybetmiştir,
> >> >>n'olucak ki ben arasam" deyip
> >> >>kandırmış kendini. Telefonu ağlamaklı bi kadın sesi
> >> >>açmış. Meğer teyze,
> >> >>bizim çocuğun annesiymiş ve hıçkıra hıçkıra,
> >> >>oğlunun trafik kazasında öldüğünü söylemiş.
> >> >>Anlattıklarından Dilek anlamış
> >> >>ki, çocuk onu bıraktıktan 5 dakika sonra yapmış
> >> >>kazayı. "Keşke eve
> >> >>bırakmasaydı. Benim bunun sorumlusu" diyerek hemen
> >> >>kendini suçlamaya
> >> >>başlamış. Suçluluk duygusundan kurtulmak
> >> >>için teyzeden adresi almış, "En azından
> >> >>başsağlığına gideyim bari" diye
> >> >>düşünmşü. Ziyaret ağlamaklı ve de yaşlı geçmis.
> >> >>Ayrılma vakti geldiğinde
> >> >>iyice havaya giren kız, "Bana oğlunuzdan bi hatıra
> >> >>verir misiniz? Onu
> >> >>gerçekten çok sevmiştim" demiş. Bunun üzerine anne
> >> >>içeriye gitmiş,
> >> >>döndüğünde elinde çocuğun kaza günü üzerinde olan
> >> >>gömlek varmış. Üstelik de
> >> >>hala kanlar içindeymiş gömlek. Dilek çok kötü
> >> >>olmuş, gömleğin niye
> >> >>saklandığı! ve niye ona verildiği anlamsızlığına
> >> >>rağmen yine de kadını
> >> >>kıramayıp almış kanlı gömleği. Ama eve gelir gelmez
> >> >>ilk işi gömleği yıkayıp
> >> >>ütülemek olmuş. Bütün gece gömleğe baka baka,
> >> >>ağlamış. Sürekli de, "Onu ben
> >> >>öldürdüm, onu ben öldürdüm" diye tekrar ediyormuş
> >> >>kendi kendine. Artık
> >> >>ağlamaktan bitap düştüğünde gömleği yastığıinın
> >> >>altına koymuş ve yatmış.
> >> >>Sabah uyandığında kendini daha iyi hissediyomuş.
> >> >>Ama yastığı kaldırdığında
> >> >>bir de görmüş ki gömlek yine kanlar içinde.
> >> >>İnanamamış bu duruma.
> >> >>"Herhalde dün o kafayla iyi yıkayamadım" diyerek
> >> >>yeniden yıkamış gömleği.
> >> >>Ama ertesi sabah da hiç bi değişiklik yokmuş
> >> >>gömlekte, yine kanlar
> >> >>içindeymiş. Bunun üzerine Dilek girdiği ruhsal
> >> >>çöküntünün de etkisiyle bir
> >> >>hocaya
> >> >>gitmeye karar vermiş. Çünkü başına gelen olayı
> >> >>mantıksal olarak bir türlü
> >> >>açıklayamıyormuş. Çevresinden edindiği bilgiyle
> >> >>değerli bir insan olan Rıza
> >> >>hocayı bulup olayı başından sonuna anlatmış. Rıza
> >> >>hoca uzun uzun dualar
> >> >>okuduktan sonra Dilek? e gömleği neyle yıkadığını
> >> >>sormuş. Dilek de tam iki
> >> >>kez deterjanla yıkadığını, ilk başta gömleğin
> >> >>temizlendiğini fakat sabah
> >> >>tekrar kanlar içinde olduğunu ağlayarak anlatmış.
> >> >>Bunu duyan Rıza hocanın
> >> >>gözleri faltaşı gibi açılmış ve ellerini Dileğin
> >> >>kafasına dokundurarak
> >> >>sorunun çözümünü söylemiş :
>
> >> >>
>
> >> >>
>
> >> >>
>
> >> >>
>
>
> >> >>"A benim salak kızım, hiç normal deterjanla kan
> >> >>lekesi çıkar mı?
> >> >>
> >> >>Hem renkli hem de renksiz çamaşırlarında ARİEL
> >> >>kullanmalısın!"
> >> >>
> >> >>hehehehehe...
> >> >>
> >> >>nasıl ama???