Göz bakınca, kalb inanınca görür
* Dünya için çalışana rahat yoktur. Rahat etmek için ölüme hazırlanmak lazım. Ölümü düşünen rahat eder. Dünya için çalışan yorulur. Ahiret için 24 saat çalışan yorulmaz. Çünkü onun hedefi var. Allah rızası için çalışır.
* Başarılı olmak için nefsi terbiye etmek, çürütmek lazım. Tohumu toprağa atınca çürümeden ağaç meyve vermez. Nefs tohuma benzer. İnsanlara hizmet etmek için nefsi çürütmek lazım. O zaman meyve verir. Öyle insanı herkes sever.
* Ehl-i sünnet âlimlerini yani Peygamber efendimizin vârislerini tanımak çok büyük nimettir. Tanıyanla tanımayan arasındaki fark, görenle kör arasındaki fark gibidir. Görmek şart değil, tanımak önemli. Ebu Cehil de Peygamber efendimizi gördü ama inkâr etti. Bu Büyükleri tanıyanlar, yani onları sevenler, yollarında olanlar, Peygamber efendimizin döneminde yaşasaydı, eshab-ı kiramdan olurlardı.
* Göz bakınca, kalb inanınca görür.
* Kör tarifle görmez, sağır feryatla duymaz. Herkese anladığı dilden konuşmak gerekir.
* Ehl-i sünnet âlimlerinin kitapları enerji kaynağıdır, cereyan vardır. Ampulünü takan aydınlanır.
* İnkâr mahrumiyettir. İmtihan mahrumiyettir. Teslimiyet saadettir.
* Büyüklerden üç şey öğrendik; Okumak, okutmak, dargın olmamak.
* Dağılan bütün cemaatler, cemiyetler dargınlık yüzünden dağılmışlardır.
* Emire uymak lazım. Uyunca da uyumamak lazım. Gaflet adamı götürür.
* Her şeyin yenisi, dostun eskisi.
* Dünyada yatırım yapmayı bilen, ahirete de yatırım yapsın.
* Kalb Allahü teâlâya en yakın organdır Onun komşusudur. Kalb rahatsız olunca komşu da incinir. Kalb kırmayın. Hiç kimsenin kalbini incitmeyin. Bir çok kişi komşu yüzünden evini değiştirmiştir. Aman dikkat edin.
* İlim amel ve ihlas şarttır. İlim yok, amel ve ihlasın olması mümkün değil. İlim var amel yok, yine olmaz. Hepsi var ihlas yok yine işe yaramaz. İlim de olacak amel de ve bu amel ihlas ile yapılacak.
* İhtiyarlara hizmet etmek çok büyük nimettir. Evinizde ihtiyar varsa bunu büyük nimet bilip çok hizmet edin, onları memnun edin, gönüllerini kazanın.
* Dini doğru bilmeyen insan topaca benzer. İp sarıp çeviren herkes döndürür.
Dinini bilmeyenin dini yok demektir.
Günahlar küfrün habercisidir
* Kalbin Allahü teâlâdan başkasına meyletmesi, Allahü teâlânın azabını çabuklaştırır.
* Farz namazlarında yapılan dua, farz namazın nafile namaza olan üstünlüğü gibidir.
* Bir şeye ihtiyaç duyulduğu halde, çalışıp onu temin etmemek, çoluk çocuğu perişan bırakmak, cahillik ve tembelliktir.
* Nefsine uyan perişan olmuştur. Artık, yatıp kalkarken onun yoldaşı şeytandır.
* Almayı, vermekten daha tatlı gören, evliya olamaz.
* Zehir ölümün habercisi olduğu gibi, günahlar da küfrün habercisidir.
* Elini, sofranı ve kapını açık tut! Gözünü, dilini ve belini bağlı tut!
* Hasetçilerin en ehveni, haset ettiği kişinin elindeki nimetlerin yok olmasını ister.
* Tenhada yalnız kalınca da günahtan sakınmalıdır.
* Kul için güzel ahlaktan daha iyi mertebe yoktur. İnsan, güzel ahlakı ile dünya ve ahirette yüksek derecelere kavuşur.
* Münakaşaya girişmek, fayda kapılarını kapatır.
* Devamlı ilimle meşgul olmak, insanın ayıplarını anlamasına sebep olur.
* İnsanlar arasında tanınmak isteyen, ahiretin tadını alamaz.
* Peki, demesini öğrenmek lazımdır.
* Kul ne kadar dua ederse, Allahü teâlâ, ondan o kadar belayı giderir.
* Sükut, sana vakar kazandırır ve seni özür dileme zahmetinden kurtarır.
* İnsanlar edebe, ilimden çok daha fazla muhtaçtır.
* Yumuşaklık, sakin olmayı çabuk sağlar ve zor olan şeyleri kolaylaştırır.
* İnsanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylere muhabbet etmek, bütün kötülüklerin başıdır.
* Haya, Allahü teâlânın beğenmediği kötü huylardan vazgeçmektir.
* Sözü ve hareketleri ile sana Allahü teâlâyı ve ahireti hatırlatmayan kimse ile arkadaş olma!
* Kim bir şeyin ona faydalı veya zararlı olduğunu bilmezse, cehaletini ortaya koyar.
* Korkak tüccar ne kazanır, ne de kaybeder; hatta ziyan eder.
* İnsanları hor, hakir ve aşağı görmen, senin için tedavisi mümkün olmayan büyük bir hastalıktır.
Günahtan kaçmak önce gelir
* Nefse, günahlardan kaçmak, ibadet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır.
* Farzı bırakıp, nafile ibadetleri yapmak boşuna vakit geçirmektir.
* Allah rızası için yapana sevap var. Hayırlı iş yapana niyetine göre sevap verilir. Kötü iş yapanın niyetine bakılmaz. İyi niyetle yapsa da, cezasını çeker. İyi niyetle günah işlenmez.
* Allahü teâlâyı an, dilini, başka işlerle uğraşmaktan koru. Nefsini hesaba çek. İlme yapış ve edebi muhafaza et. Merhamet sahibi ve yumuşak ol. Allahü teâlâyı unutturacak her şeyden uzak dur. Bir kimsenin, Allahü teâlâya olan sevgisinin gerçek olup olmadığının alameti, kendisinde deniz misâli cömertlik, güneş misâli şefkat ve toprak misâli tevazu gibi üç hasletin bulunmasıdır.
* Bir yandan günah işleyip, bir yandan da, "Estağfirullah" demek, istiğfar değildir. Asıl istiğfar; Allahü teâlânın emirlerine uymak, yasak ettiği şeylerden sakınmak, günahları terk etmektir.
* Kalbin birçok şeyleri sevmesinin sebebi, hep o bir şey içindir. O da nefstir.
* Kelime-i tevhid; putlara ibadeti bırakıp, Hak teâlâya ibadet etmek demektir.
* Küfür, nefs-i emmarenin isteklerinden hasıl olur.
* Ehl-i sünnet âlimlerini sevmek, saadetin sermayesidir. Muhabbete müdahane, gevşeklik sığmaz.
* Nefs bir kötülük deposudur. Kendini iyi sanarak Cehl-i mürekkeb olmuştur.
* Sünnet ile bid'at birbirinin zıddıdır. Birini yapınca öteki yok olur.
* Zahid, dünyaya gönül bağlamadığı için, insanların en akıllısıdır.
* Mubahları gelişi güzel kullanan, şüpheli şeyleri yapmaya başlar. Şüphelileri yapmak da harama yol açar. Haramlar da küfre yol açar.
* Allahü teâlâ, izzeti ve şerefi ilme ve ibadete vermiştir. İlim de ehl-i sünnet âlimlerinin eserlerinde vardır. Alçaklığı ve zilleti de haramlara vermiştir. Haramlara düşmemek, dünya sevgisini kalbe sokmamak lazımdır.
* Ehl-i sünnet itikadında, hak yolda bölünme ve parçalanma olmaz. Ancak, ayrılanlar olur.
* Her müslümanın maksadı, Allahü teâlânın dinine biraz daha fazla nasıl hizmet ederiz, bir insanı daha nasıl Cehennemde yanmaktan kurtarırız olmalıdır. Kurtarmak için önce kurtulmak lazımdır. Doğru itikad sahibi olmayan kurtulmamış demektir.
* Dedikodu ve laf götürmek, parçalanmaya sebeptir. Fitnenin başlangıcı tenkitledir.
* Bir kimsenin kalbinde Allah sevgisinden başka bir sevgi varsa, diğer insanların kalbinde o insana karşı sevgisizlik doğar.
Günde 60 kere Allah’a isyan olur mu?
* Bir namazda 12 tane farz var. Bir günde 60 farz eder. Bir müslüman, beş vakit namazını kılmazsa, günde tam 60 kere Allahü teâlâya karşı gelmiş oluyor. Bu insan nasıl kurtulacak?
* İbadetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran şey namazdır. Namaz kılmak, huzur-u ilahiye çıkmak demektir. Allahü teâlânın huzurunda olduğumuzu bilerek okumalıyız. Namazı ne olduğunu bilerek kılmalıyız.
* Huzur-u ilahide toplanmak çok büyük nimettir. Huzur-u ilahi namazdır. Allahü teâlâ, namazdan sonra “İste kulum vereyim” diyor. Bu saat-i icâbedir. Hele Cuma günü öyle bir saat vardır ki, o anda yapılan dua red olmaz. Âlimler, Cuma günü (saat-i icabe) ikindi namazı vaktidir buyurmuşlar.
* Allahü teâlâ İslam düşmanlarına azap etmekte niye acele etmiyor diye merak ediliyor. Buraya bir karınca gelse ve bize kafa tutsa biz onu muhatap kabul eder miyiz? Kâinata kıyasla derya yanında damla bile olmayan bu dünyada, yine dünyaya kıyasla deryada damla olmayan insanı da Allahü teâlâ muhatap kabul etmiyor. Namaz hariç... Kul Allahü ekber deyip de namaza durduğunda Allahü teâlâ onu muhatap kabul ediyor.
* Namaz kılmamak üç türlüdür. Birincisi farz olduğunu bilmiyordur, ikincisi tembellikle kılmıyordur, üçüncüsü de ehemmiyet vermiyordur. Ehemmiyet vermeyen kâfir olur. Ehemmiyet vermemek, zerre kadar da olsa üzülmemek demektir.
* Kıyamet günü hesap evvela imandan, sonra namazdandır. Tek vakit namazı kaçırmaktansa, bin kere ölmeyi tercih etmeli. Nerede ve ne şart altında olursa olsun mutlaka namaz kılmalı.
* Kur'an-ı kerim şifadır. Fakat şifa, suyun geldiği boruya tâbidir. Pis borudan şifa gelmez.
* Riya olmasın diye cemaatten kaçmak ayrı bir riyadır.
* Kalbin tasfiyesi (temizlenmesi); İslamiyet’e uymakla, sünnetlere yapışmakla, bid'atlerden kaçmakla ve nefse tatlı gelen şeylerden sakınmakla olur.
* Edebi gözetmeyen Allahü teâlâya kavuşamaz, yani Onun sevgili, veli kulu olamaz.
* Ehl-i sünnet âlimlerinin eserlerini okumalı, kıymetli nasihatlerine, hikmetli sözlerine kulak vermeli! Allahü teâlâ, bahar yağmuru ile toprağa hayat verdiği gibi, ölü kalbleri hikmet nurları ile diriltir.
* Yapacağın işi, daha önce bunu denemiş, tecrübeli kimselere danış! Çünkü onlar, kendilerine pahalıya mal olmuş doğru görüş ve bilgileri sana bedava verirler.
* Hedef birliği çok önemli. Herkesin çektiği, hedefsizlik ve belirsizliktir. Hedef birliği, muhabbeti, sevgiyi artırır.
* Yalandan çok sakın! Çünkü dinini bozar ve insanlar yanında mürüvvetini azaltır. Bununla değerini ve makamını kaybedersin.
* Hikmet, bize lazım olmayan şeyin üzerinde durmamak ve gizli şeyleri araştırmamaktır.
* Bir cemaat içinde, Allahü teâlâ en çok hizmet edeni sever.
Gusül abdestine çok dikkat etmeli
* Dünyada en büyük zalim Allahü teâlâya teşekkür etmeyendir. Şu dört maddeyi yapan teşekkür etmiş olur: 1- Onu Allah olarak tanımak. (İman etmek). 2- Ehl-i sünnet itikadında olmak. 3- Güzel ahlak sahibi olmak. 4- Onun dinini bozmadan Onun kullarına ulaştırmak. [İmam-ı Rabbani hazretleri gibi büyüklerin kitaplarını yaymak, en güzel hizmet bu.]
* Gusül abdesti olmazsa olmaz, ona çok dikkat etmeli.
* Mümin beladan kurtulamaz. Mümine gelen bela günahlara dalmaması için frendir.
* Saatin içindeki çarklar, dişliler doğru çalışmasa saat doğru göstermez. Onların arızalı olmaması lazım...
* Allahü teâlânın en sevgili kulu, Allah için seven, Allah için düşman olandır. Düşmanlık kalble olur.
* Allahü teâlâ ile aranızı düzeltin. Önce itaat, edep, emir ve yasaklara uyma, sonra isteme.
* Âlim, hocasından nakledendir.
* Hakiki itaat kalb ile olur. Dil başka kalb başka konuşmaz. Kalb başka söyledikten sonra heykel gibi durmanın ne kıymeti var.
* Büyükler çok kıymetlidir, pırlantadır. Allahü teâlâ bu büyüklerin sevgisini içi çöp dolu olan, yani dünya sevgisi olan kalbe koymaz. Bir kimse bu büyükleri seviyorsa onun kalbi temizdir, elverişlidir, istidatlıdır.
* Büyüklerin sözleri ezeldeki ilahi takdiri gösterir. Kendiliklerinden konuşmazlar. Vermek istemeseydi istek vermezdi.
* Sevgi başkadır, saygı başkadır. Sevginin beyinle alakası yoktur.
* Besmele ile yenen lokmalar vücuda şifadır, Besmelesiz yenen lokmalar ise vücutta maraz yapar, her hareketinizde besmele söyleyin. Besmeleyi çok söyleyen Sırat köprüsünü yıldırım gibi geçer. Allahü teâlâ mümini Cennetine koyacak ve mümine davetiye verilecek, Cennet davetiyesinin altında imza olarak Besmele yazılı olacak.
* Lokmaları, Besmele söyleyerek yiyen kimsenin vücuduna, şeytan giremez, Besmelesiz yenen lokmalarla beraber şeytan da vücuda girer. Besmele söylemeden yiyen, yer, yer doymak bilmez. Besmele çeken ise az yese de doyar.
Haberci gelmedi mi?
* İnsan öleceği zamanı bilseydi, aklı başından giderdi. İyi ki ölüm vakti gizlendi. Eğer gaflet olmasaydı, hiç kimse bir işine bakmazdı. Gaflet ve uzun emel, kötü olduğu kadar aynı zamanda iki büyük nimettir. Eğer bu ikisi olmasaydı, müslüman sokakta yürüyemez hâle gelirdi.
* Dünya, mamurluğunu, ahmakların gafletine borçludur.
* Ne gariptir ki, ölüm senin peşinde, sen ise dünyalık peşindesin.
* Zahitlik, kaba kumaş giymek değil, uzun emeli bırakmaktır.
* Ölüm boyna asılı, dünya ise sırtınıza yüklenmiştir. İnsan, kılıç boynuna vurulacak gibi ölüme hazır olmalıdır.
Azrail aleyhisselamla kardeş gibi görüşen Yakub aleyhisselam dedi ki:
- Senden bir ricada bulunacağım. Ecelim yaklaşınca bana haber ver!
- Sana birkaç haberci gelir.
Bir müddet sonra Hz.Azrail yine gelir. Hz.Yakub sorar:
- Ziyaretime mi geldin?
- Canını almaya geldim.
- Hani bana birkaç haberci gelecekti?
- Sana haberci gelmedi mi? Saçların ağarmadı mı? Vücudun zayıflamadı mı? Dimdik duran belin bükülmedi mi?
Bir terzi, büyük bir zata sordu:
- Ölüm döşeğinde de tevbeler kabul edildiğine göre, tevbeyi bu zamana kadar geciktirmek uygun olur mu?
- Ölüm döşeğinde iken de, yapılan tevbe kabul edilir; fakat tevbeyi geciktirmek uygun değildir.
- Niçin uygun değildir?
- Senin mesleğin ne?
- Terziyim, elbise dikerim.
- Terzilikte en kolay iş nedir?
- Kumaşı makasla kesmektir.
- Kaç yıldır terzisin?
- Otuz yıldır.
- Canın gargaraya gelince, kumaş kesebilir misin?
- Can derdine düşen nasıl kumaşla uğraşsın? Kesemem elbette.
- Otuz yıl kolaylıkla yaptığın işi, o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi, can gargarada iken nasıl yapabilirsin? Bugün gücün yerinde iken tevbe eyle! O zaman yapman çok güç olur. Şimdi tevbe edersen, o zaman da tevbe etmek nasip olur.
Terzi, ölüm döşeğini beklemeden hemen tevbe edip, salihlerden olur.
Hayalin ideali olmaz
* Aynaya baktığınız zaman kendinizi görürsünüz. Siz o aynanın neresindesiniz? İçinde misiniz, dışında mısınız? Aynanın içinde deseniz yalan olur, içinde değilsiniz. Yok deseniz olmaz, bakınca görüyorsunuz. Görülen kendiniz misiniz, o görüntü nedir? Bir ipe taş bağlayın ve hızlıca çevirin, taş dönerken bir daire göreceksiniz. Bu nokta-i cevvale denilen daire var mıdır yok mudur? Var deseniz taş çevrilmeyince daire yok oluyor. Yok deseniz taş çevrilince daire görülüyor. Fakat aslında daire yok. Bu görülen daire nedir, nerededir? İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki; Bunların her ikisi de aslında olmayıp bizim hayalimizde oluşan vehimdir, görüntülerdir. İşte dünya da hakikatte bulunmayıp yok olacak bir görüntüdür. Dünya hayatı, hayaldir. Hakikat ise ahiret hayatıdır. Dünya hayatı, hakikat olan ahiret hayatının aynadaki görüntüsü gibidir. Nasıl, aynada ki görüntü bir müddet durur ve karşısındaki hakikat çekilince görüntü kaybolursa, taş çevrilmeyince daire görüntüsü kaybolursa, dünya da, bir gün kaybolacak görüntüdür. Vehmin arkasından koşan hayalperesttir. Hayalin ideali olmaz. İnsanın ideali, hayalhane olan bu dünya olmamalıdır.
* Anne baba hakkı çok önemlidir. Çünkü Allahü teâlâ böyle bildiriyor. Bundan sonra hoca hakkı gelir (zaman olarak). Çünkü insanı ateşten kurtaran, dinini öğreten budur. Patron hakkı da çok önemlidir. Çünkü Allahü teâlâ onun eliyle rızkını veriyor. Bütün bu haklar Allahü teâlâ bildirdiği için vardır. Yoksa Allah hakkının yanında sıfırdır. Çünkü seni sen yapan yaratan, her an varlıkta durduran, her şeyini veren Odur. Nedir Allah hakkı, birincisi Onu tanımaktır, yani inanmaktır. Nasıl tanıyıp inanacaksın? Kendi kendine tanıyıp inanmak olmaz. Onun bildirdiği şekilde tanıyıp inanacaksın. Bu nasıl olur? Bu, Onun Resulü, Habibi Muhammed aleyhisselamın bildirdiğine inanmakla, hepsini beğenmekle, gereğini yapmakla olur.
* Birisi Muhyiddin-i Arabi hazretlerini rüyada görmüş, derecesi çok yüksekmiş ve büyük zatlara vaaz veriyormuş. Bunun üzerine, efendim biz sizin derecenizin böyle yüksek olduğunu bilmiyorduk deyince, değil değil buyurmuş, insanlar bana o kadar iftira ediyorlar ki onlar iftira ettikçe yükseliyorum, bu dereceye öyle geldim buyurmuş.
* Bu din, kişinin kendisine itaatini kaldıran, sormayı, sorduğuna itaati emreden bir dindir.
* Kim kendi aklına göre karar verip de iş yaparsa pişman olur.
* İnsanın nefsi, “Ben haklıyım, ben biliyorum, kimseye ihtiyacım yok” der. Halbuki Allahü teâlâ Resulüne, “Sen bir şeye karar vermeden önce, eshabına danış” buyuruyor.
* İslamiyet’in temeli, insanın nefsine karşı gelmek, kibrini kırmaktır. Kişinin nefsini kıran en mühim husus, birine bir şey sormaktır. Neden? Çünkü nefs sormayı sevmez ve istemez. “O da benim gibi bir adam” der.
* Bir şeye sahiplenen, sahipsiz kalır. Sahiplenmeyene herkes sahip çıkar.
* Kalbin şifası dini ilimdir.
* Eğer size biri iyilik yaparsa, sizde ona kötülük yaparsanız küfran-ı nimet etmiş olursunuz. Böyle yapan kimseye nankör denir.
* İhlassız amel sahte paraya, içi boş çekirdeğe benzer.
* Herkes kendi yüksekliğinden görür. Dağın tepesinde olan ise herkesten çok görür.
* Bu bana lazım diyen hiçbir zaman mutlu olamaz. Bu bana lazım değil diyen
Hedef önde olur
* İyilerle beraber olmak çok önemli. Kötü arkadaştan kaçın. İyi arkadaşla arkadaşlık yapmak, kötü insanlardan sakınmak bu dinin temelidir. Siz istediğiniz kadar iyi olun. Arkadaşınız kötüyse siz bir gün bozulursunuz. Siz istediğiniz kadar kötü olun arkadaşınız iyi ise bir gün iyi olursunuz. Bir odada cüzzamlı birisi bulunsa onunla biri kişi 7 sene bir arada bulunsa bulaşmama ihtimali vardır ama kötü arkadaşla bulunana kötü huyların bulaşmama ihtimali yoktur. Yani mutlaka bulaşır. Bir sepet sağlam meyvenin içine bir adet çürük meyve koysanız hepsini bozar, bir sepet sağlam meyve o bir çürüğü sağlam yapamaz.
* Akıllı insan ölümü ve ahireti düşünen, ona göre tedbir alandır.
* Allahü teâlânın kullarını incitmeyin. Allahü teâlânın size nasıl muamele etmesini istiyorsanız, Onun kullarına öyle muamele edin.
* Sorulan suallere verilen cevapların isabetli olması, Allahü teâlânın rızasını düşünmekle mümkündür. Soran da, cevap veren de Allah için yapmalıdır.
* Allahü teâlâ hiçbir mahlukuna vermediği bir şeyi insana vermiştir. O da (aşk)dır. Dinde fazla sevgiye aşk denir, insanların anladığı nefsani duyguya denmez, ona heves denir. Allah ve Resulüne iman etmeyen aşkı bilemez.
* Mühim olan kalbdir. Bilgi gider kalb kalır. Kimde ne var ne yok Allahü teâlâ bilir. Cemaatle bir araya gelenlerin kalbleri birleşik kaplar gibi birbirinden istifade eder. Bu yüzden salihlerle bir arada bulunmaya çalışmalı. Ehl-i sünnet itikadında olmayan, salih olamaz.
* Feyzin kaynağı edeptir.
* Emre itaat esastır. Bir vücutta bir ağız bulunur.
* Felaketlerden kurtulmak, saadete kavuşmak için, sırtınızı dünyaya, yüzünüzü ahirete döndürün. Hedef önde olur. Öne neyi aldığınıza iyi dikkat edin.
* Her türlü ibadeti yapın fakat, istiğfarı terk etmeyin.
* Allahü teâlânın mutlaka yakacağım dediği kibirli kimsedir. Din kardeşlerimizi çok seveceğiz, fakat kendimizi asla.
* Cenab-ı Hak, “Sevgili kullarımı gizledim” buyuruyor. Yalvarırcasına her müminden dua istemek lazım. Çölde susuz kalanın suya hasreti gibi, her müminin duasını almak hasretiniz olsun.
* Allahü teâlâyı sevmenin ilk şartı bütün müslümanları sevmektir.
* Şerre alet olmamak, en çok dikkat edilmesi gereken hususlardandır.
* Allahü teâlânın bir kulunu sevip sevmemesi, yaptığı işten anlaşılır. Alın yazımız icraatımızdır.
* İnsanlar neyi talep ederlerse, Allahü teâlâ onu kolaylaştırır. Hatta isteyene istediğini verir. Bu yüzden ahirette kimse diyemeyecek ki bu iş başıma niye geldi. Çünkü onu kendisi istemişti.
* Belalara sabretmek hatta şükretmek gerekir. Çünkü, Allahü teâlânın birbirinden acı belaları vardır.
* Kâfirlere kıymet vermek, müslümanlığı aşağılamak olur.
* Velilerin hiçbiri, Peygamber ve Sahabi (eshab-ı kiram) mertebesine varamaz.
* Dava insanı öldürmek değil, insanı kurtarmaktır.
* Kriz insanın içindedir, dışarıda kriz yoktur.
Her günü son günün bil
* Her günü son günün bil.
* Her namazı son vakit bil.
* Kibir her iyiliğe engeldir.
* İstişare etmek nefsi kırar.
* Hüküm neticeye göre verilir.
* Şer bir sel gibi çabuk yayılır.
* En zor iş din kitabı yazmaktır.
* En hayırlı iş dinimize hizmettir.
* Öfkelenme, halim ol, çok çalış.
* Şehid ölmek için dua etmelidir.
* Edep, kendini kusurlu bilmektir.
* Çok ibadet yapsan da tevbe et!
* Allah’tan korkan, selamete çıkar.
* İyilik edersen, hep iyilik görürsün.
* Müslümanın gönlü kırık olmalıdır.
* Merhamet eden, merhamet görür.
* Güler yüz ve tatlı dil asrın silahıdır.
* Müminin yüzüne bakmak ibadettir.
* Güler yüzlü olmak, iman alametidir.
* Ahirette her işinden sual edilecektir.
* Gaye bir insanı ateşten kurtarmaktır.
* Tevazu göstereni Hak teâlâ yükseltir
* Kendinizi kimseden üstün görmeyin!
* Hizmet; vermekle olur, almakla değil.
* Benim dediğim doğru demek, kibirdir.
* Her sıkıntıya sebep, günah işlemektir.
* Haram ile beslenen vücudu ateş yakar.
* Arkadaşların en iyisi Allah’ı hatırlatandır.
* Asık surat, çatık kaş, şekâvet alametidir.
* Mesaisine ehemmiyet vermeyen hırsızdır.
* Mümine sert bakmak da kul hakkına girer.
* İmansız ölmekten korkmayan imansız ölür.
* Şimdi acımak zamanıdır. Hiç kızmamalıdır.
* Allah sevgisi arttıkça, insan halinden utanmaya başlar.
* Herkesten dua almaya bakın. İnsan dua alarak Allah’a yakın olur.
* Her ne varsa güzel, Allah sevgisinden başka, hepsi câna zehirdir, şeker dahi olsa!
* Mal ve mülke olma mağrur, deme var mı ben gibi! Bir muhalif yel eser, savurur harman gibi.
* Allahü teâla kerimdir, ufak bir sebeple kerimin keremi artar. En büyük sebep, Ona yalvarmaktır.
Her kötülüğün ilacı
* Namazları geciktirmeden kılmalı. Doğru kılınan namaz, her kötülüğün ilacıdır.
* Namazını kılan, tesettür eden hanım, büyük nimettir.
* Namaz kılmak, yalnız Allahü teâlâdan korkan müminlere kolay gelir.
* Namazlar vaktinde kılınmaz, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına itaat edilmez ise Allah dört musibet verir: 1-Rızıklar daralır. 2-Hastalıklar artar. 3-Emniyet olmaz. 4-Merhamet kalkar.
* Evladınıza namazın önemini anlatın ve mutlaka namaz kıldırın. Namaz kılmasına mani her şeyin, felaketine sebep olacağını bilmeli ve bildirmelisiniz. Onun istikbalini garantiye almak, iyi bir müslüman olması ile mümkündür. Diploma ile istikbal garantiye alınmış olmaz. İyi bir müslüman olduktan sonra diploma işe yarar. O zaman, hem kendisine hem insanlara daha çok faydalı olur.
* Namaz bir ölçektir. Kim dolu dolu ölçer, onu hakkıyla kılarsa, büyük ecir ve mükafata kavuşur. Kim ki, eksik ölçerse (şartlarına ve adabına uygun kılmazsa) Allahü teâlânın buyurduğu Veyl'i (Cehennemi) hatırlasın.
* Bir kimse yemek yerken Allahü teâlâyı ne kadar hatırlarsa, namazda da o kadar hatırlar.
* Sadık dost, arkadaşının hüzün ve sevinçte ortağı olandır.
* Haksız sözleri tasdik eden, dalkavuk ve iki yüzlüdür.
* İbret almak istersen, hata sahibi kişilerin akıbetlerine bak da kalbini topla.
* Dünya sevgisi ile Allah sevgisini bir arada toplarım iddiasında bulunmak, yalandır, bunu söyleyen yalancıdır.
* Dünya işlerinde bir darlığa ve sıkıntıya düşen kimse, istiğfara ve namaza yönelmelidir. Doğru kılınan namaz her derdin ilacıdır.
* Gururlanıp böbürlenmek, adi ve bayağı kimselerin vasfıdır.
* Hizmet edene, hizmet edilir.
* Bütün düşmanlıkların aslı, kötü kimseler ile dostluk etmek ve onlara iyilik yapmaktır.
* Dünyada en huzursuz kimse, kalbinde haset ve kin taşıyanlardır.
* Başkalarını senin yanında çekiştiren, senin bulunmadığın yerde de seni çekiştirir.
* Kanaatkâr olmak, rahatlığa kavuşturur.
* Sırrını saklamasını bilen, işinin hakimidir.
* Dinimizde bir şey istemek zillet, bir şey vermek izzettir.
* Menfaatine düşkün insan sevimsiz olur.
* Dünya ve ahiret saadeti için üç şey şarttır: İman, amel ve ihlas.
* Günlerin beraberinde getirdiği hadiseler, seni tesiri altına almasın. Sen iyi bir müslüman olmaya bak. Zaman içerisinde gelen musibetler ve belalardan dolayı sabırsızlık gösterme. Dünyanın sevinci de, kederi de, bolluğu da, darlığı da devamlı değildir.
* Kimin düşüncesi, arzusu, maksadı yemek içmek (dünya) ise; kıymeti, bağırsaklarından çıkardığı kazurat kadardır.