18-02-2007, 18:18
Sevgililer günü, "İsa'dan önce 4. yüzyıl Roma'sında kutlanan, çobanların tanrısı Faurus Lupercus şenliğine, 'Kurt Bayramı'na kadar uzanır. Rivayete göre her 15 Şubat'ta genç Romalılar, içinde tanrı kurdun yaşadığına inandıkları bir mağaranın önünde toplanır.
Ortada, içinde şehirdeki kızların adlarının yazılı olduğu küçük levhalar bulunur. Delikanlılardan sadece biri, bir kızın adını çeker. Bu yolla buluşturulan çift, ertesi yılki 15 Şubat'a kadar, akıllarından geçen her tür cinsel fanteziyi yaşamakta serbest bırakılır. Romalı gençler, İsa'dan sonra 500'lü yıllara kadar, bu geleneği sürdürür. Hıristiyanlık gelişip kabul görünce şenlik Hıristiyanların tepkisini çeker. Roma Kilisesi bir sorumlu arar, bir kurban ister. Roma İmparatoru II. Claudius, papaz Valentin'i bu duruma uygun aday görür, papazın kafasını keser. Çok sonraları Vatikan, Valentin'e 'aziz' unvanı verir, Roma kapılarının birine onun adını verir. Roma İmparatorluğu, Aziz Valentin'in ölüm gününü tarihe kaydeder: 14 Şubat 273. Valentin'in ölümüyle bu festival arasında bir bağ kurulur. Valentin'in ölüm günü, böylece Sevgililer Günü olur..."
Bir başka görüşe göre, "çok tanrılı Roma'nın bahar festivaliyle ilişkilidir. Hıristiyan dünyası, haksız yere birbirinden ayrılan sevgilileri birleştirmek uğruna kendi canını veren papaz Valentin'in hatırasını yâd etme günü olarak kutlar". Diğer görüş şu: "Roma imparatoru savaşma kabiliyetlerine zarar verir düşüncesiyle gençlere evlenmeyi yasaklar. Papaz Valentin, birbirini seven gençleri gizli gizli buluşturur. İmparator bu durumu öğrenince Valentin'i öldürtür. O günden sonra Hıristiyanlar 14 Şubat'ı 'sevgililer günü' olarak kutlamaya başlar."
Modern zamanlarda sevgililer gününün tüketim sektörünün tahrik edilmesi yönünde kullanıldığını herkes bilir. Tüketimle olan ilişkisi ikincil derecede önemlidir. Asıl önemli olan husus, bugün üzerinden pagan bir kültürün kadın-erkek ilişkisinin yeniden belirlemeye başlamasıdır. Rivayetler, bu günün teşekkülünde pagan ve Hıristiyan kültürel ögelerin belirleyici rol oynadığını göstermektedir. Modern seküler toplumda sevgililer gününde Hıristiyani etkiler geri çekilmekte, pagan seküler telakki ve bedensel/sosyal tutumlar öne çıkmaktadır.
Sevgililer gününü evlilerin kutladığı veya evli çiftlere birbirlerine olan sevgilerini hatırlatıp tazeledikleri yönündeki söylem basit bir yanılgıdan ibarettir. Birbirini sahiden seven hiçbir çiftin senede bir gün birbirlerine sevgilerini deklare etmeye ihtiyaçları yoktur. Bizim geleneğimizde sevgi günün her saatinde bozuk para gibi harcanmaz. Eşler birbirlerinin yüzüne sevgiyle bakar, birbirlerinin içini aydınlatır ve bu böyle devam eder. Dile düşmüş bir şeyin fiiliyatta varlığı yoktur.
Sevgililer günüyle amaçlanan aralarında nikâh akdi bulunmayan çiftlerin "sevgililer" olarak günaha davet ve teşvik edilmesidir. Hem de günahı bireyler arasında gizli olmaktan çıkarıp kitleselleştirerek ve genel teamül haline getirerek bir başka deyişle, evlilik bağının zayıflatılması, gayri meşru cinsel ilişki ve yakınlaşmaların kabul edilebilir formlara sokulması ve bunun üzerinden pagan seküler kültürün toplumsal tutumlar ve teamüller seviyesinde içselleştirilebilir formlara sokulmasıdır. Bu, tüketimin tahrik edilmesinden çok daha önemli ve yıkıcıdır.
Modern, laik ve demokratik bir toplumda herkes istediğini yapar. Bunun yanında yapılan her şeyi eleştirme hakkı da mahfuzdur. En azından söylem düzeyinde ve yasal olarak bu böyledir. Modern-pagan bir hayat tarzını seçenlere bizim bir diyeceğimiz yok. Sorun tabii ki, bize ait olmayan pagan bir teamülün eleştirisi değil, adına "muhafazakar-dindar" denen çevrelerin ve mevkutelerinin de bu günaha davete iştirak etmiş olması ve "bir proje" çerçevesinde bizim henüz bilinç kazanma aşamasında olan genç nesillerimizi günah nesnesi haline getiren sürece katılmasıdır. Biz de demokratik bir ülkede eleştiri hakkımızı kullanıyor, dinlerini ciddiye alan insanlara, bu günaha davetiye çıkaranlara karşı kendilerini Allah'ın hudutlarını ayakta tutarak korumaları gerektiğini hatırlatıyoruz.
Ortada, içinde şehirdeki kızların adlarının yazılı olduğu küçük levhalar bulunur. Delikanlılardan sadece biri, bir kızın adını çeker. Bu yolla buluşturulan çift, ertesi yılki 15 Şubat'a kadar, akıllarından geçen her tür cinsel fanteziyi yaşamakta serbest bırakılır. Romalı gençler, İsa'dan sonra 500'lü yıllara kadar, bu geleneği sürdürür. Hıristiyanlık gelişip kabul görünce şenlik Hıristiyanların tepkisini çeker. Roma Kilisesi bir sorumlu arar, bir kurban ister. Roma İmparatoru II. Claudius, papaz Valentin'i bu duruma uygun aday görür, papazın kafasını keser. Çok sonraları Vatikan, Valentin'e 'aziz' unvanı verir, Roma kapılarının birine onun adını verir. Roma İmparatorluğu, Aziz Valentin'in ölüm gününü tarihe kaydeder: 14 Şubat 273. Valentin'in ölümüyle bu festival arasında bir bağ kurulur. Valentin'in ölüm günü, böylece Sevgililer Günü olur..."
Bir başka görüşe göre, "çok tanrılı Roma'nın bahar festivaliyle ilişkilidir. Hıristiyan dünyası, haksız yere birbirinden ayrılan sevgilileri birleştirmek uğruna kendi canını veren papaz Valentin'in hatırasını yâd etme günü olarak kutlar". Diğer görüş şu: "Roma imparatoru savaşma kabiliyetlerine zarar verir düşüncesiyle gençlere evlenmeyi yasaklar. Papaz Valentin, birbirini seven gençleri gizli gizli buluşturur. İmparator bu durumu öğrenince Valentin'i öldürtür. O günden sonra Hıristiyanlar 14 Şubat'ı 'sevgililer günü' olarak kutlamaya başlar."
Modern zamanlarda sevgililer gününün tüketim sektörünün tahrik edilmesi yönünde kullanıldığını herkes bilir. Tüketimle olan ilişkisi ikincil derecede önemlidir. Asıl önemli olan husus, bugün üzerinden pagan bir kültürün kadın-erkek ilişkisinin yeniden belirlemeye başlamasıdır. Rivayetler, bu günün teşekkülünde pagan ve Hıristiyan kültürel ögelerin belirleyici rol oynadığını göstermektedir. Modern seküler toplumda sevgililer gününde Hıristiyani etkiler geri çekilmekte, pagan seküler telakki ve bedensel/sosyal tutumlar öne çıkmaktadır.
Sevgililer gününü evlilerin kutladığı veya evli çiftlere birbirlerine olan sevgilerini hatırlatıp tazeledikleri yönündeki söylem basit bir yanılgıdan ibarettir. Birbirini sahiden seven hiçbir çiftin senede bir gün birbirlerine sevgilerini deklare etmeye ihtiyaçları yoktur. Bizim geleneğimizde sevgi günün her saatinde bozuk para gibi harcanmaz. Eşler birbirlerinin yüzüne sevgiyle bakar, birbirlerinin içini aydınlatır ve bu böyle devam eder. Dile düşmüş bir şeyin fiiliyatta varlığı yoktur.
Sevgililer günüyle amaçlanan aralarında nikâh akdi bulunmayan çiftlerin "sevgililer" olarak günaha davet ve teşvik edilmesidir. Hem de günahı bireyler arasında gizli olmaktan çıkarıp kitleselleştirerek ve genel teamül haline getirerek bir başka deyişle, evlilik bağının zayıflatılması, gayri meşru cinsel ilişki ve yakınlaşmaların kabul edilebilir formlara sokulması ve bunun üzerinden pagan seküler kültürün toplumsal tutumlar ve teamüller seviyesinde içselleştirilebilir formlara sokulmasıdır. Bu, tüketimin tahrik edilmesinden çok daha önemli ve yıkıcıdır.
Modern, laik ve demokratik bir toplumda herkes istediğini yapar. Bunun yanında yapılan her şeyi eleştirme hakkı da mahfuzdur. En azından söylem düzeyinde ve yasal olarak bu böyledir. Modern-pagan bir hayat tarzını seçenlere bizim bir diyeceğimiz yok. Sorun tabii ki, bize ait olmayan pagan bir teamülün eleştirisi değil, adına "muhafazakar-dindar" denen çevrelerin ve mevkutelerinin de bu günaha davete iştirak etmiş olması ve "bir proje" çerçevesinde bizim henüz bilinç kazanma aşamasında olan genç nesillerimizi günah nesnesi haline getiren sürece katılmasıdır. Biz de demokratik bir ülkede eleştiri hakkımızı kullanıyor, dinlerini ciddiye alan insanlara, bu günaha davetiye çıkaranlara karşı kendilerini Allah'ın hudutlarını ayakta tutarak korumaları gerektiğini hatırlatıyoruz.