22-11-2007, 11:40
Türkiye'ye 'Nanotıp Üssü'
Gazi Üniversitesi, 'nanotıp' konusunda tıbbi tüm uygulamaları değiştirebilecek teknolojinin üretileceği merkezi Ankara'da kuruyor.
İleri teknoloji gerektiren çalışmaların yapılacağı merkezde, başta kanser araştırmaları olmak üzere tıbbi görüntüleme sistemleri, rejeneratif tıp ve güdümlü ilaç dağılım sistemleri konularında nanoteknoloji araştırmaları gerçekleşecek.
Merkezde yürütülecek çalışmalar, üniversiteler, araştırma merkezleri, hastaneler, sanayi kuruluşları, KOBİ'ler ve yatırım kuruluşları arasında nanotıpla ilgili iş birliğinin Türkiye'deki ilk örneği olması bakımından da önem taşıyor.
Proje Koordinatörü Dr. Gürer Budak, nanotıbbın, nanoteknolojinin sağlığa uygulanışını ifade eden yeni bir bilimsel alan olduğunu söyledi.
Nanotıbbın şimdiye kadar uygulanan tıbbi yöntemlerde önemli kavramsal değişiklikler yapması ve farklı tanı-tedavi alternatifleri sunması nedeniyle tüm dünyada üzerinde en çok çalışılan konulardan biri haline geldiğini belirten Budak, bu yeni gelişen bilim dalı ile ilgili olarak Gazi Üniversitesi'nde büyük bir altyapı çalışması başlattıklarını söyledi.
Budak, DPT desteğinde Gazi Üniversitesi Gölbaşı Kampüsü'nde yakında yapımı tamamlanacak olan Nanotıp Araştırma Merkezi'nde, nanoteknoloji ve tıp alanlarında pek çok projenin yürütüleceğini anlattı.
Dr. Budak, merkezde yapılacak çalışmalardan elde edilecek bilimsel veriler ve geliştirilecek ürünlerle, belirli hastalık modellerinin tanı ve tedavisinde kullanılabilecek yeni yöntemlerin geliştirileceğini, toplumun hem koruyucu hem de tedavi edici sağlık hizmetleriyle ilgili beklentilerinin karşılanmasında büyük adımlar atılacağını açıkladı.
Projenin, belirli tıbbi uygulamalar için organize edildiğini anlatan Budak, başlıca araştırma konularının tıbbi görüntüleme sistemleri, rejeneratif tıp ve güdümlü ilaç dağılım sistemleri olduğunu kaydetti.
Budak, dünyada bu alanlarda yapılan çalışmalar sonucunda önümüzdeki 15-20 yıl içinde tıbbi tüm uygulamaları değiştirebilecek devrim niteliğinde birtakım yeniliklerin ortaya çıkacağını anlattı.
Budak, projenin, üniversiteler, araştırma merkezleri, hastaneler, sanayi kuruluşları, KOBİ'ler ve diğer yatırım kuruluşları arasında nanotıpla ilgili başlatılan işbirliğinin ilk örneği olması bakımından önem taşıdığını kaydetti:
"Bu kapsamda Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi ile ülkemizdeki ilaç sektörünün çok ileri teknoloji kullanılarak oluşturulmuş laboratuvarları ve yetişmiş insan kaynağımız, yeni bir bütçe gerektirmeden ortak bir projede bir araya getirilmiş olacak.
Ayrıca hala yurtdışındaki üniversite ve merkezlerde görev yapan Türk bilimadamlarının projeye bizzat katılmaları sayesinde, şimdiye kadar alışılmış 'beyin göçü' kavramı tersine çevrilmeye başlanacaktır."
Uzun dönem hedefler
Projenin uzun dönem hedeflerine de değinen Budak, çalışmalardan elde edilecek bilimsel çıktıların bu alandaki benzer çalışmalara da yön vereceğini, ulusal ekonomiye, toplumsal sağlık düzeyine vebilimsel birikime önemli katkılar sağlanacağına işaret etti.
Budak, "Projede kullanılacak yöntemler nanoteknolojiye dayalı yeni tıbbi ürünlerin geliştirilmesini hedeflemektedir. Böylece sağlık konusunda hala geçerli olan teknoloji ve kavramlarda değişiklikler yapılabilecek ve yeni iş olanakları oluşturulabilecektir" dedi.
AB Nanotıp Teknoloji Platformu üyesi olan Budak, Türkiye'nin AB ile entegrasyon aşaması içinde bulunduğu bir dönemde nanotıpla ilgi çalışmaların önemine dikkati çekerek, üye ve aday ülkelerin temsilcilerinden oluşan AB nanotıp teknoloji platformu aracılığı ile değişik ülkelerle bilimsel iş birliği kurabildiklerini, bu sayede nanotıp çalışmaları için ayırmayı planladığı araştırma bütçesinden pay alabilme olanağının da ortaya çıktığını söyledi.
Budak, Gazi Üniversitesi tarafından koordine edilen projenin uygulamaya geçmesiyle Türkiye'nin, AB'ye üye ve aday ülkeler içinde nanotıp konusunda çalışmaların yürütüldüğü belli başlı merkezlerden biri olacağını vurguladı.
Gazi Üniversitesi, 'nanotıp' konusunda tıbbi tüm uygulamaları değiştirebilecek teknolojinin üretileceği merkezi Ankara'da kuruyor.
İleri teknoloji gerektiren çalışmaların yapılacağı merkezde, başta kanser araştırmaları olmak üzere tıbbi görüntüleme sistemleri, rejeneratif tıp ve güdümlü ilaç dağılım sistemleri konularında nanoteknoloji araştırmaları gerçekleşecek.
Merkezde yürütülecek çalışmalar, üniversiteler, araştırma merkezleri, hastaneler, sanayi kuruluşları, KOBİ'ler ve yatırım kuruluşları arasında nanotıpla ilgili iş birliğinin Türkiye'deki ilk örneği olması bakımından da önem taşıyor.
Proje Koordinatörü Dr. Gürer Budak, nanotıbbın, nanoteknolojinin sağlığa uygulanışını ifade eden yeni bir bilimsel alan olduğunu söyledi.
Nanotıbbın şimdiye kadar uygulanan tıbbi yöntemlerde önemli kavramsal değişiklikler yapması ve farklı tanı-tedavi alternatifleri sunması nedeniyle tüm dünyada üzerinde en çok çalışılan konulardan biri haline geldiğini belirten Budak, bu yeni gelişen bilim dalı ile ilgili olarak Gazi Üniversitesi'nde büyük bir altyapı çalışması başlattıklarını söyledi.
Budak, DPT desteğinde Gazi Üniversitesi Gölbaşı Kampüsü'nde yakında yapımı tamamlanacak olan Nanotıp Araştırma Merkezi'nde, nanoteknoloji ve tıp alanlarında pek çok projenin yürütüleceğini anlattı.
Dr. Budak, merkezde yapılacak çalışmalardan elde edilecek bilimsel veriler ve geliştirilecek ürünlerle, belirli hastalık modellerinin tanı ve tedavisinde kullanılabilecek yeni yöntemlerin geliştirileceğini, toplumun hem koruyucu hem de tedavi edici sağlık hizmetleriyle ilgili beklentilerinin karşılanmasında büyük adımlar atılacağını açıkladı.
Projenin, belirli tıbbi uygulamalar için organize edildiğini anlatan Budak, başlıca araştırma konularının tıbbi görüntüleme sistemleri, rejeneratif tıp ve güdümlü ilaç dağılım sistemleri olduğunu kaydetti.
Budak, dünyada bu alanlarda yapılan çalışmalar sonucunda önümüzdeki 15-20 yıl içinde tıbbi tüm uygulamaları değiştirebilecek devrim niteliğinde birtakım yeniliklerin ortaya çıkacağını anlattı.
Budak, projenin, üniversiteler, araştırma merkezleri, hastaneler, sanayi kuruluşları, KOBİ'ler ve diğer yatırım kuruluşları arasında nanotıpla ilgili başlatılan işbirliğinin ilk örneği olması bakımından önem taşıdığını kaydetti:
"Bu kapsamda Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi ile ülkemizdeki ilaç sektörünün çok ileri teknoloji kullanılarak oluşturulmuş laboratuvarları ve yetişmiş insan kaynağımız, yeni bir bütçe gerektirmeden ortak bir projede bir araya getirilmiş olacak.
Ayrıca hala yurtdışındaki üniversite ve merkezlerde görev yapan Türk bilimadamlarının projeye bizzat katılmaları sayesinde, şimdiye kadar alışılmış 'beyin göçü' kavramı tersine çevrilmeye başlanacaktır."
Uzun dönem hedefler
Projenin uzun dönem hedeflerine de değinen Budak, çalışmalardan elde edilecek bilimsel çıktıların bu alandaki benzer çalışmalara da yön vereceğini, ulusal ekonomiye, toplumsal sağlık düzeyine vebilimsel birikime önemli katkılar sağlanacağına işaret etti.
Budak, "Projede kullanılacak yöntemler nanoteknolojiye dayalı yeni tıbbi ürünlerin geliştirilmesini hedeflemektedir. Böylece sağlık konusunda hala geçerli olan teknoloji ve kavramlarda değişiklikler yapılabilecek ve yeni iş olanakları oluşturulabilecektir" dedi.
AB Nanotıp Teknoloji Platformu üyesi olan Budak, Türkiye'nin AB ile entegrasyon aşaması içinde bulunduğu bir dönemde nanotıpla ilgi çalışmaların önemine dikkati çekerek, üye ve aday ülkelerin temsilcilerinden oluşan AB nanotıp teknoloji platformu aracılığı ile değişik ülkelerle bilimsel iş birliği kurabildiklerini, bu sayede nanotıp çalışmaları için ayırmayı planladığı araştırma bütçesinden pay alabilme olanağının da ortaya çıktığını söyledi.
Budak, Gazi Üniversitesi tarafından koordine edilen projenin uygulamaya geçmesiyle Türkiye'nin, AB'ye üye ve aday ülkeler içinde nanotıp konusunda çalışmaların yürütüldüğü belli başlı merkezlerden biri olacağını vurguladı.