Sevgilim,
Git gitmek istiyorsan..
Ama,
Seni seninle yaşamak güzeldi...
Seninle aşkı,
Seninle sevmeyi,
Ben seninle yaşamayı öğrenmiştim…
Git nereye gitmek istersen…
Sana yalvarmayacağım bu kez!..
Haykırmayacağım arkandan
Tüm dünyaya,
‘‘seni seviyorum,seni istiyorum’’ diye…
Git artık anlatmayacağım seni martılara…
Dökmeyeceğim gözyaşlarımı,
Yanımda olman için…
Git, nereye gitmek istersen…
Ama,
Seni seninle yaşamak güzeldi
Gİderken
--------------------------------------------------------------------------------
Sana SevİnÇlerİ, Biraktim Gİderken
Bİr De Hayatimi, Al Onu Sen YaŞa
Aldirma, Sen Benİm AĞladiĞima
Bana Da GÜlmek YakiŞmiyor İŞte
Acidan, Kederden Ve Dertten Yana
Ne Varsa Ben Aldim, Kalmadi Sana
PiŞmanlik Duymazsin, O Da Bavulumda
Sana Bİr Mutluluk, Biraktim Gİderken
Unutulur Bİr GÜn, Adim Dİlİnde
BaŞka Sevda Çarpar, Belkİ Kalbİnde
Korkma, Hatirlamazsin, Anilar Bende
Sana BoŞ Bİr Sayfa, Biraktim Gİderken
Tertemİz Denİzİ, Mavİ GÖkyÜzÜnÜ
Umutlari Biraktim, Ben Aldim HÜzÜnÜ
Yanimda GÖtÜresİm Vardi, BakiŞlarini
Olmadi, Sana Biraktim KaŞ ÇatiŞlarini
Bİr De Ne Yaptiysam SÖkÜp, AlamadiĞim
Aslanlar Gİbİ Seven Bİr YÜrek Biraktim
İnkar Edİlse De GÜzel, Mutlu Bİr Mazİ
Gururumu, GenÇlİĞİmİ Biraktim Gİderken
Bir rüzgar mı getirmişti
Beni bu boş sahile,bilemiyorum
Üzerimdeki ince elbiseyle titriyordum.
Rüzgar,uçuşan saçlarımla,bedenimi
Bir hırsla sarsıyordu.
Dalgaların sesi uğulduyordu kulaklarımda
Çıplak ayaklarım kumların üzerinde üşüyordu.
Biliyordum artık.
Sonsuz duyguların savurduğu,ben
Yine anlatamamıştım ona istediklerimi
Anlayamazdı ki beni nasılsa...
Bu rüzgarlar keşke sadece tenimi değil
Yüreğimi de bu kavurucu acıdan kurtarabilseydi
Delice bir arzu yine sarıyordu ruhumu.
Kollarımı açmak bir kanatmışçasına
Gökyüzüne uçmak istedim:
Belki bir martı gibi çığlıklar atarak süzülmek.
O bulutlarla oynaşan mavilikte.
Son hızla uçarak,ona yakın olabilmek.
Yine vurulacağımı bilsemde
Ruhumu yolladım gökyüzüne
Bir an bile sürse,avunsun
Yine özgürmüşçesine sevgiyi tatsın diye
Sizin de yürürken düşerse iki damla üzerinize
Gökyüzüne bakın sizde
Bu bir martının gözyaşıdır
Yine ulaşamamıştır sevgilisine...
HOŞÇAKAL
siyah beyaz tuşlarında piyanomun
seni çalıyorum şimdi
çaldıkça çoğalıyorsun odada
sen arttıkça ben kayboluyorum
seni doğuruyorum geceye
adını koyuyorum aya bakarak
her şey sen oluyor her yer sen
ben ölüyorum
sesini duyuyorum rüyalarımda
gözlerimi kamaştırıyor ışığın
rüzgar sen gibi dokunuyor bana
ben doğuyorum
duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
dokunmuyorsun bana
sen gibi bir şimşek çakıyor
tam kalbime düşüyor yıldırımı
ben gidiyorum
Öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki ne sevebilir ne terk edebilirsiniz.
Kör kütük bağlanmışınızdır aslında.
En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır.
İç çekişmelerinizin nedeni, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur.
Göz yaşlarınız da, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır.
Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak...
Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır.
Sınırsız ve nihayetsizdir.
Ölmek var dönmek yoktur.
Gün gelir anlarsınız, içten içe bir şeylerin kanadığını.
Tutkulu sevdaların gizli hançeri başlar parıldamaya...
Orasından burasından eleştirmeye koyulursunuz,
Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa...
Başkalarını örnek göstermeye, "bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız.
Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız.
Aşkınızın gözü kör değildir artık.
Yanlışını görür düzeltmek istersiniz.
"Eskiden böyle miydi ya...."diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı.
Açıldıkça bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltınızdan.
Böyle sürmeyeceğini bilirsiniz, değişsin istersiniz.
O, sevgisizliğe yorar bunu... ihanete sayar...
Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.
"Ya sev böyle ya da terk et" diye gürler.
Bir zamanlar bir gülücüğüyle, alacakaranlığı ısıtan o rüya,
Bir kabusa dönüşür birden...
Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size...
Hoyrattır bakmaz yüzünüze, zehir akar dilinden, konuşturmaz.
Suçlar, yargılar, mahkum eder. mühürler dudaklarınızı. siler sizi defterden...
"iyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz dinletemezsiniz.
Ayrılırsanız yaşayamayacağınızı bilirsiniz ama böyle de sevemezsiniz.
İhanetten kırılmıştır kaleminiz, severek terk edersiniz....
"Madem öyle"nin çağı başlar ondan sonra.
Madem ki siz böylesine tutkun iken O hep başkalarını seçmiştir,
Madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde günah sizden gitmiştir.
> Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz.
Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece....
Daha özgür olacağınız limanlara demirlersiniz bir süre.
Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni...
Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur.
Delikanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler,sırtına binenler sarmıştır çevresini.
Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye.
Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla...
"bana ne... kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre.
Ama sonra...
Ansızın kulağınıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından
Süzülüp gelen bir korku hatırlatır onu yeniden
Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder, ağlarsınız.
Kokusunu özlersiniz, türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi,
Yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh şarap içmeyi...
Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız...
Sular kulağına fısıldasın diye..
Dönüp, "seni hala seviyorum" diye bağırmak gelir içinizden....
Dönemezsiniz.
Görmedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.
Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu.
Dağılmış boncuklardan kolye yapmaya çalıştık...Olmadı.Hep eksik kaldı bir iki tanesi. Zaman mı gaddardı biz mi yakalayamadık bir şeyleri?Ne anlamı kaldı ki giden gitti kalanlar yas tuttu...
İlk defa ağlamadım.Çünkü hiç bir şeye ağlanmazdı.Hiçbirşeydik ya biz...Gitmene yas tutmak bile hakkım değildi.Kalakaldım.
Şimdi saatler büyüyor gözümde,yollar çürüyor,geleceğimde geçmişten gelmiş bir yas...Şarkılar söylüyor yalnızlık bu gece bana.Ben kendi kollarımda avunuyorum.Bilemezsin nasıl zor oluyor...
İçim sıkılıyor avazım çıktığı kadar bağırıyorum,şarkılar söylüyorum.
Sesin yok
Nefesin yok
Sen yoksun...
Ben burdayım...Hala sabahları balıkçılar geçiyor evimizin önünden.Duvarları yeşile boyadılar.Seni hatırlattı.Niye bilmem...
Sana bir resim yaptım.Bizim koyu çizdim en güzel haliyle.Ve rica ettim Rüstem abiye bahçeyi o suluyor arada.Çünkü ben e topladım bavulları...
Artık geriye dönme şansın kalmadı.Sen gitmiştin ya benden.Tam bir gitme olmadı.Gelmen umudu işkencesini bıraktın bana.Senin gittiğin yerden bugün bir de ben gidiyorum.Döneme diye....
Herşeyin bittiği bu an benim başlangıcımdır...Seni sana bırakıyorum.Mutlu ol gittiğin yerde,kollarda,yollarda.Mutlu ol ben de olacağım