Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: Bir Hadis-i Şerifte sen yaz
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Sayfa: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36
Resûlü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm buyurdular ki:

"Recep ayı Allah'ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır."

(Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, 1/423)

Enes b. Malik Radiyallahu Anh'tan rivayet edildiğine göre Receb ayı girdiğinde Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm şöyle derdi:

"Allahümme bareklena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan. (Allahım! Recep ve Şaban'ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır.)"

(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259)
Resûlü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm buyurdular ki:

"Muhakkak zaman, Allah'ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Ve üçü ard arda gelmektedir. Zilkade, Zilhicce, Muharrem bir de Cemaziye’l-âhirle Şaban ayları arasında gelen Mudar kabilesinin ayı Recep ayıdır."

(Buhârî, Tefsir, Sure, 8,9)
Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem buyurdular ki:

"Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez.

Regaib gecesi,

Şabanın 15. gecesi (Beraat gecesi),

Cuma,

Ramazan bayramı ve

Kurban bayramı gecesi."

[İbn-i Asâkir]
Hz. Abdullah ibni Büsr Radiyallahu Anh'tan rivayetle Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem buyurdular ki:

"Kim gününün başlangıcını hayırla açıp onu hayırla tamamlarsa, Allah meleklerine: "Bu iki hayır arasında işlenen günahları bu kulumun aleyhine yazmayın" buyurur."

(Taberani/Kebir)
Ebu Hureyre Radiyallahu Anh'tan rivayetle Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem buyurdular ki:

"Genişlik ve rahatlık halinde, (şükür ve itaatla) kendini Allah'a tanıt ki, O da sıkıntılı anında
(yardıma koşmakla) seni tanısın."

(Camiussagîr, 3317)

---

Sıkıntı ve darlık anında, kul Allah'a cc. yönelir O'na sığınır ve O'ndan yardım bekler.

Her insan fıtraten sonsuz fakir ve aciz yaratıldığından, gücünün yetmediği, çaresiz kaldığı bir durumla karşılaşınca, gücü ve kuvveti sonsuz olan, her şeyi emrinde tutan bir zata dayanmak ister.

Lakin sıkıntıdan kurtulur kurtulmaz, O zatı unutup tekrar dünya süs ve oyunlarına dalmak, sıkıntılı zamanda gösterdiği teslimiyet ve kulluğu genişlik zamanında da göstermemek gerçekten çok çirkin düşen bir davranıştır.
Hz. Ebu Hüreyre Radiyallahu Anh'tan rivayetle Resûlü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm buyurdular ki:

"Allah (c.c.) buyurur: "Ben mü'min bir kulumu hasta ettiğimde, o da Beni ziyaretçilerine şikayet etmediğinde; onu, hastalıktan, etinin yerine daha hayırlı bir et, kanının yerine de daha hayırlı bir kan vererek iyileştiririm. Ve eski yaptıklarını silip, yeni bir defterle onu amele başlatırım."

(Beyhaki/Sünen)

---

Hastalıklarda bilemediğimiz çok hikmetler vardır mesala, "Sen açlıkla onun Rezzak ismini tanıdığın gibi, Şâfî ismini de hastalığınla bil. Elemler, musibetler bir kısım esmasının ahkâmını (hükümlerini) gösterdikleri için, onlarda hikmetten lem'alar ve rahmetten şualar ve o şuaat içinde çok güzellikler bulunuyor. Eğer perde açılsa, tevahhuş ve nefret ettiğin hastalık perdesi arkasında, sevimli güzel manaları bulursun."

Hastalıklardaki hikmetlerle ilgili ayrıntılı bilgi için: Bediüzzaman Said Nursi / 25. Lem'ayı mutlaka okumanızı tavsiye ederiz.
Oruç sağlık sigortasıdır

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

"Oruç tutunuz, sağlıklı olursunuz."

(et-Tergib ve’t-Terhib, 2:83)

---

Hz. Ali Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır:

"Allah Tebâreke ve Teâlâ, İsrailoğulları peygamberlerinden bir peygambere şöyle vahyetti:

Kavmine bildir, hangi kul, bir gün oruç tutarsa, ben onun cismine sağlık ve âfiyet veririm, mükâfatını da büyütürüm."

(Kenzü’l-Ummâl, 8:447)

---

Oruç beden sağlığı için en güzel bir ilâç, maddî ve manevî bir perhizdir. İnsan nefsi yemeiçme hususunda keyfi olarak hareket ettikçe vücuduna, sağlığına zarar verir. Helal-haram ayırt etmeyip rast gelen şeyi yemekle de manevî hayatını zehirler; nefis kendi üstünlüğünü kurar, baskın gelir, kalp ve ruhun sesine kulak vermez olur. Dizginini eline alır, “daha insan ona binemez, o insana biner.”
Sehl ibni Sa’d Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Kıyamet Gününde o kapıdan ancak oruç tutmuş olanlar girer, onlarla birlikte o kapıdan başka hiç kimse giremez.

O vakit, 'Dünyada iken oruç tutmuş olanlar nerededir?' diye bir ses yükselir. Onlar gelir, Cennete o kapıdan girerler. Oruçluların en son kalanı da girince kapı kapatılır, artık başka hiç kimsenin girmesine müsaade edilmez. O kapıdan kim Cennete girerse ebedi olarak susuzluk çekmez."

(Buhari, Savm: 4, Bed’ü’l-Halk: 9; Müslim, Sıyâm: 166; Tirmizî, Savm: 55)
Ebu Ümame Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Dedim ki: "Ya Resulallah, bana hayırlı bir amel tavsiye eder misiniz?"

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, "Oruç tut, çünkü oruca denk bir ibadet yoktur" buyurdu.

Tekrar sordum: "Bana güzel bir iş yapmamı tavsiye eder misiniz?"

"Oruç tutmaya bak. Çünkü Allah yanında onun kadar sevaplı bir ibadet yoktur" buyurdular.

(Nesâi, Sıyam: 43)

---

Ali ibni Ebi Talib Radiyallâhu Anhın rivayetine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:

"Oruç, içinin çektiği yiyecek ve içeceklerden kimi alıkoyarsa, Cenab-ı Hak ona Cennet meyvelerinden yedirir ve sularından içirir."

(Kenzü’l-Ummal, 3:329)

---

“Evet, Ramazan-ı Şerif bu fani dünyada, fani ömür içinde, kısa bir hayatta daimi bir ömür ve bâki bir hayatı içine alır, kazandırır.”

(Bediüzzaman / Said Nursi)
Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

"Âdemoğlunun işlemiş olduğu her iyilik ve ibadet, sevap bakımından on katından yedi yüz katına, Allah’ın dilediği sayıya kadar artar.

Allah buyuruyor ki: 'Ancak oruçlu böyle değildir. Çünkü oruç sırf Benim rızam için tutulmuştur, Bana aittir. O zevkleri ve yemesini Benim için bırakır.'

Oruçlu için iki sevinç vardır: Birinci sevinci iftar vaktindeki sevincidir. Diğeri de, Rabbine kavuşup mükâfatını aldığı zamanki sevincidir.

Allah'a yemin ederim ki, oruç tutanın ağzının kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur."

(İbni Mâce, Sıyam: 1)

---

Her iyiliğin ve ibadetin karşılığında verilecek sevap, âyet ve hadislerle bildirilirken, orucun sevabı için bir had-hudut konmamış, belli bir sayı ve miktar belirtilmemiştir.
Sayfa: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36