Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: bu gemi nereye gidiyo usta
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
... “biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin. Liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu bizden geriye kalan. Oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk. Ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği. Sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime, ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. Bana aşkı öğretmişsen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. Onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. Adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde... bazen seni affedebilir muydun, beni ağladığında?
Bilirsin; ben ki kabilesiz bir savaşçı. Senden aldığım bütün anlamları sana geri verdim. Bir ‘içim’ kaldı ben de kaldı, bir de aklımın aldanmışlığı. Haklısın sende bensiz sularında elbet denizi aşmış bir okyanus telaşı yaşanacaktı. Bağışla sözlerimi. Bağışla gözlerimi. Dahası yok, fazlası az... bazen terk edip gidebilmeli bu şehri kendi çaresizliğinde. Bazen inceldiği yerden kopmalı hayat. Neyse! Sen benden ötede, ben senden uzakta... ne kadar çok “vardık” oysa ne kadar çok kaybolurken bile... karşımda yorgun bir adam var şimdi; özleyişlerini reddetmek uğruna yorgun düşmüş bir gemi... bu gemi nereye gidiyor usta... içim boş, gemiler boş. Bu gemi nereye gidiyor usta?”
Bir romanı bitirmiş gibiydi sustuğunda. Bende sustum onunla. en iyi yaptığımdı susmak. Uzun bir sessizliğin sonrasında “susuşlarımızda sen benim susuzluğumu dindirecek yağmurunu bulamadığını sandın, ben senin yağmurunu yağdıracak o bulutunu. Oysaki yağmur bulutta saklıydı, bulutta yağmurda. Susmasaydık bulacaktık” dedim.
Neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık bilmiyorum. Son sözleri iyice içime oturdu. “Bana bir kere susma hakkı verseydin, sana neler söylemeyecektim! Oysa sen hep payına susmaları aldın, bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı. Evet! susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. En çok susanın hep haklı kaldığı gibi... Sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf, bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu. Sen tüm suskunlukları kimseye bırakmayacak kadar bencil, herkesi suskunluğuna özendirecek kadar cömerttin. Sana söylenenlerle, sana anlatılanlarla herkesin sırrını bildin ama kimseye bir şey söylemedin. Oysa izin verseydin sana söylemeyecek ne çok şeyim vardı. İnsanları sadece dinleyerek böyle çıplak, böyle savunmasız bırakmayı nerden öğrendin? Başkalarına ait bunca sırrı taşımak seni neden hiç yormadı? Sen en çok bana sustun; ben en çok sana konuştum. Sana benzemeye başladığımdaysa, bende içimi susarak döktüm. Yoksa içim dökülecekti. Susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki sessiz diyaloglarla benden çekip gittin.
Meğer susmak, insanın içiyle konuşmasıymış. Geç fark ettim!”


KAHRAMAN TAZEOĞLU'nun "araz" adlı romanından
BÖYLE OKUNMASI DAHA KOLAY



[Resim: gemi.jpg]
Bu gemi nereye gidiyor usta?
içim boş gemiler boş!
Bu gemi nereye gidiyor usta?
Bir kız vardı! saçlarini ruzgara Satan Kız
Bir nehir kiyisindaydi bir gece karsiya gecmek istedi
Göz kapaklarındaki kan çanaklarındaki sunulmuştu hayat
hayat ağır geliyordu göz kapaklarına
Çekik gözlerinde yüklü sevdalar yaşıyordu
Nehrin karşısına geçmekti sadece niyeti
birşeyler geri çekiyordu
önce sustu! dinledi..
Nehri rüzgarı..
Yüzünü keşişlemeye döndü ve sattı saçlarını!
kısınca gözlerini hayat akar giderdi kenarlarından
karşısındaki nehir içinden geçerdi
ve o hiç içinden nehir geçen şarkıları bilmezdi
Susardı! Dinlerdi Sesleri..
Bir adam vardı karşıda susan bir adam!
Konuşsa bilecekti gitse, gelicekti.
Konuşmadı, gitmedi..
Öylece durdu!
Nehir saçlarını rüzgara satan kızın içinden geçiyordu!
Gerisi yokluk, gerisi hiçlikti!
Bu gemi nereye gidiyor usta dedi!
Biliyordu! köprü az ötedeydi..
içinden nehirler geçen şarkılar duydu! Keşişleme bir rüzgar vardı!
Ve hala saçlarını rüzgara satıyordu
Bitip yitip başlamanın hüzünlü bekleyişindeydi
Ne kalabiliyordu ne gidebiliyordu
Şimdi öyle bir yerdeyim ki diyordu
Aşağı dökülsem aşk
Yukarı aksam ben
Bir su olduğunu anladı
Sen istediğin kadar yarımla beni ben seni tamamlarım!
Adam nehrin karşısında bekliyordu..
Gözlerinde Yılların birikimi çizgiler
Ellerinde şiir kokulu bir akşam!
Şiirler okununca unutulmalı dedi!
Hasret dokununca uyutulmalı..
Adam Sakindi.. Adam Suskun!
saçlarını Rüzgara Satan kız.. Bir şiirdi ellerinde
Hiç bitmeyen!
Beni tut! içine ser..
Çekilmemiş fotoğrafların banyosuna sakladım gözlerimi
Beni Gör!Sesime gel..
Öyle inandır ki beni!
güneşi Arkama alayım..
Ve kulağına içinden nehirler geçen şarkılar söyleyeyim..
Şarkıların bittiği yerde!
Gözlerinde öleyim..
Oraya yatır beni! Gözlerine, Aşka!
Bu gemi nereye gidiyor usta?!
içim boş gemiler boş..
Bu gemi nereye gidiyor usta!
Elimi uzatmaya kaç sebebim var..
Ve tutmamaya kaç bahanem..
Elini uzatsan nehirlerden de geçer misin?
Köprü olur mu onlar? sana ve bana..
ve rüzgar saçlarınla oynaşan keşişlemeler..
zamanı uzatsam? İçinde ölebileceğimsin..
Sana dokunmaya öyle birikmişim ki
Parmak uçlarım kanıyor..
Senelerdir su yüzü görmemiş topraklar gibisin!
Sana aktıkça yutuyorsun beni..
Aktıkça içine çekiyorsun..
Bitmem ki çağlıyorum! çoğalıyorum..
Çünkü kaçmadım! kalmayı seçtim..
Bir uçuruma yuvarlanıyorum bilerek ve isteyerek..
Al sesimi susumu us'umu..
Ama Sen'ime dokunma!
Saçlarını Yüzgara sat!
Beni kendine kaç..
Otoğanı kır yüreğime..
Gecenin kırmızısında kaybol..
Az ötende köprüler.. Az kaldı!
Geç.. Senden başka sevmeye beni..
Öleceksen! benden başla ölmeye..
Bu gemi nereye gidiyor usta!
Biz aynı yöne gidildikçe aynı yere gelinir yazalım mı denizlere?
Gözlerin kalsın!
Nehirler ve şarkılar kurusun! önemi yok..
Sadece gözlerin..
Bu adam Dokunmadan gitmeyecek..
Gömüleceği yer orası!
Gidersen! Sözün ayaklarına geçerse..
Geri de bıraktıklarını düşün!
Gidemezsen belli sebebi..
Bazen kalmaktır,zor olan..
Gitmek ile kaçmak aynı şeydir bazen..
Ve o uçurumdan beraber yuvarlanır insan!
bilerek ve isteyerek..
Gözlerindeki kan çanaklarına sunuyorum, Kendimi..
Burada kimim var ki?
içimde benden başka,içimde bir dışım var!
içimde yer yok başka.. Dışında kimin var senin..
içindeki yoktan başka? biliyorum.. Dışında bir yerdeyim
İçimde heryer aşkın.. orada kimin var ki? içinde Senden başka..
içimde bin yerin var! Dışında herkes başka..
Ve sen şimdi yatağında o nehir, Kulaklarında..
Bu Gemi nereye gidiyor usta?!
Alıntı: susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman
Susmak daha iyi hata yapmaktansa.....

harika mısralarmış arada unutulmuş sanırım... yoksa yorumsuz kalmazdı..