Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: Kaybetme Korkusu
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Kaybetme Korkusu
Aşk bir yumak haline gelip boğazına sarılıverir insanın bazen. İşler çözülmez haldedir ve bu kördüğüm insanı istemediği şeyler yapmaya zorlar çaresiz. Birbiri ardına yapılan yanlışların en büyük nedeni ise kaybetme korkusudur. Bu korku bir kez girdi mi insanın yüreğine o andan sonra akıl ve mantık sürgüne gönderilmiş iki mahkuma dönüşüverir birden.

Siz aşkınıza sahip çıkmaya çalıştıkça o kördüğüm giderek büyür ve bir süre sonra yumağın ipleri boğmaya başlar. Kurtulabilmek için çırpındıkça bir başka canavarın, kıskançlığın ellerine teslim olursunuz.

Öyle bir canavardır ki kıskançlık, beraberinde tedirginliği, endişeyi ve huzursuzluğu da getirir. Beyni böcek gibi kemiren soruların başlıca kaynağı da kıskançlıktır. Terk edilme ihtimaliniz çoğaldıkça sorular artar. Kesin ve net yanıtı yoktur hiçbir sorunun. Onun bir başkasıyla olabilme ihtimalini, bir başkasıyla sevişebilme ihtimalini düşünmek, uykusuz gecelerin, verimsiz günlerin habercisidir.

Mantık ve akıl sürgündeyken sizi terk etme ihtimali olan sevgilinin her davranışı, her sözü sadece ve sadece kıskançlık süzgecinden geçirilecektir.

Bir zamanlar minik oyunların, aşka katılan tadın sebebi olan kıskançlık, sevgiliye düşmanlık duymanıza neden olacaktır artık. Ve düşmanlık insanın içindeki şiddeti körükleyecektir elbette.

Kıskançlık ateşini bastırmaya kalkmak, başka şeylerle ilgilenir gibi görünmek bataklıktan çıkmaya çalışan insanın hareket ettikçe çamura daha da gömülmesine benzer. Yanlış, yanlış üstüne eklenir.Mantık ve aklın ardından benlik ve kişilik de çıkar sürgüne. Siz sevgiliyi kaybetmeme uğruna değişmeye çalıştıkça yüreğinizdeki huzursuzluk sizi yerinizde bir dakika bile oturamaz hale getirir. Üstelik değişmek uğruna yapılan hatalar sevgiliyi kaybetme ihtimalini daha da güçlendirir.

Kıskançlığa tamamen teslim olmuşsunuzdur artık. Bu noktaya nasıl geldiğinizi hatırlamazsınız bile. Hangi olay, hangi kişi neden olmuştur bir önemi de yoktur artık. Şiddet yavaş yavaş kendini göstermeye başlar.

Kendinize ya da ona zarar verme duygusunun kıyısında dolaşıp durursunuz.

Bu duygudan kurtulmanın tek yolu, bütün bunlara konu olan sevgiliden kurtulmaktır. O sevgilinin diktiği ama üzerinize tam oturmadığını bildiğiniz halde giymekte ısrar ettiğiniz aşk giysisini çıkarmanın zamanı gelmiştir. Bu tutsaklığı yaşamaktansa kar altında çıplak kalmak çok daha iyidir. Ve elbette, üzerinize tam oturan bir giysi, bir yerlerde sizi beklemektedir...




korkuyorum güzelim
KIRLANGIÇ VE MAVİ
Derlerki,
Dünyanın çukurlar ve tepelerden oluştuğu zamanlarda,
Küçük bir kırlangıcın yolu düşmüş bizim gezegenimize...
Kırlangıç ürküntüyle bakmış, bu kara parçalarından oluşan gezegene..
Yanlızca taşlar ve korkunç çukurlar olan dünyamızı yaşanılır kılmak istemiş.
O sırada rengarenk bir gökkuşağı belirivermiş.
İşte o zaman kırlangıcın aklına çılgınca bir fikir gelmiş,
Uçmuş....
Gökyüzünün sonsuzluğuna doğru...
Gökkuşağından renkleri taşımaya başlamış yeryüzüne..

Beyazları getirip, yeryüzüne bıraktığında;
Papatyalar açmış.
Kırmızılardan gelincikler..
Sonra yeşil..
Hertaraf çayır çimen olmuş...
Maviyi taşırken yorgun kanatları daha fazla çekememiş bu yükü,
Ve kocaman bir yarıktan içeri düşüvermiş Mavi...

Kırlangıç çok üzülmüş.
En fazla o rengi severmiş.
Öyle ağlamış ki,
Gözyaşlarından çukurlar suyla dolmuş.

Derler ki, Deniz ondan mavidir, gözyaşı tuzludur..


Çoğumuz bu mitolojik hikayeyi büyüklerimizden dinlemişizdir.

Güzellikleri görebilmenin bir meziyet olduğuna inanmışımdır hep..
Bunların varlığı bile bizi mutlu etmeye yetmeli.
Güzellikler ki, sadece görsel değildirler.
Güzellikler ki, yaşamımızı çekilir kılarlar.

Çoğu zaman karşımızdaki güzelliğin bizim için ne kadar değerli olduğunu fark etmeden yaşarız.
Ta ki onu kaybedinceye kadar...

O zamanda aynı kırlangıcın yaptığı gibi oturup ağlarız.
Ama gözyaşlarımızdan çukurlar dolmaz, denizler oluşmaz..
Sedece kaybettiğimiz güzelliğin acısını çeker,
bir kez daha böylesi bir güzellkle karşılaşabilme umuduyla yolumuza devam ederiz..