Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: HiKmEtLi SöZlEr
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Sayfa: 1 2 3 4 5
Cimrinin en çok sevdiği kimdir

* Cimrinin en çok sevdiği mirasçılarıdır. Ne kendi yer, ne başkalarına yedirir. İllâ mirasçılarına saklar.

* İnsanla hayvan arasında kalb ve ruh farkı vardır. İnsan, eşref-i mahlukat olarak, Allah’ı tanımaya elverişli vasıfta yaratıldı. Ayna gibi, aynanın sadece camı işe yaramaz, ayna vazifesi yapmaz. Arkasındaki maddeler de tek başına işe yaramaz. Ancak ikisi beraber olursa işe yarar karşıdakini gösterir. Sadece beden işe yaramaz. Bu hayvanlarda da var. Beden kalb ve ruh ile beraber olursa Allahü teâlâyı tanımaya elverişli hâle gelir. Yürek başka, kalb başkadır. Kalb manevi bir lâtifedir.

* İtikad çok önemlidir. İtikadı bozuk olan birisi, dinimizin bütün emirlerini yapsa, yasaklarından kaçsa, sabaha kadar zikir çekse bu kimsenin, Cehenneme gitmeme ihtimali yoktur. Mutlaka Cehenneme gider.

İçki içen, dinin emirlerini yerine getirmeyen fasık bir kimsenin itikadı düzgün ise, bu kimsenin Cehenneme gitmeme ihtimali vardır. Tevbe eder veya Cenab-ı Hak affeder, Cehenneme gitmeyebilir. Fakat, itikadı bozuk olan kimse, itikadının bozukluğunu bilmediği için, tevbe de etmez.

* Ahmak ile arkadaşlık etme! Ondan kendini koru! Nice ahmaklar var ki, arkadaş oldukları akıllı kimseleri helak ederler. Kişi arkadaşı ile ölçülür. Kalbler buluştuğu zaman birinin diğerine tesiri vardır. Kendilerinden haya edilen kimselerle arkadaşlık etmek suretiyle amellerinizi güzelleştirin!

* Sakın kibirlenme! Büyüklük taslayanlara özenme. Çünkü Allahü teâlâ, her zorbayı zelil, her büyükleneni hakir ve zelil eder. Affettiğinden dolayı asla pişman olma; cezalandırdığın için de sakın sevinme!

* Affetmek fazilettir. Emanete hıyanet etmemek imandan, güler yüzlülük ihsandandır. Doğruluk kurtarır, yalan felakete sürükler. Kanaat insanı zengin yapar, yerinde kullanılmayan zenginlik azdırır. Dünya aldatır, şehvet kandırır. Lezzet oyalar, nefsin arzuları alçaltır. Haset yıpratır, nefret çökertir.

* Âlim; sözü, işine uygun olandır. Âlim ilme doymaz.
* Akıllı, ahireti dünya ile değişmeyendir.

* Gerçek müminin sevgisi, kızması, bir şeyi alması, yapması ve terki, hep Allah için olur.

* Allah’ın azabından korkmak, müttekilerin, takva sahiplerinin nişanıdır.
* Haset eden daima hastadır, cimri insan daima fakirdir.

* Tasarruf ve kanaat edin, zira bunlar boyun eğme zilletinden daha kolay ve hayırlıdır.

* Âlim, cahili hemen tanır, çünkü daha önce o da cahildi. Cahil âlimi tanımaz, çünkü daha önce âlim değildi.

* Öfke, tutuşturulmuş ateş gibidir. İnsan hakim olmazsa, ilk yanan kendisi olur.

* Allah için kardeş olanların sevgisi, sebebi daim olduğu için devam eder. Dünya için kardeş olanların sevgisi, sebebi devam etmediği için, kısa sürer, bir an gelir son bulur.

* Dünya müminin hapishanesi, ölüm beraatı, Cennet de eğleneceği yerdir.
* Yaptığı günah bir işle öğünmek, o günahı yapmaktan daha kötüdür.

* Kim kendi bozuk hâlini düzeltirse, kendini çekemeyenlere fırsat vermemiş olur.
* Günah işlerken âcizlik göstermediğin gibi, tevbe etmekte de âcizlik gösterme.
Doğru tektir

* Her yerde doğru birdir.

* Su bir taşı eritirse, Allahü teâlânın zikri benim kalbimi eritmez mi? Kap kapalı olursa su nereye dolar, kabımızı açık tutmak gerekir. Nisan yağmuru ne kadar bol da olsa, eğer kaplar ters çevrilmiş ise, kırk sene de rahmet yağsa bir damla bile kaba girmez.

* Bişr-i Hafi hazretlerinin evine gelen zat, hür müsün köle misin dedi. Hürüm diye cevap verince bırakıp gitti. Peşinden koşarak niye gidiyorsun diye sorunca, sen hürüm dedin. Kulum deseydin kulluğunu bilirdin, diye cevap verdi.

* Her zevalin bir kemali ve her kemalin bir zevali vardır. Eğer zeval vakti gelmişse bunu kimse durduramaz, yok eğer zeval vakti gelmemişse bunu kimse öne alamaz. Ayağımıza bir diken batsa bunu, bir günahımız sebebiyle oldu bilmeliyiz.

* Hastalıkta şifa vardır. Ayaklarınız rahatsızlansa bile. Bu vücuda rahatsızlık veren her şey insanın âcizliğini anlamasına, Cenab-ı Hakka dönmesine sebep olur. Bu sebeple kalb için şifadır.

* Allahü teâlâ beraat gecesinde afv-ı mağfiret vaad ediyor. Cenab-ı Hak vaadinden dönmez.

* Allahü teâlâ sıkıntılı halde yapılan duayı kabul eder. Hastalık sıkıntı olduğu için, hastanın duası red olmaz. Her sıkıntı aynı şekildedir.

* Hastalığa, sıkıntıya üzülünmez. Ancak hizmetlerine, namazına mani olursa o zaman üzülünür. Bununla beraber, hastalık ve sıkıntıları istememelidir, hasta olmamak için sebeplere yapışılır, buna rağmen gelirse sabredilir.

* Kalbleri temizlemenin bir ilacı da, Allah dostlarının kelamıdır. Onların yazılarını okuyunca kalbler temizlenir.

* Cuma günleri mevtaların ruhları, tanıdıklarına evlatlarına gelirler, bir hediye beklerler, bir Yasin-i şerif okusa da sevabını bana hediye etse diye beklerler.

* Temiz ve helal ye de, ister sabaha kadar ibadet et, ister uyu!

* Mümin, bir tüccara benzer. Farzlar onun sermayesi, nafileler de kazancıdır. Sermaye kurtarılmadıkça, kazancı olamaz.

* Acele etme! Acele eden, ya hata yapar veya hatalı duruma yakın olur. Ağır ve temkinli hareket eden, o işte ya isabet kaydeder veya isabet etmeye yaklaşır. Acele şeytandandır. Ağır ve temkinli hareket etmek Allahü teâlâdandır. Umumiyetle aceleye sebep, dünyalık toplama hırsıdır. Kanaat sahibi ol. Kanaat bitmeyen bir hazinedir.
Düşmanı tanımayan dostu bulamaz

* Düşmanını tanımayan dostunu bulamaz. Nefsini tanımayan Allah’ı tanıyamaz, nefsini tanıyan Allah’ı tanır. Nefsten kurtulmadıkça, insan kendini emniyette hissedemez. En büyük mücadele nefsle olmalıdır. Bu iş bir tarikat yolu değil, Allah’ın dinine sarılmak yoludur.

* Allahü teâlâ ile kullar arasındaki günahlar için şefaat, af çok amma, kullar arasındaki günahlara şefaat, af yok. Adalet var, mahkeme var. Haklı olsa bile insanlar mahkemeye gitmekten korkar. En iyisi sulh yapmak ister, mahkemeye düşmek istemez. Ya o haklı ise. Ahirete giderken borçlu gitmeyin. Alacaklı gidin. Zalim olmayın mazlum olun. Zalim verecek mazlum alacak. Sevaplarımızdan vereceğiz alacaklılara, yoksa onların günahlarını yükleneceğiz. (Ben haklıyım) diyen çok insan orada haksız çıkacaktır.

* Bir kalb kırmak, senelerce ibadet, zikir sevabının hepsini alıp götürür. Öyle bir din ki, kâfirin dahi kalbini kırmak yok. Nerde kaldı ki Allah-Peygamber diyen bir müslümanı kırmak.

* Şeytan insana ibadet ettirir. Peki, yaptıklarımızın rahmani mi, şeytani mi olduğunu nasıl bileceğiz? Şeytan, tam dine uygun şekilde, yani ehl-i sünnet itikadına uygun şekilde ibadet ettiremez. Ancak bir eksikle ibadet ettirir. Yani o ibadeti bozan, kabul ettirmeyen bir eksikle ibadet ettirir. Mesela, 5 kuruş zekat borcun var, bunu sana verdirmez. Buna yaklaştırmaz. Bunun yerine milyarlarca sadaka verdirir, hayır hasenat yaptırır. Mesela iki rekat kaza namazı borcun var, bunu kıldırmaz, sabahlara kadar tesbih çektirir, zikir ettirir, nafile namaz kıldırır, ağlatır sızlatır. Halbuki, dinimiz 5 kuruş zekatını ver diyor, iki rekat kaza namazını kıl diyor. Bunlar farzdır, dinin isteğidir, hesabı azabı var. Biz ise ne yapıyoruz; kendi isteğimizi yapıyoruz, şeytanın isteğini yapıyoruz. Bu yüzden dinimizi doğru şekilde ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından öğrenmeliyiz.

* Neyin faydalı neyin zararlı olduğunu ayıran İslamiyet’tir. İnsanlar faydalı sanır, zararlı olabilir. Zararlı sanır faydalı olabilir. Allahü teâlâ bildirmeseydi, insanlar bilemezdi. İslamiyet’i bilen, dünyanın zararlarından kurtulur.

* İbadetin kabul olması için şartlarına uygun olması lazım. Birincisi; şartlarını öğrenmek, sonra; şartlarına uygun şekilde yapmak, üçüncüsü; ihlas ile olması lazımdır. İhlas ile olmayan ibadet hiçbir işe yaramaz.

* İnsanın nefsi, başkasına soru sordurmaz, ben biliyorum der, o ben kelimesi insanı yıkar.

* Muvaffak olmak iki şeye bağlıdır. Doğruluk, sevgi ile yaklaşmak ve herkesle barışık olmak.

* İnsanların felaketine sebep şey ikidir, biri kendine güvenmek, iki, kendi gibi bir âcize güvenmektir. Ya? Allah’a güvenmek lazım.
[/color]Ebedi yani sonsuz ne demek

* Dünyadaki bir nefeslik vakit, ahiretteki bin yıldan kıymetlidir. Çünkü, ahirette ibadet yoktur, tevbe yoktur, nefsle mücadele yoktur, haramdan kaçma mücadelesi, küfre düşme endişesi yoktur, İslam’a hizmet imkanı yoktur. İşte Cehennemde kalanlar için bir nefeslik dünya zamanı, sonsuzdan daha hayırlıdır. Çünkü, tekrar dünyaya sadece bir nefeslik yollansalar, yapacakları iş, Kelime-i şehadet getirip, Amentü’yü okuyarak iman etmek olur. Ancak bu imkan verilmez.

* (Ebedi) yani sonsuz ne demek iyi anlamak lazım. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: (Cehennemde ebedi kalacak olanlara,faraza, siz dünyadaki göl ve denizdeki damlalar adedince, kumsallardaki kum taneleri adedince yanacaksınız, denilseydi,o sevinçle nasıl yandıklarını anlayamazlardı, çünkü bunlar da bir gün biter.) Yine İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: (Bütün dünya, gökyüzü dahil, buğday tanesi dolu olsa, bir serçeye deseler ki, her sene bir tane yiyeceksin, o buğdaylar biter, ebediyetin yanında hesabı bile olmaz.)

* Müslüman anne ve babasının yüzüne şefkatle bir defa bakana Allahü teâlâ kabul olmuş bir hac sevabı verir. Bin kere baksa bin kere...

* Bir müslüman tenkit edilirken sus diyene yüz şehid sevabı verilir. Viyana kapılarına kadar gidip gelmiş gibi sevap...

* Ölün ama, namazı bırakmayın, zira dinin direğidir, kim terk ederse dinini yıkmış olur. Ahirette Allah rızası için yaptığımız ibadetler geçerlidir, lüzumsuz şeylerle uğraşmayın.

* Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından her gün bir veya iki sayfa okuyan feyz alır. Feyz demek, nur demektir. Nur kalbe yağar, kalbi temizler. Okudukça kalbiniz nurlanır ve okuduğunuzu anlamaya başlarsınız.

* Helal lokma yiyenler rahat namaz kılar. Çünkü namaza engel, haram lokmadır. Helal lokma yiyen, koşarak namaza gider. Siz “Namaz kıl” demeseniz de onlar namaz kılar.

* İmanın şükrü, Hubbu fillah, buğdu fillah’dır.

* Ölümü hatırlamak, huzur ve saadetin kaynağıdır. Ömrü uzatır. Unutmak ise ömrü kısaltır. Bu an, (Son an) demeli ve ona göre çalışmalıdır.

* Her şeyin istisnası vardır, ama bir şeyin istisnası yoktur. O da paradır. Parası olan güçlüdür. Bu kıyamete kadar böyle devam edecektir.
Atalarımız asırlardan beri söyler: Şimdi rağbet güzel ile zengine.

* Öfke insanın aklını örter. O zaman şeytanın avucuna düşer. Şeytan da onu istediği yere sürükler. Öfkelenmek insanın dinini imanını götürebilir, bundan çok korkmalı.

* Öfkelenmeyin, çünkü kötülükler her zaman öfkeden doğar. Bir insanda kibir varsa, bunun alameti öfkesidir. Kibirden öfke doğar. Bir kimse asık suratlı ve öfkeliyse, iyiye alamet değil.

* Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat gösterin. Nerde bir sıkıntı çeken varsa gidin araştırın, büyükleri incitmiştir. Nerede huzurlu bir insan görseniz, araştırın mutlaka bol dua almıştır.

* Dünyalık isteyen sevimsizleşir, zelil olur. Kula değil, Allah’a el açalım. Veren aziz, alan zelil olur.

* Dünya menfaat demektir. Menfaat için yapılan her şey dünyadır.

* Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri buyuruyor ki:
(Allahü teâlânın rızasına giden bütün yolları inceledim, en kestirme yolun, insanları sevindirmek olduğunu gördüm.)

* Müslümanlar kardeştir, yardım edecek, sıkıntılarını giderecek, aybını örtecek. Mümin kardeşinin sıkıntısına nemelazım diyen felakete uğrar
[/color]
Eğer cahiller susup konuşmasalardı

* İbadetin tadını alan kimse ibadetten usanmaz. Usanan kimse, Allahü teâlâyı az tanıdığı için usanır.

* Hiçbir şey, kaybedilmiş vakti telafi edemez.

* Cahil kimseler, ilimle birbirlerine karşı övünürler. Onların ilimden nasibi sadece övünmeleridir.

* Kul, Allahü teâlâ için neyi terk ederse, Allahü teâlâ, ona karşılık daha hayırlısını verir.

* Allahü teâlâyı unutmaktan büyük günah yoktur.
* Akıllı, sustuğu vakit tefekkür, konuştuğu vakit zikreder, baktığı vakit de ibret alır.

* Her kap içine bir şey konuldukça daralır. Ancak bilgi kabı bundan müstesnadır. O, bilgi konuldukça genişler.

* Bedeninle dünyada, kalbinle ahirette ol.
* Saadet, ömrü uzun ve ibadeti çok olanındır.

* Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz.

* Eğer cahiller susup, konuşmasalardı, insanlar arasında ihtilaf olmazdı.

* İlim, insanı Allahü teâlânın emrettiği şeylere götürür, zühd ise o şeylere erişilmesini kolaylaştırır.

* Gönlü kırık, zavallı ve garip birini görürsen, yarasına merhem ol! Onun yoldaşı ve yardımcısı olmaktan çekinme!

* Kulun, Allahü teâlâya şükretmesi, Onun kuluna verdiği nimetlerle, Ona isyan etmemesidir.

* Bir kalbde, ahiret arzusu çoğaldıkça, dünya düşüncesi o kalbden kaybolur.

* Allahü teâlâya ulaşan en emin yol; bütün iş, hareket ve ibadetlerde Peygamber efendimizin sünnetine tâbi olmaktır.

* İki haslet vardır ki, kalbe sıkıntı verir: Çok konuşmak ve çok yemek.
* Yalan söylemekten, gıybet etmekten ve hıyanette bulunmaktan uzak durunuz!

* İlim hakimdir, mal ise mahkumdur. İlim seni korur, halbuki malı sen korursun. İlim çalınmaz, mal ise çalınır. İlim sarf ettikçe artar. Mal ise sarf ettikçe azalır.

* Başa kakan, nefret ateşini körükler.

* Allahü teâlânın emirlerini hatırlatan, nasihat eden bir kardeşin, sana altın hediye edenden daha hayırlıdır.

* İnsanın kazançlı olmasının esası; az yemek, az uyumak, az konuşmak ve nefsin arzu ve isteklerini terk etmektir.

* Uzun emel sahibi olmak ve her şeyi sonraya bırakmak, perişanlık ve düşüncesizliktir.

* Hayatımda, gece ibadet edenlerden başka hiç kimseye imrenmedim.

En garip olduğun gün

* İnsanların sıkıntılarına katlanmak, Allahü teâlânın beğendiği, Resulullahın sevdiği ve evliyanın özendiği bir ahlaktır.

* Hırslı mahrum kalır, cimri kötülenir, kıskanç da üzülür.
* Çok konuşan çok yanılır. Çok gülenin heybeti ve hayası azalır.

* Konuştuğuma pişman oldum, ama sustuğum için pişman olmadım.

* İslam dini, insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını istiyor.

* En garip ve en çok muhtaç olduğun gün, kabre konulduğun gündür.

* Mal, mülk, çoluk-çocuk; Allahü teâlânın emanetleridir. Emanetlerini istediği zaman alır.

* Sabır; yüzü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir.
* Başkasından sana söz getiren, senden de ona götürür.

* Fitne; Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak demektir ve çok günahtır.

* İşlerinin doğru gitmesini istersen, kendi başına hareket etme! Akıllılarla istişare et!

* İnsanların en akıllısı; Allahü teâlâya itaat edip, insanların da itaat etmesine rehberlik eden kimsedir.

* Eshab-ı kiramın cümlesi, adildirler.
* İyi arkadaş, dünya ve ahiret için büyük saadettir.

* İnsanlar konuşmayı severler fakat, konuştukları ile amel etmeyi, öğrendikleriyle yaşamayı terk ederler.

* Nice küçük amel, niyet ile büyür, nice büyük amel ise, niyetle küçülür.
* Allahü teâlâyı tanıyan, Onun rızasına kavuşmak için çalışır.

* Bir çocuğu Cehennem ateşinden korumak, Dünya ateşinden korumaktan mühimdir.

* Sadaka vererek rızkınızı çoğaltınız! Zekat vererek de, mallarınızı koruyunuz!

*Allahü teâlâya itaat eden, büyük zatların sözlerine dikkat eder. Çünkü onlara Allahü teâlâ tarafından gerçekler tecelli eder ve onu konuşurlar.

* Uygunsuz bir sözü terk etmek, nefse bir gün oruç tutmaktan daha ağır gelir.
* Fakirlik, haline şükredip kimseye şikayet etmeyerek ihtiyacını gizlemektir.

* İnsanı, Allahü teâlânın af ve mağfiretine kavuşturacak şeylerden biri de, açları ve yoksulları doyurmaktır.

* Hiçbir faideli iş yapmayarak ömrünü boşa harcayandan daha hayırsız bir kimse yoktur.

* Hallerin en doğrusu, İslamiyet’e uymaktır.

* Başkalarının acılarından ve geçmiş felaketlerinden ders al. Böyle insanların nasihat ve tavsiyelerine kulak ver. Kendilerine pahalıya mal olmuş şeyleri sana bedava verirler. İllâ senin de başına gelmesini bekleme. Sana da çok pahalıya mal olur.
En hayırlı iş nedir

* Dünyada iken, Allahü teâlânın dinine razı olduğu şekilde doğru hizmet edenler, Allahü teâlânın kullarının müşküllerini halledenler, mahşerde, tahtlar üzerinde, kürsülerde, gölgelerde oturacaklar. Allahü teâlâ onlarla konuşacak. Onlar için ne hesap var ne azap var.

* En zor iş İslamiyet’e hizmet etmektir. Çünkü Allahü teâlâ en zor işi en güvendiğine en çok sevdiğine vermiştir. Peygamberlere ve vârislerine vermiştir.

* Başarının sırrı, birlik-beraberlik, dürüstlük, iyi hedef seçmektir.

* Yanan bir evden birini kurtarmak çok büyük sevap olduğu halde Cehennem ateşinden kurtarmak yanında hiç kalır. Bir kişi daha yanmaktan kurtulsun diye uğraşmalı. Hiç kimse yanmasın düşüncesinde olmalı.

* Müslümanlık dünya ve ahiret saadetidir. Allahü teâlânın en sevdiği şey imandan sonra kullarına hizmet etmektir.

* Allahü teâlâ bir kulunu severse, ona iki şey verir. Birincisi; sevdiği bir kulunu ona tanıştırır. Eshab-ı kirama Peygamber efendimizi tanıttığı gibi. İkincisi; ona hayırlı bir iş verir. En hayırlı iş Peygamber efendimizin yaptığı iştir.

* Allah’ın dinini, Allah’ın kullarının ayaklarına kadar götürmek ne büyük zevktir.
* Tasavvuf, vakti, en değerli olan şeye sarf etmektir.

* Tasavvuf, herkesin yükünü çekmek ve kimseye kendi yükünü çektirmemektir.
* Tasavvuftan maksat, kendini zorlamadan her an Allahü teâlâyı hatırlamaktır.

* İnsanın kıymeti; idrakinin, ehl-i sünnet büyüklerinin hakikatlerini anladığı kadardır.

* İnsana lazım olan önce Ehl-i sünnete uygun inanmak, sonra Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymak, daha sonra tasavvuf yolunda ilerlemektir.

* Bütün kerametleri bize verseler, fakat itikadımız düzgün değilse, hâlimiz haraptır. Eğer bütün haraplıkları, çirkinlikleri verseler itikadımız düzgün ise, hiç üzülmemeliyiz. Doğru itikad, düzgün itikad, ehl-i sünnet itikadıdır.

* Allahü teâlâ insanları Cennetine davet ediyor. Davetçi olarak da Peygamber efendimizi gönderdi. Davetiye olarak da İslamiyet’i gönderdi. Fakat insanların çoğu bu davete icabet etmedi. Zaten bunun için Kur'an-ı kerimde sık geçiyor: Ekserisi kâfir, ekserisi fasık diye.

* Para, şan şöhret insanı rahatlatmaz. İslamiyet ile kontrol altına alınmazsa, insanı dünyada ve ahirette perişan eder.
En yüce ilim haddini bilmektir

* Beynin sağlam olması lazım. Diğer uzuvlardaki ufak tefek rahatsızlıklar bir şekilde halledilir. Ama beyin rahatsız olursa, bütün vücut felç olur. Lider, beyin gibidir. Ehl-i sünnet itikadı beyin gibidir, doğru kılınan beş vakit namaz beyin gibidir.

* Vücut, 3 temel unsurdan oluşur:
Beden + Ruh + Nefs
Bedenin gıdası, topraktan yaratıldığı için topraktır. İhtiyacı, su, sebze, meyve, et ve hasılı bunların ihtiva ettiği madenler vs. İhtiyacı bunlarla giderilir, verilmezlerse zayıf düşer, hiçbirini almazsa ölmek zorunda kalıyor.

Ruh Âlem-i emirden gelmedir, çok mübarek, mukaddes bir nurdur. Ruhun gıdası, ibadettir, itaattir, zikirdir, tevbedir, duadır. Onları tedavi için peygamberler ve kitaplar gönderilmiştir. Ruh hastalığı budur, akıl hastalığı ruh hastalığı değildir. İnkâra saparsa ruh mecazen ölür. Ruhun ölmesi o kimsenin kâfir olması demektir. Her şeyin cezası sınırlıdır ama küfrün cezası Cehennemde sonsuz kalmaktır. İmanın mükafatı da Cennette sonsuz kalmaktır.

Nefsin gıdası haramdır, vazifesi, haram işlemek, nefse o gıdayı vermeyeceğiz , ama göz ardı da etmeyeceğiz. Sus payı helal olanlardan, verilecek.

* Herkesin belli bir sınırı vardır. Herkesin hakkına riayet etmek gerekir. Müslüman kimsenin hakkını yemez, hakkını da yedirmez.

* Sabrın başlangıcı çok acıdır, sonu baldan tatlıdır. Allahü teâlâdan razı olandan, Allahü teâlâ da razıdır, kazaya rıza evliyanın şanındandır. Sevgiliden (Allahü teâlâdan) gelen bela bahşiştir, bahşişini kabul etmemek büyük hatadır.

* Tefviz, her şeyin Allahü teâlânın takdiriyle olduğuna inanmak, işlerini Allahü teâlâya havale etmek, Onu kendine vekil yapmak, Ona tevekkül edip, güvenmek, Ondan gelenlere sabretmek demektir. Bu zor da olsa çok kıymetlidir.

* Kul Allahü teâlâyı arzu ederse, Allahü teâlâ her türlü maniyi kaldırır ve Mevla’yı bulur.

* İki türlü ilim vardır, akli ilimler ve nakli ilimler. Bu iki ilim ayrılmaz, ayrılırsa bu iki ilime sahip olanlar birbirine düşman olur.

* En kıymetli ilim haddini bilmektir. Bütün kavgalar dünyayı paylaşmaya çalışmaktan ve haddini bilmemekten meydana gelmektedir. İnsan cömert olursa herkes onu sever ve onunla kimse kavga etmez. Hasis insanlar etrafına bir şey vermeyip, dünyayı hep kendilerine almaya uğraştıklarından huzursuzdurlar, sevimsizdirler ve insanlar onlarla devamlı mücadele ederler.

* Şah-ı Nakşibend hazretlerine sormuşlar, (Efendim bu yolun esası nedir, başı nedir?) Buyurmuşlar ki, (Edeptir.) Ortası nedir demişler, (Yine edeptir) buyurmuş. (Peki ya sonu nedir?) demişler, (Yine edeptir) buyurmuş. Neden? Çünkü hiçbir edebe riayet etmeyen Allah’ın dostu olamaz. İlla edep, illa edep. Edep haddini bilmektir. En yüce ilim haddini bilmektir.

* İmam-ı a’zam hazretlerini akıl ile anlamaya çalışmak akılsızlıktır.

* Büyükler hastalık, dert ve sıkıntılardan hiç şikayetçi olmadı. Bunları kim gönderdi? Allah. Hiç Sevgiliden gelenden şikayet edilir mi? Hiç Allah kullara şikayet edilir mi?

* Bir yere çıkmak zordur, ama o yeri korumak daha zordur.
Gerçek şükür nasıl olur

* Kalbine vesvese gelen ilerde büyük makamlara layık kişidir.

* Evlad-ı Resul başınızdan aşağı tuvalet pisliğini boşaltsa, onun huzurundayken gücendirmemek için temizlemeye kalkmayın.

* Dünya hayatı Cennete benzemez ancak, Allahü teâlâ adeta bazı kullarına Cennetten bahçe misali bahçe nasip eder, alameti; zikreden dil, şükreden kalb, kâfi ölçüde geçim, rahat edebileceği ev, bir de anlaşabileceği bir eş.

* Ahmaklık kârını zararını bilmemek, sağını solunu görmemek, iyiyi kötüyü ayıramamak demektir. Cehenneme giren ahmaklık sebebiyle girer, yüz binlerce ip sarkıtılıyor, uçuruma yuvarlanmamak için.

* İbadetleri lezzet alıyoruz diye yapmayın, Allahü teâlânın emri olduğu için yapın.

* Nefs, herkesten üstün olmak ister, anneden de, babadan da, hocadan da. Nefsin bir zaafı var, kendi evladını kendinden üstün ve daha iyi görmek ister.

* Elbette emr-i maruf nehy-i münker çok sevaptır, ancak üç şarta haiz olmalı: 1- Bilmek (İlim sahibi olmak) 2- O şeyi bizzat nefsinde yapmak 3- Emr-i Maruf veya nehy-i münkeri rıfk ile yapmak

* Allahü teâlânın sevdiklerinin 4 özelliği var;
Helal kazanırlar ve yedikleri, giydikleri her şey helaldir.
Tevazu sahibidirler, asla kibirli değildirler.
İyi huyludurlar.
Herkesle iyi geçinirler, güler yüzlüdürler.

* Nefsin gıdası haram işlemektir, nefse bu gıdayı vermeyip, dinimizin müsaade ettiği şeyleri vererek, meşgul etmeli, hatta kandırmaya çalışmalı. Nefs, kedinin fareyi deliğinden beklediği gibi bekler, gaflete gelmez.

* Ailede geçimsizliğin kaynağı, kadın ve erkeğin hukukuna riayetsizliktir.

* Tatlı dil müslümanın şiarıdır, adalet kul hakkının temelidir, adalet olmazsa huzur olmaz.

* Gerçek şükür, her konuda, her hususta, Peygamber efendimizin ahlakıyla şereflenmekle olur.
Gıybetten sakınmalı

* Evliyaullahtan bir zata, vefatından sonra rüyada görülünce (Geri dönmek ister misin?) diye soruluyor. Diyor ki:
(Dünyanın tamamını hesap sorulmamak şartıyla verseler istemem. Tek şey için isterim, kapı kapı dolaşıp ölüm ve kabir hallerini anlatmak için.)

* Aklınıza, kabiliyetinize, enerjinize güvenmeyin. Yoksa bunlarla baş başa kalırsınız. Gün gelir aklınız yetmez, yakıtınız biter, yanarsınız. İmam-ı Rabbani hazretleri gibi ehl-i sünnet âlimleri çok kuvvetli enerji kaynaklarıdır. Akıllı davranıp, fişi doğru kaynağa takanın, doğru kaynağa bağlananın, ne enerjisi biter, ne de ışık saçması.

* Hak ile bâtılı ayırana âlim denir. Çok kitap okuyana, çok ilmi olana âlim denilmez.

* Çok kitap okumakla doğruyu bulmak mümkün değil. Doğru kitabı çok okumakla ancak doğruyu bulmak mümkün.

* İbadetler insanın vazifesidir. Güzel ahlak ise meziyetidir.

* Yaptığımızı Allah rızası için yapalım. Ahmet'e çalışıp Mehmet'ten para beklenmez. Kim gösteriş için aferin desinler diye yapmışsa, Cenab-ı Allah, "Sana aferin dediler; benden ne istiyorsun?" diyecektir.

Abdülkadir Geylani hazretlerine, (Siz ne mübarek bir zatsınız) demişler. (Nereden biliyorsunuz?) diye sormuş. (Herkes sizi methediyor, sizden söz ediyor) demişler. Buyurmuş ki: (Bu insanlar böyledir bugün severler yarın söverler. En iyisi bırak da biz insanlar için değil, Allah için Müslüman olalım.)

* Allahü teâlâya tevekkül edelim. Tevekkülü azalanın imanı zayıflamış demektir. Tevekkül kalmayınca iman da kalmaz. Tevekkül, her türlü sebebe yapışarak gayret göstermek, sonucu Allahü teâlâdan beklemek ve sonucun mutlaka hayırlı olacağına inanmaktır. Allahü teâlâ, kendisine güvenene kesinlikle ama kesinlikle sahip çıkar onu korur. İnsanlara güveneni ise insanların eline bırakır.

* Kim olursa olsun gıybetini yapmayın! Kadınlarınız da evlerde gıybet yapmasınlar. Gıybet; içki içmekten, kumardan daha büyük günahtır. Gıybet kanser gibidir, girdiği yer iflah olmaz. Gıybet edene sus diyene 100 şehid sevabı verilecek. Gıybet edenleri susturun.

* İnsanda nasıl bir kalb gözü var ise, aynı o şekilde kalb burnu da vardır. Her günahın kendine has bir pis kokusu mevcuttur. Kalb burnu açık olan insanlar bu kokuları alır ve onun habis kaynağından uzaklaşırlar. Evliya olma yolunda, kalb gözü açılan insana verilen ilk nimetler: Kalb burnunun açılması ve kabir ehli ile konuşabilme nimetleridir. Mürşid-i kâmil olan kişi, bir işkembe temizleyicisi gibidir. Yanına gelen kişileri, günahlarından husule gelen kötü kokularından, pisliklerinden arındırır.

* Din, edep ve tevazu demektir. Edep, giriş kapısıdır. Sonra tevazu gelir.

* Üç çeşit edep vardır:
1- Allaha edep,
2- Anne babaya edep,
3- Cemiyete, topluma edep.

Vazife de üç çeşittir:
1- Allaha karşı,
2- Aileye karşı,
3- Topluma karşı.

* İnsan bilmediğinin düşmanıdır.

* Bir kimsenin cebinde parası varsa, istediğini alır mı? Alır; ev alır, araba alır, her şeyi alır. İhlas da para gibidir. Bir kimsede ihlas varsa onun her şeyi var demektir; onunla her şeye kavuşur.

* Başarı nedir? Ve bunun engeli nedir? Ahirette faydası olan şeyler başarıdır. Ve bu başarının engeli insanın kendisidir, yani nefsidir.
Sayfa: 1 2 3 4 5