04-03-2007, 12:54
Yaklaşık 1000 kişiye ulaşan bu forum paylaşımcıları içinde eminim ki Fetullah Gülen hayranlığı ve yakınlığı duyan arkadaşlarımız vardır. Endişemiz İslam dinine kurulmaya çalışılan sinsi pusudur. lütfen okuyun gerçekleri öğrenin, daha sonra hazmedebiliyor, içinize sindirebiliyor, rahatsızlık duymuyorsanız kimin peşinden giderseniz gidin.
Bütün gülen okullarında İNGİLİZCE EĞİTİM yapılıyor, bilin bakalım nedenmiş?
Bir milletin dili, o milletin kültürüne bekçilik yapacak kadar gelişmiş ve güçlü değilse, o milletin başka kültürlerin işgaline uğraması kaçınılmaz olur. Diyelim ki, insanımıza ilim-irfan dağıtma mevkiinde bulunanların büyük bir kısmı, İngilizce'ye aşina olduklarından daha çok dağarcıklarında o dilde yazılmış eserlerden süzülüp gelen düşünceler bulunacaktır. Bu da onları, İngiliz ve Amerikalılar gibi duyuş, düşünüş ve anlayışa sevk edecek, dolayısıyle de halkla münevver arasında aşılması imkansız uçurumlar meydana gelecek ve zavallı yığınlar (eski-yeni) derken şaşırıp ortada kalacaklardır.
Fetullah Gülen - Yitirilmiş Cennete Doğru, Sayfa 43 ( Nil Yayınları) Açık mı?
Peki gülen (!!) neden Amerika'da? Anadolu ve Türkiye dar geldiğinden mi?
Amerika'da şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir ve hatta denilebilir ki, şöyle veya böyle Amerika ile dostça geçinmeden destek almak değil, dostça geçinmeden, Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde iş yaptırmazlar. Şimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip, dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorsa, bu itibarla mesela Amerika ile çalıştığınız sürece bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olamaz. Amerika hala bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır.
Fetullah Gülen’in ve medya seferberliği.
Fetullah Gülen - Nevval Sevindi ile New York Sohbetleri, Sayfa 39 (Sabah yayınları) ANADOLU ANADOLU’YA SIGMIYOR ! Fethullah Gulen 2007'yi medyada atilim yılı ilan etti. İste cemaatin yayına başlayan TV ve gazeteleri
TODAY's ZAMAN: İngilizce fikir gazetesi.
S HABER: Samanyolu TV bünyesinde yeni haber kanalı. Amaç dünya çapında etkin haber kanalı olmak.
EBRU TV: New Jersey'den yayın yapıyor. Kuzey ve Orta Amerika’nın tamamında uydu ile izleniyor. Yakında ABD'nin büyük kablo TV platformlarına da girecek.
S COCUK: Küçüklere yönelik yeni TV kanalı 2007 ortalarında yayına başlayacak.
Fethullah Gulen’e yakınlığıyla bilinen medya grubu genişliyor.
Uzun yıllardır Zaman gazetesi, Samanyolu TV, Aksiyon Dergisi, Cihan Haber Ajansı, Burç FM, Dünya Radyo gibi yayın kuruluşlarıyla dikkat çeken grup, 2007 deki iki kritik secim öncesinde yeni kurulan gazete ve TV kanalları ile adından söz ettirmeye başladı.
Grup, Türkiye dışında, Fethullah Gulen in yaşadığı ABD de medya atağına geçti.
INGILIZCE YAYIN
ABD de kurulan Ebru TV nin genel yayın yönetmeni Adem Kalac. New Jersey merkezli kanal, 24 saat İngilizce yayın yapıyor. STV nin büyük ortağı olduğu kanal, kasım ayında yayına geçti.
Editoryal kadrosunda Amerikalılar da var. Uydudan yayında olan Ebru TV, Kuzey Amerika nin tümü ve Orta Amerika da izlenebiliyor.
Kanalın yöneticileri, ABD nin iki önemli dijital platformu Dish TV ve Direkt TV ile de anlaşarak toplam 25 milyon aboneye ulaşmayı amaçlıyor.
TDN E RAKIP
Turkish Daily News gazetesine rakip olacak Ä°İngilizce yayın yapacak Today s Zaman da geri sayım sürüyor. Gazetenin başına, Zaman ve Bugün gazetelerinde üst düzey görevlerde bulunmuş, Anadolu Ajansi nin New York eski temsilcisi Bülent Kenes getirildi.
Kenes, ocak ayında çıkacak gazete için ekibini oluşturdu. Gazetenin Ankara temsilcisi de Zaman gazetesinin Kudüs ve Londra eski temsilcisi Kerim Balcı oldu.
HABER RADYOSU
Grup, İstanbul merkezli Burç FM ve Ankara merkezli Dünya Radyo ile ulusal çapta yayın yapıyor. Bunun dışında tüm Türkiye de dinlenebilecek yeni bir haber radyosu için de çalışmalar sürüyor.
Kaynak:Ali Ekber Erturk/Aksam
Dinler diyalogunun baş mimarı Dünyaya Türk ve İslam gelenek ve göreneklerini götürüyormuş.!!
Peki o zaman soralım ve yanıtlayalım.
İstiklal Marşı Okutuyorlarmış......
Kuş uçmaz, kervan geçmez dünyanın bilmem hangi ülkesinde ,bir avuç mutlu azınlığın sayıları iki elin parmağını geçmeyen çocukları İstiklal Marşımızı okusalar ne olur, okumasalar ne olur...
Burada, milyonlarca şehidin kanı ve canı ile yoğrulmuş öz vatan topraklarında, binlerce on binlerce Türk çocuğu, Vatanına ve milletine kin ve nefret içinde doğarken, büyürken ve sokaklarda, ölmek ve öldürmek için insan ararken, sizin Dubai çocuklarına İstiklal Marşı okutmuş olmanız çok mu önemli.... Söyler misiniz, neye yarar, nerede yarar ve ne kadar yarar....
Yahu nasıl da buna, bunun doğru bir davranış olduğuna inanıyor ve inandırıyorsunuz....
Bunca vatan çocuğu bilgisizlik ilgisizlik, sevgisizlik ve kısaca beyin, kalp ve mide açlığından yer ile yeksan olurken siz kalkıyor dünya haritasında yeri dahi belli olmayan memleketlere -sözüm ona- hizmet götürüyorsunuz.
Bunun neresinde akıl, izan, mantık var??
Var mı?....
Çok az.....
Derinliğine ve genişliğine bir de siz düşünün....
Türkiye'yi tanıtıyoruz...Türk Milletinin sesini duyuruyoruz...Yabancılara İstiklal Marşı Okutuyoruz....
Bunlar Az mı Şeyler....
Bir an için diyelim ki doğru,bunlar az şey değil...evet bunları yapıyor; haklısınız....
Ama bunları bilmeye İstiklâl Marşımızı ezberleyip okumaya ve dolayısıyla içine, ruhuna, şuuruna yerleştirmeye bizim çocuklarımızın bu vatan çocuklarının herkesten ve her şeyden çok daha fazla ihtiyaçları var...
Olanları görmüyor musunuz? ve olacakları niçin hissetmiyorsunuz?...
Yoksa size göre biz, felaket tellallığı mı yapıyoruz?...
Keşke öyle olsaydı; sizin dediğiniz gibi olsaydı , biz düşüncelerimizde haksız, siz haklı çıkmış olsaydınız; buna en az sizin kadar biz de sevinirdik!
Vatan bir uçtan bir uca Türkiye'yi unutanlarla dolup taşarken; her geçen gün Türk'ün bin yıldan beri yurt edindiği, vatanlaştırdığı kutsal Anadolu topraklarında sesi nefesi kesilmek istenirken; vatan çocuklarının büyük bir kısmı, değil İstiklal Marşı okumak; Ona, İstiklal Marşımıza ve Onun ihtiva ettiği ve işaret ettiği kutsal mefhumlara kin ve nefret içinde -düşmanca- yetişirken, yetiştirilirken; vatan topraklarımız parça parça, bölge bölge İsraillilere,Amerikalılara,Haçlılara peşkeş çekilirken; her karışında şehit kanı bulunan topraklarımız, ayağımızın altından alınırken, çekilirken; akıp giderken; Türk Milleti'nin birliği ve dirliği bin bir yara-bere içinde kalırken; Türk Bayrağı iki de bir çiğnenir ve kirli ellerde parçalanıp dururken sizin yaban ellerde yaban çocuklarına Türkiye'yi tanıtmış, Türk'ün sesini duyurmuş ve İstiklal Marşı okutmuş olmanızın, bu olup-bitenlerin yanında ne kıymeti olabilir....
Yanlış mı düşünüyoruz...
Gerçek böyle değil mi?....
Eğer yanlışsa;
Söyleyin, neresi yanlış....ve niçin yanlış...
İzninizle dostlar, bir de sizden şunu öğrenmek istiyorum.
Niçin İlgi Alanınıza Hep Zengin Çocukları veya bilgili, Zeki Çocuklar Girmektedir?
Yoksa "hizmet" mefhumu, "bacasız sanayi" kavramına bir maske olarak mı kullanılmaktadır... Hayır! Böyledir, demek istemiyorum.. Suizanım ne demek olduğunu, ne büyük bir günah olduğunu çok iyi biliyorum.. Aklımın ve vicdanımın kabul etmediği şeyleri gördükçe, okudukça, duydukça gayri ihtiyari bunu düşünmemekten de kendimi alamıyorum.
Evet....
Gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında siz genellikle zengin çocuklarına talip oluyor ve hizmeti onlara mutlu azınlığın akıllı ve zeki çocuklarına götürüyorsunuz.
Okul ve dershanelerinizde ve özellikle de üniversitelerinizde bir çiftçi, bir işçi, bir esnaf ve bir SKK emeklisinin çocuğu var mı?!..
Sorumu bir kez daha tekrar etmek istiyorum:
Var mı?...
Genel olarak soruyorum. Siz de lütfen cevabınızı genelden veriniz! İstisna olanları ben sorumun dışında bıraktım, siz de cevap verirken böyle yapınız..
Evet, evet. Öteden beri dikkat ederiz. ilgi ve alakanızı bilgili, zeki ve aynı zamanda da hali vakti yerinde olan aile çocuklarının üzerinde yoğunlaştırmaktasınız. Bu itibarla muhataplarınız , Lise sınavlarına hazırlanan ve yüksek puanlar alan çocuklar veya ÖSS sınavına hazırlanan Fen Lisesi, Anadolu Lisesi öğrencileri olmaktadır. Hizmetlerinizi bunların üzerine teksif ediyor, maddi ve manevi yatırımınızı gelecekte önemli mevkileri işgal edecek, yönetimde, siyasette, ticarette sözü geçecek; istikbali parlak gençlere yapmaktasınız. Peki,.bu özellikleri taşımayan fakir fukaranın çocuklarının elinden kim tutacak, yüreklerini ve beyinlerini kim ihya edecek ve dolayısıyla bu yavrularımızı bu vatana ve bu millete kim kazandıracak!!Tabii, anlıyoruz, maddi ve manevi zavallı gençleri yetiştirmek zor, zahmetli bir iş.. Onların "hizmet"e layık birer insana dönüştürülmesi belki de zaman kaybı. Her yönden birikim sahibi gencimiz ise kolaylıkla şekil verilebilecek hamur kıvamında..Haliyle bu gibi çocukların beyin ve kalplerine öğretilerinizi; geleceğe ait düşüncelerinizi çok daha kolay yerleştirebiliyorsunuz. Siz bu durumda kolaya talip olmuş olmuyor musunuz..... Şunu bilin ki; bu hayatta kolay zannettiklerimiz zor; zor gördüklerimiz, zor olduğunu düşündüklerimiz ise kolaydır....
Öğretiler.....
Ah keşke içinde yeteri kadar Türk milletinin birliği ve dirliği; vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü; devletin Türk Devletinin bekası da olsaydı-olabilseydi-.Ne kadar da çok iyi olurdu.
Evet bunlar "öğretilerde" yok denecek kadar az.
Eğer böyle olmasaydı, şu anda bu kavramlarla ilgili de üç-beş kitap yazar ve Türk çocuklarının istifadesine sunmuş olurdunuz.
Cemaatinize ait çok sayıda eser var. Niçin bunların arasında bir vatan,bir millet, bir bayrak ve bir devlet risalesi yok?!
Var da, bizim mi haberimiz yok...
Eğer böyleyse özür dileriz.
Maalesef yok......
Dünya Haritasında İsmi Zor Bulunan Ülkeler
Diyeceksiniz ki (diyorsunuz da) Bizim burada, bu vatan içinde de okullarımız ve dershanelerimiz var. Binaenaleyh, biz, bir vatandaş olarak görevimizi, burada bu vatanda da yapıyoruz. Biz ancak arta kalan hizmetimizi başka ülkelere taşıyoruz.
Biz de hemen sormak istiyoruz:
Burada yaptıklarınızı kafi görüyor musunuz? Yetiyor mu?..
Niçin daha çok olmasın.....
Milyonlarca Türk çocuğu, fikren, ruhen ve beden aç-açık, sersefil bir şekilde etrafta dolaşırken, kan ve gözyaşı sebil olmuş, vatanın dört bir yanında akarken; siz tutun Madagaskar'da, Singapur'da, Lausta (Laust: ilk defa duydum...Haritada aradım.. maalesef bulamadım) okul açın...
Olacak şey mi ALLAH aşkına?!...
"EVE LAZIM OLAN CAMİYE HARAMDI" öyle mi?...
İlahi prensip böyle değil miydi....
Niçin Hakkari, Muş, Zonguldak Değil..
Uzak doğuda, Asya'da, Afrika'da... Haritada yeri olmaya veya zor bulunan Müslüman ve Hıristiyan ülkelerine gideceğinize, Hakkari'ye, Muş'a, Bitlis'e, Zonguldak'a, Çankırı'ya, Muğla'ya (ilah..) gitmiş maddi ve manevi yatırımlarınızı geri kalmış (neresi ileri gitmiş ki?!..) illerimize yapmış olsaydınız, bu vatan için çok daha hayırlı olmaz mıydı?!..
Biraz önce ifade edildi;
Bizim için, İkinci hayata inanan Müslümanlar için, öncelikle ilgi alanımıza ve sorumluluk dünyamıza kendi vatanımız, kendi milletimiz ve kendi devletimiz girmeliydi, değil mi??...
Buralarda da mutlaka bir şeyler yaptınız. Çok az...Niçin daha fazla değil....
Bir defa daha büyük harflerle yazıyor ve altını kalın çizgilerle çiziyorum.
--MÜSLÜMAN, HİZMETİNE ÖNCE TOPRAĞINDAN; DOĞDUĞU, BARINDIĞI VATANINDAN, MENSUP OLDUĞU MİLLETİNDEN VE ŞEMSİYESİ ALTINDA HAYSİYET VE ŞEREFİYLE YAŞADIĞI DEVLETİNDEN BAŞLAMAK MECBURİYETİNDEDİR!!
Bu bir EMR-İ İLAHİDİR!!
İtirazı olan daha doğrusu, söyleyecek sözü olan varsa, bekliyorum.
Sakın ola ki hakarete falan yeltenmeyin! Hakaret ihtiva eden yazıları bırakın okumayı, yüzüne bile bakmadan,onlara çöpün yolunu gösteriyoruz.
Bu itibarla boşuna zahmet etmiş olursunuz.
Siz Niçin Hz. Muhammedi Hak Peygamberi Olarak Kabul Etmiyorsunuz?
Hıristiyan ve Yahudilerle, şu zamandan beri diyalog yapmaktasınız. Eğer okuduklarımız ve duyduklarımız doğru ise, onlar size, daha önce kabul etmediğiniz bazı şeyleri kabul ettirmişler.
Ya siz?!...
Kaç Hıristiyan'a, kaç Musevi'ye Hz. Muhammedi'n Hak Peygamber olduğunu kabul ettirdiniz?
Zaman zaman yurt içinde ve yurt dışında, onlarla yani gayrimüslimlerle bir araya geliyorsunuz, sohbet ediyorsunuz.
Mutlaka demiş olmalısınız:
Beyler! Bakın biz bütün Peygamberlerin HAK elçisi olduklarını kabul ediyoruz. Sorabilir miyiz size: SİZ NİÇİN HZ. MUHAMMED'İ HAK PEYGAMBERİ OLARAK KABUL ETMİYORSUNUZ??
Sahih, muhataplarınıza, böyle bir soru yönelttiniz mi?..
Hiç zannetmiyorum....
O insanların yanında süt dökmüş kediye dönüyor, süklüm-püklüm oluyorsunuz.
Bu eziklik niçin....Neden bu kadar yılgın-arkın hareket etmektesiniz?!..
Damarında Türk kanı, içinde yüreğinde İslam imanı taşıyan insanların medeni cesaret sahibi olmaları gerekirdi, değil mi...
Türk Milletine karşı şahin; Hıristiyan milletine karşı kanarya ne demek oluyor bu....
Günah değil mi...
Müslüman, hem Yunus ve hem de Yavuz olmak zorundadır.
Siz Türk insanına karşı Yavuz olurken, yabancılara karşı Yunus olmaktasınız.
Bu da meselenin bir başka vahim yönü.
Hıristiyan Diyalogcular Bizden Ne İstemektedirler?!...
Ne istemiyorlar ki....
Başlıca istedikleri şunlar:
1-Ulusal devletten vazgeçin
2-Dini ve milli felsefenizi değiştiriniz
3-Azınlıkları tanıyın
4-Doğuda Kürt federe devleti kurun
5-Kuzey Kıbrıs'ı Rumlara teslim edin
6-Azınlıkları tanıyın ve onlara toprak verin
Daha neler neler....
Adamlar, neredeyse,"İslam'dan vazgeçin, dininizi değiştirin!"diyeceklerdir.
Belki de diyorlar...
Bu insanlar, Hz. Peygambere yapmadıkları hakareti, etmedikleri küfrü
bırakmıyorlar.
Bu insanlarla böyle düşünen kimselerle bir araya gelip, dinler üzerinde daha
doğrusu İslam Dini bahis mevzu olduğunda, saygı ve sevgi içinde nasıl
konuşabiliyor ve (kırmadan ve kırılmadan) nasıl tartışabiliyorsunuz, bunu
anlamak çok zor..
İbrahimî Dinler.....
Anlamadım, ne demek oluyor bu....
İbrahim'i dinler....
Kim söyledi, kim çıkardı, kim(ler) uydurdu bu berbat kavramı...
Hiçbir ilahi din Peygambersiz olmaz, olmadı, olması da asla ve kat'a mümkün değil!..
Yerlerin ve göklerin; zaman ve mekanların; dünya ve ukbanın en aziz, en asil ve en yüce Peygamberi Hz. Muhammet(sv) olmadan ne din olur, ne iman... Ne İslam olur ve ne de Kuran...
Hz. İbrahim'in varlık sebebi ve bu hayata gönderiliş hikmeti cihan Nebisine bağlıdır.
Çünkü O; EVVELİNİN VE AHİRİNİN, GELMİŞ VE GEÇMİŞİN; ZAMANLARIN VE MEKANLARIN; DÜNYALARIN VE UKBALARIN BİRCİK NEBİSİDİR.
CİHAN O'NUN NURU İLE; KAİNAT O'NUN VARLIĞI İLE; YERLER VE GÖKLER O'NUN IŞIĞI İLE AYDINLANMIŞTIR.
SELAM SANA EVVELİNİN VE AHİRİN PEYGAMBERİ. SELAM SANA ZAMAN VE MEKKANLARIN BİRCİK SEVGİLİSİ. SELAM SANA İKİ CİHANIN EFENDİSİ..
SELAM SANA, SALAT SANA....MİNNET SANA, ŞÜKRAN SANA....
EY PEYGAMBERLE PEYGAMBERİ; İKİ CİHAN GÜNEŞİ....
Buna Hak Din Demek Mümkün mü?..
Hıristiyanlıkta 3 Çeşit İnanç Vardır: Baba, oğul ve kutsal ruh.
İslam'daki ALLAH inancı ise:
Tevhittir.
Cenab-ı HAKK buyurdu:
"DE Kİ: ALLAH BİR'DİR. ALLAH DAİMDİR, MUTLAK ANLAMDA İHTİYAÇSIZDIR, HER ŞEY O'NA MUHTAÇTIR. DOĞMAMIŞTIR, DOĞURULMAMIŞTIR. HİÇ BİRŞEY O'NA DENK VE BENZER DEĞİLDİR (ve olmamıştır da).(Kur. İhlas Suresi, ayet: 1-2-3-4)
İnançların Rekabeti mi Olur?
Ne var bunda korkulacak, biz dinleri rekabete açıyoruz, diyorsunuz.
Dinlerin rekabeti mi olur....
Biran için diyelim ki olur...Peki, siz İslam Dini ile muharref (Muharref: Tahrif edilmiş, asıl manasından uzaklaştırılmış, değiştirilmiş) dinleri nasıl bir araya getirecek ve İslam'la onları, hangi şartlarda yarıştıracaksınız?!...
Gece ile gündü; yaz ile kış; eğri ile doğru; sıcak ile soğuk; kötü ile iyi(ilah) nasıl yan yana gelir? Bunu akılla bağdaştırmak mümkün mü?!...
Bizim dinimizde 6 esasa inanmak vardır. Bunlardan biri de "Ve rusulihi"dir.
Biz ALLAH’IN yeryüzüne vazifeli olarak gönderdiği bütün Peygamberlerine de inanmaktayız. Onlar diyalog yaptıklarınız bizim peygamberimize inanıyorlar mı?.. Bu durumda nasıl İslam dini ile Hıristiyan ve Musevi dinleri arasında diyalog yapılabilir.
İnsanlar arasında, Kültürler arasında, Medeniyetler arasında denebilirdi...
Hayır! "Dinler arasında" ise asla!..
Bunu bu kavramı lütfen hemen değiştiriniz!
Bu bizi, Müslüman Türkleri gerçekten de çok rahatsız etti.
Nasıl olur da sizi rahatsız etmez, vicdanınızı kanatmaz, bunu anlamak çok zor. Milyonlarca Müslüman'ın rahatsız olmasına sebep olmak günah değil mi?...Bu bir "kul hakkı"dır hem de çok büyük...
Haçlılar Hiçbir Zaman İdeallerinden Vazgeçmemişlerdir.
Onların tek bir hedefi vardır.. yer küresindeki Türkleri, özellikle Anadolu'da bin yıldan beri var olan ve kıyametin sabahına kadar da hep var olacak olan Türkleri yok etmek;onları buradan kutsal Anadolu topraklarından çıkarmak ve bu mübarek toprakları Hıristiyanlaştırmak. Çünkü onların "görüşünde" biz Türkler, İslam dininin belkemiği, can damarı ve emniyet sübapıyız. Biliyor musunuz, bu doğrudur..O insanlar bu düşüncelerinde
haklıdırlar.. Her şeye rağmen, biz Türkler şu anda bu dinin İslam Dininin özüyüz, sözüyüz, ruhuyuz.. Bunun böyle olduğunu onlar Hıristiyanlar çok iyi bilirler. Fakat bir türlü siz(ler) bilmediniz, bilmek ve anlamak istemediniz....
Söz buraya gelmişken bunu bu sözlerimi teyit eden bu konu ile ilgili bir olay anlatmak istiyorum. Ve...daha sonra da sohbetimi bitireceğim.
Almanya'da Doktora Yapan Bir Türk Genci Bizzat Yaşadığı Olayı Şöyle Anlatıyor:
"Okulda arkadaşlık yaptığım Alman genci: "Bugün Heiderberg Başpiskoposunun mühim bir konferansı var, gelir misin?" dedi. Ben de "hay hay, gidelim" dedim ve dört Alman genciyle konferansa gittik. Papaz efendi kürsüye çıktı ve direk olarak İslamiyet'e hakaret etmeye başladı. Ben terlemeye başladım.
Durumu anlayan Alman arkadaş "Haydi çıkalım, saçmalamaya başladı" diyerek beni teselli etmek istediler. Fakat ben çıkmayacağımı ve sonuna kadar dinleyeceğimi söyledim. Konferans bir hayli uzundu. Papaz, İslam dinine her türlü iftirayı attıktan sonra esas ateşi Türk milletine tevcih etti. "Barbar Türkler! Hunhar Türkler! Medeniyet düşmanı Türkler!.." gibi kötülük namına aklına gelen her şeyi sayıyordu. Ve nihayet konferans bitmişti. Hemen
yerimden kalktım, "Papaz Efendi (!) sual sorabilir miyim?" dedim. "Evet" dedi.
Dedim ki: "Konferansınızı sabırla dinledim. İslamiyet hakkında söylediklerinin tamamen yanlıştır. Ama siz Hıristiyansınız, kendi dininizi doğru göstermek için bu tutumunuzu normal karşılayabilirim. Ama garibime giden dünyada yaşayan 800milyon Müslüman içinde nüfusu 40milyonu (o zaman için) bulmayan Türkleri seçmeniz beni hayrete düşürdü. Halbuki bizden kalabalık İslam ülkeleri var. Mesela Pakistan, Endonezya, Arap devletleri, İran... Niçin onlar hakkında hiçbir şey söylemediniz de yalnız Türk milletine hücum ettiniz? Bunu izah etmenizi istiyorum."
Papaz cevaben dedi ki: "İslam dini Arap yarımadasından çıktı. Biz bu dini yok etmek veya Arap yarımadasında hapsetmek için Haçlı Seferleri düzenledik.
Karşımıza siz çıktınız. Milyonlarca Hıristiyan'ı kılıçtan geçirdiniz. Viyana kapılarına kadar siz geldiniz. Hindistan'a İslam'ı siz götürdünüz ve İslam'ın kılıcı oldunuz. Siz Türkler önümüze çıkmasaydınız biz arzumuzu yerine getirecektik. Bizim hesabımız sizinledir. Pakistanlıyla, Endonezyalıyla, Arap ve İranlı ile bir hesabımız yoktur." Ve devamında dedi ki "Bu yalnız benim görüşüm değildir, her Avrupalı böyle düşünür." (Mehmed Doğan, Kur'an Gölgesinde ve Tarih Önünde Türkler, 123-124)
Ya işte böyle....
Bu yazıda birçok kaynaktan alındı vardır. Teşekkür ederim.
Bütün gülen okullarında İNGİLİZCE EĞİTİM yapılıyor, bilin bakalım nedenmiş?
Bir milletin dili, o milletin kültürüne bekçilik yapacak kadar gelişmiş ve güçlü değilse, o milletin başka kültürlerin işgaline uğraması kaçınılmaz olur. Diyelim ki, insanımıza ilim-irfan dağıtma mevkiinde bulunanların büyük bir kısmı, İngilizce'ye aşina olduklarından daha çok dağarcıklarında o dilde yazılmış eserlerden süzülüp gelen düşünceler bulunacaktır. Bu da onları, İngiliz ve Amerikalılar gibi duyuş, düşünüş ve anlayışa sevk edecek, dolayısıyle de halkla münevver arasında aşılması imkansız uçurumlar meydana gelecek ve zavallı yığınlar (eski-yeni) derken şaşırıp ortada kalacaklardır.
Fetullah Gülen - Yitirilmiş Cennete Doğru, Sayfa 43 ( Nil Yayınları) Açık mı?
Peki gülen (!!) neden Amerika'da? Anadolu ve Türkiye dar geldiğinden mi?
Amerika'da şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir ve hatta denilebilir ki, şöyle veya böyle Amerika ile dostça geçinmeden destek almak değil, dostça geçinmeden, Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde iş yaptırmazlar. Şimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip, dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorsa, bu itibarla mesela Amerika ile çalıştığınız sürece bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olamaz. Amerika hala bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır.
Fetullah Gülen’in ve medya seferberliği.
Fetullah Gülen - Nevval Sevindi ile New York Sohbetleri, Sayfa 39 (Sabah yayınları) ANADOLU ANADOLU’YA SIGMIYOR ! Fethullah Gulen 2007'yi medyada atilim yılı ilan etti. İste cemaatin yayına başlayan TV ve gazeteleri
TODAY's ZAMAN: İngilizce fikir gazetesi.
S HABER: Samanyolu TV bünyesinde yeni haber kanalı. Amaç dünya çapında etkin haber kanalı olmak.
EBRU TV: New Jersey'den yayın yapıyor. Kuzey ve Orta Amerika’nın tamamında uydu ile izleniyor. Yakında ABD'nin büyük kablo TV platformlarına da girecek.
S COCUK: Küçüklere yönelik yeni TV kanalı 2007 ortalarında yayına başlayacak.
Fethullah Gulen’e yakınlığıyla bilinen medya grubu genişliyor.
Uzun yıllardır Zaman gazetesi, Samanyolu TV, Aksiyon Dergisi, Cihan Haber Ajansı, Burç FM, Dünya Radyo gibi yayın kuruluşlarıyla dikkat çeken grup, 2007 deki iki kritik secim öncesinde yeni kurulan gazete ve TV kanalları ile adından söz ettirmeye başladı.
Grup, Türkiye dışında, Fethullah Gulen in yaşadığı ABD de medya atağına geçti.
INGILIZCE YAYIN
ABD de kurulan Ebru TV nin genel yayın yönetmeni Adem Kalac. New Jersey merkezli kanal, 24 saat İngilizce yayın yapıyor. STV nin büyük ortağı olduğu kanal, kasım ayında yayına geçti.
Editoryal kadrosunda Amerikalılar da var. Uydudan yayında olan Ebru TV, Kuzey Amerika nin tümü ve Orta Amerika da izlenebiliyor.
Kanalın yöneticileri, ABD nin iki önemli dijital platformu Dish TV ve Direkt TV ile de anlaşarak toplam 25 milyon aboneye ulaşmayı amaçlıyor.
TDN E RAKIP
Turkish Daily News gazetesine rakip olacak Ä°İngilizce yayın yapacak Today s Zaman da geri sayım sürüyor. Gazetenin başına, Zaman ve Bugün gazetelerinde üst düzey görevlerde bulunmuş, Anadolu Ajansi nin New York eski temsilcisi Bülent Kenes getirildi.
Kenes, ocak ayında çıkacak gazete için ekibini oluşturdu. Gazetenin Ankara temsilcisi de Zaman gazetesinin Kudüs ve Londra eski temsilcisi Kerim Balcı oldu.
HABER RADYOSU
Grup, İstanbul merkezli Burç FM ve Ankara merkezli Dünya Radyo ile ulusal çapta yayın yapıyor. Bunun dışında tüm Türkiye de dinlenebilecek yeni bir haber radyosu için de çalışmalar sürüyor.
Kaynak:Ali Ekber Erturk/Aksam
Dinler diyalogunun baş mimarı Dünyaya Türk ve İslam gelenek ve göreneklerini götürüyormuş.!!
Peki o zaman soralım ve yanıtlayalım.
İstiklal Marşı Okutuyorlarmış......
Kuş uçmaz, kervan geçmez dünyanın bilmem hangi ülkesinde ,bir avuç mutlu azınlığın sayıları iki elin parmağını geçmeyen çocukları İstiklal Marşımızı okusalar ne olur, okumasalar ne olur...
Burada, milyonlarca şehidin kanı ve canı ile yoğrulmuş öz vatan topraklarında, binlerce on binlerce Türk çocuğu, Vatanına ve milletine kin ve nefret içinde doğarken, büyürken ve sokaklarda, ölmek ve öldürmek için insan ararken, sizin Dubai çocuklarına İstiklal Marşı okutmuş olmanız çok mu önemli.... Söyler misiniz, neye yarar, nerede yarar ve ne kadar yarar....
Yahu nasıl da buna, bunun doğru bir davranış olduğuna inanıyor ve inandırıyorsunuz....
Bunca vatan çocuğu bilgisizlik ilgisizlik, sevgisizlik ve kısaca beyin, kalp ve mide açlığından yer ile yeksan olurken siz kalkıyor dünya haritasında yeri dahi belli olmayan memleketlere -sözüm ona- hizmet götürüyorsunuz.
Bunun neresinde akıl, izan, mantık var??
Var mı?....
Çok az.....
Derinliğine ve genişliğine bir de siz düşünün....
Türkiye'yi tanıtıyoruz...Türk Milletinin sesini duyuruyoruz...Yabancılara İstiklal Marşı Okutuyoruz....
Bunlar Az mı Şeyler....
Bir an için diyelim ki doğru,bunlar az şey değil...evet bunları yapıyor; haklısınız....
Ama bunları bilmeye İstiklâl Marşımızı ezberleyip okumaya ve dolayısıyla içine, ruhuna, şuuruna yerleştirmeye bizim çocuklarımızın bu vatan çocuklarının herkesten ve her şeyden çok daha fazla ihtiyaçları var...
Olanları görmüyor musunuz? ve olacakları niçin hissetmiyorsunuz?...
Yoksa size göre biz, felaket tellallığı mı yapıyoruz?...
Keşke öyle olsaydı; sizin dediğiniz gibi olsaydı , biz düşüncelerimizde haksız, siz haklı çıkmış olsaydınız; buna en az sizin kadar biz de sevinirdik!
Vatan bir uçtan bir uca Türkiye'yi unutanlarla dolup taşarken; her geçen gün Türk'ün bin yıldan beri yurt edindiği, vatanlaştırdığı kutsal Anadolu topraklarında sesi nefesi kesilmek istenirken; vatan çocuklarının büyük bir kısmı, değil İstiklal Marşı okumak; Ona, İstiklal Marşımıza ve Onun ihtiva ettiği ve işaret ettiği kutsal mefhumlara kin ve nefret içinde -düşmanca- yetişirken, yetiştirilirken; vatan topraklarımız parça parça, bölge bölge İsraillilere,Amerikalılara,Haçlılara peşkeş çekilirken; her karışında şehit kanı bulunan topraklarımız, ayağımızın altından alınırken, çekilirken; akıp giderken; Türk Milleti'nin birliği ve dirliği bin bir yara-bere içinde kalırken; Türk Bayrağı iki de bir çiğnenir ve kirli ellerde parçalanıp dururken sizin yaban ellerde yaban çocuklarına Türkiye'yi tanıtmış, Türk'ün sesini duyurmuş ve İstiklal Marşı okutmuş olmanızın, bu olup-bitenlerin yanında ne kıymeti olabilir....
Yanlış mı düşünüyoruz...
Gerçek böyle değil mi?....
Eğer yanlışsa;
Söyleyin, neresi yanlış....ve niçin yanlış...
İzninizle dostlar, bir de sizden şunu öğrenmek istiyorum.
Niçin İlgi Alanınıza Hep Zengin Çocukları veya bilgili, Zeki Çocuklar Girmektedir?
Yoksa "hizmet" mefhumu, "bacasız sanayi" kavramına bir maske olarak mı kullanılmaktadır... Hayır! Böyledir, demek istemiyorum.. Suizanım ne demek olduğunu, ne büyük bir günah olduğunu çok iyi biliyorum.. Aklımın ve vicdanımın kabul etmediği şeyleri gördükçe, okudukça, duydukça gayri ihtiyari bunu düşünmemekten de kendimi alamıyorum.
Evet....
Gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında siz genellikle zengin çocuklarına talip oluyor ve hizmeti onlara mutlu azınlığın akıllı ve zeki çocuklarına götürüyorsunuz.
Okul ve dershanelerinizde ve özellikle de üniversitelerinizde bir çiftçi, bir işçi, bir esnaf ve bir SKK emeklisinin çocuğu var mı?!..
Sorumu bir kez daha tekrar etmek istiyorum:
Var mı?...
Genel olarak soruyorum. Siz de lütfen cevabınızı genelden veriniz! İstisna olanları ben sorumun dışında bıraktım, siz de cevap verirken böyle yapınız..
Evet, evet. Öteden beri dikkat ederiz. ilgi ve alakanızı bilgili, zeki ve aynı zamanda da hali vakti yerinde olan aile çocuklarının üzerinde yoğunlaştırmaktasınız. Bu itibarla muhataplarınız , Lise sınavlarına hazırlanan ve yüksek puanlar alan çocuklar veya ÖSS sınavına hazırlanan Fen Lisesi, Anadolu Lisesi öğrencileri olmaktadır. Hizmetlerinizi bunların üzerine teksif ediyor, maddi ve manevi yatırımınızı gelecekte önemli mevkileri işgal edecek, yönetimde, siyasette, ticarette sözü geçecek; istikbali parlak gençlere yapmaktasınız. Peki,.bu özellikleri taşımayan fakir fukaranın çocuklarının elinden kim tutacak, yüreklerini ve beyinlerini kim ihya edecek ve dolayısıyla bu yavrularımızı bu vatana ve bu millete kim kazandıracak!!Tabii, anlıyoruz, maddi ve manevi zavallı gençleri yetiştirmek zor, zahmetli bir iş.. Onların "hizmet"e layık birer insana dönüştürülmesi belki de zaman kaybı. Her yönden birikim sahibi gencimiz ise kolaylıkla şekil verilebilecek hamur kıvamında..Haliyle bu gibi çocukların beyin ve kalplerine öğretilerinizi; geleceğe ait düşüncelerinizi çok daha kolay yerleştirebiliyorsunuz. Siz bu durumda kolaya talip olmuş olmuyor musunuz..... Şunu bilin ki; bu hayatta kolay zannettiklerimiz zor; zor gördüklerimiz, zor olduğunu düşündüklerimiz ise kolaydır....
Öğretiler.....
Ah keşke içinde yeteri kadar Türk milletinin birliği ve dirliği; vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü; devletin Türk Devletinin bekası da olsaydı-olabilseydi-.Ne kadar da çok iyi olurdu.
Evet bunlar "öğretilerde" yok denecek kadar az.
Eğer böyle olmasaydı, şu anda bu kavramlarla ilgili de üç-beş kitap yazar ve Türk çocuklarının istifadesine sunmuş olurdunuz.
Cemaatinize ait çok sayıda eser var. Niçin bunların arasında bir vatan,bir millet, bir bayrak ve bir devlet risalesi yok?!
Var da, bizim mi haberimiz yok...
Eğer böyleyse özür dileriz.
Maalesef yok......
Dünya Haritasında İsmi Zor Bulunan Ülkeler
Diyeceksiniz ki (diyorsunuz da) Bizim burada, bu vatan içinde de okullarımız ve dershanelerimiz var. Binaenaleyh, biz, bir vatandaş olarak görevimizi, burada bu vatanda da yapıyoruz. Biz ancak arta kalan hizmetimizi başka ülkelere taşıyoruz.
Biz de hemen sormak istiyoruz:
Burada yaptıklarınızı kafi görüyor musunuz? Yetiyor mu?..
Niçin daha çok olmasın.....
Milyonlarca Türk çocuğu, fikren, ruhen ve beden aç-açık, sersefil bir şekilde etrafta dolaşırken, kan ve gözyaşı sebil olmuş, vatanın dört bir yanında akarken; siz tutun Madagaskar'da, Singapur'da, Lausta (Laust: ilk defa duydum...Haritada aradım.. maalesef bulamadım) okul açın...
Olacak şey mi ALLAH aşkına?!...
"EVE LAZIM OLAN CAMİYE HARAMDI" öyle mi?...
İlahi prensip böyle değil miydi....
Niçin Hakkari, Muş, Zonguldak Değil..
Uzak doğuda, Asya'da, Afrika'da... Haritada yeri olmaya veya zor bulunan Müslüman ve Hıristiyan ülkelerine gideceğinize, Hakkari'ye, Muş'a, Bitlis'e, Zonguldak'a, Çankırı'ya, Muğla'ya (ilah..) gitmiş maddi ve manevi yatırımlarınızı geri kalmış (neresi ileri gitmiş ki?!..) illerimize yapmış olsaydınız, bu vatan için çok daha hayırlı olmaz mıydı?!..
Biraz önce ifade edildi;
Bizim için, İkinci hayata inanan Müslümanlar için, öncelikle ilgi alanımıza ve sorumluluk dünyamıza kendi vatanımız, kendi milletimiz ve kendi devletimiz girmeliydi, değil mi??...
Buralarda da mutlaka bir şeyler yaptınız. Çok az...Niçin daha fazla değil....
Bir defa daha büyük harflerle yazıyor ve altını kalın çizgilerle çiziyorum.
--MÜSLÜMAN, HİZMETİNE ÖNCE TOPRAĞINDAN; DOĞDUĞU, BARINDIĞI VATANINDAN, MENSUP OLDUĞU MİLLETİNDEN VE ŞEMSİYESİ ALTINDA HAYSİYET VE ŞEREFİYLE YAŞADIĞI DEVLETİNDEN BAŞLAMAK MECBURİYETİNDEDİR!!
Bu bir EMR-İ İLAHİDİR!!
İtirazı olan daha doğrusu, söyleyecek sözü olan varsa, bekliyorum.
Sakın ola ki hakarete falan yeltenmeyin! Hakaret ihtiva eden yazıları bırakın okumayı, yüzüne bile bakmadan,onlara çöpün yolunu gösteriyoruz.
Bu itibarla boşuna zahmet etmiş olursunuz.
Siz Niçin Hz. Muhammedi Hak Peygamberi Olarak Kabul Etmiyorsunuz?
Hıristiyan ve Yahudilerle, şu zamandan beri diyalog yapmaktasınız. Eğer okuduklarımız ve duyduklarımız doğru ise, onlar size, daha önce kabul etmediğiniz bazı şeyleri kabul ettirmişler.
Ya siz?!...
Kaç Hıristiyan'a, kaç Musevi'ye Hz. Muhammedi'n Hak Peygamber olduğunu kabul ettirdiniz?
Zaman zaman yurt içinde ve yurt dışında, onlarla yani gayrimüslimlerle bir araya geliyorsunuz, sohbet ediyorsunuz.
Mutlaka demiş olmalısınız:
Beyler! Bakın biz bütün Peygamberlerin HAK elçisi olduklarını kabul ediyoruz. Sorabilir miyiz size: SİZ NİÇİN HZ. MUHAMMED'İ HAK PEYGAMBERİ OLARAK KABUL ETMİYORSUNUZ??
Sahih, muhataplarınıza, böyle bir soru yönelttiniz mi?..
Hiç zannetmiyorum....
O insanların yanında süt dökmüş kediye dönüyor, süklüm-püklüm oluyorsunuz.
Bu eziklik niçin....Neden bu kadar yılgın-arkın hareket etmektesiniz?!..
Damarında Türk kanı, içinde yüreğinde İslam imanı taşıyan insanların medeni cesaret sahibi olmaları gerekirdi, değil mi...
Türk Milletine karşı şahin; Hıristiyan milletine karşı kanarya ne demek oluyor bu....
Günah değil mi...
Müslüman, hem Yunus ve hem de Yavuz olmak zorundadır.
Siz Türk insanına karşı Yavuz olurken, yabancılara karşı Yunus olmaktasınız.
Bu da meselenin bir başka vahim yönü.
Hıristiyan Diyalogcular Bizden Ne İstemektedirler?!...
Ne istemiyorlar ki....
Başlıca istedikleri şunlar:
1-Ulusal devletten vazgeçin
2-Dini ve milli felsefenizi değiştiriniz
3-Azınlıkları tanıyın
4-Doğuda Kürt federe devleti kurun
5-Kuzey Kıbrıs'ı Rumlara teslim edin
6-Azınlıkları tanıyın ve onlara toprak verin
Daha neler neler....
Adamlar, neredeyse,"İslam'dan vazgeçin, dininizi değiştirin!"diyeceklerdir.
Belki de diyorlar...
Bu insanlar, Hz. Peygambere yapmadıkları hakareti, etmedikleri küfrü
bırakmıyorlar.
Bu insanlarla böyle düşünen kimselerle bir araya gelip, dinler üzerinde daha
doğrusu İslam Dini bahis mevzu olduğunda, saygı ve sevgi içinde nasıl
konuşabiliyor ve (kırmadan ve kırılmadan) nasıl tartışabiliyorsunuz, bunu
anlamak çok zor..
İbrahimî Dinler.....
Anlamadım, ne demek oluyor bu....
İbrahim'i dinler....
Kim söyledi, kim çıkardı, kim(ler) uydurdu bu berbat kavramı...
Hiçbir ilahi din Peygambersiz olmaz, olmadı, olması da asla ve kat'a mümkün değil!..
Yerlerin ve göklerin; zaman ve mekanların; dünya ve ukbanın en aziz, en asil ve en yüce Peygamberi Hz. Muhammet(sv) olmadan ne din olur, ne iman... Ne İslam olur ve ne de Kuran...
Hz. İbrahim'in varlık sebebi ve bu hayata gönderiliş hikmeti cihan Nebisine bağlıdır.
Çünkü O; EVVELİNİN VE AHİRİNİN, GELMİŞ VE GEÇMİŞİN; ZAMANLARIN VE MEKANLARIN; DÜNYALARIN VE UKBALARIN BİRCİK NEBİSİDİR.
CİHAN O'NUN NURU İLE; KAİNAT O'NUN VARLIĞI İLE; YERLER VE GÖKLER O'NUN IŞIĞI İLE AYDINLANMIŞTIR.
SELAM SANA EVVELİNİN VE AHİRİN PEYGAMBERİ. SELAM SANA ZAMAN VE MEKKANLARIN BİRCİK SEVGİLİSİ. SELAM SANA İKİ CİHANIN EFENDİSİ..
SELAM SANA, SALAT SANA....MİNNET SANA, ŞÜKRAN SANA....
EY PEYGAMBERLE PEYGAMBERİ; İKİ CİHAN GÜNEŞİ....
Buna Hak Din Demek Mümkün mü?..
Hıristiyanlıkta 3 Çeşit İnanç Vardır: Baba, oğul ve kutsal ruh.
İslam'daki ALLAH inancı ise:
Tevhittir.
Cenab-ı HAKK buyurdu:
"DE Kİ: ALLAH BİR'DİR. ALLAH DAİMDİR, MUTLAK ANLAMDA İHTİYAÇSIZDIR, HER ŞEY O'NA MUHTAÇTIR. DOĞMAMIŞTIR, DOĞURULMAMIŞTIR. HİÇ BİRŞEY O'NA DENK VE BENZER DEĞİLDİR (ve olmamıştır da).(Kur. İhlas Suresi, ayet: 1-2-3-4)
İnançların Rekabeti mi Olur?
Ne var bunda korkulacak, biz dinleri rekabete açıyoruz, diyorsunuz.
Dinlerin rekabeti mi olur....
Biran için diyelim ki olur...Peki, siz İslam Dini ile muharref (Muharref: Tahrif edilmiş, asıl manasından uzaklaştırılmış, değiştirilmiş) dinleri nasıl bir araya getirecek ve İslam'la onları, hangi şartlarda yarıştıracaksınız?!...
Gece ile gündü; yaz ile kış; eğri ile doğru; sıcak ile soğuk; kötü ile iyi(ilah) nasıl yan yana gelir? Bunu akılla bağdaştırmak mümkün mü?!...
Bizim dinimizde 6 esasa inanmak vardır. Bunlardan biri de "Ve rusulihi"dir.
Biz ALLAH’IN yeryüzüne vazifeli olarak gönderdiği bütün Peygamberlerine de inanmaktayız. Onlar diyalog yaptıklarınız bizim peygamberimize inanıyorlar mı?.. Bu durumda nasıl İslam dini ile Hıristiyan ve Musevi dinleri arasında diyalog yapılabilir.
İnsanlar arasında, Kültürler arasında, Medeniyetler arasında denebilirdi...
Hayır! "Dinler arasında" ise asla!..
Bunu bu kavramı lütfen hemen değiştiriniz!
Bu bizi, Müslüman Türkleri gerçekten de çok rahatsız etti.
Nasıl olur da sizi rahatsız etmez, vicdanınızı kanatmaz, bunu anlamak çok zor. Milyonlarca Müslüman'ın rahatsız olmasına sebep olmak günah değil mi?...Bu bir "kul hakkı"dır hem de çok büyük...
Haçlılar Hiçbir Zaman İdeallerinden Vazgeçmemişlerdir.
Onların tek bir hedefi vardır.. yer küresindeki Türkleri, özellikle Anadolu'da bin yıldan beri var olan ve kıyametin sabahına kadar da hep var olacak olan Türkleri yok etmek;onları buradan kutsal Anadolu topraklarından çıkarmak ve bu mübarek toprakları Hıristiyanlaştırmak. Çünkü onların "görüşünde" biz Türkler, İslam dininin belkemiği, can damarı ve emniyet sübapıyız. Biliyor musunuz, bu doğrudur..O insanlar bu düşüncelerinde
haklıdırlar.. Her şeye rağmen, biz Türkler şu anda bu dinin İslam Dininin özüyüz, sözüyüz, ruhuyuz.. Bunun böyle olduğunu onlar Hıristiyanlar çok iyi bilirler. Fakat bir türlü siz(ler) bilmediniz, bilmek ve anlamak istemediniz....
Söz buraya gelmişken bunu bu sözlerimi teyit eden bu konu ile ilgili bir olay anlatmak istiyorum. Ve...daha sonra da sohbetimi bitireceğim.
Almanya'da Doktora Yapan Bir Türk Genci Bizzat Yaşadığı Olayı Şöyle Anlatıyor:
"Okulda arkadaşlık yaptığım Alman genci: "Bugün Heiderberg Başpiskoposunun mühim bir konferansı var, gelir misin?" dedi. Ben de "hay hay, gidelim" dedim ve dört Alman genciyle konferansa gittik. Papaz efendi kürsüye çıktı ve direk olarak İslamiyet'e hakaret etmeye başladı. Ben terlemeye başladım.
Durumu anlayan Alman arkadaş "Haydi çıkalım, saçmalamaya başladı" diyerek beni teselli etmek istediler. Fakat ben çıkmayacağımı ve sonuna kadar dinleyeceğimi söyledim. Konferans bir hayli uzundu. Papaz, İslam dinine her türlü iftirayı attıktan sonra esas ateşi Türk milletine tevcih etti. "Barbar Türkler! Hunhar Türkler! Medeniyet düşmanı Türkler!.." gibi kötülük namına aklına gelen her şeyi sayıyordu. Ve nihayet konferans bitmişti. Hemen
yerimden kalktım, "Papaz Efendi (!) sual sorabilir miyim?" dedim. "Evet" dedi.
Dedim ki: "Konferansınızı sabırla dinledim. İslamiyet hakkında söylediklerinin tamamen yanlıştır. Ama siz Hıristiyansınız, kendi dininizi doğru göstermek için bu tutumunuzu normal karşılayabilirim. Ama garibime giden dünyada yaşayan 800milyon Müslüman içinde nüfusu 40milyonu (o zaman için) bulmayan Türkleri seçmeniz beni hayrete düşürdü. Halbuki bizden kalabalık İslam ülkeleri var. Mesela Pakistan, Endonezya, Arap devletleri, İran... Niçin onlar hakkında hiçbir şey söylemediniz de yalnız Türk milletine hücum ettiniz? Bunu izah etmenizi istiyorum."
Papaz cevaben dedi ki: "İslam dini Arap yarımadasından çıktı. Biz bu dini yok etmek veya Arap yarımadasında hapsetmek için Haçlı Seferleri düzenledik.
Karşımıza siz çıktınız. Milyonlarca Hıristiyan'ı kılıçtan geçirdiniz. Viyana kapılarına kadar siz geldiniz. Hindistan'a İslam'ı siz götürdünüz ve İslam'ın kılıcı oldunuz. Siz Türkler önümüze çıkmasaydınız biz arzumuzu yerine getirecektik. Bizim hesabımız sizinledir. Pakistanlıyla, Endonezyalıyla, Arap ve İranlı ile bir hesabımız yoktur." Ve devamında dedi ki "Bu yalnız benim görüşüm değildir, her Avrupalı böyle düşünür." (Mehmed Doğan, Kur'an Gölgesinde ve Tarih Önünde Türkler, 123-124)
Ya işte böyle....
Bu yazıda birçok kaynaktan alındı vardır. Teşekkür ederim.