Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: Bılmıyorum Demek
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.

BİLMİYORUM DEMEK İLMİN YARISIDIR

Azîz Mahmûdî Hüdâyi Hazretleri buyuruyor ki:

Ey oğul! Bir mecliste bulunduğun zaman az konuş.
Sana sorulmayan şeye cevap verme.
Bir şey sorulursa cevâbını bilmiyorsan bilmiyorum de.
Bilmediğine, bilmiyorum demek ilmin yarısıdır.
Eğer cevâbını biliyorsan, kısa cevap ver. Sözü uzatma.
Mecliste bulunanları imtihân için, bir şey sorma.
Mecliste, münâzara ve münâkaşa etme.
Kendini beğenerek en başa veyâ en yükseğe oturma.
Edebe çok riâyet et.
Edepsizlik her zaman ve her yerde çirkin ve sevimsizdir.
Her yerin kendine mahsus bir edebi vardır.

Arkadaşlarına karşı cömert ol ve iyi muâmelede bulun.
Dünyâ sevgisini kalbinden çıkar.
Allâhü Teâlânın rızâsına kavuşmak yolunda senin önüne bir şey engel olursa onu terk et.
Ey oğul! Dünyâ ve dünyâ nîmeti hayâldir.
Gökkubbe altında hiçbir şey aynı hâl üzere kalmaz, hep değişir.
Onun için dünyâya, dünyâ malına, dünyâ makâmına ve dünyâ hayâtına güvenme. Sıkıntın varsa üzülme.
Biz bu dünyâda müsâfiriz, yolcuyuz. Sonunda ayrılıp gideceğiz.

alıntı

Hiçbir şeyi bilmediğimi bildiğimden beridir suskunum. Suskunum her şeye, kendime ve anlatamadıklarıma... Dinleme diye bir şeyin önemli ve gerekli olduğunu yeni farkettim geceleri. İlk önce hiçbir konuşma olmaksızın ve bütün kaba gürültülerden arınıp öylece düşünüyorsun ve dinliyorsun sessizliği; yıldızlara bakarak.

Aslında dinlediğim sadece ve sadece kendim. Doğru olanda bu değil mi?diye de soruyorum kendime. Herkes konuşmaya dalmışken, ve dinlemeyi unutmuşken, gizlisaklı bir köşede duran, unutulmuş bir cevheri bulamakla başlıyor her şey. Ne gerisini getiremediğim kelimeler yığını gelip boğazımı sıkıyor; ne de birilerine söyleyecek yalanım olmuyor... Sadece susuyorum ve susarken dinliyorum. Bu, haksızlıklara karşı susmamamı engellemiyor, engellememeli de. Kendimi ölçüyorum mizan terazisinde. Hangisi ağır gelecek: kuru ve faydasız gürültüler mi, yoksa yüreğimde suskunluklarla birikerek önüme serilen düşlerim mi, hangisi? İşte bunun telaşı var geceleri davet ettiğim gözlerimde;hiçbir şeyi bilmediğimi bildiğimden beridir. İnsanlar yokuşları aşılmaz gördükleri sürece hep konuşacaklar. Konuştukça batacaklar. Konuşulması gereken yerde de dillerini yutup masum çocuk rolünü oynayacaklar. Ama bu oyun onların en son oyunu olacak. Gün gelecek; o susturdukları dillerini elleri beyan edecek. Çünkü; dil yalan söyler ama kimse ellerine"sus" diyemez.. Mütevazilik bilmem demekle başlıyor "Bilmem dedikçe öğrenir, öğrendikçe de bilmem" der olgun insan. Çünkü insan kendini dinledikçe"bilmem"demenin şuurunu kavrar ve kişi ne kadar da çok gereksiz konuştuğunun farkına varır. O kadar çok özne ve nesne meşgul ediyor ki bizi hayatta, doğru düzgün hiçbir şeyi dinleyip tefekkür edemiyoruz. Kısacası dinleyemiyor, hesaba çekemiyoruz kendimizi. Kıramıyoruz özgürlümüze giden yolda ayağımıza bağlanan zincirleri. Bir kırsak, ah bir kırsak o zincirleri, o zaman iki cihan da bizim için gülistan olacak. Ve o zaman kalp kırmamayı öğreneceğiz, sevmeyi öğreneceğiz. Sabrı, tebessüm etmeyi, tevekkül etmeyi, duâyı, cenneti, cehennemi öğreneceğiz. Görmeden inanmayı, doğru yolda adım atmayı, adım attıkça bize yakınlaşan yüce mevlanın rahmetini, lütfunu öğreneceğiz. Bayramları beklerken hasreti, ölümü beklerken cesareti, kavuşmayı beklerken ise muhabbeti öğreneceğiz; hiç öğrenemeyeceğimiz kadar hem de. Yenilgi yenilgi zaferleri göreceğiz, bazıları göremeseler de. Karanlıkta birkaç adım, nurlanan gökyüzü, sonra derin bir Sessizlik... Gönüllerini kuru gürültülere kaptırmayan herkese bir çağrı gelir! O çağrıyı duymak için kulaktan önce, tevbeyle arındırılmış bir kalp ve suskunlukları zikirle müjdeleyen bir iman gerekli olacak. Ne mutlu kalbini günahlardan arındırıp temiz tutanlara...

alıntı
güzel paylaşımdı canımSmiley (18)