24-06-2006, 17:40
Başlıktaki cümlenin devamını siz istediğiniz gibi getirebilirsiniz. Daha birkaç gün önce 'olağan' toplantısını yapmış olan Para Piyasası Kurulu dün Merkez Bankası Başkanı tarafından olağanüstü toplantıya çağırıldı. Yarın yapılacak toplantı, her bakımdan 'olağanüstü' bir nitelikte olacak.
Bakın, önceki gün sabahın erken saatinde Türkiye'nin Maliye ve Hazine bakanları ortak basın toplantısı düzenlediler ve daha altı ay önce yürürlüğe girmiş ve yürürlüğe konurken yanlış olduğu çok söylenmiş olan bir vergiyi kaldırdılar. Buna göre, yabancı ülkelerde mukim yatırımcıların Türkiye'deki menkul kıymet yatırımlarından elde edecekleri kârlar artık sıfır vergiye tabi olacaktı.
Bu vergiyi kaldırmadaki amaç, Türkiye'den yurtdışına para çıkışını yavaşlatmak, en azından çıkışın bahanelerinden birini ortadan kaldırmaktı. Hükümet, iyiden iyiye yüksek faiz-düşük kur denklemine geri dönme iştahı sergiliyordu.
Bu 'haber'in piyasalara etkisi son derece sınırlı oldu. Daha doğrusu başlangıçta borsa yükseldi, faiz ve döviz düştü ama aradan birkaç saat geçmişti ki yeniden piyasa sarsıldı, döviz eskisinden de yüksek bir seviyeye geldi, faiz arttı.
'Ne oluyor, neden oluyor' diye sorulduğunda alınan cevap manidardı: Güney Afrika beklenenden fazla cari açık açıklamıştı, bu yüzden 'uluslararası sermaye gidiyor'du.
Küreselleşmenin etkilerini küçümsediğim yok, Türkiye'nin Brezilya ve Rusya ile karşılaştırılmasına vs. de alıştık artık ama Güney Afrika? Yok artık... Yarın neyi bahane edecek acaba 'piyasa'? Somali'deki işsizlik rakamlarını bahane edebilir mi acaba?
Önceki gün alınan 'tedbir'in geçerliği sadece birkaç saat sürünce herhalde Merkez Bankası'nı da aldı bir düşünce... Dün sabah piyasaya müdahale etmeye karar verdi banka ama sonra durdu, çünkü müdahale etkili olmuyordu.
Belki, Türkiye'de halen yaşanmakta olan durumu 2003'te ve 2004'te yaşananlarla karşılaştırmamak lazım. Çünkü özellikle 2003'te bankalarımız hâlâ ciddi açık pozisyonlara sahipti ve o yüzden kurun seviyesi onları yakından ilgilendiriyordu. Bankalar kurun seviyesine çok duyarlı olduğu için de kurun yükselmemesi için çoğu zaman Merkez Bankası'nın müdahalesine gerek olmadan kendiliklerinden harekete geçiyorlardı.
Oysa bugün bankaların açık pozisyonu yok gibi bir şey. O yüzden de kuru savunmak için hiçbir şey yapmıyorlar ve Merkez Bankası'nı yalnız bırakıyorlar. Bu nedenle de piyasaya müdahale eskisine göre daha az sonuç yaratıyor.
İşte bu gerçek de ortaya çıktığı için olsa gerek Para Piyasası Kurulu yarın olağanüstü toplanacak ve çok büyük bir ihtimalle faizi yine dramatik bir miktarda artıracak.
Ancak ben yine de yerli veya yabancı yatırımcıların Türkiye için bir reel faiz miktarını henüz belirlediklerini sanmıyorum.
Yani, en az hükümet ve Merkez Bankası kadar onlar da önlerini göremiyorlar ve o yüzden Türkiye'de dövizin gideceği seviyeyi de, o seviyeye bağlı olarak eski paradigmayı yeniden hayata geçirecek faiz düzeyini de kestiremiyorlar.
Belki de tam bu yüzden eski düşünce tarzının yerine yenisini koymak için kafayı çalıştırmak gerekiyor. Türkiye, Kemal Derviş'in ekonomik programıyla bir yere kadar geldi, bundan sonrası için yeni şeyler yapmak lazım.
Bakın, önceki gün sabahın erken saatinde Türkiye'nin Maliye ve Hazine bakanları ortak basın toplantısı düzenlediler ve daha altı ay önce yürürlüğe girmiş ve yürürlüğe konurken yanlış olduğu çok söylenmiş olan bir vergiyi kaldırdılar. Buna göre, yabancı ülkelerde mukim yatırımcıların Türkiye'deki menkul kıymet yatırımlarından elde edecekleri kârlar artık sıfır vergiye tabi olacaktı.
Bu vergiyi kaldırmadaki amaç, Türkiye'den yurtdışına para çıkışını yavaşlatmak, en azından çıkışın bahanelerinden birini ortadan kaldırmaktı. Hükümet, iyiden iyiye yüksek faiz-düşük kur denklemine geri dönme iştahı sergiliyordu.
Bu 'haber'in piyasalara etkisi son derece sınırlı oldu. Daha doğrusu başlangıçta borsa yükseldi, faiz ve döviz düştü ama aradan birkaç saat geçmişti ki yeniden piyasa sarsıldı, döviz eskisinden de yüksek bir seviyeye geldi, faiz arttı.
'Ne oluyor, neden oluyor' diye sorulduğunda alınan cevap manidardı: Güney Afrika beklenenden fazla cari açık açıklamıştı, bu yüzden 'uluslararası sermaye gidiyor'du.
Küreselleşmenin etkilerini küçümsediğim yok, Türkiye'nin Brezilya ve Rusya ile karşılaştırılmasına vs. de alıştık artık ama Güney Afrika? Yok artık... Yarın neyi bahane edecek acaba 'piyasa'? Somali'deki işsizlik rakamlarını bahane edebilir mi acaba?
Önceki gün alınan 'tedbir'in geçerliği sadece birkaç saat sürünce herhalde Merkez Bankası'nı da aldı bir düşünce... Dün sabah piyasaya müdahale etmeye karar verdi banka ama sonra durdu, çünkü müdahale etkili olmuyordu.
Belki, Türkiye'de halen yaşanmakta olan durumu 2003'te ve 2004'te yaşananlarla karşılaştırmamak lazım. Çünkü özellikle 2003'te bankalarımız hâlâ ciddi açık pozisyonlara sahipti ve o yüzden kurun seviyesi onları yakından ilgilendiriyordu. Bankalar kurun seviyesine çok duyarlı olduğu için de kurun yükselmemesi için çoğu zaman Merkez Bankası'nın müdahalesine gerek olmadan kendiliklerinden harekete geçiyorlardı.
Oysa bugün bankaların açık pozisyonu yok gibi bir şey. O yüzden de kuru savunmak için hiçbir şey yapmıyorlar ve Merkez Bankası'nı yalnız bırakıyorlar. Bu nedenle de piyasaya müdahale eskisine göre daha az sonuç yaratıyor.
İşte bu gerçek de ortaya çıktığı için olsa gerek Para Piyasası Kurulu yarın olağanüstü toplanacak ve çok büyük bir ihtimalle faizi yine dramatik bir miktarda artıracak.
Ancak ben yine de yerli veya yabancı yatırımcıların Türkiye için bir reel faiz miktarını henüz belirlediklerini sanmıyorum.
Yani, en az hükümet ve Merkez Bankası kadar onlar da önlerini göremiyorlar ve o yüzden Türkiye'de dövizin gideceği seviyeyi de, o seviyeye bağlı olarak eski paradigmayı yeniden hayata geçirecek faiz düzeyini de kestiremiyorlar.
Belki de tam bu yüzden eski düşünce tarzının yerine yenisini koymak için kafayı çalıştırmak gerekiyor. Türkiye, Kemal Derviş'in ekonomik programıyla bir yere kadar geldi, bundan sonrası için yeni şeyler yapmak lazım.
İsmet Berkan