Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: Yokluğun
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Sayfa: 1 2 3 4
ÖZLEDİM SENİ...

Çocuk gibiyim bugünlerde...Her şeyden alınıyorum.Biri,azıcık içime dokunan bir söz söylese ağlayacak gibi oluyorum.Sanki sonu olmayan kapkaranlık bir yoldayım da çıkış arıyorum.Gülüşlerim bir türlü yansımıyor dudaklarıma.Hep yarım, hep eksik günler yaşıyorum.
Yüreğim ağır geliyor bana.Hayata karşı bir yenilmişlik, bir boşvermişlik içindeyim.Oysa kent uzun zaman sonra güneşe açtı kucağını.Bense nerye gitsemgri bulutları rürüklüyorum peşimden.Güneş bir benim içime doğmuyor nedense..
Gece yarılarında sıçrayarak uyanıyorum nicedir.Nicedir huzurla uyumanın ne demek olduğunu unuttum.Yeni güne dayanılmaz kalp ağrılarıyla başlıyorum.Tatsız tuzsuz bir hayat işte...
Bu salak,bu şaçma,bu delice mutsuzluktan kurtulmak istiyorum;ama,mümkün olmuyor.Nereye baksam seni görüyorken nasıl yapacağım bunu?Bunca zaman sonra gidişin beni böylesine teslim alacağını bilseydim"Git"der miydim sana?
Gidişin ardından her giden gibi bende bir iz bırakacağını ve sonra yok olacağını düşünüyordum.Olmadı...Ben yüreğimde ve beynimden çıkardığımı sanırken seni, sen saklanmışsın bir yere...Meğer hiç çıkmamışsın benden. Meğer çoğalmışsın, kök salmışsın.Şimdi yeniden çicek açıyorsun ve yayılıyorsun bütün bedenime...
Seni yok sayarken yaşamak daha kolaydı.Kalbimin önüne bir duvar örmüştüm.Aslında ben değil de sen örmüştün o duvarı bilmeden...Acı,özlem,hüzün gibi duyğular giremiyordu yüreğime.Kendimce rahattım.Bir yol tutturmuş gidiyordum öylesine ve beklentisiz."Olmazdı" diyordum,"İmkansız bir aşktı"diyordum,avutuyordum kendimi.
Şimdi seninle yaşadığım ne varsa resmi geçide çıkmış tören kıtaları gibi önümden geçiyor.Bu kent,bu sokaklar,köşedeki perk,sahildeki dondurmacı, meydandaki simitçi,küçük masaları olan meyhane,hepsi sanki"O burda"dermişçesine birer birer dikiliyor önüme.Söyler misin,bütün bunları yaşarken nasıl silebilirim seni?Nasıl olmadığını var sayabilirim?
Özledim seni yar...Özleminle baş edemiyorum artık."Gel" desem gelir misin?Kollarını açar koşar mısın bana?Bu sevdayı benimle ötelere taşır mısın?Beni sensizlikten kurtarır mısın???
--------------------------------------------------------------------------------

öyle özledim ki sesini,kokunu,sarılışın kısacası seni özledim,gözbebeğim...
bu kadar yakınken senden mahrum olmak kadar hiçbirşey acıtmadı içimi.
bazen seninle aynı şehirde nefes almak bile mutlu etti beni,herkeste seni aradım,seninle ortak yönleri olmayan insanlar bana hep uzak oldu...yağmurda,güneşte,savaşta,barışta ölümde bile sen hep benim içimi ısıttın.aşk bu olsa gerek, karşılık beklemeden,sevdiğini hiç bilmese bile bir umutla sevmek...kimbilir belki hayatımda seni hiç görmeyeceğim seni ama seninle yaşadıklarım taht kurdu hayatıma ve sen benim sonsuz prensimsin,çünkü ben kalbimde sana yıkılmaz surlardan saray yaptım..
hep orda kal....
--------------------------------------------------------------------------------

Yüreğimdesin..
Sana yazmaya çalıştığım şu kelimelerdeki ifadeler eksik, kelimeler yaralı biliyorum..Tam, t***** anlatamadığım içinde kelimeler cılız..Hiç bir harf taşımıyor, anlatamıyor, tanımlayamıyor sana karşı olan bu duygularımı... Sevda denizinin ortasında, derin acılar hisseder mi hiç insan? Neşeli gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken..Gözlerine yaş damlacıkları, diline sitemli sözler, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı aylar boyu...Gelmeyeceğini bildiği bir kaç satırlık yazı için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı...Söyledim ya, başka bir his bu...Anlatamıyorum, anlatmakta güçlük çektiğim, aynı zamanda adını bir türlü koyamadığım bir his...Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde... Belki de en başında, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar...Kimseler sana ulaşmasın diye, kimselerin bilemeyeceği, bulamayacagı mekanlara götürdüm içimdeki seni...Yüreğimin en derinliklerinde tuttum...Anlıyacağın dipsiz kuyulara gömdüm, dendime sakladım
seni..Derine, hep daha derine...Yüreğimde ki seni yapayalnız, sadece bir tek kendime bıraktım..Paylaşamadım seni kimselerle..Denizlerin olan gücüyle gelip vurduğu dalgaların, acılı duvarları gibiyim..Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen bilmeyen sular damlıyor...Tutunamıyorum hiçbir yere..Renklerim, gün içinde değişiyor adeta.. Soluyorum, ama nefes alamıyorum..Güneşin sıcaklığı ulaşmıyor içime..Küfleniyorum, yaşlanıyorum...Yalnızlıklar peşimden geliyor..Dokunduğum her ıslak duvardan, yalnızlık bulaşıyor üzerime...Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.Nedenmi.. Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum...Yollar, gitgide uzadı, bulunmaz ve ulaşılmaz bir hale geldi..Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var..Ah onun ne olduğunu biliyorum...Çünkü, sonu sana geliyor her cümlenin..Her şeyin başında, içinde ve sonundasın..Bu değişmiyor...Öylesine içimdesin ki...Birden aklıma geldi, tuttum sana birkaç satırlık mektup yazdım
bugün..Bundan dolayıda çok mutluydum... Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım... Mevsimlerin ve insanların nasıl karşılık ve beklenmedik olduklarını yazdım kelimelerimde...Yine zamansız yağmurlar dedim, Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları dedim..Gerçekten buradaki sensiz beni hala hatırlamayacakmısın, bir telefonda halimi sormayacakmısın, bu umursamayışın daha ne kadar devam edecek dedim... Yazdıklarım çok uzun olmuştu...Başından sonuna kadar okudum da..Neler yazdığımı merak etmiştim..Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım..Büyük harflerle, yalnızca adını...Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum...Sana yazdığım mektup cebimde...Cebim yüreğime yakın..Yüreğim sende...Sen ise yüreğime yakın... Öyleyse mektup sende...Bu kadar yüreğimdesin anla işte...
özledim seni bu gün sebep yokken
uzansam hayallere dokunurum sandım bak
yıllar geçmiş üstümüzden
hala ilk günkü gibi aklımdasın
özledim seni özledim seni

sen doğdun
en güzel cümlenin en güzel öznesi
tanrının unuttuğu bu kentte
cennetten düşen bi manzara gibi
özledim seni özledim seni

söylenecek çok sözüm vardı
hepsi yarım kaldı
neler ummuştum hayattan
elimde ne kaldı
kırılan kalbim miydi yoksa
karnımdaki bu sancıyla
küflenmiş ruhum unutmadı
unutmadı seni hala
özledim seni özledim seni
Hiç ummadığım bir anda düşüyorsun aklıma ya da hep yüreğimin derinliklerindesin; bazen tanıdık gelen esmer bir gülüşte, bazen "çocuksun sen" diyen sesin rengindesin. Böyle zamanlarda; yalancı bahara kanmış ağaçlar gibiyim; şaşkın ve biçare... Kaderime boyun eğmiş bekliyorum ölüm meleğinin gelmesini...

"Yaşam ölüme yazgılıdır" diyorum; ama o gün gelmiyor işte! Her şeye rağmen hayat devam ediyor.

An'lar, aylar ve hatta yıllar geçiyor ardından. Acıyı azaltsa da zaman, bu yaranın yok dermanı; seni anımsatan bir gülüş, bu şehrin koynunda gezindiğimiz yerler, inkar ediyor yokluğunu.

Hiç kullanılmayacak bir yürek ne işe yarar ki ve sen yoksan ne anlamı var bu yüreği taşımanın? Ateş düştüğü yeri yakıyor; mesafeler koyuyorum her bir yürekle arama; neyi, kimi beklediğimi bilmeden; beklemelerdeyim...

Çalmıyor değil kapımı, olur olmadık yerde ve zamanda mutluluk. Daha bir kaç gün önce bir dostla paşlaştığım bir an: "Keşke" dedim "bu dostumun yerinde, karşımda duran sen olaydın."

Seni sevmekten hiç vazgeçmedim... Yine geldi en sevdiğim, en sevildiğim ay; akşam serinliğinde beraber yürüdüğümüz, yağmurlarında ıslandığımız, geleceğe adım attığımız mevsimdeyiz artık; sonsuz yolculuğuna uğurladığım mevsimde...

Yaşam, hazan vurgunu; mevsimlere, kitaplara, emin bir yüreğe sığınacağım hiç aklıma gelmezdi. Öyle zor geçiyor ki bu günler, eminim bu günlerde bir gün duracak kalbim.

Tüm gençliğimin deli kanını taşısa da bu vücudum, yorgunum; sensiz geçen her an'da içimden gelmiyor yaşamak! Halbuki sen, çocuklar gibi sevinmelerimden, coşkulu davranışlarımdan ne kadar mutlu olurdun. Duygularımın en şahlanmış anında "kaybetme çocukluğunu, hep çocuk olarak kal" derdin.

Olmuyor bir tanem, sen olmayınca anlamsız yaşamak!

Hala yağmurlarda yürüyorum, ıslanmalarım sensiz olsa da; yağmur sesinde saklı biliyorum sesin, toprağın kokusunda kokun...

Hala akşam serinliğinde beraber yürüdüğümüz o yerlerde adımlarım geziniyor, döndüğüm köşelerden aniden çıkıverecekmişsin gibi karşıma...

Yokluğundan beri, hala bir kardelen çiçeğinin resmi süsler masamı...

Ve hala akşam kızıllığında seni düşünüyorum; batan her güneşe ağlıyorum. Hasretinle yaşıyorum. Yine böyle bir akşam üstü; "yokluğun ölüm" demiştim sana, "sensiz yaşamam" demiştim; "sensiz bir dünyada yaşamam" demiştim.

Yokluğunda, yaşamayı beceremiyorum bir tanem; ölümle yaşam arasında gidip gelmelerdeyim!
Özlüyorum Seni

Hissedemiyorum seni ellerimde
arar oldu gözlerin seni her yerde
kayboldu sevgin yüreğimde
özlüyorum seni her günümde


Düşünür oldum seni her anımda
uyku girmedi gecelerime
çaresiz oldum her anımda
özlüyorum seni her günümde


Unutur oldun beni yüreğinde
görmez oldum aşkımı gözlerinde
dokunamaz oldum ellerine
özlüyorum seni her günümde .
__________________
Sen üzülme bana sevgilim,

idare ediyorum işte
İttire ittire götürüyorum hayatı

bilinmezliği ile...

Sen üzülme suskunum diye.
Söküklerini dikiyorum gecenin.
Ay ile yıldızları birleştiriyorum,
Gök ile güneşi,

martılar ile denizi, güzel ile çirkini...
Yaşam ile ölüm arasındaki bu maratonun
Son finalini koşuyorum nefes nefese.

Sen üzülme ara sıra ağlıyorum diye
Adına yazdığım tüm şiirleri fırlatıp attım da denize
O canımı yaktı biraz.... Yoksa iyiyim ben.

Kızma bana gecenin karanlığına takılıp kaldım diye
Merak etme; güneş bana da doğacak
Beni de yakacak, içimi yeniden ısıtacak
Denizin tuzu tenimi ısıracak
Huzur; giyilmemiş bir elbise gibi
Ruhumu sımsıkı saracak.

Gelmek istersen yeniden bana
Kapım açık tüm sevdalara
Geleceğin zaman haber ver
Ya da dokun yüreğime
Gün ışığı aydınlığında
ÖZLEDİM SENİ...............

özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
'git artık' demek
'beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa'
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....
SENİ SEVMEYİ ÖZLEDİM

Seni özlüyorum. Gecenin en zifiri anında bile odamı aydınlatan bu aşkı özlüyorum en çok da her gün duyabilmek için çırpındığım sesini. Seni özlüyorum işte... Her kavgamızın sonunda çekdiğim sancıları, seni kaybetmek korkusu yüreğimi bir bıçak gibi kestiği anları bile.
Seni özlüyorum kabul ettim artık bunu... Gözbebeklerimin içine yerleşmişsin ve dünyada iyiye ve güzele dair ne varsa içinde sen varsın. Meleklerin kanatlarında geliyorsun sen bana her gün, martıların gözlerinde. Bir papatya demetinin üstündeki uğur böceği oluyorsun, ayın şavkında, umudun mavisindeki en çok bu renge tutkunum bilirsin sen varsın. Yüreğime işlemişim seni bir dantel gibi ince ince düğümlerle... Çözülemezsin çözmem seni. Oradasın orada kalmalısın. Çünkü bir tek sen yüreğime yakışırsın.

Her gün içimi ısıtan asıl sensin sıcacık ışıklarında tüm ruhumu saran, her yeni güne gözümü acar açmaz içine doluştuğunbir günaydınsın. Seni özlemek dayanılmaz hale geldğinde bile hiç isyan etmiyorum. Çünkü içimdesin ve seni göz yaşlarımla akıtmaya kıyamıyorum. Özlemin sancılarıyla bedenim her gün ölse de aslında her güne yeniden doğuyorum.

Seni özlüyorum çünkü seni seviyorum hemde çok.. Doğrularını yanlışlarını sorgulamadan, bir çocuk yüreği gibi masumca yaşıyorum seni. Bu hayata verdiğim her nefesde gittiğim her yerde sende benimle birlikte varsın. O yüzden yalnızlık hiç bilmiyorum. Asla değiştirmeden, en katıksız halinle seviyorum seni. Özgürleşiyor aşkımız, sevdikçe büyüyor özledikçe yüceliyor. İşte en çok bunu, özlüyorum seni sevmeyi özlüyorum. Sevdikçe daha çok özlüyorum, özledikçe daha çok seviyorum.
Özlüyorum

Özlüyorum seni.
Gücüm yetmiyor unutmaya
Özlüyorum
Elini tutmayı sesini duymayı
Boynuna sarılıp omuzunda ağlamayı
Nedensiz sevinçleri
Hasret dolu sevgi dolu sımsıcak düşlerimi
Özlüyorum
Gücüm yetmiyor unutmaya
Seni aramazsam unuturum sanmıştım
Girmez sanmıştım hayalin beynime
Geceleri düşlerimde
Gündüz baktığım heryerde seni
Özlüyorum..
Renkler gitmenle soldu
Kırmızı kırmızılığını unuttu
Mavi maviliğinin farkında değil
Beyaz yanlız sen giydiğinde
güzelliğini haykırıyormuş
Özlüyorum
Bu özlem bu bekleyiş hiç bitmiyecek
Ruhumda sana açan eflatun renkli çiçekler
solmayacak
Olmasanda sensiz sensizliği yaşatacağım
Sensiz seninle olmayı başaracağım
Sonun yaklaştığını hissettiğim gün
Beyaz ,bembeyaz mendilimi sallayarak
Sensiz yaşamın kahrediciliğine veda ederek
Seninle sonsuzluğa kavuşacağım..
Sayfa: 1 2 3 4