19-11-2006, 21:05
1931 Olayı
Yunan isyanının 100. yıldönümü olan 25 Mart 192l'de 500 kilisede toplanan Rumlar ilk ENOSİS Plebisitini yaparak ilhak yönünde bir karar onaylamışlar ve İngiliz Yönetimine başvurarak ENOSİS istemişler, 10 yıl sonra 1931'de de ENOSİS için ayaklanmışlardır.
Milli Kongre ile İngiliz Sömürge Yönetimine karşı bayrak açan Kıbrıs Türkleri, karşılarında yeni ENOSİS istekleri ve propagandalarıyla Kıbrıs Rumlarını ve Yunanistan'ı bulmuşlardır. 1800'lü yıllardan beri süren yoğun ENOSİS propagandası, nihayet 1931 yılında fiili bir ayaklanmaya dönüşmüştür.
Milli Kongre'nin toplanmasından 6 ay sonra, 17 Ekim 1931'de Kavanin Meclisi Üyesi Nikodimos'un (bir papazdı) bir vergi konusunu bahane ederek ENOSİS çağrısı yapmış, bunun üzerine Kıbrıs Rumları silahlı bir ayaklanma başlatmışlardır. Ayaklanma, Kıbrıs'ın sömürge idaresinden kurtulup bağımsızlığım kazanması için değil; bir başka sömürgeci ülke olan Yunanistan'a bağlanması için yapılmıştır.
Yunan Konsolosu Kyrou'nun kışkırtmalarıyla "Milli Kurtuluşumuz Yunanistan'la birleşmektir" diyen Papaz Nikodimos'un peşine takılan Rumlar, "ilhak" sloganları atarak hükümet binalarına saldırmışlar ve Vali konağını yakmışlardır. Saldırıda 7 kişi ölmüş, 67 kişi yaralanmış, binlerce liralık maddi hasar meydana gelmiştir.
Aldığı sert önlemlerle isyanı bastıran, 400 kişiyi tutuklayan, isyanın ele başlarını ve kışkırtıcı rol oynayan Yunan Konsolosu Kyrou'yu da adadan süren İngiliz yönetimi; milli tarihlerin okutulmasını yasaklamış, basına sansür uygulamış, siyasi faaliyetleri ve milli bayrakların çekilmesini yasaklamış, yasama meclisi niteliğindeki Kavanin Meclisi'ni de kapatmıştır.
İsyana katılmayan, hatta isyana karşı çıkan Kıbrıs Türkleri de sömürge yönetimi tarafından cezalandırılmış, temsilcileri Kavanin Meclisi'nden uzaklaştırılmış, konan tüm yasaklamalara Türkler de muhatap olmuştur.
Böylece Türk halkı, bir kez daha sömürge yönetiminin haksız bir baskısına uğramıştır.
İsyanın en önemli sonucu; Türk halkının başlattığı sömürge karşıtı savaşın ve sömürge yönetimi tarafından gasp edilen toplumsal haklarını elde ekmek için verilen mücadelenin engellenmesi olmuştur.
Nitekim 1942 yılında Dr. Küçük tarafından çıkarılacak olan Halkın Sesi'nin yayın yaşamına girmesine kadar, sömürge yönetimine karşı etkili bir mücadele verme olanağı kalmamıştır.
Kıbrıs Cumhuriyeti Dönemi
“EOKA” Saldırıları
Kıbrıs'taki Türk halkını yok edip, Adayı Yunanistan'a bağlamak için kurulmuş bir terör örgütü olan EOKA için ilk gizli görüşmeler 2 Temmuz 1952'de Atina'da Makarios'un başkanlığında yapılmıştır.
Bu toplantıların ardından 7 Mart 1953'de bir "İhtilal Konseyi" kurulmuş ve bu konseyin kurucuları ENOSİS için şu gizli yemini etmişlerdir:
"ENOSİS davası hakkında bildiklerimi ve bundan böyle bileceklerimi işkence altında ve canım pahasına bile olsa bir sır olarak gizli tutmaya Tanrı huzurunda yemin ederim. Bana verilen tüm emirlere sorusuz olarak itaat edeceğim."
1954 yılının ilk aylarında, Yunanistan hükümetinin bilgisi dahilinde Kıbrıs'a gizli silah sevkıyatı başlamış, Grivas isimli terörist de, 9 Kasım 1954'de gizlice Adaya çıkmıştır.
Yunan Dışişleri Bakanı Stefanoplus'un direktifiyle EOKA; 1 Nisan 1951'de ilk bombalarını patlatarak resmen eyleme geçmiştir.
EOKA'nın amacı; önce İngilizleri adadan atmak, ardından da top yekun bir imha hareketiyle Türk halkını yok ederek adayı Yunanistan'a bağlamaktı. Ancak, İngilizlerin adadan ayrılması beklemeden, 21 Haziran 1955'den itibaren Türklere yönelik saldırılar başlamıştır.
Hatıralarında, 22 Kasım 1954'de Makarios'un kurduğu PEON adlı gençlik örgütünü eğitip silahlandırması için karar aldığını yazan Grivas, böylece EOKA'nın gerisinde Makarios'un olduğunu vurgulamaktadır. Makarios'un, Atina'ya yaptığı çeşitli ziyaretlerde konuyu Yunan yetkilileriyle kararlaştırdığı bilinmektedir.
4 Haziran 1959 tarihli mektubunda Makarios'un kendisini EOKA'yı yönetmek üzere Kıbrıs'a çağırdığını belirten Grivas, terör örgütüne silah alınması için Kilise'nin para yardımında bulunduğunu açıklamaktadır.
27 Mart 1955'te Grivas'ı çağıran Makarios, eyleme geçilmesi emrini bizzat vermiştir.
Makarios'un, EOKA'nın siyasi lideri olduğunu öğrenen İngilizler, 9 Mart 1956'te onu tutuklayıp Seyşel adalarına sürgüne göndermiştir.
Eylem yaptığı dönemde yüzlerce Türk yanı sıra, 100 İngiliz ve yüzlerce Rum'u katleden EOKA militanları, 30 Türk köyünü yakıp yıkarak burada yaşayan Türklerin göç etmesine neden olmuşlardır.
1963'de yeniden saldırılara başlayan ve 103 Türk köyünü yakıp yıkarak 500'den fazla Türk'ü katleden EOKA; on binlerce Türk'ü göçe zorlamıştır.
15 Temmuz 1974'teki Sampson darbesinde EOKA-B adıyla karşımıza çıkan EOKA, bu kez silahlarını kendi halkına çevirmiş ve 2.000 Rum'u katletmiştir.
Atlılar Köyü Katliamı
Magosa'nın 15 km uzağında, tamamen Türklerle meskun bir köydü Atlılar... Ancak, Rum caniler geldi... ve 27 Türk'e mezar oldu...
Atlılar toplu mezarı 21 Ağustos 1974 tarihinde ortaya çıkarıldı 15 Ağustos 1974 günü kurşuna dizilen kadın-erkek, çoluk-çocuk 57 Türk çukura üst üste atılmış ve üzerleri buldozerlerle kapatılmıştı.
Yunan isyanının 100. yıldönümü olan 25 Mart 192l'de 500 kilisede toplanan Rumlar ilk ENOSİS Plebisitini yaparak ilhak yönünde bir karar onaylamışlar ve İngiliz Yönetimine başvurarak ENOSİS istemişler, 10 yıl sonra 1931'de de ENOSİS için ayaklanmışlardır.
Milli Kongre ile İngiliz Sömürge Yönetimine karşı bayrak açan Kıbrıs Türkleri, karşılarında yeni ENOSİS istekleri ve propagandalarıyla Kıbrıs Rumlarını ve Yunanistan'ı bulmuşlardır. 1800'lü yıllardan beri süren yoğun ENOSİS propagandası, nihayet 1931 yılında fiili bir ayaklanmaya dönüşmüştür.
Milli Kongre'nin toplanmasından 6 ay sonra, 17 Ekim 1931'de Kavanin Meclisi Üyesi Nikodimos'un (bir papazdı) bir vergi konusunu bahane ederek ENOSİS çağrısı yapmış, bunun üzerine Kıbrıs Rumları silahlı bir ayaklanma başlatmışlardır. Ayaklanma, Kıbrıs'ın sömürge idaresinden kurtulup bağımsızlığım kazanması için değil; bir başka sömürgeci ülke olan Yunanistan'a bağlanması için yapılmıştır.
Yunan Konsolosu Kyrou'nun kışkırtmalarıyla "Milli Kurtuluşumuz Yunanistan'la birleşmektir" diyen Papaz Nikodimos'un peşine takılan Rumlar, "ilhak" sloganları atarak hükümet binalarına saldırmışlar ve Vali konağını yakmışlardır. Saldırıda 7 kişi ölmüş, 67 kişi yaralanmış, binlerce liralık maddi hasar meydana gelmiştir.
Aldığı sert önlemlerle isyanı bastıran, 400 kişiyi tutuklayan, isyanın ele başlarını ve kışkırtıcı rol oynayan Yunan Konsolosu Kyrou'yu da adadan süren İngiliz yönetimi; milli tarihlerin okutulmasını yasaklamış, basına sansür uygulamış, siyasi faaliyetleri ve milli bayrakların çekilmesini yasaklamış, yasama meclisi niteliğindeki Kavanin Meclisi'ni de kapatmıştır.
İsyana katılmayan, hatta isyana karşı çıkan Kıbrıs Türkleri de sömürge yönetimi tarafından cezalandırılmış, temsilcileri Kavanin Meclisi'nden uzaklaştırılmış, konan tüm yasaklamalara Türkler de muhatap olmuştur.
Böylece Türk halkı, bir kez daha sömürge yönetiminin haksız bir baskısına uğramıştır.
İsyanın en önemli sonucu; Türk halkının başlattığı sömürge karşıtı savaşın ve sömürge yönetimi tarafından gasp edilen toplumsal haklarını elde ekmek için verilen mücadelenin engellenmesi olmuştur.
Nitekim 1942 yılında Dr. Küçük tarafından çıkarılacak olan Halkın Sesi'nin yayın yaşamına girmesine kadar, sömürge yönetimine karşı etkili bir mücadele verme olanağı kalmamıştır.
Kıbrıs Cumhuriyeti Dönemi
“EOKA” Saldırıları
Kıbrıs'taki Türk halkını yok edip, Adayı Yunanistan'a bağlamak için kurulmuş bir terör örgütü olan EOKA için ilk gizli görüşmeler 2 Temmuz 1952'de Atina'da Makarios'un başkanlığında yapılmıştır.
Bu toplantıların ardından 7 Mart 1953'de bir "İhtilal Konseyi" kurulmuş ve bu konseyin kurucuları ENOSİS için şu gizli yemini etmişlerdir:
"ENOSİS davası hakkında bildiklerimi ve bundan böyle bileceklerimi işkence altında ve canım pahasına bile olsa bir sır olarak gizli tutmaya Tanrı huzurunda yemin ederim. Bana verilen tüm emirlere sorusuz olarak itaat edeceğim."
1954 yılının ilk aylarında, Yunanistan hükümetinin bilgisi dahilinde Kıbrıs'a gizli silah sevkıyatı başlamış, Grivas isimli terörist de, 9 Kasım 1954'de gizlice Adaya çıkmıştır.
Yunan Dışişleri Bakanı Stefanoplus'un direktifiyle EOKA; 1 Nisan 1951'de ilk bombalarını patlatarak resmen eyleme geçmiştir.
EOKA'nın amacı; önce İngilizleri adadan atmak, ardından da top yekun bir imha hareketiyle Türk halkını yok ederek adayı Yunanistan'a bağlamaktı. Ancak, İngilizlerin adadan ayrılması beklemeden, 21 Haziran 1955'den itibaren Türklere yönelik saldırılar başlamıştır.
Hatıralarında, 22 Kasım 1954'de Makarios'un kurduğu PEON adlı gençlik örgütünü eğitip silahlandırması için karar aldığını yazan Grivas, böylece EOKA'nın gerisinde Makarios'un olduğunu vurgulamaktadır. Makarios'un, Atina'ya yaptığı çeşitli ziyaretlerde konuyu Yunan yetkilileriyle kararlaştırdığı bilinmektedir.
4 Haziran 1959 tarihli mektubunda Makarios'un kendisini EOKA'yı yönetmek üzere Kıbrıs'a çağırdığını belirten Grivas, terör örgütüne silah alınması için Kilise'nin para yardımında bulunduğunu açıklamaktadır.
27 Mart 1955'te Grivas'ı çağıran Makarios, eyleme geçilmesi emrini bizzat vermiştir.
Makarios'un, EOKA'nın siyasi lideri olduğunu öğrenen İngilizler, 9 Mart 1956'te onu tutuklayıp Seyşel adalarına sürgüne göndermiştir.
Eylem yaptığı dönemde yüzlerce Türk yanı sıra, 100 İngiliz ve yüzlerce Rum'u katleden EOKA militanları, 30 Türk köyünü yakıp yıkarak burada yaşayan Türklerin göç etmesine neden olmuşlardır.
1963'de yeniden saldırılara başlayan ve 103 Türk köyünü yakıp yıkarak 500'den fazla Türk'ü katleden EOKA; on binlerce Türk'ü göçe zorlamıştır.
15 Temmuz 1974'teki Sampson darbesinde EOKA-B adıyla karşımıza çıkan EOKA, bu kez silahlarını kendi halkına çevirmiş ve 2.000 Rum'u katletmiştir.
Atlılar Köyü Katliamı
Magosa'nın 15 km uzağında, tamamen Türklerle meskun bir köydü Atlılar... Ancak, Rum caniler geldi... ve 27 Türk'e mezar oldu...
Atlılar toplu mezarı 21 Ağustos 1974 tarihinde ortaya çıkarıldı 15 Ağustos 1974 günü kurşuna dizilen kadın-erkek, çoluk-çocuk 57 Türk çukura üst üste atılmış ve üzerleri buldozerlerle kapatılmıştı.