Duyuyor musunuz Sizi Çağırıyoruz? - Yazdırılabilir Sürüm +- Forum Hafızoğlu (https://www.hafizoglu.net/frm) +-- Forum: Hafızoğlu Forum Genel (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=1) +--- Forum: Serbest Kürsü (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=5) +--- Konu: Duyuyor musunuz Sizi Çağırıyoruz? (/showthread.php?tid=5613) |
Duyuyor musunuz Sizi Çağırıyoruz? - uzman2769 - 19-03-2007 {EDITOR=<p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Gaziantep'ten resmi rakamlara göre biri Teğmen, 5'iBaşçavuş, 12’si Çavuş, 30'u Onbaşı ve 455'i Er olmak üzere toplam 502 şehitverdiğimiz Çanakkale Deniz Zaferi'nin 92. yıl dönümünü coşkuyla kutladığımız bugünlerde vatanın her köşesinden milli mücadelede yer alarak şehit olan 250 binşehidimizi rahmet ve minnetle anıyorum. </span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Her karış toprağımızın kendine özgü bir trajedisiolduğu gibi her karışının da kendine özgü kahramanlık destanları vardırşüphesiz. Ancak Çanakkale Deniz Zaferi'nin başlı başına bir trajedisi ve başlıbaşına bir destanı vardır. Bu destanlar, benim yazdığım ve şimdi sizinokuduğunuz gibi masa başında yaşanıp yazılmadı. Teknolojik imkânlardan mahrum,savaş yorgunu ve çoğu zaman yiyecek ekmeği bulmakta zorlanan bir ülke olanTürkiye'ye Çanakkale cephesinden altın vuruşu yapıp ülkeyi parselleme arzusuylayanıp tutuşurken, bu gün çoğumuzun belki<br>ismini ilk defa duyacağı “Nusrat Mayın Gemisi”yle döşenen mayınların<br>hayallerini Ege Denizi'nin derinliklerine gömeceğinden habersizdi<br>düşmanlar. 7 Mart'ı 8 Mart'a bağlayan gece Nusrat mayın gemisi YüzbaşıTophaneli Hakkı Bey ve Müstahkem Mevkii Mayın Grup Komutanı Yüzbaşı Hafız Nazmi(Akpınar) Bey komutasında düşman gemilerinin projektörlerine aldırmadan Anadoluyakasındaki Akyarlar'a ellerinde kalan son 20 mayınlarını bırakmış, ertesigünlerde İngilizler deniz ve hava keşifleri yapmış ama bu mayınlarıbulamamışlardı.<br>Nusrat'ın döşediği mayınlar 18 Mart 1915'te Çanakkale harekâtının kaderinideğiştirmiş, ona "dünyanın en ünlü mayın gemisi" unvanınıkazandırmıştı. Nusrat’ın mayınları 639 kişilik mürettebatıyla Bouvet, onunardından Inflexible ve Bolva zırhlılarını sulara gömerek düşmanı hezimeteuğratmıştı. <br>Savaşta dahi insani değerlerden ödün vermeyen Mehmetçiğin mertliğini istersenizÇanakkale’yi geçemeyenlerden dinleyip devam edelim konumuza;</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">[Karşımızdaki bir Türk siperinde silâhın ucunatakılmış beyaz bir iç çamaşırı yukarı kaldırılarak sallandı. Her tarafsessizliğe gömülmüştü. Her iki tarafın siperdekileri silahları üzerinedoğrulmuş, dikkatle onu takip ediyordu. Siper ardından iri yapılı bir eryükseldi; Kesin tavırlarla yükselttiği çamaşırı silâhı sipere attı. Kendinegüvenen tavırlarla yavaş yavaş yaralıya doğru ilerliyordu. Karşı taraf veçevresiyle ilgilenmiyor; herkes donup kalmış Türk askerini seyrediyordu.Şaşkınlıktan kurtulabilen askerler Mehmetçiğe nişan almaya çalışıyorlardı. Türkaskeri, hiçbir şeye aldırmadan yaralının yanına geldi. Nazik yumuşakhareketlerle yaralının kıyafetini düzeltti. Yaralıyı yerden kaldırdı. Yaralınınkolunu omzuna koydu. Yavaş ve emin adımlarla yaralıyı bizim tarafa getirdi.<br>Siperimizin üzerine yavaşça bıraktı, geldiği gibi kendi siperine döndü. <br>İngiliz siperlerinde şaşkınlık devam ediyordu! <br>İngiliz komutanı: "Korkak sıçanlar... Cesaret örneği görün... Helebunlarla birlikte aynı cephede savaşmanın tadına doyulmaz... Bu yiğit Türkçocukları keşke dostumuz olsalardı. Bu kahramanlarla savaş değil, dostlukyapmalı... Dostluk." Bu Türk askerine teşekkür bile edemedik.]<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Savaş alanlarında günlerce bu kahraman Türkaskerinin cesareti, güzelliği ve insan sevgisi konuşuldu. <br>Şimdi okuyacağınız menkıbenin, insanlara çok çekici gelen ve aklınızdakolaylıkla yer eden bir yumuşaklığı ve tatlılığı göreceksiniz. </span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">[Çanakkale Savaşları'nda, Fransız kuvvetlerinekomuta eden General Guro, savaş sırasında bir kolu ile bir bacağının birkısmını, savaş sırasında bırakarak yurduna dönmüş. Daha sonra<br>anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor: <br>Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için çocuklarınızladaima iftihar edebilirsiniz. Hiç unutmam. Biraz evvel doğa çevremizde en nefisgüzellikteydi. Suçiçekleri, leylaklar, Peygamber çiçekleri, papatyalar birgökkuşağı âlemi oluşturuyorlardı. Şimdi, savaş sahasında dövüş bitmiş, ogüzelim tablo, kan revan içindeydi. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk.Az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır kayıplarvermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm<br>boyunca unutmayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk Askeri kendigömleğini yırtmış, onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercümanvasıtasıyla bir konuşma yaptık: Niçin, öldürmek istediğin askere şimdi yardımediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi: "Bu Fransızyaralanınca yanıma düştü. Cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeylersöyledi! Anlamadım!.. Ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok!İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün!.." Bu asil ve âlicenapduygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türkaskerinin yakasını açtı!... O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızanyaşların donduğunu hissettim! Çünkü, Türk askerinin göğsünde, bizimaskerinkinden çok daha ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ottıkamıştı!.. <br>Az sonra ikisi de öldüler!!! ]</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Mehmetçiklerimizle ilgili bu duygular bizim değil,günlerce ölümüne bizimle çarpışıp yenilen düşmanlarımıza ait. İstersenizbirazda savaştan çok sonralara dönelim. </span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: Verdana;">ÇANAKKALE'DEN BİR ANI</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Faruk Demir anlatıyor: [Makam arabamın arkakoltuğunda bir göreve gidiyorum. Yol uzayınca, elimdeki gazetenin hatıralarbölümünü okumaya başlıyorum. Okuduğum yazının bana ilham ettiği birkaç cümledökülüyor ağzımdan: Yahu bu millet gerçekten çok büyük bir millet...<br>Şoförüm Ünver'le göz göze geliyoruz dikiz aynasından... <br>Onun bakışları sorduğu için hemen ekliyorum: <br>Okuduğum hatıra beni çok duygulandırdı. Manevi gücü hafif görmemek lazım.Okuduğum hatırayı kısaca özetledim. Nerden bilebilirdim ki, buna benzer birhatırayı da şoförümün bizzat yaşadığını?.. <br>Efendim, o dediğiniz benzer bir hadiseyi ben Çanakkale'de yaşadım.<br>Çanakkale Savaşlarında mı? Yahu senin yaşın ne ki Çanakkale'den hatıran olsun?<br>Hayır efendim... Çanakkale Savaşlarıyla ilgili, ama o tarihten değil ... Çoksonralara ait... <br>Bu defa beni bir merak alıp sardı. Başımı öne doğru uzatıp emir verir gibi ricaettim: Anlat bakalım, bizzat yaşadığın o hatırayı! Neymiş biz de bilelim... Şoförüm Ünver şunları anlattı: <br>Ben askerdeyken oldu. Bir deniz astsubayı ile birlikte jeep içerisindeÇanakkale'nin Kirtepe Köyüne gidecektik. Bir akşamüstü karargâhtan çıktık.Kirtepe Köyü yakınlarında yolda giderken, jeepin farları karşıma acayip birmüfreze çıkardı. Nasıl heyecanlandım, nasıl frene bastım, bende bilmiyorum. Jeepzınk diye durunca, astsubayım neredeyse camdan fırlayacaktı. Döndü, bana birazda sertçe sordu: <br>Ne var, neden durdun? <br>Elim ayağım tir tir titriyordu. Dedim ki: <br>Komutanım, siz görmüyor musunuz? Önümüzde tüfekli, teçhizatlı bir manga asker,yolu bölmüş gidiyor. Bakınız, hemen ilerde... <br>Bu askerlerin kıyafetleri şimdiki gibi değildi. Ben kim olduklarını, neolduklarını anlamadığım için aptallaşmışken, astsubayım gözlerini ovuşturupyerinden kalktı, oturdu ve mırıldandı: <br>Çanakkale Harbindeki askerlerin kıyafetleri bu... Başlarında fes var; hepsipoturlu... <br>Siz de gördünüz mü komutanım? <br>Görmez miyim? Nizami adımla karşıya geçiyorlar. Biz rüya görmüyoruz, değil mi? <br>Hayır komutanım!<br>Görevdeyiz; Kirtepe Köyüne gidiyoruz. Ama ben hayal gördüğümü<br>sanıyorum. Sen de görüyor musun? <br>Görüyorum komutanım, görüyorum. Nedir bu böyle?.. <br>Hiçbir şey söylemeden müfreze geçene kadar bekledik. Yolun karşısına geçipağaçlık arazide bir sis bulutu gibi kayboldular. <br>İkimiz de donduk kaldık. Jeepi hareket ettirip ilerlemeye başladık, amaikimizin de benzi kül gibi...<br>Kirtepe Köyüne vardığımızda, bizim şoke olmuş halimizi gören kahveden yaşlı biramca, yarı muzip gülerek halimizi hatırımızı sordu: <br>Ne o komutanım, nöbet mangasına mı rast geldiniz yoksa? <br>Şeyyy, evet... Nedir bu, anlatır mısınız? Siz de mi gördünüz yoksa? <br>İhtiyar adam, ah komutanım, ah, diye başladı söze ve şöyle devam etti: Bumanga, Çanakkale Savaşında nöbet tutan mangadır. Fransızlar bu bir manga askerişehit etmişler o zaman... Ama bu şehit manganın askerleri, ne hikmettirbilinmez, her akşam güneş battıktan sonra görevini yerine getirmek içingidiyormuş gibi uzaklardan gelirler, yolu karşıdan karşıya geçerler, ormanıniçine yürüyüp kaybolurlar... Nöbet mangası onlar… </span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Faruk Demir Bey, bu hatıranın sonunu şöylebağlıyor: <br>Şoförüm Ünver, bu askerlik hatırasını anlatırken, o nöbet mangası gözleriminönünde canlandı. Gönlüm yoğunlaşarak gözlerimden damla olup aktı, yanağımdangöğsüme doğru... <br>Bu millet gerçekten yücedir, çok yücedir; çoook...]</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Evet! Bu milleti yücelten, YÜCE MİLLET yapan anaunsur şüphesiz maneviyata olan inançları, hakka hizmet ve hakça bölüşmekti.Demek ki ecdadımız bunu çok güzel yapıyormuş ki, kendileriyle ebediyete kadarövüneceğimiz bir miras bıraktılar. Bizlere yaşanabilir bir dünya, mutlu birgelecek bırakmak için yurdun her karış toprağını kanlarıyla ıslattılar. Millişairimiz M. Akif Ersoy'un <o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı!<br>Düşün Altındaki binlerce kefensiz yatanı! <br>Sen Şehit oğlusunyazıktır incitme Ata'nı! <br>Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı!” </span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">dizeleri, kim olduğumuz ve nasıl olmamız gerektiğikonusunda yeterince ışık tutmuyor mu sizce de?... Düşmanları bile kendinehayran bırakan bir ecdadın devamı olan bizlere “Ne oluyoruz” diye sormamızgerekmiyor mu? Aynı amaç uğruna omuz omuza düşmanla çarpışan ve bu uğurda şehitolup toprağa akan kanları birbirine karışan dedelerin torunlarına ne oldu dabirbirlerine karşı cephe almaya çalışıyorlar? Bütün bu oyun ve tezgahların,cephede mertçe savaşı kazanamamanın verdiği acımasızlıkla, kardeşi kardeşekırdırtmaya çalışan, yüze dost, enseye<br>düşman hainlerin planlarına karşı düştüğünüz gafletten daha ne zaman<br>uyanacaksınız?... Gaflet ve dalalet içerisinde olan sizlerin sayısı yok denecekkadar azınlıkta olsa da, bilmelisiniz ki, bizim için özel bir öneminiz var. Sizecdadınızın maneviyatını arka plana atarak bu ülkenin değerlerine zarar vermeyimarifet kabul etseniz de unutmayın ki, bizim marifet olarak gördüğümüz sadecesizleri kazanmaya yönelik<br>icraatlardır. M. Kemal Atatürk'ün; “ Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onunkarşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliğiüzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar” sözünü düsturedinmiş, M. Akif'in;</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Bir hilal uğruna, ya Rab,ne güneşler batıyor!</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">“ Gömelim gel seni tarihe ” desem, sığmazsın</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Bu, taşındır” diyerek Kâbe’yi diksem başına;</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına!</span></p><p class="MsoNormal" style=""><span style="font-family: Verdana;">Dizelerini, etnik kökene bakılmaksızın ruhumuzaişlemiş tek bir milletiz. Bu dizelerin bir yarışma için bir araya getirilmeyeçalışılan sözcükler olmadığını, sizleri kardeşlerinize (Türk Milleti) karşıkışkırtanlar çok iyi biliyorlar. Amaçlarına ulaşmayacaklarını bile bile,rüzgârın kayayı değil ancak üzerindeki tozu alabileceği gerçeğini sizdengizleyerek. Toz gibi kullanılmaktan kaçının artık. Hem de bugün. Azizşehitlerimizi rahmet ve minnetle andığımız bu kutlu günde… 21 Mart NevruzBayramı kutlama bahanesiyle olay ve eylem yapma, yeni ocaklar söndürme, yeniyüreklere ateş düşürme hazırlığında olan hainlerin oyununu bozarak özünüzedönün… Bastığınız toprakların altında kefensiz yatan şehit atalarınızınkemiklerini daha fazla sızlatmadan yuvanıza dönün. Sizi hasretle, özlemlebekliyoruz. Şehit atalarımızın yüklediği sorumluluk bilinci<br>ve kardeşlik duygularıyla bekliyoruz… Duyuyor musunuz sizi çağırıyoruz?</span></p>EDITOR} Cvp: Duyuyor musunuz Sizi Çağırıyoruz? - Kayranalan - 19-03-2007 {EDITOR=<DIV>paylaşımın için sağol kardeşim</DIV><DIV> </DIV>EDITOR} Cvp: Duyuyor musunuz Sizi Çağırıyoruz? - Boncuk - 20-03-2007 Eline, emeğine,gönlüne sağlık ama artık ne insanların içinde o zamanki manevi haz nede o ölçüde vatan sevgisi kaldı.. müttefikler ne yazık ki Çanakkale’de fethedemedikleri ülkemizi kötü niyetli ve beceriksiz yöneticiler yüzünden talan ediyorlar..Bu duyarlı konu için teşekkürler. Cvp: Duyuyor musunuz Sizi Çağırıyoruz? - Adem52 - 21-03-2007 {EDITOR=<DIV>allah rahmet eylesin hepsine allah onlardan razı olsun yazıyı buraya getirendende tabi sağolun</DIV>EDITOR} Cvp: Duyuyor musunuz Sizi Çağırıyoruz? - EşkiyA - 21-03-2007 Allah razı olsun |