23-02-2007, 21:23
{EDITOR=<p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><font style="font-size: 11pt; color: rgb(255, 0, 0);" face="Arial">Düşmekte Olan Uçakta Ateist Bulamazsınız(Prof. Dr. Mehmet Emin Ay)</font><br></p><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><img src="http://www.kalbiselim.com/UPLOAD/metin_resim/cicek_26.jpg" align="right" border="0" height="150" width="200"> <span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">-Birey psikolojisi açısından “Din Eğitimi” nasıl bir gerekliliğioluşturuyor? Bireyler için “Din Eğitimi olmazsa olmaz” bir olgu mudur? <o:p></o:p></font></font></span></p><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">-İnsanlık tarihi boyunca hangi insan teki ya da topluluğuna bakarsanızbakınız, insanoğlunun hiçbir zaman dinsiz yaşamadığına tanık olursunuz.İster gökteki güneşe ve aya, ister yerdeki birtakım varlıklara, istersekendisine ulaşan İlâhî vahye kulak vererek gönderilen mukaddes dinlereinanmış olsun, insan kendisini “mutlaka bir şeye inanma” hususundaadeta mecbur hissetmiştir. Zira insan, psikolojik olarak inanmayameyillidir. İnkar ise onun psikolojik olarak çok zorlanarak kendisinekabul ettirdiği bir hadisedir. Dolayısıyla bir ateist ve agnostik,inkar sürecini psikolojik yönden hiç de kolay gerçekleştiremez; ve buçoğu zaman başarısızlıkla gerçekleşir. Derler ki: “Düşmekte olan uçaktaateist bulamazsınız.” Çünkü insan, acizliğini idrak ettiğinde artıkYüce Kudret’e sığınma ihtiyacını isteyerek ya da mecburen kabulleniyor.Bugün modern psikoloji şunu ortaya koymaktadır: “İnsanoğlunun ruhdünyasına, Tanrı’ya inanması için inanç tohumları serpilmiştir. Herinsan Tanrı’ya inanmak için hazır haldedir. İnanç her insanın içindengelen tabii bir olaydır.” <o:p></o:p></font></font></span></p><div></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">“DinEğitimi olmazsa olmaz bir olgu mudur?” sorunuza ise “Evet, Din Eğitimiolmazsa olmaz bir olgudur.” cevabını verebiliriz. Zira, mademki insan,yaratılışı icabı “fıtrat” üzere dünyaya gelmektedir; ve fıtratı gereğimutlaka bir Yaratıcı’ya inanmaya hazır haldedir. O takdirde elimizde buinanç açlığı çeken bireye, ruhunun o kısmını doyuracak manevî gıdayı datemin etmemiz, inanç açlığı ve boşluğunu, sağlıklı bir eğitim-öğretimledoyurmamız gerekecektir. Çünkü din, son asırların yükselen değeriolmuşsa, bu gerçeklikte, onun insana bahşettiği ve başka bir şeyle eldeedilmesi mümkün olmayan güzellikleri ve üstünlükleri ihtiva ediyorolmasının rolü büyüktür. Ayrıca bilinen bir diğer gerçeklik şudur:Sağlıklı Din Eğitimi almış fertler, hayatın olumsuzluklarına daha rahatgöğüs gerebilmekte ve yaşadıkları olayları daha rahatyorumlayabilmektedirler. <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">-Şuhalde Ülkemiz özelinde çocuklarımız ve yetişkinler için sağlıklı DinEğitimi vasatı bulunduğu söylenebilir mi? Böyle bir vasat yoksasebepleri nelerdir? <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">-Ülkemizdeçocuklar ve yetişkinler için sağlıklı bir Din Eğitimi vasatı bulunupbulunmadığını farklı bakış açılarıyla değerlendirip farklı sonuçlaraulaşmak mümkündür. Şöyle ki, iyimser bir bakış açısıyla baktığımızda,ülkemizde aile yapısının her şeye rağmen ayakta duruyor olması, verilenDin Eğitimine de olumlu katkı sağlamaktadır. Ancak gerçekçi bir bakışaçısı bize, eksik kalan pek çok noktanın varlığı hususunda bazıipuçları vermektedir. İsterseniz bu soruya, ülkemizdeki mevcut durumutasvire çalışarak cevap verelim. Genel bir bakış açısıyla bakıldığındaülkemizdeki aileleri dört grupta ele almak mümkün görünmektedir. <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">1. Grup: Çocuklarına Din Eğitimi Verme Gereğine İnanmayan Aileler <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">Buaileler çocuklarının Din Eğitimleriyle ilgilenmelerinin gereğineinanmayan, dinin insan için önemli bir unsur olmadığı görüşüne sahipailelerdir. Bu tür aileler, din derslerinin seçmeli dersler arasındaolduğu yıllarda, çocuklarına bu derslerin verilmesini istemeyenkimseler olduğu gibi, günümüzde de din derslerinin çocuklar içinzararlı olduğunu, çocuğun din adına anlatılanlardan dolayı aklınınkarışacağını iddia etmektedirler. Bu arada bazı örnekleri ilerisürerek, din dersleri programlarını, öğretmenleri ve Din Eğitimikurumlarını da sık sık eleştirmektedirler. Bu tür ailelerde yetişençocuklar Din Eğitimi adına hiçbir şey almadıkları gibi, Dîni pratikleriyaşama açısından oldukça yetersiz olan anne-babalarından bu yönde deolumlu şekilde etkilenememektedirler. Yine bu tür ailelerde Dîni bilgiyeterince ve doğru bir şekilde sahip olunmadığı için, çocuklarınahatalı telkinlerde de bulunulabilmektedirler. Sözgelimi, bazıçevrelerde rastlandığı üzere, Cenab-ı Hak, çocuklara “Allah Baba”şeklinde tanıtılmakta, böylece içinde yaratılıştan var olan imancevheri yanlış yöne kanalize edilerek köreltilmektedir. Kısaca, bu türailelerdeki çocuklar, ilk çocukluk yıllarında almaları gereken dinibilgileri alamamakta, din duygularının gelişmesine imkan tanınmamaktave dini bilgi bakımından da son derece yetersiz bir durumdayetişmektedirler. Salt ahlakî kurallar ve toplumun değer yargılarının,çocuğun yüce bir kudrete inanma ve bağlanma ihtiyacını gideremeyeceğive çocukta vicdan duygusunun gelişmesine yardımcı olmayacağı da birbaşka gerçektir. <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">2. Grup: Din Eğitiminin Gereğine İnanan Ancak Bunu Gerçekleştiremeyenler <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">Bugruptaki aileler, çocuklarının Din Eğitimiyle ilgilenmelerinin gereğineinanan, ancak Dîni bilgi bakımından yeterli düzeyde olmadıkları için bukonuya gereken ilgiyi gösteremeyen ve çocuklarını ilkokul yıllarınakadar eğitimsiz bırakan ailelerdir. Yine bu aileler, Din Eğitimininilkokulda verilmesinin daha doğru olduğunu zannetmektedirler. Böylesiailelerde yetişen çocuklar Dîni duygu ve Dîni uyanış bakımındangecikmeye maruz kalmış ve aileden almaları gereken eğitim-öğretimialamamışlardır. Şayet bu aileler Dîni prensipleri bir parça yaşayankimseler ise, çocukların kaybı o derece az olmakta, Dîni prensiplerinyaşanmaması durumunda ise kayıp daha fazla olmaktadır. Sonuç olarak,yedi-sekiz yaşlarına kadar, Din Eğitimi yönüyle temel bilgilerverilmemiş çocukların ilkokuldaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersiyleancak 4. sınıftan itibaren karşılaştığını hesaba katacak olursak, bugrupta yer alan çocukların da Din Eğitimi ve öğretimi yönüyle şanssızsayıldıkları söylenebilir. <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">3.Grup: Çocuklarına Din Eğitimi Veren Ancak Hatalı Davranan Aileler <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">Bugruptaki aileler, özellikle Anadolu’da “geniş âile” tipini oluşturan veçocuklarının Din Eğitimini geleneksel şartlarda yerine getirenailelerdir. Dîni prensiplerin az ya da çok yaşandığı bu ailelerde, DinEğitimi ve öğretimi çoğu kez; dede, nine, anne, baba bazen de yakınakrabalar tarafından yaygın eğitim tarzıyla yapılmaktadır. Dolayısıyla,çocuk psikolojisinin gereklerine uyularak belli kurallar çerçevesindebir eğitim verildiği söylenemez. Bu nedenle, verilen Din Eğitimindedüşülen bazı yanlışlıklar, ileriki yıllarda çocuğun ibadetlerini veinancını terk eden biri olmasına sebebiyet verebilmektedir. Buailelerde dikkati çeken özelliklerden biri şudur: Çocuktaki vicdangelişimi “Allah korkusu”yla sağlanmak istenmekte ve çocuğu istenmeyendavranışlardan vazgeçirmek için yine “Allah korkusu”nabaşvurulmaktadır. Sık sık, “Allah seni cezalandırır/gözünü köreder/cehennemde yakar/seni taş yapar.” gibi tehditlerle sindirilençocuk, bu sayede Allah Tealâ’yı, “çocukları cehenneminde yakan, onlarıtaş yapan, gözleri kör eden bir varlık” olarak tasarlamakta ve Allah’ıdaha henüz sevemeden O’ndan korkmaya başlamaktadır. Halbuki, doğru olanşudur: Çocuk ergenlik çağına kadar Dîni bakımdan herhangi birsorumluluk ve yükümlülük taşımamaktadır. Allah Tealâ’nın onlarasağladığı bu müsamaha onlardan esirgenmemelidir. <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">4.Grup: Din Eğitimini İdeal Şartlarda Veren Aileler Bu grupta yer alanaileler ise, Dîni bilgileri çocuğa kazandırmanın bir anne-babalıkgörevi olduğu şuurunda olanlar ve bu düşünceden hareketle çocuklaraDîni bilgileri aktarmanın çabası içinde olanlardır. İster “geniş aile”,ister “çekirdek aile” tipinde olsun, bu tür ailelerden çocukların DinEğitimleri, genellikle bu konuda bilgisi olan dede, nine, anne, babaveya diğer yakınlar tarafından yerine getirilmekte, yeri ve zamanıgelince de diğer eğitim kurumlarıyla bu eğitim desteklenmeyeçalışılmaktadır. <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">İdealeyakın diyebileceğimiz bir şekilde Din Eğitimi ve öğretimi veren buaileler genellikle Dîni bilgiler bakımından yeterli ve kendinigeliştirmeyi arzu eden, bunun yollarını araştıran kısmen yüksek büyükoranda ise orta tahsilli insanlardır. Netice olarak, ben sorayım. Sizböylesi ailelerden örülü bir toplumda sağlıklı Din Eğitimi vasatıbulunduğunu söyleyebilir misiniz? <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">- Peki, sağlıklı bir Din Eğitimi nasıl olmalıdır?<br>-Sağlıklı bir Din Eğitiminin iki önemli şartı vardır. Birincisi, Dininana kaynakları olan Kur’an ve Sünnet’e dayanması, diğeri ise, insanınfizyolojik ve psikolojik gerçeklerine uygun olmasıdır. İnsan hakkındaAllah Teala’nın buyrukları ve yine son peygamber olarak gönderilen veAllah Teala tarafından terbiye edilerek “en güzel örnek” halinegetirilen Hz. Peygamber’in tavsiyeleri, sağlıklı bir Din Eğitiminin önşartı olurken, insanın gelişim çağlarına, idrak kapasitesine vebedensel gelişimine uygun olarak gerçekleştirilmesi de diğer şartıoluşturmaktadır. Bu iki önemli özelliğe riayet edilecek olursa böylesibir Din Eğitimi “sağlıklı”dır denilebilir. <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">- Bu noktada ebeveyne düşen sorumluluğa biraz değinebilir misiniz?<br>-İnsanın çocukluğunda aldığı telkinlerin, hayatı boyunca onda derinetkiler bıraktığı eskiden beri bilinmekte ve ifade edilmektedir. Bugünde çocuk psikolojisiyle ilgilenen uzmanlarca yapılan çeşitliaraştırmalar, çocuğun kişiliğinin temel özelliklerinin ilk yıllardaoluştuğunu ortaya koymaktadır. Hayatın sonraki dönemlerinde etkisinibariz bir şekilde hissettiren bu etkin özellikler, günümüzdeeğitimcilerin ilgisini, ilkokul öncesi döneme yöneltmiştir. Çünkükarakterin tohumları ilk çocukluk yıllarında atılmakta ve sonrakiyıllarda gelişimini sürdürmektedir. Yine, bilindiği kadarıyla,karakterin 2/3’ü altı yaşına gelinceye kadar teşekkül etmektedir. <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">İlkyıllarda alınan Dîni eğitim çocuk üzerinde pek çok yönden olumluetkiler bırakır. Ayrıca bu yaşlarda çocuğun Dîni duyguları uyandığıiçin verilen eğitim biçimi daha sonraki yıllarda çocuğun inanç, tutumve davranışlarını da etkilemektedir. Çocuğu insan olma yolunda ilkyönlendiren, ona mensubu bulunduğu kültürel değerleri kazandıran tek veilk sosyal kurum ailedir. Özellikle okul öncesi dönemde, çocukkendisini özdeş tutacağı model olarak anne-babasını alır. Onlarınözellikleriyle değer yargılarını örnek alarak benimser; hareketlerini,konuşma ve davranışlarını taklit etmeye uğraşır. Bir başka deyişleçocuk, dış dünyayı anne-babasının gözlüğüyle görmeğe çalışır. Çünküçocuk bir modele, bir örneğe muhtaçtır ve çocuk gerek sosyal gerekseDîni tutumlarını geniş ölçüde aile içinde anne-babasının konuşma vedavranış modellerinden elde eder. Gerçekte bu örnek veya model, çocuğunruhuna işlemekte, duygularına tesir etmekte ve onu belli bir yöneçevirmektedir. Böylece çocuk, sahip olduğu taklit özelliğiyle,güvendiği ve aynı zamanda etkisinde kaldığı anne-babasını kopya etmeyeçalışmaktadır. Öte yandan çocukların, anne-babalarının yaşadıkları dinitecrübelerde sergiledikleri derûnî davranışları duyarlı bir şekildehissettikleri ve bundan da oldukça etkilendikleri bilinmektedir. Dininana kaynağı Kur’an, “Ey iman edenler! Kendinizi ve aile efradınızıcehennem ateşinden koruyunuz.” (Tahrim, 66/6) ayetiyle, aile eğitimi vebununla birlikte aile kurumunda yaşayan fertlerin bakımı, korunması vekollanmasında aile reislerini sorumlu tutmaktadır. Tabiatıyla bugörevin ifasında, aile reisi olan babanın ve onun en yakın yardımcısıanne sorumlu olacaktır, olmalıdır. <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">Sorunuzuncevabını, İmam Gazzalî’nin şu anlamlı ifadeleriyle tamamlamakistiyorum: “Çocuk ana babasının yanında bir emanettir. Onun temiz kalbitamamen boş, saf ve kıymetli bir cevherdir. O her türlü nakşakabiliyetli olduğu gibi, meylettirdiği her şeyi almaya da elverişlidir.Eğer çocuk hayra alıştırılır, hayırlı şeyler öğretilirse, hayır üzerebüyür, dünya ve ahirette mesut olur.” <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">-Din Eğitiminde ailenin yanı sıra kurumsal bazda Diyanet İşleriBaşkanlığı ve bu kurumun personeli olan cami görevlilerine düşensorumluluk nedir?<br>- Diyanet İşleri Başkanlığı, yaygın Din Eğitiminiyürüten ve yönlendiren devlet kurumudur. Aslında bürokratik açıdan iyiişleyen bir kurum olduğu söylenebilir. Ancak her devlet kurumundaolduğu gibi bu teşkilatımızda da kendisini yenilemeye ve geliştirmeyeyönelik çabalar yeterince gözlenmiyor. Diyanet teşkilatı, gerek kendipersonelinin sorunları gerekse yürüttüğü yaygın Din Eğitimi konusundaspesifik araştırmalar gerçekleştirmeli ve bunun için projelerüretmelidir. Özellikle camilerde verilen Din Eğitiminin kalitesi vetoplumdaki etkinliği konusunda kapsamlı araştırmalara ihtiyaç vardır. -Cami görevlileri ise Din Eğitimi adına hem cemaatini hem de kendisinebaşvuranları eğitmekle görevlidir. Özellikle yaz kurslarında kendisineKur’an okumayı öğrenmek amacıyla başvuran çocuklara ve gençlere, İslameğitim sisteminin öngördüğü üzere sabırla ve şefkatle davranmalıdır kiertesi yıl, tekrar gelinsin. Çocuklarımız ve gençlerimiz maruzkaldıkları kötü muamele sebebiyle Kur’an’dan, dinden ve camidensoğuyorsa, bunda sorumluluk öncelikle cami görevlilerine aittir. <o:p></o:p></font></font></span></p><div style="text-align: left;"></div><p style="color: rgb(55, 62, 104); font-weight: bold; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; font-family: Arial;"><font face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif"><font size="2">-Efendim son olarak sormak istiyorum. Okullarda verilmeye çalışılan DinKültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin artı ve eksilerine değinebilirmisiniz?<br>- Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde okullarda verilen DinKültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin üzerine söylenecek pek çok şeyolsa gerek. Ancak kısaca arzetmek isterim ki, bu dersler, olumlu etkisibakımından bizlere “iyi ki var” dedirtirken, yetersizliği bakımından dabizleri üzüyor. Haftada 1-2 saatlik derslerin yetersizliğine bir degeciktirilerek verilmesi eklenince, eğitimci olarak üzüntümüz bir katdaha artıyor. Maalesef, Batı’da din dersleri anaokulundan itibarenbaşladığı halde Avrupa Birliği üyeliği sürecinde bulunan Ülkemizde isedin dersleri 4. sınıfta başlamaktadır. Takdir edersiniz ki,geciktirilen bir eğitim, istenen ve beklenen sonuçları vermeyecektir. </font></font></span></p>EDITOR}