Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: KIBRIS MESELESİ
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
İngiliz Egemenliğinde Dönemi
1912 İlk Katliam
İtalya ile savaşın yaralarını sarmadan Balkan ülkelerinin saldırısına uğrayan Osmanlı İmparatorluğu, Kıbrıs'la ilgilenecek durumda değildi. Bunu fırsat bilen ve Balkan ordularının ilerlemelerinin ENOSİS'in gerçekleşmesine olanak yaratacağını uman Kıbrıs Rumları, Mayıs l912'de yeni tahriklere başvururlar. Bir yandan Osmanlı ordularının gerilemesini sevinç gösterileri ile kutlayıp, Türkleri rencide ederken, bir yandan da ENOSİS eylemlerini yoğunlaştırırlar.
Mayıs ayının sonlarına doğru "ENOSİS ve Yaşasın Yunanistan" sloganları atarak Hamit Mandraları'nda (bugünkü Hamitköy) oturan Türklere saldırdılar. 27 Mayıs 1912 tarihli Vatan gazetesinde,Rumların saldırılarını anlatan Bodamyalızade Mehmet Şevket Bey, saldırıların "Kıbrıs'taki Yunan müsevvikleri (Provokatörleri) tarafından kışkırtıldığını" yazmaktadır.
Sir George Hill ve Söz gazetesi de, olayların Trablusgarp savaşındaki yenilgi nedeniyle Rumların Türkleri alaya almaları üzerine başladığını yazmaktadırlar.
Yunan provokatörlerinin kışkırtması ile Rumların Leymosun Panayırında taş, şişe ve her çeşit silahla saldırıya geçtiğini belirten 3 Haziran 1912 tarihli ve 35 sayılı Vatan gazetesi; 5-6 bin kişilik kalabalığın, "Yaşasın Yunanistan, Yaşasın İlhak" naraları ile Türk mahallelerini yağmaladığı ev, dükkan ve dini yerleri tahrip ettiği anlatıyordu. Haberde ayrıca; çeşitli bölgelerde de Türk sakinlerin dövüldüğü, taciz edildiği, küfre uğradığı belirtiliyordu.
4 kişinin öldürüldüğü, 100'den fazla kişinin de yaralandığı 1912 olayları, Rumların Türklere yönelik ilk kanlı saldırılardır. Ölümle sonuçlanan ilk kitlesel çatışmalar olması sebebiyle, 1912 olaylarının Kıbrıs tarihinde ayrı bir önemi vardır.
Bu saldırıların ardından yaygın bir şekilde başlatılan "Rum'dan Rum'a" kampanyası sonucunda; Türk dükkan ve malları boykot edilmiş, Türklerin ekonomik bakımdan çökertilmesi için Türk halkı üzerinde dayanılmaz baskılar uygulanmıştır.
Aynı günlerde Rum kilisesi önderliğinde oluşturulan ENOSİS heyetleri, başta İngiltere olmak üzere birçok Avrupa ülkesine "ilhak" gezileri düzenlerken, Kıbrıs'tan da yüzlerce ENOSİS telgrafı İngiltere'ye gönderilmiştir.
Kareklas Olayı
1927 yılında yaşanan bir olay, Rum toplum bilincine işleyen Türk düşmanlığını kanıtlayan ibret verici bir belge niteliğindedir. Bu ibret verici belge, Hacı Halil adlı bir Türk'ü öldüren Anteni Petri Jambo adlı Rum'u, kaçtığı Atina'dan Kıbrıs'a getirmekle görevlendirilen Kareklas adlı polis memurunun sunduğu rapordur.
5 Eylül 1927 tarihli bu raporunda Kareklas, Jambo adlı katil Rum'u getirmek için gittiği Atina'da karşılaştığı engellerle saldırıları anlatmakta ve "Türk öldürmek bir suç değildir" diyen Rumlarla Yunanlıların Jambo'yu nasıl koruduklarını yazmaktadır. Polis komutanına yazılmış olan ve valiye iletilmesi istenen raporun önemli bölümleri şöyledir:
"28 Şubat (1927) sabahı Atina'ya vasıl oldum.
Buradaki Kıbrıslılar bana kötü bakmaktaydı ve çoğu da Jambo'nun iadesine karşıydı.
Jambo'nun karakterinde olan işçi sınıfı, öğrenciler, memurlar, meslek sahipleri ve diğerlerinin düşünceleri ve bana karşı tutumları, "Bir Türk öldürdü diye bir Rum'u asmak, idam etmek için geri mi götüreceksin" şeklindeydi ve bana hayretle bakarlardı.
Birçok Kıbrıs'lı Rum'u, gruplar oluşturarak Jambo'nun Kıbrıs'a iadesine karşı imza toplarken gördüm. Bu gruplar Yunan makamlarını ziyaret edip baskılarda bulunarak iadenin gerçekleşmemesi için ellerinden geleni yapıyorlardı. İki kişiden edindiğim istihbarattan, Yunanistan'daki Kıbrıslıların bu kadar iade meselesi üzerine gitmelerinin sebebi şuydu: Jambo Yunanistan'a kaçtıktan sonra, Kıbrıs'ta işlemiş olduğu tüm suçların, Türklere karşı olduğunu, öğünerek yalan söylemişti.
Ayrıca "Hacı Halil, Rumların can düşmanıydı ve adanın Yunanistan'a birleşmesine engel olduğu için öldürdüm" demiştir.
Jambo, Atina'da yaşayan ve önemli mevki sahibi Kıbrıslılardan eski milletvekillerinden 1) Dr. Zannetos, 2) Evangelos Hacı Yuannu, 3) Dr. Yaropulos ve hukuk öğrencisi Agroslu (Kıbrıs) Ziyadinos'u ziyaret etti. Bu önemli kişiler tarafından da önemli bir iş yapmış gibi alkışlardı.
Kıbrıs Gençlik Cemiyeti kendisine sahte kimlik sağladı.
Atina'da yaşayan birçok Kıbrıslının, gelişmeler üzerine yaptığı aleyhteki faaliyetler anlatılamaz. Konuya tesir edebilecek kadın-erkek herkese başvurdular. Kamuoyu yaratmak için imzalanan memorandumları Balkanlara ve herkese gönderdiler.
Dr. Javapullos, Kıbrıs'ta sosyalist faaliyetleri başlatarak Kıbrıs Komünist Merkezi'ni kurmuştu. Kendisi ve yandaşları ellerinden gelenleri yaptılar. Sundukları muhtıralarda Jambo'yu 'siyasi suçlu' ilan edip, Kıbrıs'ın kahramanı olarak tanıttılar.
Jambo'yu siyasi suçlu, Kıbrıs'ın kahramanı ilan eden ve affını talep eden yazılı başvuruları halka imza ettirerek Yunan hükümetine sundular.
"Hacı Halil'in fanatik bir Rum düşmanı ve ENOSİS'e büyük bir engel teşkil ettiği için Jambo tarafından öldürüldüğü" Yunan devlet makamlarına inandırılmaya çalışıldı. Hükümet ve halk kuruluşları nezdinde benim ENOSİS'e karşı bir casus olduğumu yaydılar.
Jambo, Yunan Adalet Bakanı Angelopulos tarafından abide bir şahsiyet olarak görülüyordu.
Kıbrıslı Rumlar bir Girit'li Rum'u beni öldürmesi hususunda ikna ettiler.
İade konusunda bir karar alınırsa... Önceden toplanan çok sayıda halkın polise saldırıp onu kurtarması kararlaştırıldı.
Fırsat buldukça başarılarından dolayı öğünerek diyorlardı ki, 'Bir Türkü öldürdüğü için bir Rum'un İngiliz'e iadesi doğru değildir.' Birçok Kıbrıslı, Kıbrıs'tan gönderdikleri mektuplarda ihraç emri aleyhine çalışanları teşvik ediyorlardı. Larnaka'da toplanan bağışlar Jambo'ya gönderildi(*)."
"Türk öldürmek suç değildir. Türk öldüren bir kahramandır" yargısı, Rum toplumun bilincine iyice işlemişti.
KAYNAK: İsmail, Sabahattin-; Kıbrıs Sorununun Kökleri (İngiliz Yönetiminde Türk-Rum İlişkileri ve İlk Türk-Rum Kavgaları), Akdeniz Haber Ajansı Yayınları, İstanbul 2000.
DİPNOT:
(*) Sayıl, Altay-; Cyrus, Eylül 1987, Lefkoşe; Yeni Kıbrıs, Kasım 1987, s. 33, Lefkoşe; Kıbrıs Postası, 13-15 Ekim 1987, Lefkoşe.