Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: Yokluğun...
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
[CENTER]Yokluğun...[/CENTER][CENTER]Yokluğunda uzun uzun yazmaya başladım.
Pencerenin önünde saatlerce oturup, gelip gidenlere daldığım zamanlar oluyor.
Gidişini unutamıyorum. İçimdeki boşluğun iliklerime geçişine seyirci olup, izliyorum.
Her şeyden, herkesten uzaklaşan kopuk bir ruha yataklık ediyorum.
Eskiden de severdim yalnız olmayı, ama şimdi, daha bir hoşuma gidiyor bir başına kalmak,
yaşamak. En iyi kendime ifade ediyorum kendimi. ..

Kendi filmimi yazıp, yönetiyorum. Tek kişilik bu oyunda sensizliği ve yalnızlığımı anlatıyorum.
Bir rüyanın içinde uyanır gibiyim. Gerçek hangisi, ben nerdeyim çözemiyorum.
Sen de yoksun...

İçimdeki boşluğun derinleştiği gündü gidişin. Gitme diyebilmeyi her şeyden çok istedim.
Ama, söyleyemedim. Küçük hayallerim vardı büyük umutlara gebe kalan.
Düzgün, koca adamdın sen, bense hiç büyümek istemeyen bir çocuk.

Aslında senin gidişinle değişti her şey… Yokluğunu kaldıramayacak kadar büyüdüğümü fark ettim.
Oysa büyük olmak can yakıcı duygulardı benim için.

Bundan iyice emin oldum. Kuşkusuz artık gelmeyeceksin biliyorum.
Kalabalık, en tenha köşelerde yakalıyor şimdilerde beni.
Sensizlik darbe üstüne darbe indirirken, gelişigüzel duygulara demir atıyorum.
Düşüncelerimi karıştırıyorum. Karışıyorum. Hep aynı duygular etrafımda dönüyor.
Alışkın bir eda içinde yere çivileniyor ayaklarım. Kaçmak istiyorum.
Kaçamıyorum...

Yalnızlık benden kalabalığa bulaşıyor. Kendimi bırakıp, duygularımı salıveriyorum sokağa.
Her yer gözlerim değdikçe grileşiyor. Sensizliğe tahammül gücüm gün ve gün zorluyor düşüncelerimi.
Çıkıp gittiğin anı düşlüyorum tam orta yerinde evimin.
Kapıya dokunamıyorum. Sadece sen varsın orada, bakamıyorum.
Gidişine ortaklık eden kapım yalnızca yokluğuna açılıyor...

Aramıza kapıdan başka her şey giriyor. Zaman giriyor, ayrılık, özlem bir de sensizlik.
Kalan son gücümü çıktığın kapıyı kapatmak için kullanıyorum.
Sessizliğin içinde buluyorum artık seni. Ruhumdaki tüm duyguları boşaltıyorum kapının arka yerine. Bıraktığın yerdeyim hala. Her gün gidişini yeniden izliyorum.
Üzerimde ince yorgunluğun, yüreğimde külçe ağırlığınla duruyorum....

Yokluğuna alışamadım. Ancak, bu şekilde yaşamaya çalışıyorum...
[/CENTER]
[CENTER]Akrebin önünden çek elini...


Ardından günleri saymaz oldum sevdiğim,sen gittiğinden beri zaman durdu bilemezsin.Yokluğunun acısı doldurmuşken yüreğimi, hayalin gitmezken gözlerimin önünden ve beynim izin vermezken anıların gitmesine saatim durdu aniden.

Sensizlik vakti gelip çattığında akrep durdu yelkovan anlamdıramadı olanları bir anda.
Koca bir dünyada bir ben kalmıştım hareketsiz, herkes devam ederken yaşamaya ,bir benim bedenim ruhsuzluğunun acısını yaşıyordu gidişinin ardından.

Neden gittinli sorular dolduruyordu çevremi ve ben kulaklarımı tıkıyor, gözlerimi kapatıyordum cevaplarını bir türlü bulamadığım sorulara...

Yapamadık,olmadı,denedik işte sözleri avutmaya çabalıyordu gönlümü ama gönlüm aldırmıyordu.Seviyorsan olmayacağını bilsen de tekrar tekrar yaşayacaksın diyordu bana. Olmayacağını bilsen de ,adın gibi emin olsan da yeniden deneyeceksin,vazgeçmeyeceksin... Ben hala olamazdı demeye devam ediyordum gözlerimde ki yaşlarla; istiyordum ki sussun artık,acılara dayanamıyordum, her gece karşıma çıkan sorulardan bunalıyordum bir yandan da gönlüm konuşuyordu işte...

Gönlüm takmıştı bir kere yapamadık sözüne;
İnadına denersin,inadına devam edersin ,eğer seviyorsan yapamadıklar değildir kaçış yolu diyordu.Ve ne kadar haklı olduğunu da biliyordu.. Ben de biliyordum ama elden bir şey gelmiyordu,susmak ve kabul etmek dışında.

En azından diyordum yaşadıklarımızı düşünüp,
“sevdi beni biliyorum ,çok sevdi....” sözleri dolaşıyordu odamın duvarlarını.böyle düşününce mutlu oluyordum..anlık mutluluklar yaşatıyordum yüreğime ve gene anlık acılar..Ama bir anda vuran ve yıkan acılar...
Bazı zamanlar ya gelirseler doldururken içimi gene o anlık mutlulukların gebe olduğu; bazen ise kandırma kendini sözüyle silkeleniyordum gecenin üçü mü yoksa dördü mü bilmediğim saatlerde.
“Kandırma kendini diye bağırıyordum aynanın karşısında kendime. Sevmedi işte, hiç sevmedi, hiç sevmeyecek..Yeter avutma kendini... Avutarak geçmez zaman,durdurmayı da bırak onu,akrebin önüne koyduğun elini çek yelkovan sırada bekler ilerlemek ister..Sen durduramazsın hiçbir şeyi anla ve toparla... “
“Ama....”
“Aması yok sadece onda mı suç , evet gitti belki ama sende bir kez söylemedin onu sevdiğini..Şimdi neyin pişmanlığını yaşar yüreğin, neden avutur kendini..”
“Söylemedim,haklısın,söyleyemedim...Korkuyord um çünkü, uzun zamandır söylememiştim sevgimi kimseye... Gitmesinde korktum..Ona sevdiğimi söyler söylemez beni bırakmasından..
Hareketlerimle anlatmam yeter sanıyordum, yetmediğini geç anladım..Nerden bilebilirdim beni anlamadığını, gözlerimden akan sevda deryasını fark etmeyeceğini nerden bilebilirdim?”
“O zaman hiç avutma kendini,sen veriyorsun işte içindeki soruların cevaplarını..O anlamadı sen yeterince söyleyemedin ve bitti...”
“Öyle deme bana,her cevapladığım soruyla yanar bedenim..Gözlerinin içine bakamayışımın acısını bir ben bilirim.Yada acaba sevdi mi sorularının sapladığı o bıçağın kanı hala üzerinde dururken ,o bıçağı neden sakladığını ellerimin. Sorular sormak istemiyorum ben,artık zaman da önemli değil..Sadece bu acı dinsin istiyorum , böyle olmamalıydı demek değil,yapamadık hiç değil..”.
“O zaman sorma ,çek elini akrebin önünden akıp gitsin zaman..”
“O zaman bitecek mi?”
“Bitecek...”
“Yalancı,bitmeyecek sadece beden alışacak yokluğa...Çekmek istemiyorum elimi,biraz daha beklemeli akrep,biraz daha ....”
“Biraz daha....Biraz daha....Biraz daha.... Biraz daha....Biraz daha....Biraz daha.... Biraz daha....Biraz daha....Biraz daha.... Biraz daha....Biraz daha....Biraz daha.... Biraz daha....Biraz daha....Biraz daha.............................................. ..........................
...........
.................
.....................

Ve biraz daha da BİTTİ...
SON....
[/CENTER]