Sus(u)lan! Gerçekler
zaman kanamalı bir yara kabuğuydum
sızladım durdum sızarak sızıntına
ağlattığın 'beni anla'ların sızım olmadı mı sandın
yorgun harfler yolculanırken söylenir
beni senden başka herkesin kahramanı mı sandın
ismine tezat mahlasların
güvensizlik kapılarında mı aradın güveni
yoksa ismin hep güveninde miydi
kırdığın kapılarımın
yitikliğinin sebebiyken sonucu olmak da varmış bak
şimdi benim yitirdiklerimi kim geri getirecek
varlığının içindeki sarsılmayan güvensizliğimden
zaman bir yaranın kanayan kabuğu
adına susmam bilesin öyle yağma yok
parmak izlerimi saçlarından alırım mı sandın
gidenler kalanların eseridir
gittiğimde saçlarının rüzgarında kalırım sandın
içimdeki şarkıların ipotek mırıltılarında sağırlaşan sen
bilmezden gelmelerime çitlerinden çivili
merhemlerle gelirsin
uzun bakışmalı monologlarda
göz kuyularına düşer diz(e)lerim
kabuk (b)ağlar kan sızar
yara kılığına girmiş zaman söylencesi
dil kölesi susuşlarımdan
bir bir susuş beğen bu arsız sessizliğe
rast gele sevimiş değildin ki rest çekilip gidilesin
biraz güven oyunsuzluğu oynadık hepsi bu
kurumuşluğumun doğurganlığı gözlerini ısıttıysa
benim yerime de iç diyedir haliç'i gözlerimden
yoksa kim kanar doya doya bu iğreti susuzluğa
o meydan ki
biraz haliç uğultusu barındırır sağırlığımıza
yağmurlu duraklara giden ıslak yollar
sesiz yürünür bazen
ve iki sevgili eli tutuşmaz geceyi aydınlatmak adına
unutulur el de sallanmaz
köprü üstünü yar diye geçenlere
bilinen ama sus(u)lan gerçekler kalır sadece geriye
zaman kanamalı bir yara kabuğuydum
sızladım durdum sızarak sızıntına
ağlattığın 'beni anla'ların sızım olmadı mı sandın
yorgun harfler yolculanırken söylenir
beni senden başka herkesin kahramanı mı sandın
ismine tezat mahlasların
güvensizlik kapılarında mı aradın güveni
yoksa ismin hep güveninde miydi
kırdığın kapılarımın
yitikliğinin sebebiyken sonucu olmak da varmış bak
şimdi benim yitirdiklerimi kim geri getirecek
varlığının içindeki sarsılmayan güvensizliğimden
zaman bir yaranın kanayan kabuğu
adına susmam bilesin öyle yağma yok
parmak izlerimi saçlarından alırım mı sandın
gidenler kalanların eseridir
gittiğimde saçlarının rüzgarında kalırım sandın
içimdeki şarkıların ipotek mırıltılarında sağırlaşan sen
bilmezden gelmelerime çitlerinden çivili
merhemlerle gelirsin
uzun bakışmalı monologlarda
göz kuyularına düşer diz(e)lerim
kabuk (b)ağlar kan sızar
yara kılığına girmiş zaman söylencesi
dil kölesi susuşlarımdan
bir bir susuş beğen bu arsız sessizliğe
rast gele sevimiş değildin ki rest çekilip gidilesin
biraz güven oyunsuzluğu oynadık hepsi bu
kurumuşluğumun doğurganlığı gözlerini ısıttıysa
benim yerime de iç diyedir haliç'i gözlerimden
yoksa kim kanar doya doya bu iğreti susuzluğa
o meydan ki
biraz haliç uğultusu barındırır sağırlığımıza
yağmurlu duraklara giden ıslak yollar
sesiz yürünür bazen
ve iki sevgili eli tutuşmaz geceyi aydınlatmak adına
unutulur el de sallanmaz
köprü üstünü yar diye geçenlere
bilinen ama sus(u)lan gerçekler kalır sadece geriye
.