Forum Hafızoğlu
Leyla ve mecnun kısasları II. - Yazdırılabilir Sürüm

+- Forum Hafızoğlu (https://www.hafizoglu.net/frm)
+-- Forum: Hayatın İçinden (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=93)
+--- Forum: Edebiyat (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=16)
+--- Konu: Leyla ve mecnun kısasları II. (/showthread.php?tid=10756)



Leyla ve mecnun kısasları II. - Toprak - 19-09-2008

Madem ki Söz Sevgiliye Dair Değil, Akılda Tutmak Ne Lazım?

-Ey vücut tarlasının bereketi; ey ziyan olan ömrümün, elde kalan mahsulü! Övüncüm, şerefim, ümidim, oğulcuğum! Gönlü yıkık ihtiyar isterdi ki, bizden bu taht boşalınca, obamıza sen hâkim olasın. Halk seni görende beni ansın, adım seninle beka bulsun. Yoksa mirasım, varlığım ve obam yok olacak. Genç iken âşık olmak bir hünerdir belki... Belki olgunluk sınırına ulaştıran kılavuzdur. Şimdi ise akıl ve olgunluk çağıdır.

Bu maceralar sana yakışmaz. İnsanın kendi cinsi ile gezmesi hoştur. Bırak artık şu vahşi hayatı; terk et çevrendeki vahşileri, kurdu, kuşu... Ötelere göçme zamanım geldi, anacığın yapayalnız kalacak. Dünyada ümit bir direktir; ümidimizi yıkma. Hercayî ve derbeder olma.

Mecnun bu sözler üzerine başını kaldırdı. Bir an delilik zincirini kırmayı düşündü, ama yapamadı. Şöyle cevap verdi:

-Ey cihanda varı ben olan babam! .. Senin bu cisim ve canda neyin var? Cana tamah etme ki elbet geçicidir.Varlığını bir yana koy ve bir başkasının bil. Senin mecburen koyup gitmekte olduğun bir yere beni de bırakıp ne edeceksin? Oğlunu da kendin gibi hayal et. Malının başına geçtiğini farz et; o da başkasına koyup gitmeyecek mi, erinde gecinde? .. Hiç paramparça olmuş şişenin yapıştırılmasına imkân olur mu? Ben o hâldeyim ki özümden haberim yok. Sense sözümü tut, diyorsun. İçim dışım aşk. Batmışım bu deryaya. Sabrımı yele vermişim. Ben nerde; aşkımı bırakmak nerde? Ev bark, soy, sop, töre, âdet dedin. Bana birçok şeyler sayıp döktün. Duydum. Ne çare ki unuttum. Madem ki söz sevgiliye dair değil, akılda tutmak ne lâzım? ..

Mecnun birden sustu ve bir “ah! ” etti. Sonra kolundan kanlar akmaya başladı. Görünce bu hâle babasının telaşlandığını, “Dur” dedi,”üzülme. Leylâ kan aldırdı demincek. Cerrah koluna neşter vurdu, eseri bende göründü. Bu hep böyledir, can ile canan arasında. Gördün ki babacığım, biz de ikilik yok. Birbirimizde ayrık can yok. O, odur; ben de benim, sanma! .. Bu iki cisim bir canla ayaktadır. O mesut olursa, artar sevincim; üzülürsem ben, acı çeker o.”




RE: Leyla ve mecnun kısasları I - Toprak - 19-09-2008

Mecnun'un Sitemi! ..

Bir bütün idim ben Leylâ ile.Sense Leylâ’yım diyorsun.Sen Leylâ isen eğer; beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya. Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda? Canım gideli hayli zamandır, cismindeki bir başka candır; bir özge candır. Sensin beni benden ayıran, uzaklaştıran.Ben yokum, senin tecellin var. Vuslatının ağır yükünü kaldıramam ki. Önceleri sen vardın, şimdi ben yok oldum. Manevi dünyamda dostum daima sensin. Dış görünüşe değer verme bahsi ortadan kalktı artık. Gönül çok önceleri sana koştu canım seninle gitti. Şimdiki canım Leylâ’ya değil, Mevlâ’ya yönelik. Bir’lik yolunda seninle olmam, yanarım. Şimdi, gözümün nuru, gönlümün aydınlığı! ..

Ben maskaralığa nam salmışım bari sen bu yola girme. İçinden çıkma namus perdesinin. Mecnun olan benim; bana yaraşır delilik, kınamışlık. Şimdi git, aşk töresini, âşıklık geleneğini, maşuk gidişatını bozma. Gir şimdi, ey vefalı! Açtırma kötü söz arayanların dudaklarını; sakız verme dedikodu arayanların ağızlarına. Beni aramaya çıktığını âleme bildirip deliliğine ferman yazdırma. Kimse seni burada görmeden git.


Ben ki varım; sen içimdesin, bunu bil!


RE: Leyla ve mecnun kısasları II. - Toprak - 19-09-2008

Bir bütün idim ben leyla ile. Sense Leyla'yım diyorsun.
Sen Leyla isen eğer, beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya.

Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda? Canım gideli hayli zamandır, cismimdeki bir başka candır;
bir özge candır.

Sensin beni benden ayıran,uzaklaştıran.Ben yokum,senin tecellin var.Vuslatının ağır yükünü kaldıramam ki. Önceleri sen vardın,şimdi ben yok oldum. Manevi dünyamda dostum daima sensin. Dış görünüşe değer verme bahsi ortadan kalktı artık.Gönül çok önceleri sana koştu,canım seninle gitti. Şimdiki canım Leyla'ya değil, Mevla'ya yönelik. Bir'lik yolunda seninle olamam,yanarım.

Şimdi,gözümün nuru,gönlümün aydınlığı!..

Ben maskaralığa nam salmışım,bari sen bu yola girme. İçinden çıkma namus perdesinin.
Mecnun olan benim;bana yaraşır delilik,kınanmışlık.

Şimdi git aşk töresini, aşıklık geleneğini, maşuk gidişatını bozma.


Git şimdi , Ey Vefalı! Açtırma kötü söz arayanların dudaklarını; sakız verme dedikodu arayanların ağızlarına. Beni aramaya çıktığını aleme bildirip deliliğine ferman yazdırma.

Kimse seni burda görmeden git. Ben ki varım; sen içimdesin, bunu bil!..




RE: Leyla ve mecnun kısasları II. - Toprak - 19-09-2008

A Gönül! Mecnun Misali...

Gönül Mecnûn gibi dil-beste olma zülf-i Leylâ'ya

Seni sâhra-neverd-i aşk eden zîrâ Hudâ'dır hep

(Haşmet)

A gönül! Mecnun misali, Leyla'nın zülfüne hemen gönül bağlama.

Çünkü seni aşk çöllerinde gezdirip duran Leyla değil, Mevlâ'dır hep.

Bu beyitte aşkın çilelerini çekmekle hayattan bezmiş bir âşığın yakarışı görülmekte, bunun çaresi olarak da teslimiyetçi bir ruh, yani başına gelenlere çare aramaktansa kaderine boyun eğip ''Hepsi Allah'tan!..'' diyen pasif bir anlayış ön plâna çıkmaktadır. Zaten âşık da sevgili karşısında pasif olmaya mahkûmdur. Ona düşen, başına gelen aşkı çekmek, onun acıları ile yaşamaktır. Bu anlayış, şairin devamlı sürgünde geçen hayatıyla da bir anlamda örtüşmektedir. Elden bir şey gelmeyince, zavallı âşık ne yapsın, ''Mecnun (çılgın) da zaten Leyla için çöllere düşmemiş miydi?'' diye avunur. Önünde böyle muhteşem bir örnek dururken aşk işinde şâirin başka türlü davranması da zaten mümkün değildir. Olsa olsa Mecnun'u geride bırakacak bir çile ile tecrübe kazanıp aşk yollarında pişebilir. Böylece hayatına anlam katacak, kederlerden neşe devşirmeyi, acıları zevk edinmeyi öğrenecektir. Bilir ki, ne kadar acı çekerse, kendisini sevgiliye o kadar yakın hisseder. Aşk, acıdan ibarettir zira. Acı çekmeyince aşkın büyümesinden de, büyütülmesinden de söz edilemez. En büyük aşklar, en çok acı verenler değil midir?




RE: Leyla ve mecnun kısasları II. - Toprak - 19-09-2008

Mecnun'un bir şiirinden


Mecnun lakabıyla bilinen Amiroğullarından Mülevvah'ın oğlu Kays, çöllerde, sahralarda Leyla'nın aşkı ile divane dolaşırken kendi halini anlatan şiirler söyler, ona yolu uğrayanlar bu şiirlerden okumasını ister, şiirler okundukça dört bir yana yayılır, böylece Leyla adı daha çok bilinirmiş. İşte o şiirlerden bir parça:

Toplumda ve tenhada, gece gündüz, yirmi sene, insanların Rabbine dua ettim;

Leyla'nın da benim çilem gibi çile çekmesi, benim sevdiğim gibi sevmesi için...

Yahut benim halimi anlaması veya bana acıması için...

Allah duamı kabul etmedi. Bu yolda benim aşkımı bir geçen de olmadı... Oysa beni bitiren şu aşk yüreğimde artırıldı da artırıldı...

Aşk her âşıkın kalbinde eskiyor; Leyla'ya olan aşkım ise ben yaşadıkça tazelenmekte...

Rabbim! Artık beni ona sevdir, veya bana onunla şifa ver. Yoksa kalbimin çektiği çileden artık dinlendirileyim, Rabbim!...