05-01-2008, 13:03
Hz Hatice'yi Peygamber sav için farklı kılan nedenler...
Hz. Hatice zengin ve asil bir kadınken düşman kuşatması altında yaşamaya razı olmuştu. Ekmek bile bulamayan fakir bir insan olmayı göze almış ve bundan dolayı asla şikayet etmemişti.
Yunus diliyle “ ballar balını buldum, kovanım yağma olsun demişti”. Öyle bir sevgili bulmuştu ki O’nun için bu dünyada ödenmeyecek bir bedel yoktu.
Hz. Peygamber (sav) ilahi mesajı tebliğ için sıksık evinden ayrılıyordu. Hz. Hatice o yokken evinin önünde, 50-60 dereceyi bulan sıcağın altında oturuyordu.
Arkadaşları onu budurumda görüp acıdılar. Niçin iki adım geride ki gölgelik de oturmadığını sordular. Hz. Hatice’nin cevabı bir sevgi destanıydı:
“Rasulallah şimdi bu güneşin altındadır. O da gelip gölgeleninceye kadar bende onun yaşadıklarını yaşamak onun hissettiklerini hissetmek isterim. Elimde değil gönlüm bırakmaz beni .”
* Hz. Peygamber (sav) in , peygameberliğinden önce hira mağarasına gidişleri sıklaşmıştı. Bazen günlerce gelmediği oluyordu. İşte o günlerde Hz. Hatice, o sarp dik patikayı tırmanırdı. Ortalığı kavuran bir sıcaklık altında Peygamber imiz (sav) ‘e azık taşırdı.
Yine öyle bir gün o zor yolu tırmanmış ve nihayet hedefine ulaşmıştı. Elinde efendimiz (sav) e getirdiği azık çıkını vardı.
Gördü ki Peygamber imiz başka bir alemde ilahi huzurda huzur bulmuş haldedir. O’nun aleminde kesintiye neden olurum düşüncesiyle , üç gün üç gece bir taşın arkasında ses çıkarmadan bekledi.
Peygamber (sav) i bambaşka aleminden dünyamıza indirmek istemedi. Kıyamadı manevi alemine. Ve bekledi bekledi bekledi…
İşte örnek budur..
Hz. Hatice nin asıl örnek tarafı ise bütün mal varlığından bir anda vazgeçebilmesiydi. Her şeyini koydu Peygamber imizin önüne ve “buyur” dedi .
Peygamberimiz “almam o senin servetindir” deyince de ancak benzersiz bir sevgiyle söylenecekleri söyledi:
“insan seni tanıdıktan sonra dünyaya ait bir ilgiyi nasıl muhafaza eder? İnsan seni tanıdıktan sonra dünyaya ait bir şey düşünemez. Al bu anahtarlar senindir. “
*
işte bu servet tam Mekke de kuşatma altında tutulan Müslümanlara nefes aldırdı.
Bütün bu özellikleri sebebiyle Peygamberimiz onu hiç unutmadı. Hep hasret ve hüzünle andı. Bir gün, “Hatice’ye niçin bu kadar sevdalısın,onu neden hala unutamıyorsun?” diyen Hz. Aişe’ye şöyle dedi :
“onun gönlünde hiç kimsede olmayan bir özellik vardı. İnsanın gönlünde ki hüznü bir vakum gibi çeker alırdı.”
Kanların, kinlerin, acımasızlıkların ortasında ve hedefinde bulunan Peygamberimize ilk kalkan Hz. Hatice olmuştur.
Bu sebeple Hz. Hatice sevgisini hayatıyla, servetiyle ve hayallere sığmayan fedakarlığı ile ispatlamıştır.
Bazen Hz. Aişe dayanamamış ve “ bunca yıl sonra, hala o yaşlı kadını anıyorsun. Allah sana daha genç ve daha güzelini vermişken, hala o ihtiyar kadını anmak aramak neden?” diye sitemler ederdi.
Peygamberimiz (sav) Hz. Aişe’nin sitemlerine kızmadı yada kırılmadı. Hz. Hatice ye olan muhabbetinin sebeplerini şöyle açıkladı :
“ey Aişe ! bunca yıl sonra Hatice yi unutamamamın sebebi onun dış güzelliği değildir. O, herkesin beni red ve inkar ettiği zamanda, bana inandı. İnsanlar benden bir pulu esirgedikleri zaman, Hatice bütün zenginliğini önüme koydu. “ bunların hepsi emrindedir istediğin zaman harcayabilirsin”dedi.
Dünyada yapayalnız kaldığım zaman Hatice benden hiç ayrılmadı ve “bu durumların hepsi geçicidir üzülme! Bu zorlukları kolaylıklar takip edecektir” dedi.
İşte ben Hatice yi bu fedakarlıkları sebebiyle unutmuyorum. “
aLıNTı
Hz. Hatice zengin ve asil bir kadınken düşman kuşatması altında yaşamaya razı olmuştu. Ekmek bile bulamayan fakir bir insan olmayı göze almış ve bundan dolayı asla şikayet etmemişti.
Yunus diliyle “ ballar balını buldum, kovanım yağma olsun demişti”. Öyle bir sevgili bulmuştu ki O’nun için bu dünyada ödenmeyecek bir bedel yoktu.
Hz. Peygamber (sav) ilahi mesajı tebliğ için sıksık evinden ayrılıyordu. Hz. Hatice o yokken evinin önünde, 50-60 dereceyi bulan sıcağın altında oturuyordu.
Arkadaşları onu budurumda görüp acıdılar. Niçin iki adım geride ki gölgelik de oturmadığını sordular. Hz. Hatice’nin cevabı bir sevgi destanıydı:
“Rasulallah şimdi bu güneşin altındadır. O da gelip gölgeleninceye kadar bende onun yaşadıklarını yaşamak onun hissettiklerini hissetmek isterim. Elimde değil gönlüm bırakmaz beni .”
* Hz. Peygamber (sav) in , peygameberliğinden önce hira mağarasına gidişleri sıklaşmıştı. Bazen günlerce gelmediği oluyordu. İşte o günlerde Hz. Hatice, o sarp dik patikayı tırmanırdı. Ortalığı kavuran bir sıcaklık altında Peygamber imiz (sav) ‘e azık taşırdı.
Yine öyle bir gün o zor yolu tırmanmış ve nihayet hedefine ulaşmıştı. Elinde efendimiz (sav) e getirdiği azık çıkını vardı.
Gördü ki Peygamber imiz başka bir alemde ilahi huzurda huzur bulmuş haldedir. O’nun aleminde kesintiye neden olurum düşüncesiyle , üç gün üç gece bir taşın arkasında ses çıkarmadan bekledi.
Peygamber (sav) i bambaşka aleminden dünyamıza indirmek istemedi. Kıyamadı manevi alemine. Ve bekledi bekledi bekledi…
İşte örnek budur..
Hz. Hatice nin asıl örnek tarafı ise bütün mal varlığından bir anda vazgeçebilmesiydi. Her şeyini koydu Peygamber imizin önüne ve “buyur” dedi .
Peygamberimiz “almam o senin servetindir” deyince de ancak benzersiz bir sevgiyle söylenecekleri söyledi:
“insan seni tanıdıktan sonra dünyaya ait bir ilgiyi nasıl muhafaza eder? İnsan seni tanıdıktan sonra dünyaya ait bir şey düşünemez. Al bu anahtarlar senindir. “
*
işte bu servet tam Mekke de kuşatma altında tutulan Müslümanlara nefes aldırdı.
Bütün bu özellikleri sebebiyle Peygamberimiz onu hiç unutmadı. Hep hasret ve hüzünle andı. Bir gün, “Hatice’ye niçin bu kadar sevdalısın,onu neden hala unutamıyorsun?” diyen Hz. Aişe’ye şöyle dedi :
“onun gönlünde hiç kimsede olmayan bir özellik vardı. İnsanın gönlünde ki hüznü bir vakum gibi çeker alırdı.”
Kanların, kinlerin, acımasızlıkların ortasında ve hedefinde bulunan Peygamberimize ilk kalkan Hz. Hatice olmuştur.
Bu sebeple Hz. Hatice sevgisini hayatıyla, servetiyle ve hayallere sığmayan fedakarlığı ile ispatlamıştır.
Bazen Hz. Aişe dayanamamış ve “ bunca yıl sonra, hala o yaşlı kadını anıyorsun. Allah sana daha genç ve daha güzelini vermişken, hala o ihtiyar kadını anmak aramak neden?” diye sitemler ederdi.
Peygamberimiz (sav) Hz. Aişe’nin sitemlerine kızmadı yada kırılmadı. Hz. Hatice ye olan muhabbetinin sebeplerini şöyle açıkladı :
“ey Aişe ! bunca yıl sonra Hatice yi unutamamamın sebebi onun dış güzelliği değildir. O, herkesin beni red ve inkar ettiği zamanda, bana inandı. İnsanlar benden bir pulu esirgedikleri zaman, Hatice bütün zenginliğini önüme koydu. “ bunların hepsi emrindedir istediğin zaman harcayabilirsin”dedi.
Dünyada yapayalnız kaldığım zaman Hatice benden hiç ayrılmadı ve “bu durumların hepsi geçicidir üzülme! Bu zorlukları kolaylıklar takip edecektir” dedi.
İşte ben Hatice yi bu fedakarlıkları sebebiyle unutmuyorum. “
aLıNTı