08-12-2006, 13:37
Sarı saçlı, mavi gözlü 29 yaşındaki Charles Vincent, Kaliforniya’nın Torrance şehrinden. Katolik bir ailenin 8 erkek çocuğunun en küçüğü. Müzikle ilgilendi. 11 Eylül terör saldırılarından sonra Kur’ân-ı Kerim okumaya başladı. Bir kaç ay sonra ise samîmî bir Müslüman oldu. Artık düzenli ibadet yapıyor. İçki içmiyor. Şuayb ismini kullanıyor.
Müslüman olmasından beri geçen 3 sene içinde İslâma hergün daha fazla bağlanıyor. Müslüman olan beyaz Avrupalı ve Amerikalılar’ın sayısındaki artışa dikkat çeken Vincent, İslâmın sadece “diğer” insanların dini olmadığını fark ettiğini belirtiyor. Laweekly adlı ABD’de yayınlanan bir dergide kendisiyle röportaj yapılan Vincent, “Her gün bir önceki güne göre daha fazla şaşırıyorum. En son bağlanmak istediğim din İslâmdır. Ağzımdan en son çıkmasını istediğim kelime Allah’tır. İslâm beni içinde bulunduğum en büyük bir delikten çıkardı" şeklinde konuştu.
HASTALIK, ENDİŞE,
DUÂ, KURTULUŞ VE İSLÂM’LA TANIŞMA
Vincent, Müslüman olmaya karar verdiği süreci şöyle anlatıyor: “Las Vegas’tan arkadaşım Joe ile bir kulübün dışında bir kızın kaldırım kenarına kustuğunu gördük. Joey’in kamerası vardı, fotoğrafını çekmek istedik. Flaş patlayınca kızın erkek arkadaşı bize bakarak ‘Siz bunun eğlenceli olduğunu mu düşünüyorsunuz?’ dedi biz de ‘Evet, eğlenceli’ diye cevap verdik. Ağız dalaşı yaptık, kızın erkek arkadaşı dövüşmeye hazırdı. Cumartesi gecesi ilerleyen saatlerdi. Caddeye yüzlerce kişi toplandı. Kızın diğer erkek arkadaşları da toplandı. Sonrası, caddede 3 kişi tarafından sürüklendiğimi hatırlıyorum. Biri gözüme vurdu. Joey kayboldu, fakat bir blok aşağıda oturan Faslı bir arkadaşım bağırışları duyup koşarak geldi. Neler olup bittiğini görünce beni dövenlerle kavga etti. Sonunda polis geldi ve durumumu görerek ambulans çağırdı.”
“GÖZÜMÜ KAYBEDEBİLİRDİM”
Gözünün kenarlarında kan toplandığını ve şiştiğini ve daha sonra kanamaya başladığını kaydeden Vincent, hastaneden gözü bantlanarak ayrıldığını kaydederek, “Hastaneden çıkınca Müslüman birinin Kur’ân-ı Kerim kopyalarını sattığını gördüm. Bunlardan birini satın aldım fakat hemen okumadım. Bir kaç gün sonra gözüm görme kabiliyetini kaybetmeye başladı. Enfeksiyon kapmış. Doktorlar, diğer gözün de zarar görmemesi için gözümü almaları gerekebileceğini söylediler. 11 Eylül saldırılarının hemen öncesinde 2 geceyi Manhattan’ın batısındaki St. Vincent’s Hastanesinde yattım. Gözlerimin her ikisi de bandajlandı. Kör olmaktan endişe etmeye başladım” diyor.
“NEREDE HATA YAPTIM?”
Kendi kendine “Nerede hata yaptım? Kaliforniya’da iyi bir aileden gelmiştim, neden bunlar başıma geldi” sorularını sorduğunu kaydeden Vincent, o zamanki duygularını şöyle anlatıyor:
“Hastanedeyim. Gözümü kaybetmek üzereyim. Bu nasıl oldu? Neden bana oldu? Gözlerim bandajlı iken hayatımda ilk kez duâ ettim. Gözümü kaybetmezsem Allah’a bütün kalbimle ibadet edeceğimi söyledim.” Duâsının kabul edildiğine inandığını söyleyen Vincent, “Ertesi sabah doktorlar gözlerimdeki bandajları kaldırdılar. Ve hasta gözüm geri geldi ve görüyordum. Hemen lazer ameliyatı için ameliyat odasına aldılar.
11 EYLÜL’DEN SONRA
11 Eylül’de gözümde bir yama hastaneden çıktım. Faslı bir arkadaşın kuzeninin evinde kalmaya başladım. Faslı anne Kasablanka’dan geldi ve uçaklar Dünya Ticaret Merkezi binalarına çarptılar. Dehşet içinde kaldık” diyor. Terör saldırılarından sonra, Kur’ân-ı Kerim’i okumaya başladığını ve okudukça daha fazla okuma isteğinin hasıl olduğunu kaydeden Vincent, “İkinci sûrede şöyle diyor ‘Bu kitapta hiç şüphe bulmazsınız. Çelişkiler yoktur...’ Okudukça anlıyorsunuz ki, bu bir insan tarafından yazılmamış. Bu kitapla diğerleri arasında açık bir fark vardı. En şaşırtıcı olanı ise, diğer kitabın yani İncil’in doğrusunu açıklı-yor. Kur’ân’da İncil’den bahsedili-yor. Bu kitaba tamamen bağlandım” şeklinde konuşuyor.
Vincent, şu anda taksi şoförlüğü yapıyor, namazlarını mümkün mertebe camide cemaatle kılıyor ve İslâm’ın 5 şartını yerine getirmeye çalışıyor. (iha)
/ NEW YORK
Müslüman olmasından beri geçen 3 sene içinde İslâma hergün daha fazla bağlanıyor. Müslüman olan beyaz Avrupalı ve Amerikalılar’ın sayısındaki artışa dikkat çeken Vincent, İslâmın sadece “diğer” insanların dini olmadığını fark ettiğini belirtiyor. Laweekly adlı ABD’de yayınlanan bir dergide kendisiyle röportaj yapılan Vincent, “Her gün bir önceki güne göre daha fazla şaşırıyorum. En son bağlanmak istediğim din İslâmdır. Ağzımdan en son çıkmasını istediğim kelime Allah’tır. İslâm beni içinde bulunduğum en büyük bir delikten çıkardı" şeklinde konuştu.
HASTALIK, ENDİŞE,
DUÂ, KURTULUŞ VE İSLÂM’LA TANIŞMA
Vincent, Müslüman olmaya karar verdiği süreci şöyle anlatıyor: “Las Vegas’tan arkadaşım Joe ile bir kulübün dışında bir kızın kaldırım kenarına kustuğunu gördük. Joey’in kamerası vardı, fotoğrafını çekmek istedik. Flaş patlayınca kızın erkek arkadaşı bize bakarak ‘Siz bunun eğlenceli olduğunu mu düşünüyorsunuz?’ dedi biz de ‘Evet, eğlenceli’ diye cevap verdik. Ağız dalaşı yaptık, kızın erkek arkadaşı dövüşmeye hazırdı. Cumartesi gecesi ilerleyen saatlerdi. Caddeye yüzlerce kişi toplandı. Kızın diğer erkek arkadaşları da toplandı. Sonrası, caddede 3 kişi tarafından sürüklendiğimi hatırlıyorum. Biri gözüme vurdu. Joey kayboldu, fakat bir blok aşağıda oturan Faslı bir arkadaşım bağırışları duyup koşarak geldi. Neler olup bittiğini görünce beni dövenlerle kavga etti. Sonunda polis geldi ve durumumu görerek ambulans çağırdı.”
“GÖZÜMÜ KAYBEDEBİLİRDİM”
Gözünün kenarlarında kan toplandığını ve şiştiğini ve daha sonra kanamaya başladığını kaydeden Vincent, hastaneden gözü bantlanarak ayrıldığını kaydederek, “Hastaneden çıkınca Müslüman birinin Kur’ân-ı Kerim kopyalarını sattığını gördüm. Bunlardan birini satın aldım fakat hemen okumadım. Bir kaç gün sonra gözüm görme kabiliyetini kaybetmeye başladı. Enfeksiyon kapmış. Doktorlar, diğer gözün de zarar görmemesi için gözümü almaları gerekebileceğini söylediler. 11 Eylül saldırılarının hemen öncesinde 2 geceyi Manhattan’ın batısındaki St. Vincent’s Hastanesinde yattım. Gözlerimin her ikisi de bandajlandı. Kör olmaktan endişe etmeye başladım” diyor.
“NEREDE HATA YAPTIM?”
Kendi kendine “Nerede hata yaptım? Kaliforniya’da iyi bir aileden gelmiştim, neden bunlar başıma geldi” sorularını sorduğunu kaydeden Vincent, o zamanki duygularını şöyle anlatıyor:
“Hastanedeyim. Gözümü kaybetmek üzereyim. Bu nasıl oldu? Neden bana oldu? Gözlerim bandajlı iken hayatımda ilk kez duâ ettim. Gözümü kaybetmezsem Allah’a bütün kalbimle ibadet edeceğimi söyledim.” Duâsının kabul edildiğine inandığını söyleyen Vincent, “Ertesi sabah doktorlar gözlerimdeki bandajları kaldırdılar. Ve hasta gözüm geri geldi ve görüyordum. Hemen lazer ameliyatı için ameliyat odasına aldılar.
11 EYLÜL’DEN SONRA
11 Eylül’de gözümde bir yama hastaneden çıktım. Faslı bir arkadaşın kuzeninin evinde kalmaya başladım. Faslı anne Kasablanka’dan geldi ve uçaklar Dünya Ticaret Merkezi binalarına çarptılar. Dehşet içinde kaldık” diyor. Terör saldırılarından sonra, Kur’ân-ı Kerim’i okumaya başladığını ve okudukça daha fazla okuma isteğinin hasıl olduğunu kaydeden Vincent, “İkinci sûrede şöyle diyor ‘Bu kitapta hiç şüphe bulmazsınız. Çelişkiler yoktur...’ Okudukça anlıyorsunuz ki, bu bir insan tarafından yazılmamış. Bu kitapla diğerleri arasında açık bir fark vardı. En şaşırtıcı olanı ise, diğer kitabın yani İncil’in doğrusunu açıklı-yor. Kur’ân’da İncil’den bahsedili-yor. Bu kitaba tamamen bağlandım” şeklinde konuşuyor.
Vincent, şu anda taksi şoförlüğü yapıyor, namazlarını mümkün mertebe camide cemaatle kılıyor ve İslâm’ın 5 şartını yerine getirmeye çalışıyor. (iha)
/ NEW YORK