Forum Hafızoğlu
Tarikatlar Açılmalıdır - Yazdırılabilir Sürüm

+- Forum Hafızoğlu (https://www.hafizoglu.net/frm)
+-- Forum: Hafızoğlu Forum Genel (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=1)
+--- Forum: Serbest Kürsü (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=5)
+--- Konu: Tarikatlar Açılmalıdır (/showthread.php?tid=3290)



Tarikatlar Açılmalıdır - EşkiyA - 09-11-2006


NOT: Lütfen okumadan yorum yapmayın...

Tarikatlar Açılmalıdır

BEYAZ “Türkler”in büyük medyasında ön-yargıların bini bir parayadır. Bunlardan biri de İslâmî tarikatların kötü olduğu hükmüdür. Niçin kötüymüşler? Onlar bu konuda herhangi ipe-sapa gelir bir gerekçe göstermezler. “Kötü oldukları için kötüdürler...”

Masonluk da bir tür tarikattır. Masonluk niçin kötü değildir de, dinî tarikatlar kötüdür?.. Cevap yok.

Tarikatları Atatürk yasak ettirmiş de onun için kötüdürler... Peki, aynı Atatürk Mason localarını da kapattırmamış mıydı?

Dinî tarikatlar yeniden açılamazmış... Onlara soruyoruz: Atatürk’ün ölümünden sonra Mason locaları açıldığına göre, İslâm tarikatları niçin açılmayacakmış? Lütfen gerekçeli cevap versinler. Lütfen safsata, mügalata yapmasınlar.

Bütün medenî dünyada İslâmî tarikat açılabiliyor da Türkiye’de niçin açılamıyor?

Hani Anayasamıza göre dernek kurma hürriyeti vardı...

Hani Anayasamıza göre din, inanç, ibadet hürriyeti vardı...

Tarikatlarda sakıncalı şeyler oluyormuş. Olur tabiî... İnsan haklarına, hukuka, hürriyete ve adalete aykırı olarak onları kapatırsan, yer altına inerler, kontrolsuz ve denetimsiz kalırlar ve bir kısmı şu veya bu şekilde dejenere olur.

Bahaîlik serbest, Yahova Şahitleri sekti serbest, Rotaryenlik serbest, Lionsçuluk serbest... Hattâ eşcinsellerin dernek kurması bile serbest bırakıldı... Lakin İslâmî tarikatlar yasak. Adalet bu mudur, eşitlik bu mudur?

Tarikatlar gericiliğe sebep oluyormuş...Ne boş bir gerekçe. İlericilik serbest de, gericilik niçin değil? Hem gericilik ne demek, târifini yapsınlar.

Namaz kılmak gericilik. Dindarlık gericilik. Muhafazakârlık gericilik. Mâzideki iyi şeylere taraftar olmak gericilik. Müslümanca yaşamak istemek gericilik.

Ateistlik, agnostiklik, din düşmanlığı serbest; bunlara karşı olmak, bunlara zıt inanç ve fikirlere sahip olmak yasak. Bunun adı da çağdaşlık.

İslâm tarikatlarının bu ülkede bin yıllık bir tarihi vardır. Tarikatlar, bu coğrafya ve tarihte varoluşumuzun ana faktörlerinin birincisidir. Onların üzerindeki yasakların devamı, varlığımızı tehlikeye atar.

Filatelistler (pul-severler), serinofiller (kanarya severler), çevreyi korumak isteyenler nasıl dernek kurabiliyorlarsa Müslümanlar da tarikat kurabilmelidir.

Rast gele mi?.. Elbette hayır. Önüne gelen tarikat kuramaz.

Eskiden Osmanlı devletinde Şeyhülislâmlık/Meşihat dairesi vardı. Bu daire içinde tarikatlarla ilgilenen, onları kontrol eden bir “Meclis-i Meşâyih” (Şeyhler Meclisi) bulunuyordu.

Tarikatta esas olan devamlılıktır. Tarikatın, tekkenin, dergâhın, zâviyenin başında bulunan zatın, ucu Peygamberimize dayanan geçerli bir icazeti olması gerekir.

Şeyhin mutlaka ehliyetli, liyakatli olması gerekir. Bu ehliyet ve liyakat da icazetle belli olur.

Tarikatlar politikadan, para işlerinden, ahlâksızlıklardan uzak olmalı ve kalmalıdır.

Müridlerden ha babam para toplanıyor, birileri malı götürüyor. Böyle bir tarikat İslâmî değil, şeytanîdir. Meclis-i Meşâyih buna izin vermez. Şayet bir sahte şeyh böyle yapıyorsa, onu kulağından tutar atar.

Tarikatlarda partizanlık, sekter düşünce, çekişme ve tepişme olmaz.

İslâm dinine, Muhammed aleyhisselamın şeriatına, Kur’ân ahlâkına aykırı hiçbir sözün, fiilin, davranışın yeri yoktur tarikatta.

Tarikat, kendisine katılanları olgunlaştırır, yetiştirir; iyi Müslüman, iyi vatandaş, iyi insan haline getirir.

Tarikat insanları melekleştirmek için çalışır.

İnsanları kurtlaştıran tarikat, tarikat taslağı veya müsveddesidir.

Âdil bir hukuk sistemi tarikatları yasaklayamaz, tarikatlar üzerindeki yasakları yürürlükte tutamaz. Çünkü:

(1) Böyle bir yasak evrensel insan haklarına ve hürriyetlerine aykırıdır.

(2) Böyle bir yasak adalete aykırıdır.

(3) Böyle bir yasak eşitlik prensibine aykırıdır. (Masonluk niçin serbest, tarikatlar niçin yasak?)

(4) Böyle bir yasak millî menfaatlere, millî kimliğe, millî kültüre aykırıdır.

(5) Böyle bir yasak demokrasiye aykırıdır.

(6) Böyle bir yasak gerçek cumhuriyete aykırıdır.

Filan ideoloji veya felsefî sistem tarikatlara karşıymış, onları istemiyormuş, dolayısıyla tarikatlar kapalı kalmalıymış... Bunlar, temelsiz ve boş gerekçelerdir.

Bu memleket bu kadar bozulduysa, ahlâk bu kadar tereddi ve tefessüh ettiyse, bunda tarikatların kapalı olmasının büyük rolü vardır.

İslâm tarikatlarının futbol kulüpleri kadar haysiyeti yok mudur?

Ateistlerin tarikatlar aleyhindeki fikirleri ve gerekçeleri son derece saçmadır ve tutar tarafı yoktur.Bu adamlara kalsa, sadece tarikatları değil, dini de tümden yasaklamak gerekir. Halbuki din hürriyeti temel insan haklarının ana maddesidir.

Tarikatların açılması laikliğe aykırı olurmuş... Olmaz!.. Türkiye’de Bahaîliğin veya Evangelistliğin serbest olması laikliğe nasıl aykırı olmuyorsa, Nakşîliğin veya Mevlevîliğin serbest olması da aykırı olmaz.

Tarikatlar bir olgudur, bir realitedir. İnkar etmekle, kapattım demekle yok olmazlar. Yasak edilirlerse yer altına girerler, başka şekillerde arz-ı endam ederler ve varlıklarını, şu veya bu şekilde yine sürdürürler. Kontrolsuz kaldıkları için de bir sürü sakınca meydana gelir, (hepsi için söylemiyorum) bazılarında din istismarı (sömürüsü) görülür.

Kontrol edilmeleri, denetlenmeleri, İslâm dinine uygun olmaları şartıyla tarikatlara izin verilmelidir. Kontrol ve denetim de Masonlara, İslâm düşmanlarına değil, erdemli Müslümanlara verilmelidir.

Anadolu’nun bizim olmasında tarikatların büyük rolü ve hizmeti olmuştu. Tarikatsız bir Türkiye’yi elde tutamayız. Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu’nun dediği gibi “Biz bu kafayla gidersek, bu toprakları elimizde tutamayız.”

M.Şevket EYGİ MİLLİGAZETE



Cvp: Tarikatlar Açılmalıdır - OceaN - 09-11-2006

Ben tarikatlara karşı değilim ama iyi amaçlı tarikatlara altını çiziyorum iyi niyetli tarikatlara türkiyede gerçektende terikatçılık gericilikle eş sayılıyor ve bu çok yanlış bir ülkenin dini ögrenmesi kötümü dedigin gibi masonluk varken tarikatlar neden yaraltında bunlar tamamen siyasi düşünceler!!!bu konunun ucu açık ucu açık derken bu konu tek başınabir sorun degil yani bunu körükleyen başka nedenlerde var ve bunlar ülkedışı siyasetede giriyor.....


Cvp: Tarikatlar Açılmalıdır - YurtseveN_1881 - 13-11-2006

Ben tarikatlerin açılmasına karşıyım unutmayınız ki bu ülkede diyanet işleri var dinle ilgili konular ondan sorulur.
Nurcular ve fetullahçılar vs.leri yeterince sorun oluyorlar laik Türkiye Cumhuriyetinde.Tarikatlerin açılması kabul edilemez.


Cvp: Tarikatlar Açılmalıdır - EşkiyA - 14-11-2006

unutmayın ki osmanlıyı 6 asır yaşatan tarikatlardır...

diyanet ne yapıyor ki ancak dinler arası diyalog gibi bir saçmalı yapıyor diyanet.. kaç kişiye dinini öğretiyor, kaç kişiyi misyonerlerim tehlikesinden kurtarıyor. vatandaş dinini düzgün bilmiyor misyonerde geliyor karıştırıyor kafasını az bucuk bildigi dininden de ediyor insanımızı...

tarikatlarla laik Türkiye nin varlıgı arasında hiçbir zıtlık yoktur... tarikatın tam olarak ne oldugunu bilirsek T.c nin varlıgıyla ve devamıyla bir zıtlık olmadıgını anlarız...

dinini iyi bilen ve en güzel şekilde yaşayan kimseden kimseye zarar gelmez...

mü'min, elinden, dilinden, belinden (zina), kimseye bir zararı olmayan kimsedir.. ve tarikatlarda insana bunu en güzel şekilde yapmaya ve dininde daim olmaya kemale ermeye yardımcı olur..

durum böyleyken T.c nin varlıgıyla neresi çelişiyor tarikatların????????????????????


Cvp: Tarikatlar Açılmalıdır - YurtseveN_1881 - 15-11-2006

Diyanet İşleri Başkanlığı 3 Mart 1924 tarihinde 429 Sayılı Kanunla Başbakanlığa bağlı bir teşkilat olarak kurulmuştur.

Anayasamızın 136. maddesinde belirtildiği üzere Diyanet İşleri Başkanlığı, genel idare içinde yer alan bir kamu kurumu olup, "laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışmayı ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. İlgili kanunda da bu görevler, "İslâm Dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, Din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek" şeklinde belirlenmiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığı, her türlü siyasi görüş ve düşüncenin üstünde kalarak milli birlik ve dayanışmayı temin etmeyi, kardeşlik, yardımlaşma ve fedakarlık başta gelmek üzere dinimizin yüce prensiplerini vatandaşlarımıza tanıtmayı, din konusunda halkımızı doğru bilgilendirmeyi, manevi ve ahlaki değerlere bağlılıklarını artırmayı amaç edinmektedir.

Başkanlığımız din hizmetlerini ifa ederken ve yönetirken mezhep, eğilim, kültür ve cinsiyet ayırımı yapmaksızın toplumun her kesimine eşit hizmet sunmaya, kişilerin dinin gereklerini yerine getirme veya getirmeme özgürlüğüne saygılı olmaya büyük özen göstermektedir. Peygamberimizin "müsamaha dini" olarak tanımladığı Yüce Dinimizin birlikte ve barış içinde yaşamayı kolaylaştıran hoşgörüsü de bunu gerektirmektedir. Din hizmetlerinin ifasında asırlardır devam edegelen dinî tecrübenin, amelî ve fikrî mirasın ortak paydasının esas alınması ve istikrarın korunması da, toplumsal barışa ve dinin bütünleştirici işlevine atfettiğimiz önemin bir parçasını teşkil eder.

Diyanet İşleri Başkanlığı yurtiçinde il ve ilçe müftülükleri olarak, yurtdışında vatandaş ve soydaşlarımızın yaşadığı ülkelerde ise din hizmetleri müşavirlik ve ataşelikleri şeklinde teşkilatlanmış bulunmaktadır. Başkanlık gerek merkez, gerekse taşra ve yurtdışı teşkilatlarındaki kadrolarıyla, yasal görev tanımına uygun olarak ve yukarıda zikredilen prensipler doğrultusunda işlevini başarı ile yerine getirmektedir.


Cvp: Tarikatlar Açılmalıdır - YurtseveN_1881 - 15-11-2006

Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek (Anayasa md. 136), İslam Dini’nin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu ydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek. (633 S.K. md.1).

Toplumu din konusunda aydınlatırken dinin iki temel kaynağı olan Kur’an ve Sünnete dayalı sağlam bilgiyi esas almak, Müslümanların 14 asırlık dinî tecrübesini göz önünde bulundurmak, modern hayatı ve insanlığın ortak birikimini de göz ardı etmemek.

Din konusunda mezhep, anlayış ve uygulama ayrımı yapmadan vatandaşlık esasına göre hizmet sunmak.

Sürekli bilgi üretmek, bilgiyi toplumla paylaşmak ve güncel sorunlar hakkında yerinde ve zamanında açıklama yapmak.

Engelli, kimsesiz, yaşlı, yoksul, hükümlü ve tutuklu gibi ilgi ve desteğe muhtaç vatandaşlarımızın yanında olmayı din hizmetinin ayrılmaz bir parçası kabul etmek.

İslâm’ın itikadî ve amelî ilkelerini özümsemiş, eğitim ve kültür seviyeleri yüksek, kendisiyle ve toplumla barışık, beşerî ilişkilerde topluma öncü, muhatabını anlayan ve dinî sorunlarına pratik çözümler üretebilen, dinî ve ilmî verileri birlikte kullanabilen, söz ve davranışlarıyla örnek bir hayat sergileyebilen din görevlilerine sahip olmak.

Yurt dışındaki vatandaşlarımızın asimile olmadan, kendi öz kimliklerine bağlı kalmalarına ve yaşadıkları toplumla uyum içinde olmalarına katkı sağlamak.

Yurt dışında Türkiye’nin dinî alandaki tecrübe ve birikiminin tanıtılmasını, İslâm Dini’nin doğru anlaşılmasını sağlamak.

Gerek AB ülkelerinde gerekse Türkiye’de var olan din anlayışları ve uygulamalarıyla ilgili tartışmaları yakından izlemek ve bu konuda Batı kamuoyuna sağlıklı bilgiler sunmak.