Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: Şeytanın maskarası olmamak için...
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Şeytanın maskarası olmamak için...

Sevgili Peygamber Efendimiz Ramazan ayını ümmetine müjdelerken şöyle buyuruyor: “Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır..”

Dünya üzerindeki insan şeytanlarına baktığımızda ise, özellikle bunların Ramazan ayında sair zamanlardan daha çok azdığını görmekteyiz. Bu halin tipik örneklerini ülkemizde görmekteyiz. Nedense bu millete, ağız tadıyla oruç tutturulmaz.

İslam düşmanlarının düşmanlıkları Ramazan ayında ayyuka çıkar. Bunun sebebi tam olarak bilinmemekle beraber; Ramazan ayının rahmet ve bereketinden müslümanların gerektiğince istifade etmemeleri için olduğunu düşünüyorum.
İslamiyetin sinsi düşmanları Ramazan ayını kendileri için fırsat biliyorlar ve özellikle bu ayda seçtikleri medya kuruluşlarında (televizyon ve gazete..) zehirlerini kusuyorlar.

Din düşmanlıklarını, müslüman gözüküp, din adına yapmaları ve bunun için de müslümanların rahmet ayı olan Ramazan’ı seçmeleri çok manidardır.
İletişim araçlarından televizyonun gücü, etkisi ve tesiri ortada..

Din bezirgânları

Dinini, diyanetini bilmeyen ve üstelik dinini bunlardan öğrenmeye kalkışan insanların vah hallerine! Kelimenin tam anlamıyla; ekranlara çıkan din bezirganları insan şeytanları olup, onların ifsat ettiği kişiler ise, bu şeytanların maskaralarıdır.

Bu maskara hale düşüp dinini, imanını kaybetmemek için tek çıkar yol dini doğru kaynaklardan (ilmihal kitaplarından) veya bilen kişilerden) öğrenmektir.
Nasıl maskara olunmasın ki, bu bezirganların anlattıkları ile gerçek İslamiyet’in yakından ve uzaktan ilgisi olmadığı gibi, ayrıca birinin ak dediğine diğeri kara diyor.

Kendi nefislerine ve keyiflerine göre din uydurdukları için, her bezirganın anlattığı kendisine göre oluyor. Kendilerine göre olunca da; din adına her kafadan ayrı bir hezeyan çıkmakta...

Bunlardan birisi kalkıyor! “... dinde kaza namazı diye bir şey yoktur. Namaz ya kılınır, ya kılınmaz. Kılınmadığı takdirde, kazaya falan kalmış olmaz. Namaz kılmamakla işlenilen bu günah, namazı kaza etmekle değil, yalnızca tevbe etmekle affedilir!”

Buyurun buradan yakın!

Bizzat Peygamber Efendimizin yaptığını; o günden bu güne kadar gelmiş geçmiş yüzbinlerce İslam aliminin söyleyip yaptıklarını bir çırpıda inkar ediyor. Daha açık ifadesiyle yeni bir din getiriyor!

Bir diğeri kalkıyor; “... horozdan kurban olur!” diyor. Bir diğeri ise, hepsini toptan inkar ederek; “... Allah’ın sizin akıttığınız kanlara ihtiyacı yoktur (Sanki öyle diyen varmış gibi); kurban “yakınlık” demektir. İlla ki, bu yakınlık hayvan kesmekle olmaz, fakirlere ilaç, para vb. vererek de bu yakınlık kazanılmış olur. Bu hal, yani ilaç vermek kurban kesmenin yerine de geçer!..” diyor.

Bir diğeri kalkıyor...

Bir diğeri, namaz beş vakit değil üç vakittir derken bir başkası namaz sadece dua etmektir. Allah’ı hatırlayıp dua etmek kafidir ve bu durum namaz ibadeti yerine geçer diyor.

Bunları dinleyip, inanan ve böyle yapanlar da kendisini müslüman, üstelik dindar müslüman zannediyor!

İşte böyle bir zamanda yaşıyoruz sevgili okuyucularım. Cenab-ı Hak cümlemizi din bezirganlarının şerrinden muhafaza buyursun. Amin.


yazan :Fuat Bol...