16-08-2007, 16:50
[SIZE=16px]Yılbaşına 10-15 gün kala idi. Çay içmek için oturuyorum ferah bir mekana. Çayın gelmesini beklerken arka tarafta oturan baba-oğul çiftinin konuşmalarına istemeyerek de olsa kulak misafiri oluyorum.
-Babacığım, çam ağacı da alıp süsleyeceğiz değil mi?
-Tabi ki oğlum almaz olur muyuz.
-Ama baba hemen alalım.
-Tamam oğlum, merak etme yarın nasılsa yılbaşı için izine ayrılacağım, yarın hallederiz.
Konuşmaları duyunca şöyle fark ettirmeden dönüp onlara baktım. Allah Allah Türkçeyi de güzel konuşuyorlar.Tiplerine bakılırsa yabancı uyruklu da değiller…
Çayımı yudumlarken kendi kendime diyorum ki : “Nasıl da yabancılaşmışız, batı kültürünü benimsemişiz Ya Rabbim !”. Çayımı bitirip kalkıyorum. Araca binmek yerine yürümeyi tercih ediyorum çocukluğumun geçtiği bu kentte.Caddeler mahşeri kalabalık. İnsanlar da bir telaş bir telaş…Yılbaşı geliyor diye vitrinler süslenmiş, çamlar konulmuş.Az ileri de hindi satılan bir yer görüyorum.Görünüşe bakılırsa epey rağbet var hindilere, satıcının yüzü gülüyor.Nihayet kurtuluyorum bu mahşeri kalabalıktan ve atıyorum kendimi bir dostumun evine. Dostla hasbihâl ettikten sonra televizyonu açıyoruz , bakıyoruz ki her kanalda yılbaşı programı reklamları (!)…Sehpanın üzerinde duran gazeteyi almaya korkuyorum.Çünkü biliyorum ki vardır onda da bir yılbaşı işareti.
Ecnebi bir memleketten değil Müslüman bir ülkeden- ülkemizden bir yılbaşı öncesi izlenimlerimi aktarmaya çalıştım.Belki Şaban-ı Şerif ayı ile ne alakası var diyeceksiniz.Bir karşılaştırma yapmak istiyorum.Bizim kültürümüzde olmayan, Ehli küfrün kutladığı bir bayramı sanki kendi bayramımız yokmuş gibi benimseyip kutluyor insanlarımız.Bakınız bu kutlama için hazırlıklar 10-15 gün önceden başlıyor.İnsanlar adeta birbiri ile yarışıyorlar.Her yerde bir hareketlilik, koşuşturmaca oluyor.Çalışan babalar, mübarek bayramlarda sıla-i rahim için bile izin almazken yılbaşı için alabiliyorlar ! Ama cahilliklerinden, ama gafilliklerinden yılbaşı hazırlıklarını yaparlarken mutluluğun resmini çiziyorlar. Heyecanla 31 Aralığın 1 Ocağa bağlanmasını bekliyorlar.
Kıymetli dostlar yılbaşı sadece bir örnekti. Şimdi kendimize dönelim ve şu soruları soralım:
“Mübarek günlere, aylara, bayramlara nasıl hazırlanıyoruz? Belli bir programımız var mı? Biz de heyecan yaşıyor muyuz yüreğimizde?”
Daha dün üç aylara daha çok var diye bekliyorduk.Derken Şehrullah olan Receb-i Şerif geldi ve geçti.Şimdi de Peygamber Efendimizin (s.a.v.) benim ayım buyurduğu Şaban-ı Şerif ayına girmiş bulunmaktayız.Ardından da bereketli Ramazan-ı Şerif ayımızı karşılayacağız inşallah.
Kaçırmayalım şu mübarek ayların fırsatlarını.Oturalım ve kendimize bir program hazırlayalım.Her zamankinden fazla ibadet ve taat ile geçirmeye çalışalım zamanlarımızı.Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ayında ona bol bol salavat-ı şerife gönderelim.Tövbe ve istiğfar edelim.Teheccüdlere kalkalım, Tesbih namazları kılalım.Kendimiz için , birbirimiz için, Ümmeti Muhammed için dualar edelim, yalvaralım yakaralım.
Şimdiler de meşhur bir söz var ya geçen aylarda meydanlarda slogan olarak kullanmışlardı : “Yarın çok geç olabilir !”Şaban-ı Şerif ayı “Şerefli, ulvî, berâta erdirici, ilahi ihsana kavuşturucu, mü’minlere rahmet ve kafirlere gazap olan ilahi nura nail edici” bir aydır.En iyi biçimde idrak etmeye çalışalım.[COLOR=#NaNNaNNaN]Zira “Yarın çok geç olabilir !”….[/COLOR]
Selam ve muhabbetle…
[COLOR=#NaNNaNNaN][FONT=Arial][SIZE=2]Hilmi AHISKALI
14.08.2007[/COLOR]