22-12-2007, 02:13
Hayallerin zorladığı bir beden, ab-ı hayata muhtaç bir kırba ve bomboş bir odada yarınlara şiirler okuyorum. Sesim kısık, ellerim titrek. Yarınlarıma çökmüş sisleri dağıtmaya çalışıyorum pervasızca. Alnımda geçmişin izleri, törpülerken prangalarımı, apansız ayrıklıklar sarıyor her yanımı. Kâinat gecenin örtüsüne bürünürken, toprağa kulak verip, dünyanın aşk ile dönerken ki sızısına içimin buhranlarını katıştırıyorum. Ellerimi yıldızlara sürüp gönlüme götürüyor bir itminan, bir inşirah ve bir doğuş arıyorum sancısı yıllar evvel çekilmiş, ama elleri bomboş gerisin geri kalıveriyorum oracıkta. Kâğıttan uçurtmalar yapıyorum özgürlüğe salınacak olan, ama rüzgârgüllerim hareket dahi etmiyor. Ellerimi uçurtmamın ipleri kesmiş, gönlüm asi dalgalara boyun eğmiş, hayat ise hüzünlü fon müzikleri eşliğinde devam ediyor. En üst perdeden başlamak istediğim anda perdeler üstüne kapanıyor…
Gönülleri yağmalayan birkaç söz düşüyor cebimden; gündüzleri meydanlarda slogan atıp, geceleri de annesinden masallar dinleyen bir çocuğun coğrafya defterine karalamalarından derlenen…
Tozlu kitapların arasına düşülmüş bir iki cümle oluveriyorsun aniden, gözlerinin ışıltısını yakalıyorum kelimelerde. Enkazların arasında gül yetiştirdiğimiz günler geliyor aklıma, bir çiçeğin açışını hayretlere buladığımız gibi bulanıyorum. Son bir cümle oluyorum bir hastanın yatağında, incelikle seçilmiş ama hiç söylenmemiş, hiç tereddüt edilmeden dökülüveriyorum ve karışıyorum solunmak üzere beklenen havaya.
Ömrüm kurumuş mürekkebin son çırpınışları olmasına rağmen soluğum bembeyaz güvercinlerin ağzındaki zeytin dalları kadar taze. Biliyorum bembeyaz kâğıda zifiri karanlık ancak geceleri çöker ve kâğıdıma dizdiğim kelimelerle uçuyorum yanına usulca
Bitmemiş bir yazıyı, ilham kuralığının seraplarına mahkûm etmişim. Katliamlarımla vedalaşırken cebimde yarınlara sıkılmış bir merminin kovanı duruyor.
Cemal KAYA