10-12-2007, 18:50
Bir gün Behlül'ün üstübasi daginik bir haldeydi.Her tarafi toz toprak içindeydi. Onu bu halde gören, uzun bir yolculuktan dönmüs zannederdi. Behlül Dânâ'nin manevi makamlar sahibi bir veli oldugunun farkinda olmayan, onu siradan bir meczup zanneden bazilari, onunla dalga geçmek ve eglenmek kastiyla sordular:
-Ey Behlül! Bu ne hal böyle! Nereden geliyorsun? Behlül'ün cevabi hiç de onlarin bekledikleri türden degildi:
-Cehennemden geliyorum!
Soruyu soranlar kendi kendilerine:"Iste yine deliligi tuttu,böyle cevap olur mu?" diyerek tekrar sordular.
-Peki cehennemde ne isin vardi?
Behlül yine hiç istifini bozmadan ayni tavirla:
-Ates lazim oldu da onun için gitmistim.
-Peki atesi aldin mi bari?
Behlül'ün cevabi müthisti:
-Hayir maalesef atesi alamadim.Cehennnem bekçileri bana: "Sanildigi gibi burada ates bulunmaz, atesi herkes dünyadan kendisi getirir." dediler
-Ey Behlül! Bu ne hal böyle! Nereden geliyorsun? Behlül'ün cevabi hiç de onlarin bekledikleri türden degildi:
-Cehennemden geliyorum!
Soruyu soranlar kendi kendilerine:"Iste yine deliligi tuttu,böyle cevap olur mu?" diyerek tekrar sordular.
-Peki cehennemde ne isin vardi?
Behlül yine hiç istifini bozmadan ayni tavirla:
-Ates lazim oldu da onun için gitmistim.
-Peki atesi aldin mi bari?
Behlül'ün cevabi müthisti:
-Hayir maalesef atesi alamadim.Cehennnem bekçileri bana: "Sanildigi gibi burada ates bulunmaz, atesi herkes dünyadan kendisi getirir." dediler