18-12-2006, 08:52
MEVLANA' DAN ALINTILAR
Nerede bir dert varsa deva oraya gider. Su neresi alçaksa oraya akar.
Eğer sanada rahmet suyu gerekirse, yürü, alçalda sonra rahmet suyunu iç, sarhoş ol.
Mevlana oğluna der ki:
Bahaeddin! Senin düşmanını sevmeni, düşmanında seni sevmesini istemen, kırk gün onun hayrını ve iyiliğini söyle, o düşman senin dostun olur; Çünkü (gönülden dile yol olduğu gibi, dilden de gönüle yol vardır.)
Bir kimse eşeğin kuyruğunun altına diken koyar. Eşek onu oradan çıkarmasını bilmez,boyuna çifte atar durur. Zıplar, zıpladıkça da diken daha kuvvetli batar. Dikeni çıkartmak için akıllı bir adam gerek.
Eşek dikeni çıkarabilmek için can acısıyla çifte atar durur. Bununla da yüz yerini daha yaralar.
Sen su değilsin, toprak değilsin, başka bir şeysin sen...
Balçık dünyadan dışarıdasın, yolculuktasın sen.
Kalıp bir arktır, can o arka akan bengisu;
Fakat sen , senliğinde kaldıkça ikisinden de haberin yoktur." (Rubailer, 205)
Ne mutlu o kişiye ki kendi, kendinin ayıbını görmektedir.
Kim ki birisinin ayıbını görürse, o ayıbı kendisinde bulur.
Sen de o ayıp yoksa yine emin olma olabilir ki;
O ayıbı sende yaparsın günün birinde, O ayıp sende de çıkabilir. (Mes, beyit 3037)
Aşk ; her ne şekilde açıklasam da, anlatsam da onu tarifte insan dilsiz kalır.
Kalem, gerçi her şeyi yazar ama , aşka gelince başı döner.
Akıl, aşkı anlatmada çamura batmış eşek gibidir. Aşkı ve aşıklığı yine aşk izah eder.
Güneşe delil, yine güneştir. Sana delil lazımsa, güneşten yüzünü çevirme." (Mesnevi, I/ 117-121)
Aklı, ilim ve tecrübe arttırır; böylece insanlar daha bilgili olur ! derler.
Oysa bu batıldır. Zira küçük bir çocuk , herhangi bir tecrübeye sahip değildir.
O çocukken , hile ve tedbirlerle nice ihtiyarı aciz ve şaşkın bırakır.
Ancak yaratılıştan olan üstünlük , çalışıp çabalamakla artar. " (Mesnevi III, 1546-1549)
Aşk ve Akıl: Gerçi başlangıçta akıl muallimdi. Sonra akıl üstatken ona talebe olur.
Akıl, Cebrail gibi ; " Bir adım daha gitsem; bu kol, kanat yanar.
Sen bana bakma , yürü, geç ! Benim için daha ileri yer yok." der. (Mesnevi,I/ 1112-14)
Nerede bir dert varsa deva oraya gider. Su neresi alçaksa oraya akar.
Eğer sanada rahmet suyu gerekirse, yürü, alçalda sonra rahmet suyunu iç, sarhoş ol.
Mevlana oğluna der ki:
Bahaeddin! Senin düşmanını sevmeni, düşmanında seni sevmesini istemen, kırk gün onun hayrını ve iyiliğini söyle, o düşman senin dostun olur; Çünkü (gönülden dile yol olduğu gibi, dilden de gönüle yol vardır.)
Bir kimse eşeğin kuyruğunun altına diken koyar. Eşek onu oradan çıkarmasını bilmez,boyuna çifte atar durur. Zıplar, zıpladıkça da diken daha kuvvetli batar. Dikeni çıkartmak için akıllı bir adam gerek.
Eşek dikeni çıkarabilmek için can acısıyla çifte atar durur. Bununla da yüz yerini daha yaralar.
Sen su değilsin, toprak değilsin, başka bir şeysin sen...
Balçık dünyadan dışarıdasın, yolculuktasın sen.
Kalıp bir arktır, can o arka akan bengisu;
Fakat sen , senliğinde kaldıkça ikisinden de haberin yoktur." (Rubailer, 205)
Ne mutlu o kişiye ki kendi, kendinin ayıbını görmektedir.
Kim ki birisinin ayıbını görürse, o ayıbı kendisinde bulur.
Sen de o ayıp yoksa yine emin olma olabilir ki;
O ayıbı sende yaparsın günün birinde, O ayıp sende de çıkabilir. (Mes, beyit 3037)
Aşk ; her ne şekilde açıklasam da, anlatsam da onu tarifte insan dilsiz kalır.
Kalem, gerçi her şeyi yazar ama , aşka gelince başı döner.
Akıl, aşkı anlatmada çamura batmış eşek gibidir. Aşkı ve aşıklığı yine aşk izah eder.
Güneşe delil, yine güneştir. Sana delil lazımsa, güneşten yüzünü çevirme." (Mesnevi, I/ 117-121)
Aklı, ilim ve tecrübe arttırır; böylece insanlar daha bilgili olur ! derler.
Oysa bu batıldır. Zira küçük bir çocuk , herhangi bir tecrübeye sahip değildir.
O çocukken , hile ve tedbirlerle nice ihtiyarı aciz ve şaşkın bırakır.
Ancak yaratılıştan olan üstünlük , çalışıp çabalamakla artar. " (Mesnevi III, 1546-1549)
Aşk ve Akıl: Gerçi başlangıçta akıl muallimdi. Sonra akıl üstatken ona talebe olur.
Akıl, Cebrail gibi ; " Bir adım daha gitsem; bu kol, kanat yanar.
Sen bana bakma , yürü, geç ! Benim için daha ileri yer yok." der. (Mesnevi,I/ 1112-14)