16-08-2007, 15:26
Takvimde okumuştu; “Recep Allahu Teâlanın ayı, Şâban benim ayım, Ramazan ümmetimin ayıdır” Hadis-i Şerifini.Hemen ara sıra not almak için bulundurduğu ajandasına yazdı bu hadisi.
Günah denizinin içerisinde boğulmak üzere idi. Üç aylar başlamıştı ve “Şehrullah” yani Allahu Tealanın ayına girilmişti.
Ajandasına sadece takvimden okuduğu Hadis-i Şerifi yazmakla kalmadı, dolmuştu içi ve bunu satırlara boşaltmak istiyordu.Dakikalarca düşündü.Her zamanki gibi sorguladı kendini ve yaptıklarını…
Şehrullahı ve devamındaki kazançlı ayları en güzel biçimde değerlendirmeli idi.Kalemine sarıldı ve yazmaya başladı:
“Bu aylardan en iyi biçimde istifade etmeliyim.
Günahlarıma tevbe etmeliyim ve bu tevbe artık son olmalı.Yoksa her zamanki gibi tevbe edip unutup dalmamalıyım tekrar günahlara.
Hep söz veriyorsun Yaradanına ama tutmuyorsun.Neyine güveniyorsun? Gençliğine mi? Nasılsa gencim ilerde tevbe eder, durumu kurtarırım mı sanıyorsun?.”...........
Yazmayı bitirdi ve kapattı ajandasını. Artık yazdıklarını fiiliyata dökme zamanı idi.
Harekete geçme zamanı idi şimdi !
Rabbinin razı olduğu kul olabilme zamanı idi…
Her şey güzel başlamıştı.Şehrullah’ın ilk on-on beş günü İhlas suresini okuyor, tevbe ediyor, istiğfar ve salavat-ı şerife okumayı ihmal etmiyordu.Huzurla dolmuştu içi.Ama belli bir zaman sonra artık nefsine söz geçiremiyordu.Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ayına ulaşamadan nefsine yenik düştü, şeytana mağlup oldu. Rabbine verdiği sözleri unuttu.Çünkü şeytan sürekli telkin veriyordu: “Bu seferde şu günahı işle ne olacak ki? Daha gençsin , ilerde tövbe eder huzura erersin.” Diyordu.
Günahlar, isyanlar içerisinde Şehrullah bitti, Şaban ve Ramazan ayları geçti gitti….
Kararan kalbi huzursuzdu yine.Uzun süredir bakmadığı takvime baktı ve kopardı yaprağını…
Tevafuk mı idi bu? Takvimde yazan Hadis-i Şerif’i geçen sene de okumuştu: “Recep Allahu Teâlanın ayı, Şâban benim ayım, Ramazan ümmetimin ayıdır”.Hemen aklına geçen sene ajandasına aldığı notlar geldi.Açtı ve okudu uzun uzun.Pişmandı yine verdiği sözleri tutamadığı için, Rabbine kulluk edemediği için….
Kalemi aldı eline ve tarih attı tekrardan.Yazmaya başladı:
“Bu sefer başaracağım, tevbe edeceğim, Recep ayını bir fırsat bilip yeni bir başlangıç yapacağım” diye yazmıştı satırlara.Devamını getirmek istiyordu ama nafile.Kalem elinden yavaşça kaydı, nefes alıp vermesi zorlaştı.Evet , hiç beklemediği bir anda ecel onu yakalamıştı.Şehadet getirmek istedi ama zorlandı.Titrek ses tonuyla ağzından dökülen kelime “Eyvah” oldu.Devamını getirebilse belki de şöyle diyecekti:
“Eyvah aldandım gençliğime, hazırlıksız yakalandım ölüme!”
Hikayedeki kişi biz de olabilirdik.Genç de olsak yaşlı da olsak “Ölüm” bizi her an hazırlıksız yakalayabilir.
Receb-i Şerif ayını bitirmiş bulunmaktayız.İnşallah en güzel şeyliyle idrak etmiş, Rabbimize çokça iltica da bulunmuşuzdur.Şimdi Efendimiz(s.a.v) in benim ayım dediği Şaban-ı Şerif’e girmiş bulunuyoruz ve ardından ümmetimin ayı dediği Ramazan-ı Şerif ayına gireceğiz inşallah.
Rabbimiz bu fırsat aylarını en iyi biçimde idrak etmeyi cümlemize nasip buyursun.
Selam ve muhabbetle….
[FONT=Arial][SIZE=2]Hilmi AHISKALI
13.08.2007
Günah denizinin içerisinde boğulmak üzere idi. Üç aylar başlamıştı ve “Şehrullah” yani Allahu Tealanın ayına girilmişti.
Ajandasına sadece takvimden okuduğu Hadis-i Şerifi yazmakla kalmadı, dolmuştu içi ve bunu satırlara boşaltmak istiyordu.Dakikalarca düşündü.Her zamanki gibi sorguladı kendini ve yaptıklarını…
Şehrullahı ve devamındaki kazançlı ayları en güzel biçimde değerlendirmeli idi.Kalemine sarıldı ve yazmaya başladı:
“Bu aylardan en iyi biçimde istifade etmeliyim.
Günahlarıma tevbe etmeliyim ve bu tevbe artık son olmalı.Yoksa her zamanki gibi tevbe edip unutup dalmamalıyım tekrar günahlara.
Hep söz veriyorsun Yaradanına ama tutmuyorsun.Neyine güveniyorsun? Gençliğine mi? Nasılsa gencim ilerde tevbe eder, durumu kurtarırım mı sanıyorsun?.”...........
Yazmayı bitirdi ve kapattı ajandasını. Artık yazdıklarını fiiliyata dökme zamanı idi.
Harekete geçme zamanı idi şimdi !
Rabbinin razı olduğu kul olabilme zamanı idi…
Her şey güzel başlamıştı.Şehrullah’ın ilk on-on beş günü İhlas suresini okuyor, tevbe ediyor, istiğfar ve salavat-ı şerife okumayı ihmal etmiyordu.Huzurla dolmuştu içi.Ama belli bir zaman sonra artık nefsine söz geçiremiyordu.Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ayına ulaşamadan nefsine yenik düştü, şeytana mağlup oldu. Rabbine verdiği sözleri unuttu.Çünkü şeytan sürekli telkin veriyordu: “Bu seferde şu günahı işle ne olacak ki? Daha gençsin , ilerde tövbe eder huzura erersin.” Diyordu.
Günahlar, isyanlar içerisinde Şehrullah bitti, Şaban ve Ramazan ayları geçti gitti….
Kararan kalbi huzursuzdu yine.Uzun süredir bakmadığı takvime baktı ve kopardı yaprağını…
Tevafuk mı idi bu? Takvimde yazan Hadis-i Şerif’i geçen sene de okumuştu: “Recep Allahu Teâlanın ayı, Şâban benim ayım, Ramazan ümmetimin ayıdır”.Hemen aklına geçen sene ajandasına aldığı notlar geldi.Açtı ve okudu uzun uzun.Pişmandı yine verdiği sözleri tutamadığı için, Rabbine kulluk edemediği için….
Kalemi aldı eline ve tarih attı tekrardan.Yazmaya başladı:
“Bu sefer başaracağım, tevbe edeceğim, Recep ayını bir fırsat bilip yeni bir başlangıç yapacağım” diye yazmıştı satırlara.Devamını getirmek istiyordu ama nafile.Kalem elinden yavaşça kaydı, nefes alıp vermesi zorlaştı.Evet , hiç beklemediği bir anda ecel onu yakalamıştı.Şehadet getirmek istedi ama zorlandı.Titrek ses tonuyla ağzından dökülen kelime “Eyvah” oldu.Devamını getirebilse belki de şöyle diyecekti:
“Eyvah aldandım gençliğime, hazırlıksız yakalandım ölüme!”
Hikayedeki kişi biz de olabilirdik.Genç de olsak yaşlı da olsak “Ölüm” bizi her an hazırlıksız yakalayabilir.
Receb-i Şerif ayını bitirmiş bulunmaktayız.İnşallah en güzel şeyliyle idrak etmiş, Rabbimize çokça iltica da bulunmuşuzdur.Şimdi Efendimiz(s.a.v) in benim ayım dediği Şaban-ı Şerif’e girmiş bulunuyoruz ve ardından ümmetimin ayı dediği Ramazan-ı Şerif ayına gireceğiz inşallah.
Rabbimiz bu fırsat aylarını en iyi biçimde idrak etmeyi cümlemize nasip buyursun.
Selam ve muhabbetle….
[FONT=Arial][SIZE=2]Hilmi AHISKALI
13.08.2007