12-03-2007, 15:10
{EDITOR=Kimi ana,kimi çocuk, kimi kardeş, kimi eş, kimi hala, kimi teyze…bunların ortak adı kadın… yani kadınlarımız… kadın olmak nasıl birduygu bilemiyorum ama Kutsal varlık oldukları konusunda hiç şüphem yok.Bu kutsallığı, doğurganlığın yanında şefkat ve merhametinin de önemlibir payı var kuşkusuz. <br>Kadın - erkek her ikisinin de tek başına yarım olduğu, birbirleriylebir bütünü teşkil ettiği, kimsenin kimseye üstünlüğünün söz konusuolmadığı, doğurganlık açısından kadının, fiziki güç bakımdan da erkeğinüstün olduğu gerçeğini 1450 küsur yıl önce Yüce Allah(cc), RehberimizKur'an ve Önderimiz Hz. Muhammed (s.a.v) vasıtasıyla bildirmesinerağmen, hala kadın haklarının ne olup ne olmadığı konusunda dünyahalkları polemik içindeyse ki öyledir. Bu durumun sorumlusu sadece vesadece sapkın görüş ve fikirlerdir diye düşünüyorum.Kadınlar, biyolojik yapısı gereği zarif ve narin yaratılışın verdiğizayıflık, insanlık tarihinden bu yana istismarcı erkeklerin şiddet vezulmüne maruz bırakılmış günümüzde de çeşitli şekilde bırakılmaya devamediliyor maalesef. <br>Her ne kadar 8 Mart 1857 tarihinde Amerika'nın New York kendindefabrikada çalışan kadınların daha iyi şartlarda çalışmak istemesiylebaşlattıkları grevde, olayların büyümemesi için fabrika kapılarınınkapatılması ile aniden çıkan bir yangında dışarı çıkamayan çok sayıdakadının hayatını kaybetmesi olayının yıl dönümü olarak 8 Mart DünyaKadınlar günü olarak kabul edilip kutlanıyorsa da, bu olay kadınlarınkarşılaştığı ilk şiddet olmadığını tarih bize açık açık bildiriyor. <br>Cahiliye devrinde öz anne ve babaları tarafından diri diri toprağagömülmeyi yaşadı bu kutsal varlıklar. Analar ağlayarak kız çocuklarınıölüme hazırlıyordu. Süsleyerek hadi dayıya gidiyorsun diyorlardı. Diridiri toprağa gömülmenin adıydı Dayı'ya gitmek! Efendimiz Hz.Muhammed'in yeryüzünü şereflendirmesiyle başlayan Asr-ı saadet devri bukorkunç cehalete son vermiş ve kadınlar, sapkınların iddia ettiği gibişeytan değil kutsal varlık oldukları ispatlanmıştı. <br>Ama Kur'an ahlakı ve Efendimizin hadislerinden nasibini alamayanlar bugün olmuş hala kadınları toplumda koyacak yerleri aramaya devamediyorlar. Bu yaklaşım iyi niyet olarak kabul edilse de geçen bu süreçiçerisinde kutsal varlık olan kadınlar istismarcılar tarafından adetabir meta haline getirildi. Yani ticari mal olarak görüldü… <br>Toplumu doğuran ve yetiştiren kadınlar ne üzücüdür ki doğurupyetiştirdikleri istismarcı erkeklerin onlara hazırladıkları acı veacıklı sonlardan kendilerini soyutlamış değiller. 17 aylık bebeğetecavüzün yapıldığı bir dünyada 7 den 70'e demenin de bir anlamıkalmamış. Her yaşta kadınların hemen her yerde ve hemen her gün farklıtrajedilerle gündeme geldikleri haberlerini izliyor, duyuyor, okuyor veyaşıyoruz. Toplum mühendisliğine soyunanların bu konudaki çabalarınabaktığımızda ise kadınlarımızı biraz daha bataklığa, istismarasürüklemeye yönelik icraatlar içerisinde olduklarını üzülerekseyrediyoruz. Zira, Onlara göre kadının özgürlüğü fiziki özgürlüktenibarettir. Çağdaş ve modernlik, bilimsellik ve düşünsellikte değil,kadının teninde aranmaktadır. “Kadın, ne kadar açılıp saçılırsa o kadaritibar görür” yalanları sürekli gençlerin beynine pompalanmayaçalışılır. Gençlerin özendirildiği medyatik hayatların itibar değilistismar olduğunu, gençliğini ve güzelliğini yitirdiğinde kullanılmışbir mendilin çöpe atıldığı gibi yalnızlığı ve çaresizliğiyle baş başabırakıldıklarında gerçeği anlıyorlar ama onlardan yararlandıklarızamanlarda ekrana ve manşetlere taşıyarak tanıdıkları imkanları, bugerçeği haykırmak ve gençliği uyarmak için tanımadıkları için bugerçekten bihaberdir gençlik.Ekonomi şartlarının ağırlığı altında omuzları çöken, evine ekmekgötürebilme uğraşından kendileri olduğu gibi çocuklarını da eğitimdenmahrum bırakan toplumun önemli bir bölümü maalesef çocuklarınıtelevizyon ve sokak kültürünün insafına terk etmek zorunda kalıyor. <br>Aşk, ihanet, ihtiras, cinsellik ve maddeperest programlarla gençliğiesaret altında tutan Televizyonlar, hırsızlık, kapkaç ve maddebağımlılığı gibi tehlikeleri bünyesinde barındıran sokak kültüründenkurtuluşa kalıcı çözümler getirilmedikçe, kadın haklarından söz etmekhayal ötesi bir şeydir bana göre. Polisiye tedbirlerin elbette önemibüyüktür toplum huzuru için, ancak sadece polisiye tedbirlerleinsanların insani yönünü geliştirmeyi beklememek gerekir. İzlediği birfilmden etkilenip gece kız kardeşine tecavüz eden çocuğa veyaekranlardan inmeyen renkli hayatlara özenip evden kaçan kız çocuğunapolisin yada caydırıcı cezaların ne yapmasını bekleyebiliriz ki?...daha ucuz ve kolay olan önleme yolunu bırakıp, başa geldiğindekaldıramayacağımız bedelleri ödemeyle karşı karşıya gelmekten daha nezaman kurtulacağız!... <br>Demek ki insan hayatının huzuru ve toplumun refahı için sadece polisiyetedbir almak yetmiyor. Siyasi iktidarların ekonomi koşullarıiyileştirmeye yönelik sosyal projeleri hayata geçirmenin yanında,herkesin her şeyden önce çocuğuna maneviyatı aşılaması gerektiğineinanıyorum. O maneviyat ki insanı insan yapan, insanca yaşamasınısağlayan, her canlıya en az kendisi kadar hayat hakkı tanıyan,yaratılış gayesinin sadece yiyip içme ve şehevi arzularını yerinegetirme olmadığı bilincinde olan değerlerle doludur…<br>Sanırım bu yönde toplumumuzda önemli bir gelişme söz konusu. Bunu, sonzamanlarda yayın politikalarında önemli değişikliğe gidentelevizyonlardan da anlamak mümkün. Cinsellik, hayali kahramanlık veyarışma adı altında ahlaksızlığı çağrıştıran programların yerinitoplumun gerçeğiyle birebir örtüşen eğitici ve uyarıcı yönleri önplanda tutulan programlar toplumun ilgi odağı haline gelmiş durumda…<br>Maddi olanaksızlık ve eğitimsizlikten kaynaklanan toplumsalsorunlarımızın en önemlilerinden biri olarak kabul gördüğümkadınlarımızın hem dinimizde hem de anayasamızda mevcut olanhaklarından mahrum bırakılması, bunun yanında istismara sebebiyet verennedenlerin ortadan kaldırılmaması karşısında her insan gibi birkadından doğan, biyolojik bir yapının dışında kendini bir kadındanfarklı görmeyen bir erkek olarak, kadın istismarcılarını lanetliyor, buistismarcılara fırsat tanıyanlardan insanlık adına utanıyor ve toplumu,kadınlar adına yaşanabilir bir ortamdan uzaklaştırmaya çalışıp kadınhaklarını senede bir günle sınırlı tutmaya çalışanlardan nefretediyorum…<br>Dünya kadınlar gününün olması, kadın sorunlarının çözülmesi anlamındadeğildir. İşte her yıl olduğu gibi bu yılda, bu günde en güzelsözcükler bir araya getirilerek kadınlar günü mesajları yayınlandıdikkat ettiyseniz. Ama aynı günde anaların yüreğine ateş düşüren,eşleridul, çocukları yetim bırakan saldırıların emrini veren de oldu bukişilerin içinden. Kadınların onlardan süslü sözcükler değilyaşanabilir bir dünya istediklerini anlamayacak kadar kör cahilde değilbunlar. <br>Senede bir gün de olsa kadınların şahsında insanlığa saygısı, sevgisiolmayan insanlığın yüz karalarının yaşadığı ve önemli mevkilerde olduğubir dünyada hangi değerlerden söz edilebilinir ki? Dünyanın değişikyerlerinden katliam gibi saldırıların görüntülerini dehşet içerisindeseyretti kadınlar… <br>Sadece kadın değil “insan hakları yok bu dünyada” demek sanırım abartılı olmaz… <br>Her şeye rağmen, kadınlar gününün önemine inanan tüm kadınlarımızıngününü kutluyor, tüm halkların kardeşlik duygusu içerisinde olduklarınice 8 Mart'lara diyorum…EDITOR}