25-12-2007, 13:23
Her Müslüman için, sürekli arzulanan, ulaşıldıkça daha fazlasının var olduğu görülen bir hedeftir, Allah'a yakın olmak. Bu aynı zamanda içsel bir boşluğun doyurulması, doyum ve mutluluğa ulaşılması demektir. Hayatı, bu hedefi gerçekleştirme üzerine kurmak ve sürdürmek için çabalar ortaya konur. Başarılı olanların sayısı, olamayanlarla kıyaslandığında oldukça azdır.
Hedefe, kimi zaman bu çabaların, bu amaç için izlenen yolların kendisi doğru, insan yanlış olduğu için; kimi zaman da insan doğru, ortaya konulan çaba ve izlenen yol yanlış olduğu için bir türlü ulaşılamaz. Bir kısır döngü sürer gider. Büyük bir azimle işe koyulan insan, geçen zamanın ardından geriye dönüp bakar: Hayret! Hala başladığı noktadadır veya çok az bir ilerleme kaydedebilmiştir. Kaydettiği ilerlemenin önemli bir bölümü de daha çok söz ve düşünceye ilişkindir. Allah'a yakın olmanın, gökyüzünde Allah'ın, yeryüzünde insanların sevip razı olduğu bir kul olmanın üzerine edebiyat yeteneğimiz gelişmiş, sözümüz ve bilgiçliğimiz artmıştır. Dinleyenlere bu alanda ne derin bilgi sahibi olduğumuzu her fırsatta gösterebilmişizdir. Ama hepsi o kadar!
Bu ulaşılan nokta bizim içimizde bu yönde duyduğumuz istek ve boşluğu hala giderebilmiş değildir. Yılların birbirini kovalamasıyla bu kısır döngü, pişmanlık, üzüntü ve kederi de beraberinde getirir. Neden hala on yıl önceki benim? Neden Allah'ın, Kur'an'ında kendilerinden övgüyle bahsettiği; Hz. Peygamber'in sevgisiyle dolu, ailesi, akrabaları, komşuları, arkadaşları ve diğer insanlarla ilişkilerinde O'na benzeyen biri olamıyorum? Bunu çok istediğim, bunun için gayret ettiğim halde benim, hayatın kirlerinden arınmamı ve Allah'a yakın olmamı engelleyen nedir? Nerede yanlışlık yapıyorum? Bu yanlışlık ve yerinde saymalar daha ne kadar devam edecek? Beni engelleyen bağlar ayağımdan, yüreğimden ne zaman çözülecek?
Bu ve bunun gibi insanın kendi iç aleminde sorduğu birçok soru, çözümüne kavuşmadan, Allah'a arzulanan yakınlığı sağlamadan, insanla birlikte yaşlanır ve mezara gider. İnsan, yaşadığı iç boşluğu kabrin toprağıyla doldurur. Ama bu kez daha derin ve bitimsiz bir pişmanlık onun yakasına yapışır. Ahirette yaşanan pişmanlıktır bu.
İş bu noktaya gelmeden, insan mutlaka; ama mutlaka yeryüzünde varlık sebebi olan hedefe ulaşmalı, yaşadığı süre içinde Allah ile gücü ve takati nispetinde ama kesintisiz iletişim kurup bunu devam ettirmelidir. Bu hedefine ulaşmada kendisine ayak bağı olan, hızını kesen, durduran, yönünü saptıran, gökte Allah'ın, yerde insanların kendisinden övgüyle bahsedeceği bir kul olmasının önüne geçen, engelleyen düşmanı ve tuzakları bilmek zorundadır. Bunları düşman olarak tanımladım; zira ancak düşmanı kişinin iyiliğini istemez. Ancak bu düşmanların hepsi aynı değildir. Bazıları, düşmanlıklarında bilinçli ve kasıtlıdırlar. İnsanın iyi bir kul olmasını bilerek ve farkında olarak engellemeye çalışırlar. Bazıları da vardır ki, çoğunlukla iyi ile kötüye dair bilinç ve duyarlılığı sağlıklı ve doğru olmadığı için, karşısındakine iyilik yaptığını sanarak düşmanlık yapar. Kaş yapayım derken göz çıkarır. Bazen de insanın kendisi, hedef için gerekli bilgi, bilinç ve sağlıklı eylemden yoksun olduğu için kendine düşmanlık yapar. Aktörler farklı olsa da sonuç aynıdır: Allah'tan uzak geçen bir hayat ve kıyısından, insanı tatmin etmeyen bir kulluk. Dünya hayatında yaşanan tatminsizlik, huzursuzluk ve süregelen kaygı; ahiret hayatında da keşke'lerle başlayan derin ve kavurucu pişmanlık.
Aşağıdaki satırlarda, insanın Allah'la sürekli ve derinden bir iletişim içinde bulunmasını, gök ve yer halkları tarafından sevilip övülen örnek bir Müslüman-kul olmasını engelleyen ana varlık ve nedenlere kısaca değinmek istiyoruz. Birer engelleyici olarak gösterilebilecek pek çok varlık ve neden, temelde bu ana varlık ve nedenlerin alt unsurları, araçları, yardımcıları durumundadır. Allah'a giden yolda bu ana engelleyicileri aşabilmiş insanlar, hem kendi iç aleminde hem de çevresinde örnek bir Müslüman olmayı da başarmış olacaklardır. Bu engelleyicileri üç kategoride ele alabiliriz. Bunlar:
1) Şeytan
2)Aile ve Toplum
3)Yanlış inanç ve uygulamalar
Bir sonraki yazımızda bu üç ana engelleyiciyi, insanın gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerini, Allah'a giden yolda insanların karşısına hangi süslü tuzaklarla çıktıklarını, ve bunlardan korunma yollarını ayrıntılı olarak tartışacağız.
Hedefe, kimi zaman bu çabaların, bu amaç için izlenen yolların kendisi doğru, insan yanlış olduğu için; kimi zaman da insan doğru, ortaya konulan çaba ve izlenen yol yanlış olduğu için bir türlü ulaşılamaz. Bir kısır döngü sürer gider. Büyük bir azimle işe koyulan insan, geçen zamanın ardından geriye dönüp bakar: Hayret! Hala başladığı noktadadır veya çok az bir ilerleme kaydedebilmiştir. Kaydettiği ilerlemenin önemli bir bölümü de daha çok söz ve düşünceye ilişkindir. Allah'a yakın olmanın, gökyüzünde Allah'ın, yeryüzünde insanların sevip razı olduğu bir kul olmanın üzerine edebiyat yeteneğimiz gelişmiş, sözümüz ve bilgiçliğimiz artmıştır. Dinleyenlere bu alanda ne derin bilgi sahibi olduğumuzu her fırsatta gösterebilmişizdir. Ama hepsi o kadar!
Bu ulaşılan nokta bizim içimizde bu yönde duyduğumuz istek ve boşluğu hala giderebilmiş değildir. Yılların birbirini kovalamasıyla bu kısır döngü, pişmanlık, üzüntü ve kederi de beraberinde getirir. Neden hala on yıl önceki benim? Neden Allah'ın, Kur'an'ında kendilerinden övgüyle bahsettiği; Hz. Peygamber'in sevgisiyle dolu, ailesi, akrabaları, komşuları, arkadaşları ve diğer insanlarla ilişkilerinde O'na benzeyen biri olamıyorum? Bunu çok istediğim, bunun için gayret ettiğim halde benim, hayatın kirlerinden arınmamı ve Allah'a yakın olmamı engelleyen nedir? Nerede yanlışlık yapıyorum? Bu yanlışlık ve yerinde saymalar daha ne kadar devam edecek? Beni engelleyen bağlar ayağımdan, yüreğimden ne zaman çözülecek?
Bu ve bunun gibi insanın kendi iç aleminde sorduğu birçok soru, çözümüne kavuşmadan, Allah'a arzulanan yakınlığı sağlamadan, insanla birlikte yaşlanır ve mezara gider. İnsan, yaşadığı iç boşluğu kabrin toprağıyla doldurur. Ama bu kez daha derin ve bitimsiz bir pişmanlık onun yakasına yapışır. Ahirette yaşanan pişmanlıktır bu.
İş bu noktaya gelmeden, insan mutlaka; ama mutlaka yeryüzünde varlık sebebi olan hedefe ulaşmalı, yaşadığı süre içinde Allah ile gücü ve takati nispetinde ama kesintisiz iletişim kurup bunu devam ettirmelidir. Bu hedefine ulaşmada kendisine ayak bağı olan, hızını kesen, durduran, yönünü saptıran, gökte Allah'ın, yerde insanların kendisinden övgüyle bahsedeceği bir kul olmasının önüne geçen, engelleyen düşmanı ve tuzakları bilmek zorundadır. Bunları düşman olarak tanımladım; zira ancak düşmanı kişinin iyiliğini istemez. Ancak bu düşmanların hepsi aynı değildir. Bazıları, düşmanlıklarında bilinçli ve kasıtlıdırlar. İnsanın iyi bir kul olmasını bilerek ve farkında olarak engellemeye çalışırlar. Bazıları da vardır ki, çoğunlukla iyi ile kötüye dair bilinç ve duyarlılığı sağlıklı ve doğru olmadığı için, karşısındakine iyilik yaptığını sanarak düşmanlık yapar. Kaş yapayım derken göz çıkarır. Bazen de insanın kendisi, hedef için gerekli bilgi, bilinç ve sağlıklı eylemden yoksun olduğu için kendine düşmanlık yapar. Aktörler farklı olsa da sonuç aynıdır: Allah'tan uzak geçen bir hayat ve kıyısından, insanı tatmin etmeyen bir kulluk. Dünya hayatında yaşanan tatminsizlik, huzursuzluk ve süregelen kaygı; ahiret hayatında da keşke'lerle başlayan derin ve kavurucu pişmanlık.
Aşağıdaki satırlarda, insanın Allah'la sürekli ve derinden bir iletişim içinde bulunmasını, gök ve yer halkları tarafından sevilip övülen örnek bir Müslüman-kul olmasını engelleyen ana varlık ve nedenlere kısaca değinmek istiyoruz. Birer engelleyici olarak gösterilebilecek pek çok varlık ve neden, temelde bu ana varlık ve nedenlerin alt unsurları, araçları, yardımcıları durumundadır. Allah'a giden yolda bu ana engelleyicileri aşabilmiş insanlar, hem kendi iç aleminde hem de çevresinde örnek bir Müslüman olmayı da başarmış olacaklardır. Bu engelleyicileri üç kategoride ele alabiliriz. Bunlar:
1) Şeytan
2)Aile ve Toplum
3)Yanlış inanç ve uygulamalar
Bir sonraki yazımızda bu üç ana engelleyiciyi, insanın gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerini, Allah'a giden yolda insanların karşısına hangi süslü tuzaklarla çıktıklarını, ve bunlardan korunma yollarını ayrıntılı olarak tartışacağız.