31-12-2007, 16:04
Hiç yüzünü görmeden âşık oldunuz mu birine? Ezelde âşık olmuşum sadece bir isme… ” Bu nasıl iştir ?! ” demeyin… Ben de bilmiyorum, ama oldu işte!..Her an şaşılacak işler olmuyor mu yerde ve gökte?..
Bir ismin peşinde koştum durdum yıllarca ümitsizce…
Acaba kimdir, bilir miyim, yüzünü görür müyüm? diye…
Ansızın karşılaşıverdim O’nunla zamanın bir yerinde…
Yer ve gökte ararken Öz’de buldum,
Sen’de ararken Ben’de buldum derler ya,
İşte öylesine…
Meğer ne de güzelmiş… Ey benim nazlı yarim, sevda çiçeğim, aşk bahçem… Ne yana dönsem, sadece Sen ! Yalnız Sen !
Mecnûnum, aşkından olmuşum bir divâne…
Bir varmış, Bir yokmuş, evvel zaman içinde, zaman hayal içinde.. Hani o vakitler çağırmıştın beni, gönülden sessiz ve gizlice ?.. ” Çiçeği dalından kim kopardı, seni BEN’den kim ayırdı ? Ben Gül’üm, sen bülbül, dön gel yine BEN’im ol ! ” diye…
Gelmez miyim Yâr, Belî ! elbette ! elbette !
İşte o gün bir yemin ettim ilâhi aşkımız üstüne…
Sözleştik O Arşın altında BİR’leşmek üzere…
Vakit o vakit, bugün neş’e var, aşk var evimizde…
Düğün dernek kuruldu Gül bahçemizde…
Melekler koşuşuyor bir telaş, pür telaş içinde..
Bir o yana, bir bu yana, hepsi de delicesine…
En güzel ilâhiler söylenirken o yüksek burçlarımda…
Güneş, ay ve yıldızlar raks eder semalarımda…
Bir bir çıkarıp attım o eski elbiselerimi de…
Kuğular gibiyim bembeyaz gelinliğimle…
İnciler taktılar sırma saçımın örgüsüne,
Sürmeler çektiler gözümün kısırdöngüsüne,
Gül suları serptiler aşkınla yanan şu zavallı göğsüme,
Taze gül yaprakları da dökülmüş üstüne… Mikâil tatlı bir meltem estiriyor başımda yine… Cebrâil hayretten secde etmiş, çok şaşkın bu işe,Ömründe hiç böyle aşk görmemiş mi ne?!.. İşte duyuyorum defler çalınıyor bir yerlerde, Sevdiğim sesleniyor, ” Bir AN’da, ansızın geliver ! ” diye…
Ne duruyorsun İsrâfil, artık şu Sûr’a üfle!
Varsın kıyamet kopsun külliyen alemde, bundan kime ne?
Aşk ile BİR olacağız, kâinat duysun ezelden ebede…
İşiten, gören, bilen herkes dâvetli bu düğüne…
Selâmun aleykum Azrail !
Çok sevindim seni gördüğüme…
Hazırım, gidelim…
Örtün artık şu duvağı yüzüme...
Bir ismin peşinde koştum durdum yıllarca ümitsizce…
Acaba kimdir, bilir miyim, yüzünü görür müyüm? diye…
Ansızın karşılaşıverdim O’nunla zamanın bir yerinde…
Yer ve gökte ararken Öz’de buldum,
Sen’de ararken Ben’de buldum derler ya,
İşte öylesine…
Meğer ne de güzelmiş… Ey benim nazlı yarim, sevda çiçeğim, aşk bahçem… Ne yana dönsem, sadece Sen ! Yalnız Sen !
Mecnûnum, aşkından olmuşum bir divâne…
Bir varmış, Bir yokmuş, evvel zaman içinde, zaman hayal içinde.. Hani o vakitler çağırmıştın beni, gönülden sessiz ve gizlice ?.. ” Çiçeği dalından kim kopardı, seni BEN’den kim ayırdı ? Ben Gül’üm, sen bülbül, dön gel yine BEN’im ol ! ” diye…
Gelmez miyim Yâr, Belî ! elbette ! elbette !
İşte o gün bir yemin ettim ilâhi aşkımız üstüne…
Sözleştik O Arşın altında BİR’leşmek üzere…
Vakit o vakit, bugün neş’e var, aşk var evimizde…
Düğün dernek kuruldu Gül bahçemizde…
Melekler koşuşuyor bir telaş, pür telaş içinde..
Bir o yana, bir bu yana, hepsi de delicesine…
En güzel ilâhiler söylenirken o yüksek burçlarımda…
Güneş, ay ve yıldızlar raks eder semalarımda…
Bir bir çıkarıp attım o eski elbiselerimi de…
Kuğular gibiyim bembeyaz gelinliğimle…
İnciler taktılar sırma saçımın örgüsüne,
Sürmeler çektiler gözümün kısırdöngüsüne,
Gül suları serptiler aşkınla yanan şu zavallı göğsüme,
Taze gül yaprakları da dökülmüş üstüne… Mikâil tatlı bir meltem estiriyor başımda yine… Cebrâil hayretten secde etmiş, çok şaşkın bu işe,Ömründe hiç böyle aşk görmemiş mi ne?!.. İşte duyuyorum defler çalınıyor bir yerlerde, Sevdiğim sesleniyor, ” Bir AN’da, ansızın geliver ! ” diye…
Ne duruyorsun İsrâfil, artık şu Sûr’a üfle!
Varsın kıyamet kopsun külliyen alemde, bundan kime ne?
Aşk ile BİR olacağız, kâinat duysun ezelden ebede…
İşiten, gören, bilen herkes dâvetli bu düğüne…
Selâmun aleykum Azrail !
Çok sevindim seni gördüğüme…
Hazırım, gidelim…
Örtün artık şu duvağı yüzüme...