NERDESİN - Yazdırılabilir Sürüm +- Forum Hafızoğlu (https://www.hafizoglu.net/frm) +-- Forum: HerteldeN (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=19) +--- Forum: Duygularımız (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=79) +--- Konu: NERDESİN (/showthread.php?tid=3491) |
NERDESİN - S_MecnuN - 13-11-2006 Geceleyin bir ses böler uykumu, İçim ürpermeyle dolar Nerdesin? Arıyorum yıllar var ki ben onu, Aşıkıyım beni çağıran bu sesin. Gün olur sürüyüp beni derbeder, Bu ses rüzgarlara karışır gider. Gün olur peşimden yürür beraber, Ansızın haykırır bana Nerdesin? Bütün sevgileri atıp içimden, Varlığımı yalnız ona verdim ben, Elverir ki bir gün bana derinden, Ta derinden bir gün bana “Gel” desin. Cvp: NERDESİN - S_MecnuN - 13-11-2006 İsterdim Senden ayrı kaldığım günlerde uzaklardan bana bir ses, bir selam, bir nefes olmanı isterdim..Bana, üşüme diye seslenmeni isterdim...Senden uzaklardada olsam bir el, bir kol olmanı isterdim.. Seni çok özledim demeni isterdim...En çaresiz günlerimde bana bir merhaba demeni isterdim..Geceleri aydınlatan ay gibi, umut ışığım olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna, ağlasaydım doya doya ..Geçerdi yüreğimin üşümesi...Seninle suları mavi, mavi akan bir ırmağın kıyısında buluşmak, saçlarından öpmek, kokusunu içime çekmek ve nefesinin sıcaklığını hissetmek, sana sarılmak, kucaklamak, mutluluktan uçmak isterdim. Ama nafile be güzelim, sanki aramızdaki bütün yollar kapalı... Sana uzanan bütün dallar kesik... Yokluğun buz gibi soğuk... Üşüyorum, üşüyorum... Üşümüşlükten yüreğim de kaskatı kesilmiş adeta...Ateşler içinde bedenim... Öyle bir üşüme ki, donan yüreğimi hiç bir şey ısıtmıyor artık...Bütün bedenim uyuşmuş....Çektiğim acılar ezip geçiyor ruhumu ... Yoksun işte, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi. Kirpikleri kırılan bir zamanın teninde, hüzünlü nağmeler topluyorum gecelere şimdi... Bilirim, yüreğimde ki seni sevmek ve özlemek bir ateşe dokunmaktı adeta..Yakmaktır yangınlarda ... Ama ben üşüyorum.. Yokluğunu hissetmek buz gibi soğuk... Isıtmak için yakacak bir şeyimde yok...Ağlıyorum, sanki buza dönüşüyor akan gözyaşlarım. Ağlıyorum, akıp gidiyor gözyaşlarım çağlayanlara. Bakakalıyorum ardından çaresiz. Ah... bir el olsanda dokunsan şu alnıma, okşasan saçlarımı bir anne şefkatiyle.. Geçerdi ağrısı başımın, geçerdi biliyorum... Bir gül olsaydın bahçemde, koklasaydım nefes, nefes..Seni çekseydim içime sindire, sindire... Bir göz olup baksaydın gözlerime, çekip alsaydın içimdeki hüznü... Ah bir bilsen nasıl sevinirdi yüreğim, nasıl sevinirdi dudağımdaki gelincik, kapımdaki akasya... Susuyorum artık derin derin... Ve sessizce soluyorum bir hazan yaprağı gibi... Oysa ne kadar çok hasretim konuşmaya, anlatmaya, anlaşılmaya... Oysa ne çok istiyorum, tüm bedenimden söküp almanı yalnızlığımı, hicranımı bir tılsımla... Yüreğim kan çanağına dönmüş adeta, dikenler acımasızca batıyor bedenime, ayaklarım kırık koşamıyorum artık sevdama, varacağım menzil uzaklarda kalmış... Hadi gel artık... Yüreğim ol bitanem..Sensizliğimde hissettiğim her ölümümde bana yeniden hayat ver... Elim ol, ayağım ol, can damarım ol... Gecem, gündüzüm ol... Ağlayan gözlerim ol her damlada yeniden yeşert beni, yeniden canlandır umudumu... Benliğim yeniden canlansın ki, seni ne kadar özlediğimi anlatayım yeryüzündeki bütün canlı, cansız varlıklara...Öyle bir haykırayım ki sağır sultanlar bile duysun seni ne kadar da çok sevdiğimi .. Önce sen gel, bir daha üşümesin yüreğim.. Yoksun işte bitanem, yoksun...Sensizlikten kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi. Cvp: NERDESİN - S_MecnuN - 13-11-2006 Uzaklardan bir ses olmani isterdim, bir selam, bir nefes... "Üsüme" diye seslenmeni isterdim... bir el olmani isterdim, bir kol... "Özledim" deyip sarilmani... en karanlik yerinde düslerimin cikip gelmeni isterdim.. kinali bir bahar gibi, umut isigi olmani isterdim hayatima... gelseydin ve yaslasaydim basimi omuzuna, aglasaydim doya doya ... gecerdi üsümesi yüregimin, gecerdi üsümesi icimin, kirpiklerimde yagmurlar dumanlanmazdi biliyorum... seninle sulari yesil bir irmagin kiyisinda bulusmak, saclarinin kokusundan öpmek, içime cekmek ve serin solugundan icmek, sana sarilmak, kucaklamak, ucmak isterdim… ama nafile, aramızdaki bütün yollar kapali... bütün dallar kesik... yoklugun buz gibi soguk... üsüyorum... yüregim de donmus sanki.. gözlerimde... atesler icinde bedenim... öyle bir üsüme ki, hic bir sey isitmıyor artik.. bütün uzuvlarim uyusmus..ezip geciyor ruhumu acilar... yoksun iste, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor simdi.. kirpikleri kirilan bir zamanin teninde, agrili siirler topluyorum gecelere simdi... bilirim, sevmek ve özlemek bir atese dokunmaktir.. yakmaktir yüregini yanginlarda.. ama ben üsüyorum.. yoklugun buz gibi soguk.. yakacak bir seyimde yok… kendimden baska..agliyorum, buza dönüsüyor gözyaslarim… agliyorum, akip gidiyor gözyaslarim caglayanlara… bakakaliyorum ardindan caresiz… ah! bir el olsan dokunsan alnima, oksasan saclarimi bir anne sefkatiyle.. gecerdi agrisi basim, gecerdi biliyorum... bir gül olsaydin bahcemde, koklasaydim nefes nefes, cekseydim icime derin derin... bir göz olup baksaydin gözlerime, cekip alsaydin icindeki hüznü... ah! bir bilsen nasil sevinirdi yüregim, nasil sevinirdi dudagimdaki gelincik, kapimdaki akasya... susuyorum artik derin derin... ve sessizce soluyorum bir hazan yapragi gibi... oysa ne kadar cok hasretim konusmaya, anlatmaya anlasilmaya... oysa ne cok istiyorum, tüm bedenimden söküp almani yalnizligimi, hicranimi bir tilsimla... yüregim kanrevan, dikenler acimasiz, ayaklarim kirik kosamiyorum artik doruklara, menzil uzak... geL yuregim ol seher gülüm, her ölümümde bana yeniden hayat ver.. elim ol, ayagim ol, canim ol... gecem - gündüzüm ol... aglayan gözlerim ol her damlada yeniden dogur beni, yeniden dogur umudumu...her öldügümde yeniden yarat ki, seni ne kadar özledigimi anlatayim yeryüzündeki bütün canli cansiz varliklara, ne kadar cok sevdigimi ... Önce sen gel sevgilim solmadan resimler, siirler sislenmeden... islenmeden geceler ... sonra ölüm gelsin... Yoksun iste, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor simdi. Cvp: NERDESİN - S_MecnuN - 13-11-2006 Yalnızım çünkü sen varsın" "gel" desen gelirdim gittiğin uzakta bendim dağ gibi bir ihanetten düştüm bu kendime son gelişim ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime kendimi suçüstü yakalıyorum ve kentsizliğimin isimsizliğini Araz'a uyak düşüyorum gözlerime senden düşler sürüyorum ıslak bileklerim kan bayr***** yatıyor bana en büyük tehdit yine ben oluyorum sonra bir durağa yaslanıyorum sonra bir kente ve sen gidiyorsun ben kanıyorum diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun" oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun yorgun Haliç'e biraz inat biraz ihanet bırakıyorum ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum aklıma düşüyorsun düşüyorum düşünce üşüyorum azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum yalanlarımla bir hiçlikteyim beni içinden kaç bu kentte her yağmur kendini ağlar aklıma düşsen yalnızlık oluyorum ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir nerde kimi üşüyorsun artık kendini yakan bir ateşim kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz şimdi boş duraklara yaslanıyorum boş kentlere oysa "gel" desen gelecektim gün düşlerime dönüşlerimde bakışın içiyor beni gözlerimden gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara uzaklığına uzanıyorum sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan yıkılıyorum şarkılara "kimseler biliyor" yalnızlık dostumdu şimdi korkum oluyor oysa "gel" desen gelecektim artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan kendimi yitirdikçe sana gidiyorum göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum uysal yalnızlıklar satın alıyorum gülüşümle ödeyerek ve içimde yalancı bir katil taşıyorum yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben kirli sözlerimi temize çekme oysa "gel" desen gelecektim gözlerim ihanete ihbar taşıyor kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına sözü namluna sürmelisin şimdi en yaralı yanımdan vurmalısın beni çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam susuşuna kan döküyor gözlerim sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun oysa bilmelisin Araz'ım kimsenin içi görünmez ve hiç bulamadıklarını asla yitiremezsin bak şimdi aramızda sessiz kalıyor söylenecek bütün sözler her sabah akşam oluyorsun alnından ellerine damlıyorsun yüzündeki yağmurla iniyorsun kente içine dert oluyorsun kentin dışına yağmur yüreğinde dağılıyor kristal şehirler duvarların kan öksürüyor ve sen başkalarının gözlerini yüzümde aramamayı öğreniyorsun beni bir durağa yaslıyorsun beni bir kente gidiyorsun oysa "gel" desen gelecektim susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın en susmakta neydi öyle sen en dinlerken biliyorum Araz'ım insan kendini bulmamalı, hep aramalı gittiğin yerden başlıyorum öyleyse gece cinnetlerimi de alıp yanıma denize bakmayı bilmeyenler bir gün mutlaka boğulur işte bundandır gözlerinden kaçışlarım siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı ben şimdi gurbetim içimde taşıyorum heba olsa da senlerce yılım oysa "gel" desen gelecektim ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden şairler ölüdür derler inanmıyorum en karanlık ceketimi giyiyordum ışığa kördüm çünkü şimdi ise güneşe ilerliyorum dirilmek için kimliği paslanıyor eski bir anarşistin gecenin kör gözünden utanıyorum hadi bana en militan kelimelerle saldır batır içime cümlelerini beyhude bir dehşet bırak hak ediyorum gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime can kaybından ölüyorum cenazemde namaz kılacağım zan altındayım yalanıma inanıyorum yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin kinim kendime susuşum sana küsüşüm tüm dünyaya üstü kalsın ihanetimin "gel" desen gelecektim yine bir tren geçiyor içimden sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan süsle beni ey aşk geçtiğin yerleri öpüyorum yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum dişlerindeki nikotin tadı terkimde sirenler ve ateş hatları içip sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla yasadışıyım tutukla beni gözlerimden kalemim bitti yitirdi şiirini şuur öldü kanımdaki mürekkep balığı solumdaki sise intihar etti intiharlar bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek yaşamak için geç bir zaman ölmek için ise erken çok davullu bir senfoni sürçüyor dikiş tutmaz ayrılığımda kirpiğinden yapılma bir darağacına geceyi asıyorum yoksun bu yağmurlar ıslatmıyor beni bir durağa yaslanıyorum sensiz gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum "gel" desen gelecektim oysa kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor şimdi herkes biraz sen biraz acı göğsümde bir vagon gizli sözler batıyor fırtınalar çıkıyor üstüme şakağımda intihar acemisi bir şairin delilik provaları arkandan uluyan kapılardan söküyorum kokunu yokluğunu kokluyorum yokluğunu yokluyorum çöz gözlerimi senden hadi ücranda yak bakışımı gözlerine bekçi sevdam dünden ve senden kalmayım içine her düşen kendi keşfi sanıyor seni oysa sen melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin ve kendini acıtmak istiyorsun ama güller kendine batamaz bilmiyor musun "gel" mi diyorsun herkes kendi gördüğüne bakar peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu hadi en kanadığımız yerden susalım "gel" desen gelirdim "git" dedin ve gittin Aşka... Rüzgara... Ayrılığa... Zamana... Cvp: NERDESİN - S_MecnuN - 13-11-2006 Geceye aniden inen Sisin arkasından Yola bakan gözlerim Önümdeki masaya Döndü. Beyaz kağıdın üzerine Kalemden damlayan Mürekkep lekelerine Bakmadan çizdiğim Her biri sen olan Özlediğim yüzlere. Yüreğimin, içine kilitlediği Aklımınsa yok saydığı Kurumaya başlayan bir ağacın Susuz kalan toprağa mı? Yağmıyan yağmura mı? Eline uzatmayan insana mı? İsyan edercesine döktüğü Kuru sarı yapraklar misali Ve geceyi yok saydıran Sise inat, Lekelerdeki senlere Bıraktığım gözyaşlarım. Dudağına buse, Kulağına sevgi sözcükleri, Yüreğimizdeki özlemi Kavuşturan, Çizgilere renk katan, Gülümseyen damlalar oldu, Aklımın yok saydığı Yüreğimse yüreğin olan Sevgili... Cvp: NERDESİN - S_MecnuN - 13-11-2006 ~~Yalnızım Bu Şehirde~~ Yalnızım bu şehirde Sokaklar sessiz sakin Kimsecikler yok ortalıkta Işıklar bile eskisi gibi yanmıyor Sanki kuşlar küsmüş bana Bu şehir dar geliyor şimdi Sensizlik zor geliyor bana Bu sitem sanadır yar Bu isyan sanadır yar Bu şehir sana dargın yar Yoksun sen bu şehirde Sanki hiç kimsecikler yok Yalnızım bu şehirde Tek başıma Yalnızım bu şehirde Yalnızım... Cvp: NERDESİN - S_MecnuN - 13-11-2006 ~~Söylenemeyen~~ Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır?.. Yağmur bırakmadan geçen bulutlar gibiydi zihnimdeki düşünceler; dilime düşmeyen, sözcüklere dönüşmeyen!.. Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır?.. Her zaman fazla oldu söyleyemediklerim, söyleyebildiklerimden!.. Her zaman; bir bilinmez lisandaki çözülmez şiirleri koklayıp, hissettirmeye çalıştım sana... Her zaman biraz daha zaman kolladım seslenmek için sana, ve her zaman hayıflandım; Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır?.. Kendi karanlığında; güneşe görünmek için karar veren bir tohum gibiydim... Zordu çıkmak gömüldüğüm çamurdan; Ama güzeldi!....... Sen güzeldin ve ben, güzelleşiyordum seni düşündüğümde!.. Kendi karanlığında; güneşe görünmeye karar verip yeşillerini giyen bir tohum gibiydim... Boyutları değişiyordu hayatımın... Yani, değiştiren sendin boyutlarını hayatımın; büyüyordum, gelişiyordum, genişliyordum... Söyleyebildiklerimden çoktu her zaman, söyleyemediklerim; bu yüzden kelimelerimin arası açılıyordu!.. Sığdıramadığım her duygu; iki kelimemin arasındaki boşlukta gizli... O yüzden, yazdıkça parmaklarım,,, ve işte yine o yüzden söyledikçe dilim topallıyor!.. Toparlayamıyorum zihnimi... Seni özlüyor, ve terliyorum özledikçe; Seni koklamak için... İçimdesin! Cvp: NERDESİN - S_MecnuN - 13-11-2006 Istanbul Oluyordum Önce seviyordum seni. Sonra Ýstanbul oluyor kucaklýyordum. Eminönünde balýk ekmek yerken yanýndaki minik kedi oluyordum. Sefkatle bakýyor, kopardýgýn balýk ekmekten bir parca atýyordun önüme. Sefkatine sevdalanýyordum. Sonra sen vapura biniyor simit atýyordun martýlara, hepsiyle kapýsýyor simitlerin hepsini ben kapýyordum. Simit degil sevdandý attýklarýn kimseyle paylasamýyor. Tüm sevdalarýný ben topluyordum. Sen camlýca tepesine cýkýyordun, ben bogaz oluyordum. Gözünün alabildigi tüm güzellikler oluoyrdum. O güzel gözlerin baska kimselere, baska hic bir seye bakmasýný istemiyordum. Bir bana baksýn istiyordum. Geceleri ay oluyordum, yolunu aydýnlatýyordum. Sokak lambalarýndan kýskanýyor, baþka ýþýklar aydýnlatmasýn yolunu istiyordum. Kilyosta kum oluyordum, deniz oluyordum. Bedenine benden baska hic bir sey deysin istemiyordum. Balýk tutarken attýgýn olta oluyordum. Elerinden oltanýn bile tutmasýný istemiyordum. Sonra oltanýn ucunda balýk oluyordum senden kacsam bile beni býrakma, yakala, kendine dogru cek diye. Bir tek ben olamýyordum. Sen benden gectin birkere. Ýstanbul oluyordum. Benden vazgectin ama Ýstanbuldan vazgecemezsin diye... Cvp: NERDESİN - S_MecnuN - 13-11-2006 İlk sabahım sensiz. Hiçbir sabah bu kadar sessiz olmamıştı evimiz. Uyan artık saat ... Uzun sessizlik söylüyor saati, gerçeği Yalnızım artık değil mi. Yalnızlıkta sen yoksun şimdi öyle mi? En sevdiğin şarkıyla bozsam bu sessizliği, Çoğalır mıyım yeniden. Perdelerimi açarsam güneş içeri dolacak. Mavilik gözümü alacak. Bu denize bu güneşe bakarsam mı ? Bakmazsam mı ? Canım daha az yanacak. Hâlâ tütün kokusu ellerimde, Hâlâ hazırda duran gözyaşı aktı akacak. Ben başlarsam korkuyorum menekşelerde ağlayacak. Bir zaman keyifli yemeklerin piştiği mutfak mı burası. Sadece geceden kalma bir bardak var tezgahta, Yalnızlığımı, tekil hayatımı bana bir daha hatırlatan. Tek bardak, Tek tabak. Tek başına bir hayat. Ne çok anı yüklü bu ev, Sen hep varsın derken, Yokluğun çıkıyor varlığının karşısında. Sen yolu yarılamış çocuktun benim için. Saçlarında ki beyazların çoğaldıkça, çocuklaşıyordun. Alışkanlıklar zincirine bir yenisini eklemişim. Bağımlın olmuşum, Yok olunca anladım. Bu gün Pazar, Pazar sabahı bu ev kızarmış ekmek kokardı. Şimdi duvarlarına sinmiş hüzün, dumanlı anılar Ve çok yanmış bir ekmek kokusu gibi ayrılık var. Adımlarımda, avuçlarımda sen (sensizlik)çıkıyor. Islanıp, ıslanıp kuruyan şu mendil sıkıldı mı, Benle yaşamaktan bu hüznü ? Gökleri dost bilsem, O ağladıkça sevinirim ben. Ben ağladıkça da sevinir mi ki gökler. Rüzgar esiyor mu acaba şimdi dışarıda senin sevdiğin gibi. Sen rüzgarı, ben yağmuru severdim. Şimdi hep rüzgar essin hiç yağmur yağmasın, Sen mutlu ol, Beni mutlu etmeye kasım yağmurları bile yetmez. Ben yabancısı artık bu şehrin, Gitsem bu acıları ardımda bırakabilir miyim. Söke bilsem yüreğimi belki bu şehirde bile yaşarım. Seni hep var bilmek mi ? Yokluğunu kabullenmek mi ? zor. Resmine bile doyasıya bakamıyorum. Göz yaşlarımla karışmış yazılarını okuyamasam da Her satırı ezbere biliyorum. Bu yazıları yazan ellerini özlüyorum. Dokunamıyorum, bakamıyorum kendime, Senin olan her şeye olduğu gibi. Sen yorgundun. Ama bu kadar değil..! Susardın sebepsiz Ama bu kadar değil...! Küsemezdin bana, Gülüşüm yetmiyor mu gönlünü almaya, Ama bir bana da değil bu sefer küslüğün. Bak hayat baharı sundu mevsimlerinden. Dört mevsim yeşil zeytin dalları, yine yeşil Aydın da. Portakal ağaçları çiçekte. Faydasız mı hayatın çağrıları. Sen gittin biz artık yok muyuz. Bu hikaye yarım mı kaldı. Yada sonu böyle mi olacaktı. Böyle mi başlardı ayrılıklar. Hep böyle mi olacak artık sabahlar. Cvp: NERDESİN - S_MecnuN - 13-11-2006 Seni sana yazmanin zorlugunu yasarken Yİne kaleme hükmedeyip yüregime ve yüregine mahkum oldum '' Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya, başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde, kâğıdı, kalemi elime alıp, seninle dertleşmek, yalnızca sana yazmak ve yalnızca seni özlemek geçiyor içimden. sana yazmak. ''sana seni yazmak''. Seni ve yüreğimde anlam bulan duyguları. sana ait yüreğimin derinliklerinden kopup gelen artçı şokları anlatmak. ve toprağı alnından öperken yağmur taneleri, tüm benliğimle sana yağmak istiyorum. Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve yine sen varsın, yarım kalan sevdamın eksik taraflarında. bomboş ve sessiz kaldırımlarda yürürken seni haykırıyorum sensizliğin inadına. bu sensizlik gecesinde sevdamın en ücrâ köşelerine seni yazıyorum. Bu gece gene yağmur yağıyor. yağmur yağıyor gönlümün sensizlikle yanan her yerine. yağsın, yağsın ki saklasın sensizliğimde döktüğüm göz yaşlarımı. ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı. İşte seni haykırıyorum sensizliğe alışamamış sine-i püryanıma, işte seni yazıyorum. Bu gece gene yağmur yağıyor. sen yoksun oysa biliyorum ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde. göz yaşlarımı efkârıma kattım bu gece. sevdamı, umudumu ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım. Bu gece yağmurla birlikte göz yaşlarım yağıyor ve ismini yazıyor sensizliğin acısı ile kıvranan kaldırımlara. süzülen her damlada sen vardın ve yine sen vardın gecenin en karanlık anında. o, doya doya bakamadığım gözlerin, gözlerimin içine bir kez daha değseydi ve tebessümünden bir gül açsaydı yanaklarında, yetmez miydi? bir bakışın bir ömre değmez miydi, ey! İsmini kazıdığım kaldırımlara sanki sen yağıyorsun yağmurla birlikte ve sevgin yağıyor yüreğime. yalnız ve bomboş odamda sen varsın hâlâ. hâlâ sensizliğim duruyor yanı başımda. Bu gece göz yaşlarım yağıyor sensizliğimle birlikte kaldırımlara. seni arıyorum, erimekteyim. karanlık geceye inat ay bu akşam gökyüzünde. Ve gökyüzü, yüreğimde.. |