Virgülsüz Sitemlerim
Gözlerime ağrılar saplandıkça aklıma düşüyor düşlerim. Havada asılı kalıyor fikrim.Yeni kelimeler kuruyorum anılarımıza.Acılarıma yeni bir yüz giydirip hapsolduğum imgelerden kimsesizliğimi çıkarıyorum.Şarkımızın fısıldanan notalarında huzur dağıtıyorum geceye.
Kendimden uzak bir koşturmacanın sürükleneni olurken gülümsemelerim hep bir maske altından buz gibi bir selam veriyor.Kendime sığınacak bir fotoğraf bulamıyorum.Düşüncemle birleşen yalnızlığımın sebebini aynı kelimeleri kullanarak farklı sorularda soruyorum bomboş duvarlara.
Dokunmaktan korkmadığım sen kokan ellerime kirpiklerimi ıslatan bir yağmur oluyorum kendimce.Biliyorum,sen benim bu hallerime dayanamazsın;ama ağlayan sesim bana izin vermiyor ki…Titriyor gözyaşlarım.
Sözcüklere yükelenen ayrılıklara gözlerimi kapıyorum.Senin bilmediğin bir eksikliğin, yarım kalımışlığın içinde toprağa renk veren gözlerine kimseye duyurmadığım bir şiir daha yazıyorum.
Ezberime kilitlenen her sızıda, özlemleri özgür bırakıyorum sana.Hiçbir şey eklemeden seni okuyorum hayallere yağmurlu bir sevişmedeymişiz gibi.Nasılsa her bahanede sana koşuyor düşüncelerim.
Kusursuz bir içtenlikle duygularımıza yaslandıkça kanımın akışında değişiklik yaşıyorum.Her yağmur tıpırtısında yasasız bir ülke arıyorum.Kimi zaman bir gölün kıyısına uzanıyorum düşlerimle.Soğuk bir bulutun getirdiği sert rüzgarlara,parçalanamayan bir dalga oluyorum.İçimden geçiyor ırmakların.
Gözlerimi sessizliğin aynasında duruluyorum. Geceyi gökyüzüne kaldırıp örtüyorum güzelliğini.Hiçbir yerin dışarıda kalmamacasına..
Bendimi yıkan çağıl çağıl dalgalarında ben sevinci görüyorum. Anlamamakla anlatamamak döngüsünün çaresizliğinde bana nefes aldırmayan yıpranmış duygularıma tuhaf bir ruh hali besliyorum.
Zamanın yaşını değiştirmeyi hesaplıyorum; toprağı koklayıp bulutları yudumlarken… Fakat hep yanıbaşımda duran çekip gitmelerinde çırpınıyorum. Uçurumlar karşılıyor adımlarımı. Çılgın nilüferlerin, isyankâr zambakların açıyor içimde gizemli çiçekler gibi….Bir önceki adımın ve bir sonraki buluşmanın habercisi oluyor dudakların.
Sıradışı düşüncelere tutkulanıyorum seninle. Eski zamanların ışık ve gölgelerini içime yansıtarak güzelliğin mevsiminde yazı simgeleyen bir sıcaklıkta neden ben hala üşüyorum.Karanlığın bedenine diz çökmeden, aydınlığı serdim duvarlarına.Kendime virgülsüz sitemler kıldım.Yüreğimi acının süzgecinde kaç kez eledim.
Cümlelerim hep sürgün oldu. Kelimelerim her gidenin ardından gecelerce ağladı.Yaşamak için hep ölmüşüm meğer.Her karanlık gölgede yalnızlığa kanatlanmışım.Yıldızları anan her yanık türküde umut beslemişim vuslata.Bir suçlu aramışım yıllar avuçlarımın içine düşerken.
Oysa hak etmediğim bu sevdanın suçu bende sabittir.
Murat BAŞAR
Gözlerime ağrılar saplandıkça aklıma düşüyor düşlerim. Havada asılı kalıyor fikrim.Yeni kelimeler kuruyorum anılarımıza.Acılarıma yeni bir yüz giydirip hapsolduğum imgelerden kimsesizliğimi çıkarıyorum.Şarkımızın fısıldanan notalarında huzur dağıtıyorum geceye.
Kendimden uzak bir koşturmacanın sürükleneni olurken gülümsemelerim hep bir maske altından buz gibi bir selam veriyor.Kendime sığınacak bir fotoğraf bulamıyorum.Düşüncemle birleşen yalnızlığımın sebebini aynı kelimeleri kullanarak farklı sorularda soruyorum bomboş duvarlara.
Dokunmaktan korkmadığım sen kokan ellerime kirpiklerimi ıslatan bir yağmur oluyorum kendimce.Biliyorum,sen benim bu hallerime dayanamazsın;ama ağlayan sesim bana izin vermiyor ki…Titriyor gözyaşlarım.
Sözcüklere yükelenen ayrılıklara gözlerimi kapıyorum.Senin bilmediğin bir eksikliğin, yarım kalımışlığın içinde toprağa renk veren gözlerine kimseye duyurmadığım bir şiir daha yazıyorum.
Ezberime kilitlenen her sızıda, özlemleri özgür bırakıyorum sana.Hiçbir şey eklemeden seni okuyorum hayallere yağmurlu bir sevişmedeymişiz gibi.Nasılsa her bahanede sana koşuyor düşüncelerim.
Kusursuz bir içtenlikle duygularımıza yaslandıkça kanımın akışında değişiklik yaşıyorum.Her yağmur tıpırtısında yasasız bir ülke arıyorum.Kimi zaman bir gölün kıyısına uzanıyorum düşlerimle.Soğuk bir bulutun getirdiği sert rüzgarlara,parçalanamayan bir dalga oluyorum.İçimden geçiyor ırmakların.
Gözlerimi sessizliğin aynasında duruluyorum. Geceyi gökyüzüne kaldırıp örtüyorum güzelliğini.Hiçbir yerin dışarıda kalmamacasına..
Bendimi yıkan çağıl çağıl dalgalarında ben sevinci görüyorum. Anlamamakla anlatamamak döngüsünün çaresizliğinde bana nefes aldırmayan yıpranmış duygularıma tuhaf bir ruh hali besliyorum.
Zamanın yaşını değiştirmeyi hesaplıyorum; toprağı koklayıp bulutları yudumlarken… Fakat hep yanıbaşımda duran çekip gitmelerinde çırpınıyorum. Uçurumlar karşılıyor adımlarımı. Çılgın nilüferlerin, isyankâr zambakların açıyor içimde gizemli çiçekler gibi….Bir önceki adımın ve bir sonraki buluşmanın habercisi oluyor dudakların.
Sıradışı düşüncelere tutkulanıyorum seninle. Eski zamanların ışık ve gölgelerini içime yansıtarak güzelliğin mevsiminde yazı simgeleyen bir sıcaklıkta neden ben hala üşüyorum.Karanlığın bedenine diz çökmeden, aydınlığı serdim duvarlarına.Kendime virgülsüz sitemler kıldım.Yüreğimi acının süzgecinde kaç kez eledim.
Cümlelerim hep sürgün oldu. Kelimelerim her gidenin ardından gecelerce ağladı.Yaşamak için hep ölmüşüm meğer.Her karanlık gölgede yalnızlığa kanatlanmışım.Yıldızları anan her yanık türküde umut beslemişim vuslata.Bir suçlu aramışım yıllar avuçlarımın içine düşerken.
Oysa hak etmediğim bu sevdanın suçu bende sabittir.
Murat BAŞAR
.