01-12-2006, 13:55
Hafız Ahmed Paşa
Cihan günleri neler görmedi ki...Yine dünya kimlerin tekerine taş koymadı ki...Öyledir de, insanların hırsı ve ihtirasları bir türlü dinmez.
Hafız Ahmed Paşa Osmanlı Veziriydi. Sonra Sadrazamlık makamına kadar yükseldi. 4. Murad tarafından sadrazamlığa tayin edilince de kıyamet koptu; ve sipahiler ayaklandı...
Yine şeytanı sevindirmek isteyenler havaya zehirli nefeslerini üfürmeye başlamışlardı. Sipahilerin arkasında Topal Recep Paşa vardı ve:
"- Ey Arslanlar, koparabildiğiniz kardır!"
diyordu, sipahilerin çığlığı meydanlara sığmıyordu. 4.Murad ise henüz gençti ve kıvamına gelememişti. Zaten kurtlar da dumanlı havayı seviyorlardı. Vezir Bayram Paşa, felaketi sezmiş, dönen dolapları görmüş ve Hafız Ahmed Paşa'ya ortalarda görünmemesini rica etmişti.
Hafız Ahmed Paşa, mert, cesur, Allah'tan korkan, vatanını seven, devletine bağlı bir kimseydi ve üstün ahlak sahibiydi.Yanağına tombul bir gülücük kondurup dedi ki:
"Ben başıma geleceği bu gece rüyamda gördüm. Ölmekten korkmam. Ancak devletin dağılmasından korkarım!"
Büyük felaket kapıdaydı. Sipahiler sarayın iç avlusuna dolmuş ve divana çıkan Sultan Murad Han'a karşı kazan kaldırmıştı.
"Padişahım! Hafız Paşa'yı ve diğerlerini isterüz!"
Padişah çaresizdi, kışkırtılan sipahiler olmadık tazyiklerde bulunuyorlardı ki, tam o an Hafız Paşa geldi...Abdest almıştı. Yüzünde abdest sularının damlaları henüz kurumamıştı. Bir arslan edasıyla yürüdü:
"- Devletlü Sultanım, dedi, tahtın selameti için Hafız feda olsun. Yalnız tek arzum var. Beni sen öldürme, bu azgınlara teslim et ki vuruşarak şehid olayım. Hun-u masumumun kanı senin değil, onların üzerine olsun, ve ben mahşerde hakkımı onlardan alayım."
Sultan Murad'ın gözleri yaşlarla doldu ve paşa'yı canavarların üzerine saldı...Hafız Ahmed Paşa yeleli arslanlar gibi yürüdü. Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet getirerek kanını içmeye susamış ve gözü dönmüş güruhun üzerine atıldı; o ne heybet, o ne dehşetti. Önüne yine üşüştüler ve onu parça parça ettiler. Bu arslan yürekli veziri'nin akıbetini gören 4.Murad, içi yanarak ve gözleri yaş akıtarak seyrediyordu...
Devleti için canını seve seve vermesini bilen bu büyük şeciye tarihin ibret levhasında yerini alıp dünyaya veda etti. 4.Murad'da bir zaman sonra onun intikamını Topal Recep Paşa'dan alacaktır...
(İslam Büyüklerinin Vasiyeti ve Son Sözleri, M.Necati Bursalı, s:408-409)
Cihan günleri neler görmedi ki...Yine dünya kimlerin tekerine taş koymadı ki...Öyledir de, insanların hırsı ve ihtirasları bir türlü dinmez.
Hafız Ahmed Paşa Osmanlı Veziriydi. Sonra Sadrazamlık makamına kadar yükseldi. 4. Murad tarafından sadrazamlığa tayin edilince de kıyamet koptu; ve sipahiler ayaklandı...
Yine şeytanı sevindirmek isteyenler havaya zehirli nefeslerini üfürmeye başlamışlardı. Sipahilerin arkasında Topal Recep Paşa vardı ve:
"- Ey Arslanlar, koparabildiğiniz kardır!"
diyordu, sipahilerin çığlığı meydanlara sığmıyordu. 4.Murad ise henüz gençti ve kıvamına gelememişti. Zaten kurtlar da dumanlı havayı seviyorlardı. Vezir Bayram Paşa, felaketi sezmiş, dönen dolapları görmüş ve Hafız Ahmed Paşa'ya ortalarda görünmemesini rica etmişti.
Hafız Ahmed Paşa, mert, cesur, Allah'tan korkan, vatanını seven, devletine bağlı bir kimseydi ve üstün ahlak sahibiydi.Yanağına tombul bir gülücük kondurup dedi ki:
"Ben başıma geleceği bu gece rüyamda gördüm. Ölmekten korkmam. Ancak devletin dağılmasından korkarım!"
Büyük felaket kapıdaydı. Sipahiler sarayın iç avlusuna dolmuş ve divana çıkan Sultan Murad Han'a karşı kazan kaldırmıştı.
"Padişahım! Hafız Paşa'yı ve diğerlerini isterüz!"
Padişah çaresizdi, kışkırtılan sipahiler olmadık tazyiklerde bulunuyorlardı ki, tam o an Hafız Paşa geldi...Abdest almıştı. Yüzünde abdest sularının damlaları henüz kurumamıştı. Bir arslan edasıyla yürüdü:
"- Devletlü Sultanım, dedi, tahtın selameti için Hafız feda olsun. Yalnız tek arzum var. Beni sen öldürme, bu azgınlara teslim et ki vuruşarak şehid olayım. Hun-u masumumun kanı senin değil, onların üzerine olsun, ve ben mahşerde hakkımı onlardan alayım."
Sultan Murad'ın gözleri yaşlarla doldu ve paşa'yı canavarların üzerine saldı...Hafız Ahmed Paşa yeleli arslanlar gibi yürüdü. Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet getirerek kanını içmeye susamış ve gözü dönmüş güruhun üzerine atıldı; o ne heybet, o ne dehşetti. Önüne yine üşüştüler ve onu parça parça ettiler. Bu arslan yürekli veziri'nin akıbetini gören 4.Murad, içi yanarak ve gözleri yaş akıtarak seyrediyordu...
Devleti için canını seve seve vermesini bilen bu büyük şeciye tarihin ibret levhasında yerini alıp dünyaya veda etti. 4.Murad'da bir zaman sonra onun intikamını Topal Recep Paşa'dan alacaktır...
(İslam Büyüklerinin Vasiyeti ve Son Sözleri, M.Necati Bursalı, s:408-409)