dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - Yazdırılabilir Sürüm +- Forum Hafızoğlu (https://www.hafizoglu.net/frm) +-- Forum: Hayatın İçinden (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=93) +--- Forum: Edebiyat (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=16) +--- Konu: dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. (/showthread.php?tid=10551) Sayfalar:
1
2
|
dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - GüLYapraK - 01-09-2008 Dokunsan Yüreğime (Uyaksız Sevda) Sen gittin ya dilim yarım, uyaklarım kayıp Gidişinle tükendi kelimeler Kanayan düşlerimin içinden Çekip çıkarıldı kimsesiz esir hisler Candı, kandı.. ama hükmü yoktu Çaresizlik tavında demini almıştı yarınlar Adı olmayan bir sevda, çıkmaz sokak misali Takılıp kaldı dikenlerine imkansızlığın Yokluğun bıçak gibi keserken geceyi Karanlık gülümsedi bir an Ve ardında yeşerdi cansız seviler.. Sözler uyumsuzluğunu kusarken gecenin koynuna Sahipsiz uyaksız sevdaya dair tüm kelimeler Kimliksiz bir duygunun esaretinde bedeni olmayan ruhlar, Ruhsuz bedenlere inat, Canhıraş bir çabayla tutunmakta bugüne. Dünden bugüne.. Dünün gölgesinde yaşarken bugünü Ama sevdasız ama yarınsız Keşke’lerin kaygısı çöreklenmiş yorgun bedenlere Özgürlüğü takıp bir kuşun kanatlarına Yarınlardan uzanmak vardı sevgili sana Hiçbir şeyi umursamadan Dikenli tellere rağmen. Kanayan ellerimize, yüreğimize Birbirine hasret bedenlerimize İmkansızlığa rağmen.. Bana rağmen.. Sana rağmen.. Sınırlar yok etmeden bizi.. Tek bir kez. Son kez. Dokunsan yüreğime.. Ve ben o an ölsem Gece gözlerinin derinliğinde... Tek bir kez ve son kez... “İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz biz, dokunsak kanar ellerimiz” Sema Şener RE: dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - GüLYapraK - 01-09-2008 Aşkımızın canı yandı.... Hazımsız duygular Körelmiş inançlar Asrın cinayeti pusuda Darağacında aşk ve sair sevdalar Yağlı ilmek sırası bekleyen özneler Ölmek kaçmaktır sözüne meyledenler Ölmek mi kaçış yoksa kaçış mı ölüm bilmezler.. Bitmeyen çelişkiler içinde Bu koca karanlık izbe metropolün gölgesinde Kendi cinayetimi planlıyorum belki de Yüklemi olmayan cümleler eşliğinde Sinsice ilerliyor ölüm Ölüm sensiz kalmaktı ya hani Karanlığa sensiz gitmekti Oysa es geçmişim bir gerçeği Hatta tek gerçeği Asıl sensizlik ölümmüş ya gülüm Kapadım gözlerimi haykıran gerçeklere Yüreğimi yakıyor kanayan duvarlar İçimin acısı parmak uçlarımdan çıkıyor Canım damlıyor camlaşan gözlerimden Ve ben adım adım yaklaşıyorum sensizliğe Göz çukurlarımda kalan ihanetler Zamansız kesiyor yollarımı Sevdam üşürken yüreğimde Avuçlarımda geçmişin külleri Ben sevdim mi tam severim derken Sevdam, hep yarım kalmaya mahkum sanki Kendimi hapsettim yaşanmamışlıklar içine Kestim cezamı attım sonsuzluklara sevdamı İşte bu yüzdendir ki Ne söküp atabiliyorum yüreğimden Ne de adam gibi sevebiliyorum seni yar Kangren olmuş akşamların sessizliğinde Tanıklık ediyorum yine duygularımın hüzünbaz sevişmelerine Kelimelerim can çekişirken kalemimin ucunda Yazamadığım kelimelerin çığlıkları kulağımda Eskilerde kalmış, bir olan iki gönülün samanlık macerası... Şimdilerde şatolar bile yetmiyor hazımsız yüreklere...Şehvetin esiri olmuş aşka dair tüm duygular...Tensel temas olmadan yaşanmaz olmuş aşklar..Aynı yaşandığı sanılan sevdalar gibi masallar bile yalan olmuş.. İşte bu nedenledir ki yüreğim.. Son zamanların en hazin öyküsüyüz aslında sen ve ben..Geçmişin gölgesi düşerken yüreklerimize Kerem ile Aslı’nın can bulmuş ruhlarıyız bu asırda..Ve ruhlarımız yanarken sevdanın ateşinde, bedenlerimiz ayrılığın ayazında üşümekte.. Hazımsız duygular Körelmiş inançlar Asrın cinayeti orta yerde Tek tek öldürüldü adı sevgiden geçen herkes Şahit olmadı maskeler ardındaki yüzler Ve bu hazin öykü için saklanılan Tek bir damla düşmek üzere gözlerden Biz aşka ihanet ettik sevgili.. kendimizle birlikte ihanet ettik aşka. Yarım bıraktık, eksik yaşadık.. bir yanı yetim bir yanı öksüz... Ve ben... En büyük yalanı söyledim kendime Gerçekler dilime yapıştı Sahip çıkamadık aşkımıza yüreğim.. Aşkımızın canı yandı.. Sema ŞENER RE: dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - GüLYapraK - 01-09-2008 Sevgi hayatın kalbidir... Sevgi hayatın kalbidir. ALLAH, ın üflediği ruhtur sevgi..Bu yüzden sevgisiz insan can verilmemiş gibidir Bir nevi ölüdür sevmeyen insan Evet,sevgi hayatın kalbi olduğu gibi insanın da,kainatın da, Cennetin de kalbidir.. O sevgidir ki her şeye can verir..O sevgiyledir ki ölüler dirilir.. O sevgiyle toprak yeşerir,sevgi gülleri verir.. Gülün kokusu ,sevginin de kokusudur bu yüzden Sevginin her mevsimi bir bahardır. Sevginin kışı yoktur.. Soğuğu yoktur.sevgi hep sıcaktır.belki bazen ılıktır ama hiç soğuk değildir.. Sevgi,incitmeyen bakıştır.Kırmayan kalptır sevgi..ve sevgi iyiliktir. Sevgi sevapların en güzeli,en yücesi ve en bereketlidir.. Sevgi varolduğu her şeyi güzelleştirir.. Kirlerinin arındırır ve tertemiz kılar.. Sevgi kötülüğe sevinmez,kötülük etmeyi hiç bilmez,ve gördüğü Her kötülüğü iyilikle örter.. Sevgi gecenin içinden sıyrılıp çıkan gündüzün aydınlığıdır.. Her sevgi güzeldir..kötü sevgi hiç yoktur.. Sevgi adına yapılan kötülüklerin temelinde sevgi değil,sevgi sözlüğüyle örtülen basit duygular ,nefsaniyetler vardır. Ama asla sevgi yoktur Sevgi rahmettir.öyle rahmettir ki sevgi yağmurun gözyaşıdır. Gözyaşının sıcaklığıdır.. Sevgi ALLAH ın yeryüzündeki en açık izidir.. Sevgi O nun velilerine has kıldığı gönül cennetidir.. Sevgi, ALLAH,ın nefes alalım diye gönderdiği cennet esintisidir.. Sevginin kalbidir ALLAH.(c.c.) Bu yüzden sevgi Onun adıyla başlar,ve O nunla yaşar.. O nsuz sevgiler bir kuru hayal ve aldanmadan ibarettir.. Sevgimizde ALLAH sevgisi varsa onu sizinle O da sevecektir ve sevginizi koruyacaktır. Sevginizle sizi O konuşturacak ,O buluşturacak.. O size yıldızlardan taç yapacak,nurlu bir yoldan sizi cennete ulaştıracak.. Sevgimizi her türlü tehlikeden O koruyacak..Aşkımızın sırdaşı,hicretimizin yoldaşı olacaktır MONA ROSA MONA ROSA Mona Rosa siyah güller, ak güller Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah senin yüzünden kana batacak Mona Rosa siyah güller, ak güller Ulur aya karşı kirli çakallar Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa Mona Rosa bugün ben de bir hal var Yağmur iğri iğri düşer toprağa Ulur aya karşı kirli çakallar Açma pencereni perdeleri çek Mona Rosa seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek Anla Mona Rosa ben bir öteliyim Açma pencereni perdeleri çek Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Ben de çıkar güneş aydınlığa Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi Seni hatırlatır her zaman bana Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur Bir mum ardında bekleyen rüzgar Işıksız ruhumu sallar da durur Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ellerin, ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi Ellerinden belli olur bir kadın Denizin dibinde geziyor gibi Ellerin, ellerin ve parmakların Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Saat on ikidir, söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Akşamları gelir incir kuşları Konarlar bahçemin incirlerine Kiminin rengi ak, kiminin sarı Ah beni vursalar bir kuş yerine Akşamları gelir incir kuşları Ki ben Mona Rosa bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında Hayatla doldurur bu boş yelkeni O sakin bakışlar bir su kenarında Ki ben Mona Rosa bulurum seni Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa Henüz dinlemedin benden türküler Benim aşkım sığmaz öyle bir saza En güzel türküyü bir kuşun söyler Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa Artık anla beni muhacir kızı Anla ve kabul et itirafımı Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı Alev alev sardı etrafımı Artık anla beni muhacir kızı Yağmurdan sonra büyürmüş başak Meyveler sabırla olgunlaşırmış Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış Yağmurdan sonra büyürmüş başak Altın bilezikler, o korkulu ten Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne Bir tüy ki can verir gülümsemene Bir tüy ki kapalı geceye güne Altın bilezikler, o korkulu ten Mona Rosa siyah güller, ak güller Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah senin yüzünden kana batacak Mona Rosa siyah güller, ak güller RE: dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - GüLYapraK - 01-09-2008 SESSİZLİĞİNE.... SESSİZLİĞİNE.... “Odamın hayaletisin Sessizliğine aşığım senin” ……. Duruyorsun işte orada öyle sanki bir adım atsam dokunacak kadar yakın Dokunsam ağlayacak kadar kırgın bakışlarınla karşımdasın Susuyorum susuyorsun ağlıyorum ağlıyor yine de Tek bir söz etmiyorsun Odamın hayaleti gibisin Sessizliğine aşığım senin Bak diyorum sana ufku görünmez uzaklara Bak diyorum orada bir hayat var bizi bekleyen Kuş kanadında ölümü taşırcasına sanki kanadından vurulmuşçasına Dönüp ufkumuza bile bakmıyorsun “Odamın hayaleti gibisin Sessizliğine aşığım senin” Kimi gün bir sigara yakıyorsun benimle dumanı ciğerine çekerken Acıyı yüreğime ilmek ilmek işlerken içtiğim sigaranın dumanı sen olursun Her nefesimde incinir gözlerime dalarda yinede konuşmazsın “Odamın hayaleti gibisin Sessizliğine aşığım senin” Göremesem de bilirim varlığını hep yanımdasın Duyamasam da dinlerim seni duyarım en güzel öyküyü anlatırsın Dokunamasam da hissederim bendeki tenden daha sıcaksın “Odamın hayaleti gibisin Sessizliğine aşığım senin..” RE: dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - GüLYapraK - 01-09-2008 Yarabandı Yarabandı Düşünce gözlerin gözlerime, Melekler gülümser di Yıldızlar aydınlatırdı etrafımızı İn/ler, cin/ler aşka gelir di. Bulutlar çıldırır Bereket olurdu. Çiçekler doluşurdu saçlarıma... Nezaman ki, gözlerin gözlerime küsdü, Yüreğim kurudu Yağmur gözlerime düşdü. Düş/ler düş oldu. Şimdi hangi yarabandı, tutup birleştirir bu yarayı... Aşkın Hali Özüm yasta, Gözüm yaşta… Bir muma müptelâ, bir damla belâdır bakışım Kışım geçer, yazım biter Anlatamam pervânenin hâlini... Kalem kırıktır. Atamam... Aşktan yadigâr Elem, hıçkırıktır. Ben aykırıyım ey yâr! Haykırırım. Çığlık çığlık isyanımı ılık bir nisyan susturur Hatırlamaksa düşen payıma Ne kin ne nefret ve ne de gurur Leyl ü nehar karşımda Ay gibi, güneş gibi Gözlerin durur Kapatma yüzünü, atma şu düğümü Bu sedâ sana ulaşmaz. Bilmezsin kan gölünde yüzdüğümü Yüzdürüldüğümü hallacın gergin ve keskin yayında Bilmezsin Mecnûn’un günden güne niçin süzüldüğünü… Korkma ey yâr! Sen hiç gördün mü gülün bülbüle döndüğünü? Cânân kalmaktır sana yakışan Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Akar da insan Bu sevdâ sana bulaşmaz. Sorma ey yâr! Yorma beni… Gerisayım hayatım, hücrelerim kanserli Hükümlüyüm hücrende, ümidim de kederli Bir şişede girdâb Cevâb içre şarâb Rüzgârda mı kabahat, yaprak mı sarhoş kalmıştır? Şâirlik! Ne delilik! İzan dipte, insan ipte… Söz... Loş kalmıştır. Yalan dolan içim Boş kalmıştır. Yazılan varsa asırların kalbine Ancak bir noktadır. Câhiller çoğaltmamıştır henüz Ve süveydâ hâlâ tek noktadır. Kazılan varsa sırların dibine Mezar bir yoktadır. ‘Var’ ki yoktadır. Gözler bende, kirpik sende Aşk bir oktadır. Âh oktadır! Oktadır! Senem Gezeroğlu Uslanmaz Ruhum Yaşadıkça...... Hep ertelenen bir an, hiç yaşanmamaya mahkumdur. Düşlerin bekleyişini, yalnızca bir hüsran karşılayacaktır. Mevsimleri sayarsak ömür baharsız tükenir gider. Sevdiğimizi bulmak yada bulduğumuzu sevmek tercihi, en zor olan iki seçenektir bu sınavda. Boşuna akan ırmaklar mı var yüreğimizde. Sebepsiz mi coşkun bir denizde maviye hasretliğimiz? Ufukta görünen o ki mutluluk tek kişiliktir aslında. Karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun. Aşkında sevdiğin kadar büyüktür. Sevdiğin sürece meydan okur dünyaya. Hasretle beklenen gelmez hiçbir zaman, bu hasreti yalnız tüketirsin. Karşılık bulmuyorsa sevda, umut değil, kendini hükümdar sanan köleler üretir dönemezsin. Ama boşa geçmemiştir dolan vakit. Heba olan şiirlerin de değildir. Türkülerin diliyle yas tuttuğun geceler, sırdaşlığını hiç terk etmez. Kıymetini bilmediğin kır çiçekleri , yeniden açar, o gül solarken. Ayrılanlar, yıllar geçse de üstünden hep aynı acıyı çeker. Ama yollar hiç bitmez. Sonuna geldiğini zannettiğin yerler, birer duraktır aslında. Ve sen yolculuğunu, gönüllü bitirmişsindir o durakta. Güneş hep geç kalırmış gibi gelir, sen bir baharda mevsimler başka havada. Gerçeklerle düşler yerini kaybeder. Bir tek o kalır yüreğinden hiç gitmeyen. Aynı bakışlı resmine saatlerce dalışın kalır, sevdanın tutsaklığında acılarını dindirmeyen… Şöyle dimdik durup rüzgara karşı ”EY HAYAT! SEN ŞAVKLI SULARDA BİR DOLUNAYSIN, ASLINDA YOKUM BEN BU OYUNDA, ÖMRÜM BENİ YOK SAYSIN.” diyerek çekip gitmek gelir aklına. Bedeninizin parçalanması, hiç umurunda değildir . ama sevdiği uğruna ölenlerden olmak istemezsin. Çünkü yalnız yaşarken bir ihtimal daha vardır. Belki ölüme değil ama, onun hayatına geç kalmışsındır. Uzaktır, öyle kalacaktır belki. Hep bir umutla beklenirken sevda habercisi, yüreğini teselli etmek de sana düşer. Her şeye rağmen korkutmasın seni bu sevdanın ateşi. Her yangın önce başladığı yeri yakar. Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde, yıllar geçse de SENİN ADIN YAZAR. Ve bil ki sevdiğim ,uslanmaz ruhum yaşadıkça SENİ SEVER, SENİ SEVDİKÇE YAŞAR ! !……Yürek Sızım.....! RE: dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - GüLYapraK - 01-09-2008 nerdesin Gel, Yine gel diye mi feryat edeceğim. Dön, Yine dön diye mi seni çağıracağım. Dur, Yine dur diye mi yalvaracağım. Kal, Yine kal diye mi ağlanacağım. Hiçbiri bana göre değil bilirsin. Gideceğim buralardan, Sanırım sol yanımı burada bırakacağım. Sol yanım ardımda kalacak. Ben ayrılığın yüküyle iki büklüm. Hasretin çekilmez, hasretin ağır, Hasretin kambur misali sırtımda duracak. Hayalin, hayallerimi süsleyecek, Biliyorum. Gece karabasanlar gibi üzerime çökecek, Biliyorum. Kalabalıklarda hep seni arayacağım, Biliyorum. Senden uzakta olmak beni yoracak, Görünmeni bekleyeceğim, bilmem kaç kere, sokak başından. Ama sen olmayacaksın, Kokun da duyulmayacak. Sesin de gelmeyecek, O ahengiyle huzur bulduğum sesin. Zil çalacak, kapı açılacak sen sanacağım, Sesi dinleyeceğim kulak kabartıp, Sen misin? Boynum bükük geri döneceğim odama, Sonra dönüp haykıracağım, Bağıracağım, Nerdesin? Nerdesin hoş bakışlım, Nerdesin dünüm, bugünüm, ömrüm. Nerdesin gönül limanım. Nerdesin? İçimde Volkanları Tetikleme Sesini ilk kez böyle titrek duyuyorum. Ağlıyorsun. Ağlayan sesini ilk defa duyuyorum. Ağlama. İncilerini gözünden dökme. Hıçkırıklarına yabancı kulaklarım, ağlama. Titrek sesine, Gözyaşlarına yabancıyım, ağlama. Ağlama dost, sen yine de ağlama. Bu işin sonundaki hayrı bekliyorum de yine. Ama ağlama. İncilerini gözünden dökme. Hıçkırıklarına yabancı kulaklarım, ağlama. Titrek sesine, Gözyaşlarına yabancıyım, ağlama. Hayat işte biraz da böyle. Emekler boşa gider bazen, Bazen yıkılır umutlar, de Ne bileyim, kendini avut bi şekilde Ama ağlama. İncilerini gözünden dökme. Hıçkırıklarına yabancı kulaklarım, ağlama. Titrek sesine, Gözyaşlarına yabancıyım, ağlama. Hüznün benim de hüznüm, Titrek sesin volkanları tetikler içimde. Hadi biraz gül, Unuttum, geçti gitti, de Ama ağlama. İncilerini gözünden dökme. Hıçkırıklarına yabancı kulaklarım, ağlama. Titrek sesine, Gözyaşlarına yabancıyım, ağlama. Her şeyi bir gören var, Her şeyin üzerinde bir güç, Halini bir bilen var. Aç ellerini, O na arzet halini Dua dua yalvar. Ya Rabb Sana havale ediyorum, de Ama ağlama. İncilerini gözünden dökme. Hıçkırıklarına yabancı kulaklarım, ağlama. Titrek sesine, Gözyaşlarına yabancıyım, ağlama. İçimde volkanları tetikleme. RE: dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - GüLYapraK - 01-09-2008 Gülü/ver Gülü/ver Gün ışımadan Gün kamaşmadan Gün kavuşmadan Fırlıyorum Lacivert ölüsü bir yataktan Yetişmem gerek biliyorum İstasyondaki son trene Yetiştirmem gerek En sebepsiz haberi Gözlerimin son sahibine Gülü/ver Yetişirsem, Eskimeden sesim. ben gördüm diyeceğim Çisil çisil bir yağmur deliriyordu saçlarında Senin haberin yoktu Martılar şahidim onlar da gördü Gözlerinin içindeki Kristal gülü Ağlama gözünü seveyim Gülü/ver Ama sen ağlarsan su olup gözlerinden düşecek Dünyaya meydan okuyan şair Bir ömür Bir damla peşinde gezecek Gülü/ver Yıkılırsa sahnem Bilinir gölge ve gerçek Yokuşumda yorulan mavi Gözlerinde eskiyen zaman Her şey bir damla su inan Ölmem için yetecek Gülü/ ver Yırttım bak bütün adreslerimi Şehrin damarlarına isyan basıyorum Kuşlar biriktiriyorum Alnımın ortasına Beni gören çocuklar Hemen büyüsün diye Yeter ki sen Gülü / ver Şahan Çoker HİÇ Gönül Sen’i bulmuş ise, Başkasını anar mı hiç! Ateşine yanmış ise, Başka nâra yanar mı hiç! Sen’i bulanlar bulmuştur, Akıp akıp durulmuştur, Ârif Sen’inle doymuştur, Başkasına kanar mı hiç! Var eden Sen’sin cihânı, Varlığın canların cânı; Bulanlar Sen’de ummânı, Başka göle dalar mı hiç! Adı her yerde okunan, Sînede dertlere dermân, Gönülden O'na inanan, Başkasın Rab sanar mı hiç! İrfan deryâsına dalan, O'na rûhun fedâ kılan, Cemâline hayran kalan, Başka bala banar mı hiç! O'nu görüp O'na yanan Yolunun delisi olan, Arayıp özünde bulan, Başkasını sorar mı hiç! RE: dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - GüLYapraK - 01-09-2008 Aç Kapını İltifât et aç kapını bendeni sevindir.! Nağmeler sun ruhuma ötelerin dilinden; Sun ve gönlümü saran hafakanlarımı dindir.! Sunduğun gibi nâçârlara kendi elinden. Sensin o tek merhametli bana da bir ihsan, Lutfeyleyip yolumu otağına çevir.! Yol boyu her dönemeçte nezdinden bir bürhan; Sal ufkuma ahdini emânıma yetiştir! İç içe gurbetteyim, yok gurbetlerin dibi, Ağarsın ak günler, ersin zulmetin eceli.! Sensin bu gamnâk gönlümün Biricik Sahibi, Herkes gibi ne olur bana da bir tecellî.! Ve her ân yepyeni bir vuslat heyecanıyla, Gönlüme o derin sevginin zevkleri insin.! Hep kanatlansın ruhum aşkının tufanıyla. Hicranla köpüren ızdıraplar bir bir dinsin! Duyayım kalbimde tecellî ettiğin ânı. Ve bakışlarım sonsuzun rengine boyansın! Göreyim şevkin vuslata döndüğü zamanı... İsterse artık her yanım ateşlere yansın... Bir sırlı âlem ki güneş tıpkı bir bengisu, Madde çözülüp mânânın bağrında erimiş; Ruh tecellî avında ve gönül kurmuş pusu, Herkes bir büyülü temâşâ ufkuna ermiş... O yerde O’ndan başka hiçbir şey işitilmez, Kulaklara çarpan ses duyguların bestesi; Saatler 'tik tak' ve günler doğup-batmak bilmez, Zaman, mekan bilinmezin sırlı hendesesi... Sevdamın Hüznü.... umut kapılarıma kilit vurmaya an kala sevdim seni... tertemiz bir aşkın hevesiyle... faniye sırt çevirmiş baki duygular vardı bende... uzaklarda olsan da aslında en yakınlarımdaydın... sana tüm zamanlarımı verdim, sana herşeyimi verdim... onur konuğu olmuştun gönlümün en güzel mekanında... en güzel duygularla ağırladım seni, hiç uğurlamamak üzere... sonra... o zamansız gidişin, sırra kadem basışın... çok taht kavgaları yaşandı sen gideli... ama, kimse oturamadı, kimse unutturmadı... sen gönlümün yavuz sultan selim'i gibi... sen kalbimin en parlak dönemi... gidişinle karanlık çağlara zindan oldum ama; hala en güzel cümlelerimin öznesi, benim çağımın gözdesi sensin... gözlerinin karası, yüreğimin yarası... sen... kaderimin yasaklısı... sen... aşkın en tuzaklısı... dönmeyişin... işte gelmiş geçmiş en canımın yanışı... bir bilseydin ardında bıraktığın derin izi! belki de gitmezdin sultanım?... meçhulleri dizdim hep ardı sıra; nerdesin? kimdesin? hangi kalpte hüküm sürmektesin... hangi dönemdesin, hangi yüreği zindanlarda çürütmektesin? bana gelişin mi cezaydı, yoksa gidişin mi? sultanım, seni yaşamak mı haramdı bana, sensiz günlerim mi? ben senli hayallerimin enkazındayım... gelişinin derman olacağı kırık dökük umutlarım var... bir sen duyardın... bir sen anlardın... tutmadın elimden sultanım!... aldırmadın aldırmalarıma, sağır oldun yakarmalarıma... biliyor musun?... benim gönül bahçemdeki çiçekler hala solmadı... sevgim de hala tükenmedi... sana dair ne varsa bende; mekanında, en içimde, saklımda... bir adım geri at ve ardına bak: gördüğün o boşluğu doldurcak kişi sensin! beklenen sensin!... artık dön sultanım... Vazgeçtim Sevme Beniiiii...... Vazgeçtim sevme beni yeter ki sen sevme… Sakın Bir yerlerde üzülme, Ben dağlara çekilirim,ve belki zamanla yok olurum sensizlikte.. Eğer bir çiçek olacaksam Söz sana çağır beni yüreğine, Ben sadece senin için açayım Ve sadece senin için solayım… Ve eğer bir ağaç olacaksam , Yaz ve kış gibi Mutluluğunda ve acılarında çağır beni, ben hep yeşillerimle geleyim sana …… ve sen beni acılarımla değil mutluluklarımla,yeşillerimle, sana olan sevdamla sev beni eğer yağmurlarla acı getirirsem sana dağlarımın ardından, vazgeçtim sevme beni, yeter ki sen sevme….. yüreğimdeki imgelerde yaşattım sevdamı, uzandım yeşil bir yaprağa doğdun güneş gibi hayatıma, ve işte canımın içi ne vakit gelsen, değsen imgelere, bir yanım dağ.. ve gitsen ,bıraksan beni sensizliğe,sana aç ,sana hasret yüreğime işte o zaman uçurumlar solurum…. Varmısın yokmusun söyle bana Ben karmaşalığın içinde hayalet gibiyim sadece, Kimse varlığımı bilmez senden başka. Dedim ya gözümün nuru ben sadece senin için açarım şimdi seni bekliyorum kurak topraklarda… Batmasın diye dikenlerim hepsini kendi içime batırdım. Ondandır belki bu kadar gözyaşının bu kadar sensizliğin sebebi… Seviyorum açış sebebim,sevda sebebim , aşk sebebim………. Artık her şey siyah, Varmısın yokmusun belli değil… Her yer gece,ay yok ,yıldızlar yok, Sokak lambaları yok… Zaten dışarıyı görebilecek pencerem bile yok sensiz. Duvarlar siyah,sen vardın gözlerimde artık onlarda siyaha çaldı …. Senin için gözlerimin hüznü ve artık o gözler de yok… Renk renk ellerimi de siyaha boyuyorum, Artık düşlerimde yok , bir tek her şeye rağmen içimdeki seni siyaha boyayamıyorum.. Güneşimsin,tüm acılarımı yok edecek tek yürek tek sevdasın bende…. Sevmesem seni taş gibi ve siyah bir yürekle , bir deniz kenarında beklerim yine seni , her dalga getirir seni bana bilirim deniz yıldızım….. yüreğim de bana sevdayı yaşatan tek ışık……… bu kadar söz yeter, volkan ucundaki sevdaya …… biraz daha boşalırsa kelimeler ve karışırsa kırmızılara, ben ölürüm. Ve içimde sen, ve hayallerim… artık gelsende bir gelmesende , gelsen biraz daha senin rengine çalarım , yok eğer gelmezsen bu deli volkan yüreğe daha fazla inatla sevicem seni.. zaten her şey aynı ve sen hiç olmadın ki.. olsun ben hep bir umutla beklerim seni, bir damla bile eksiltmem sevgimden ama bin adım daha atarım, seni ömrüme mühürlerim.. ve artık en sevsen de bir sevmesen de, sevsen bütün sevgimi anlatırım sana, yaşatırım sana benle sevdayı bir sevsen, gökkuşağı mı görsen onca siyahın arasında.. ve siyahlar kalkar renklerimle gelirim sana… ve artık o kağıttaki siyah noktayı silsen de bir silmesen de sil seni yok olmuşluğumla seveyim..silme as duvarına ben senin var olduğunu bileyim.. ister boya renklere, ister sil gitsin.. ve bilki sevdiğim beyazım ,mavim ,yeşilim ,kırmızım, sen ben im hasretle baka kaldığım gök kuşağım… bu sana son satırlarım şimdi beni yüreğinin derinliklerinde dinle. Ben büyüsü bozulmuş bir zaman da sevda ya tutulmuşum. Ki benim sevdam böyle de devam eder.. Seni ömrümce sevicem… Dönüp arkanı gitsen de hiç gelmeyişinle, Yine seni sevicem.. Her gün biraz daha yaklaşıcam sana,tüm gayretimle …. Ve biraz daha büyütücem seni içimde… Ben siyah , Ben kırmızı, Ve bir volkan patlaması, Ben senin süveydanda yeşermeyi bekleyen Sonbahar da kuruyup dökülmüş bir yaprak…. Ve eyyy sevgili ! vazgeçtim sevme beni Ben nerden bileyim büyüsü bozulmuş bir zamanda sevda ya düştüğümü ....(yürek sızımaaaaa..) RE: dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - GüLYapraK - 01-09-2008 Şimdi En Tenha Yerdeyim..... Konuşmaların gırtlağını kestiler, susmalarım kan ağlıyor... Ayna'da kaç gündür BEN yok! Evet.. işte En tenha yerdeyim.. Kendimdeyim.. Kalbimdeyim.. Sükût içinde Uzaktan atıyor bir HİÇ'in Sesi.. Bağırıyor: ''Yok mu bir İbrahim YOK MU, İsmaili boynundan vuracak..?'' İbrahim varda bir İsmail Yok mu? Sessizce Kaya'ya yatacak..? Susuyorum, kendimdeyim.. Şehirde Sadece bir Eylül'ün gözü kadar ışık var.. Birde avazım çıktığı kadar suskunluğum!.. Ne bir İbrahim var yiğitçe çıkacak.. Ne de bir İSmail var, kaya'ya yatacak... Yürek Beldeleri... Yürek Beldeleri... Dahası var, Sadece bir yürek değil.. Yüreğe dair ne varsa.. Tomurcuk tomurcuk.. Böğürtlenin endamında yer alan her yaprak, Silkinip düşmeye yükümlü.. Bu ötelerden en ötelere geçen bir hikaye yolundayım Yarım kalan direnişlerin destanlarını yazdı bu yürek.. Bu yürek ne ki deyip geçmemek gerek.. Bu yürek yangınlarında: Ne yangınlardan sağ çıkan ne de vurgun yiyenin sayısı belli. Kırık tuğlalarla ev yapanların Yıkık hayalleri gibiyim. Umudun en ağır dalında ipekten kumaşlar asılı Batıl deyip geçenlerdenim.. Aslı yok kumaşların.. Ya dileklerin..? Niceleri dilek tutmuş.. Kumaşların uçlarında, kayan yıldızlarda.. Daha ötelerinde.. Niceleri... Dilekler.. Dahası var.. Anlatılamayacak yürek yangınları, Kırgınlıklar, kızgınlıklar.. Her dokunana bir ahh! işittirecek sesler yükseliyor bu yürekten.. Dokunmayın öyleyse.. Dokunmayın kalsın bazı şeyler.. En derinde .. Hiç bir kimsenin eli değmesin en ücralarda gömülsün.. Kızgınlık.. Gömülsün.. Bilirim kızgınlık üzerine biten güllerin rengi kan kırmızı olur Yürek yangınlarının yetiştirdiği en güzel güllerdir.. Solmaya mahkum edildiğinde boyunlarını büküp dalarlar karanlığa.. Ben karanlıklarda gül yetiştirmiyorum.. Yüreğimin en güneşli beldesinde.. SENİ BÜYÜTÜYORUM.... RE: dokunsan yüregime(uyaksız sevda).. - GüLYapraK - 01-09-2008 TARİFİ YOK HASRETLERDEYİM... mahpus böyle altı okka koymadı bana alt tarafı dört duvar bir demir kapı biraz keder yaşanmamış günlere dair biraz öfke ama mutlaka umut hepsi bu kadar şimdi birtanem diyarbekir'deyim sevdalısı olduğum ezbere bildiğim sokaklarını doyulmaz gecelerini duyumladığım memleketimdeyim bil ki başım fena halde belada kilitlenmiş kapıları surların tek tek yedi kardeş burcu yedi amansız ejder gelmiş üstüme de ki mahşer gününde yapayalnızım koca şehirde boğulmak üzereyim elim kolum tutmuyor ......... adını kazıdığım taş bilirsin ben u sen'de mardin kapı'da başında türküler okuduğum seni anlattığım binlerce yıllık dost o bile eskidi çatladı çatlayacak hasretimden ........... sende erkeklik var tamam kabul töreler izin vermiyor ama kara yazmalım yüzü gülmezim dün gece sabaha dek ağladım gözyaşlarım sel oldu aktı dicle'ye kapımda canım yasemen saksıda hercai menekşe bir de diyarbekir kalesi şahidimdir tarifi yok hasretlerdeyim mehmet fikret/tarifi yok hasretlerdeyim Şimdi oralarda bir yerde çocuk olmak vardı oralarda bir yerde çocuk olmak vardı; Kudüs’te örneğin Taş atmak vardı ağlama duvarına Ağlatmak vardı bir anneyi Kurşun yiyipte tam kalbinin ortasına. Tanklarla körebe oynayıp Hep ebelenmek vardı tüfenklere orada Kudüste bir çocuk olmak vardı Bir melek olmak vardı Mescid-i Aksa’da. Şimdi oralarda bir yerde çocuk olmak vardı; Kandahar’da örneğin, Bir mayınla değiş tokuş ettiği Takma bacağına anlatmak vardı Neden uçurtma uçuramayacağını Bir coca colaya pis pastalları boyamak vardı Kandahar’da çocuk olmak vardı Bir melek olmak vardı Afgan dağlarında. Şimdi oralarda bir yerde çocuk olmak vardı; Grozni’de örneğin, Bomba sesleriyle uyanmak vardı her sabah Doğarken yetim yazılmak vardı Kafa kağıdına Sıraya girer gibi her sabah okul bahçesinde Çukurlarda mezartaşsız uyumak vardı Grozni’de çocuk olmak vardı Bir melek olmak vardı Şeyh Şamil’in mezarı yanında. Şimdi oralarda bir yerde çocuk olmak vardı; Doğu Timor’da örneğin, Çekik gözlerde gözyaşı taşımak vardı Nükleer denemelere kobay olmak Bir kardeşten bile yoksun olmak vardı Doğu Timor’da bir çocuk olmak vardı Bir melek olmak vardı çin seddinde danseden. Şimdi oralarda bir yerde çocuk olmak vardı; İstanbul’da örneğin, Taş kaynatan bir annenin kucağında Solup gitmek vardı, bir kaşık çorba Bir sıcak urba hasretiyle İstanbul’da çocuk olmak vardı Bir melek olmak vardı nene hatunun örtüsüz bıraktığı Şimdi oralarda bir yerde çocuk olmak vardı; Ahıska’da örneğin... Kırım’da... Türkistan’da... Mora’da... Keşmir’de... Taşkent’te... Halepçe’de... Hama’da... Üsküp’te... Kabil’de... Saraybosna’da... Şimdi oralarda bir yerde çocuk olmak vardı; İbrahim olup ateşe Yunus olup denize Zekeriya olup testereye Yakup olup hasrete Yunus olup kuyuya atılmak vardı Şimdi oralarda bir yerde çocuk olmak vardı; İsa olup çarmığa gerilmek Muhammed olup Taif’te taşlanmak vardı. Ali olup yatmak vardı sevgilinin yatağında Hüseyin olup biçilmek vardı kerbelada Şimdi oralarda bir yerde çocuk olmak vardı; Metin olup, Selami olup, Bilal olup, Filiz olup yani aşk olup yani bir şarkı olup yani bir gül olup yani melek olup Gitmek vardı cennete herkesten önce. Şimdi oralarda bir yerde çocuk olmak vardı; Şimdi burada ölüyor gibi yazmak olmak vardı. Adem Özbay |